Paylaş
Bu da Diyarbakırlıların anlatacağı çok şey olduğunu gösteriyor. Sabah 10.00’dan başlayarak istasyonu çocuklar doldurmuştu. Çocuklara yönelik eğlendirici eğitim etkinlikleri sürerken, bizler de Vali’yi, belediye başkanlarını, parti yöneticilerini, adayları ve STK temsilcilerini ağırlamak için vagondan vagona koşturduk. Bu arada BTP’liler ve CHP’liler ile AKP’liler arasında yaşanan bir tartışmaya da tanıklık ettik.
Başbakan’ın “Kürt sorunu yoktur, Kürt vatandaşlarının sorunu vardır”
sözleri bu tartışmaları körüklüyor. Bir önceki gözlemlerimize, Ofis semtindeki CHP seçim bürosundan başlamak gerekiyor. İl Başkanı Muzaffer Değer ile ilk iki sıra adayları Salih Sümer ve Haşim Özkoyuncu ile kadınların da bulunduğu kalabalık bir partili grubu vardı. Her taraf CHP bayrakları ile donatılmıştı.
Diyarbakır eski baro başkanı, İstanbul adayı Sezgin Tanrıkulu’nun da afişleri vardı. İşsizlik, esas sorun. CHP’nin ‘Aile Sigortası’ sözü kadınları hayli etkiliyormuş. CHP’nin vaatlerini içeren 11 broşürden başka bir ‘armağanları’ yokmuş seçmenlere.
Diyarbakır’da hiçbir şey göründüğü ve beklendiği gibi olmayacak diyorlar.
Seçim bürosunda Baykal’ı eleştiriyorlar. “Baykal olsaydı biz bugün CHP’de olmazdık. Bizler sol gelenekten geliyoruz. Kaybettiğimiz alanları yeniden kazanmaya başladık.” Düşünün SHP 1991’de 8 milletvekilliğinden 7’sini kazanmış. Sonra düşüş başlamış. Diyarbakır’da ‘küskün’ diye bilinen geniş bir aydın çevresi var. Kılıçdaroğlu’na kucak açmışlar. ‘Yeni CHP’nin kamuoyuna anlattığı politikalar, BDP’liler tarafından da ‘olumlu’ karşılanıyormuş; bir BDP’li, CHP ile yakınlaşmayı “Biz artık ‘kanka’ olduk” diye açıklıyor. Yine onun tabiriyle BDP ve CHP, AKP’yi Güneydoğu’da ‘gömmeye’ ant içmişler sanki...
CHP’liler bir değil, iki milletvekili çıkaracakları iddiasında. BDP’nin ‘bağımsızları’ndan başka kendisini ‘gerçek bağımsız’ Salih Ensarioğlu “AKP’nin oyu % 22’ye düşerse ben de çıkarım” diyor. Bu durumda BDP’li bağımsızların 6 üyeliği ‘garanti’ sayılırsa AKP’nin kaç çıkaracağı kendiliğinden ortaya çıkıyor. Ama unutulmamalı AKP’nin güçlü imajı hâlâ sürüyor.
Dört dönem TBMM’de bulunan CHP adayı Salih Sümer’e göre bu seçim sonunda Diyarbakır rahat bir nefes alacak. “Erdoğan, Kürtleri beş yıl kullandı, birinci parti oldu. Artık bölgenin gözü açıldı. Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu, son hamleleri ile Başbakan’ın psikolojisini bozdu” diyor.
Sümer, CHP’nin kampanya harcamalarını üstlenmiş.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve Bahçeli’nin gelmesinden sonra daha ilginç bir yarış göreceğiz Diyarbakır’da...
Baydemir: Biz müzakere edilebilecek son kuşağız
DİYARBAKIR Belediye Başkanı Osman Baydemir toplantı vagonunda yaptığı konuşmada, “Ülkenin sorunlarının ortak akılla çözülebileceğini” söylerken bir de endişesi vardı:
“Yepyeni bir kuşak var. Şimdi cezaevinde olan arkadaşım eski belediye başkanı Av. Fırat Anlı, ‘Biz son kuşağız anlaşılabilecek, tokalaşabilecek, müzakere edilebilecek, son kuşağız’ demişti. Açıkçası bizden sonra gelen kuşak bizi de bastırıyor. Bu kuşak giderek son kuşağı da etki alanı altına almış durumda. Düşünün bir kentte çocuk, torun, anne, baba, dede, neredeyse aynı duyguyu yaşıyor. Üç kuşak arasındaki görüş farkı ortadan kalkıyor ve öncülüğü torunlar yapıyor. Dedeler torunların peşinden gidiyor. Umarım bu görülür ve anlaşılır. Bu risk tehlikeli, basit bir şey değildir. Bundan sonra çıkış nasıl olabilir? Şüphesiz ki, bir yol yöntem yoktur. Ama bana sorarsanız, acaba biz acılarımızla, yitirdiklerimizle ortaklaşarak o konuda empati yaparak, acılarımızdan ortaklaşmaya gidebilir miyiz?”
AKP, CHP ve BDP’liler ilk kez aynı platformda
TRENİMİZİN en hareketli yerlerinden biri de toplantı salonunun bulunduğu vagondu.
AKP İl Başkanı Halit Avdan, kadın milletvekilleri adayları Fatma Öncü ve Oya Eronat, CHP İl Başkanı Muzaffer Değer, kadın adaylar Derya Erdemoğlu ve Özcan Kılıçkap ile Kadın ve Gençlik Kolu üyeleri ve BDP’li Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş... Son kitabı ‘Gittiler İşte’yi yeni yayınlayan yazar Şeyhmus Diken, şair Hicri İzgören, Tabipler Odası Başkanı Dr. Şemsettin Koç, Baro 2. Başkanı Süleyman Bilgiç vardı. Hep birlikte başladı ‘Türkiye Ne İstiyor” sohbetimiz...
Bu seçimde BTP, AKP ve CHP’liler ilk kez aynı platformda buluştular. Herkes birbirini tanıyor.
AKP İl Başkanı Av. Halit Avdan, AKP’nin devletin bazı ezberlerini bozduğunu, Kürtçe TRT Şeş’i kurduğunu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kürtçe ilk kitabı yayınladığını belirterek “Bu durumda devletin, Kürt alfabesini kabul etmiş olduğunu” söyledi.
Bu sözlere karşılık BDP’li Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş müdahale ederek, hakkında 178 yıl hapis cezası istenen cezalar olduğunu hatırlatarak “Bana yasak olan şey, devletin TV’sinde serbest” diye konuştu. 16 yaşındaki oğlunun, hakkındaki demokrasi dışı uygulamalar nedeniyle dağa çıktığını, bir diğer oğlunun da yakında askere gideceğini anlattı. AKP’li aday Oya Eronat, araya girerek itiraz etti: “Benim oğlum da Final Dershanesi’ne atılan bombadan öldü. Ben sizden daha acı içindeyim. O çocuğu kim dağa çıkardı, önce onu sorgulamak lazım.”
AKP’nin diğer kadın adayı Fatma Öncü daha tepkiliydi: “Emine Ayna’nın (bağımsız) seçim bürolarında resimleri varken, ben arabama afişimi asamıyorum. Seçim bürolarımız tehdit altında. Resmimi asarsam ya yakılır ya bombalanır. Çocuklarımızı kaçırmakla tehdit ediyorlar; söyleyin bu tehdit mi, hakaret midir?”
AKP’li Oya Eronat: “Siz mi üstünsünüz, ben mi üstünüm? Sorununuz varsa siyaseti oyun olarak yapmayın.”
AKP’li Fatma Öncü: “Adaylık için kayıt belgesi almaya gittiğimde bana ‘saldırı niyetli tavır’ konuldu. Bizler köy köy dolaşıyor uzlaşıcı davranıyoruz. Siz öyle değilsiniz. Biz Kürt-Türk-Arap kavgası istemiyoruz.”
AKP’liler, Sur Belediye Başkanı’na kızdıkları için “Allahaısmarladık” dediler. CHP’li aday Elif Özcan Kılıçkap: “Benim 27 aylık oğlum elbise askısını alıp silah gibi oynuyor.”
Lise öğrencisi Ceydan Yaprakyolda, lise son sınıf öğrencisi, oturdukları toplu konutlardaki okulun üzerinden helikopter geçtiğini, bu nedenle psikolojilerinin bozulduğunu söyledi ve şunları ekledi: “Birbirimizi dinleyelim, anlayalım. Nereden çıktı, bu Türk-Kürt kavgası? Anlayamıyorum.”
Yazacak o kadar konu var ki, yerimiz kalmadı.
Paylaş