Paylaş
Yüce Atatürk’ün “Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır” özlü sözüyle girişilen Türk Dil Devrimi, 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu’nun (‘Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ adıyla) kurulmasıyla eylem ve uygulama alanına koyulmuş oldu. “Dilde arılaşma ve özleşme” temeline dayanan bu devrim, 1983’e değin geçmiş 51 altın yılda göz kamaştırıcı sonuçlara erişti. Öyle ki, dolaşımdaki dilde %30’lara dek gerilemiş bulunan öz Türkçe sözcük oranı, bu süre içinde % 80’lerin üzerine çıktı. Ülkenin önde gelen seçkin yazın, bilim ve sanat insanlarının Türk halkıyla içtenlikle kaynaşıp Türkçe için çok etkin bir çaba gücü sergilemeleri sayesinde, Ulu Önder’in dil konusundaki ereklerine çok büyük ölçüde ulaşıldı.
Neyse ki 1987 yılında, özerk dernek niteliğindeki eski ve öz Türk Dil Kurumu’nun seçimle gelmiş son Genel Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan, son Genel Sekreter Sevgi Özel ve son Genel Yazman rahmetli Ömer Asım Aksoy’un öncülüğünde Dil Derneği kuruldu da, Türk Dil Devrimi, uzun soluklu koşusunu kaldığı yerden sürdürebildi.
Türk Dil Devrimi’nin 80’inci kıvanç yılında ‘Dil Bayramı’nı kutlarken, “yeni ve çok iddialı bir anayasa’ yapım süreci içinde, Türk ulusunun kurtarıcısı ve her şeyi olmuş Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir hukuksuzluk örneği verilerek çiğnenmiş miras hukukunun gereğinin yapılıp vasiyetnamesinin ivedilikle uygulanmasının gündeme bile alınmadığını görmek, çok üzüntü vericidir.
Aziz Naci DOĞAN
Yaşayan insan hazinesiydi o
SANATÇI Neşet Ertaş’ın, bizim Ali Dağlar’a söylediği şu sözler çok kimse tarafından bilinmez:
“Ben Bektaşi kültüründenim; Alevi kültürü, aynı kültür... Kendini bilen kişiler olarak inançların, ibadetlerin ne demek olduğunu biliyoruz.”
Ertaş’ın yaşam anlayışı evrenseldi. “Benim Kâbem insandır” der, kendisini gönül hizmetkârı olarak tanımlardı.
ERTAŞ’IN BABASI DA VİRTÜÖZDÜ
- Arif SAĞ (Sanatçı): İki ayrı özelliği vardır Neşet Ertaş’ın; önce sesini iyi kullanan bir sanatçıydı. Diğeri virtüöz derecesinde bir bağlama ustasıydı. Türk sanat müziğine büyük katkıları vardır, bugün yaşayan 10 sanatçıdan biridir. Ne yazık ki, bizleri sağlığımızda eleştirirler, öldüğümüzde ise arkamızdan ağlarlar. Bu arada babası Muharrem Ertaş’ı da unutmamak gerekir.
Muharrem Ertaş, minderin üstünde saz çalardı, o sırada cezbeye gelir, kendisini kaybeder, ta kapının önüne kadar farkına varmadan giderdi.
Adına İtalya ve Amerika’daki üniversitelerde kürsüler kurulmuştu.
Neşet Ertaş’ın, babası için ‘Beni babamın avucunun içine koyun’ sözü daha iyi anlaşılır.”
- Ali Haydar ÖNER (E. Vali, Isparta Milletvekili): Ertaş’ın aramızdan ayrılmasıyla türkülerimiz öksüz, ezgilerimiz sessiz kalmıştır.”
DÜNYA KORUDU BİZ KORUYAMADIK
- Faruk Demir (Sanatçı, eski milletvekili) Devleti onu anlayamadığı için küskün öldü. Halbuki dünya bu değerli hazineyi tanıdı, anladı; UNESCO ‘Dünya Yaşayan Kültür Hazinesi’ olarak korumaya almıştı. Bizler ise onu en verimli çağında Almanyalara üç-beş mark için mahkûm ettik, tam 23 yıl... Ne arayanı oldu, ne soranı... Eğer Türkiye’de sanata ve sanatçıya hak ettiği değer verilseydi, tüm sanatçı dostlarımızın mücadele ettiği telif hakları tam anlamı ile hak eden kişilere ulaştırılabilseydi, Neşet Ertaş ekonomik anlamda rahat edecekti. Sosyal güvencesi olmayan sanatçılarla ilgili kanun teklifi yıllardır meclisin tozlu raflarında bekliyor; Kültür ve Turizm Bakan-lığı Ertaş hocamızın ölümü ile bu bu teklifi yeniden gündemine alır.
- Bekir Ödemiş (Eski Ürgüp Belediye Başkanı): Belediye Başkanlığım döneminde uzun yıllar ülkesinde sahne almayan değerli ozanı 2003 yılında ikna ederek Ürgüp’te ilk kez konser verdirdik. Yaklaşık 35 bin kişinin katıldığı konserde 2,5 saat ara vermeden Yozgat’tan Kırşehir’den Kayseri’den, Niğde’den, Aksaray’dan gelen İç Anadolulu sevenlerine doyumsuz saatler yaşattı. Konser bitiminde ambulansla zor kaçırdık. Bu konserden sonra Neşet Ertaş ülkesiyle barıştı. Sevenleriyle buluştu. Ürgüp konseri benim için bir dönüm noktası oldu, ‘Vatanıma yeniden döndüm, hasretimi giderdim’ diyerek bizlere de minnetlerini defalarca iletti’ derdi. Hepimizin başı sağolsun.”
Yurda dönüşünde, ‘devlet sanatçılığı’ ödülü vermek istediler, “Ben halkın sanatçıyım” deyip reddetti. Ne derdi “Gönül, gönlü olan insana konulur.”
Bülent Arınç kimi destekledi
TÜRKİYE Gazeteciler Federasyonu’nun hafta sonu yapılan kongresinde yaşananlar bugüne kadar başka bir gazeteci örgütünde olmuş mudur, sanmayız. Kıran kırana bir kongre... İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in, 131 oyla 2. kez seçildiği kongrede, rakibi Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı M. Nuri Kolaylı 120 aldı.
Kongre’de Karadeniz bölgesinden Rize, Ordu, Sinop, Sakarya Gazeteciler Cemiyet Başkanları ve arkadaşları yeniden seçimi kazanan Atilla SERTEL’i desteklerken, başta Trabzon, Artvin, Giresun, Samsun, Kastamonu, Bartın, Zonguldak, Bayburt, Kars ve Erzurum delegeleri Kolaylı’nın yanında yer aldı.
10 kişilik yönetim kurulu; Yılmaz Karaca (Eskişehir), M. Ali Dim (Alanya), Merih Ak (İzmir), Mehmet Veysi İpek (Diyarbakır), Ramazan Demir (Balıkesir), Veli Altınkaya (Kayseri), Hacı Ahmet Ünal (Mersin), Sezai Matur (Sakarya), Lütfü Karakaş (Edirne), Recep Aydın (Ordu).
- TGF Başkanı Atilla Sertel ve arkadaşları dün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la bir araya geldi. Daha önce Sertel’le bir süre özel görüşen Arınç’ın, TGF yönetimi ile geçen dönem yakalanan işbirliği ve diyaloğun bu dönemde daha da artarak devam edeceğini söylediği bildirildi.
Bütün bunlara karşılık, kulislerde AKP’nin ve Arınç’ın desteğini aldığı söylentileri yayılan Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı dün 40 dernek adına bir açıklama yaparak özetle şöyle dedi:
HUKUK DIŞI
“TGF Genel Kurulu, hukuk ve iyi niyet kurallarına aykırılıkların yaşandığı bir toplantı olarak Türk basın tarihindeki yerini almış, kongrenin yasallığı ve dolayısıyla geçerliliği tartışmalı hale gelmiştir.
Mevcut TGF yönetimini; (hukuki haklarımızı saklı tutarak) kongreye alınmayan gazeteciler cemiyetlerinin oy kullanma haklarını iade edip, hukuk kuralları içerisinde üye tüm gazeteciler cemiyetlerinin katıldığı, demokrasinin gereklerinin yerine getirildiği yeni bir genel kurul yapmaya davet ediyoruz.”
Paylaş