Yalçın Bayer: DGM Savcısı Özkan'dan açıklama

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

‘TUHAF Şeyler’ (19.2.2000) başlığıyla şehir içi kalıplarında yer alan ve sanık Osman Sancaktar ve Sedat Peker'in iki adamı diye nitelediğimiz Mecnun Otyakmaz ile Önder Ercan'ın yakalanmalarıyla ilgili yazımız üzerine açıklamalar aldık.

İlk açıklama ‘‘Bu ne acele Sayın Bayer’’ başlığıyla İstanbul DGM Cumhuriyet Savcısı Erol Can Özkan'dan:

‘‘Yazınızı okurken, gerçekten tuhaf düşüncelere kapılmamak mümkün değil, yazınızda isimleri geçen meslektaşlarım savcı Ahmet Gürses ve Mehmet Süslü'nün kendileri ile ilgili cevap haklarını mahfuz tutarak 18.2.2000 günü öğleden sonra Başsavcılık makamınca bana tevdi edilen soruşturma evrakı hakkında elde ettiğimiz bilgiler ve bu konuda yazdıklarınız gerçekten çok tuhaf şeylerdir.

Tecrübeli ve bilgili bir gazeteci olmanıza rağmen 5680 sayılı Basın Kanunu'nun 30. maddesini ihlal etmek uğruna yazdığınız olaylarla ilgili olarak size acele ve yanlış bilgi verenlerin söylediklerini hiç olmazsa tahkikat savcısı ile görüşmek nezaket ve zarafetini göstermeksizin yayımlamanızın Basın Ahlak Yasası ve Basın Etiği'ne ne kadar uygun olduğunu okuyucularınızın takdirlerine sunarken,

Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ve arkadaşları tarafından yakalandıkları ve Sedat Peker'in önemli iki adamı olduklarını belirttiğiniz sanıklardan Mecnun Otyakmaz'ın Sedat Peker'in sadece akrabası olduğunu, Önder Ercan'ın ise geçirdiği kalp ameliyatı nedeniyle İstanbul'a muayeneye geldiğini ve Önder Ercan'ın müşteki tarafından dahi tanınmayan, hakkında herhangi bir şikáyet dahi mevcut olmayan bu şahsın savcılık bilgisi ve talimatı dışında nezarete alınarak hürriyetinin tehdit edildiğinin, kalp rahatsızlığı geçirmesi üzerine polis tarafından hastaneye dahi kaldırıldığını öğrenmek fırsat ve imkánı bulamadan çok acele ve telaşla yazdığınız yazı ile savcıları töhmet altında bırakıp kamuoyunda istifham uyandıracak şekilde yazılan yazınızdaki hususların hiçbiri doğru olmayıp, dürüstçe ve tarafsız olarak vazifesini yapan emniyet mensuplarına daima şahsım ve meslektaşlarım hak ettikleri takdir ve teveccühü göstermişlerdir.

ADALET SİZE DE LAZIM OLUR

Ancak, hiçbir emniyet mensubu, kişilerin şahsi hukuki meselelerini halletmek uğruna, emrinde bulundukları Cumhuriyet Savcıları'nın emir ve talimatları dışında hakkında şikáyet dahi bulunmayan kişilerin hürriyetini tehdit etmek, işyeri, ev ve araba aramak, ruhsatlı silahlarını zaptetmek ve keyfi muamele yaparak, akrabalık bağını bahane ederek, hiç kimseye haksız ve yersiz muamelede bulunmak hak ve yetkisine sahip değildir.

Bu Adil Serdar Saçan ve mahiyetindeki memurları için de geçerlidir.

Meslek yaşantımca dürüst ve çalışkan emniyetin her zaman yanında bulundum, ancak vatandaşa haksız ve yersiz işlem yapan her emniyet mensubunun da karşısında oldum. Bir gün adaletin size de lazım olabileceğini düşünerek olayları araştırarak, taraflarından dinledikten sonra olayları köşenizde yer vermenizi rica ediyorum.’’

Peker DGM'lik değil

SEDAT Peker de, yazıda isminin geçmesi üzerine, bazı konularda bilgi sahibi olunması için avukatı Ömer Yeşilyurt aracılığıyla bir açıklama gönderdi. Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tarafından yakalanmadığını, özel uçakla gelerek teslim olduğunu, Av. Tamer Mengü'yü tanımadığını, Av. Kadir Kartal'ın kendisini hiçbir davasında temsil etmediğini, ancak söz konusu davada tutuksuz yargılanan birisinin avukatı olduğunu bildiren Peker, şöyle devam etti:

‘‘Sedat Peker'in en yakın iki adamı diye zikrettiğiniz Mecnun Otyakmaz ise akrabamdır. Kendisi yüksek okul okumuş, aklı başında bir işadamıdır, Kimsenin adamı olamayacak kadar onurlu ve gururlu bir insandır. Bir tahsilattan dolayı gözaltına alındığını yazmışsınız. Gözaltına alınma sebebi şu an faaliyette olmayan bir fabrikanın bir ay önce %50'sini satın almasından dolayıdır. Ortağı ile ilgili fabrikanın yönetimi konusunda aralarında çıkan gerginlikten dolayıdır. Bu, DGM kapsamında bir suç değil Ticaret Mahkemesi kapsamında bir ihtilaftır. Dosyayı incelerseniz organize suçlar tarafından gözaltına alınması zaten usulsüzdür.

Bu konuyu öğrendikten sonra yaptığım araştırmada Önder Ercan'ın hastalığı nedeniyle hastanede bulunduğundan savcı tarafından ifade için çağrılmıştır. 6 ay önce benden dolayı Organize Suçlar Şubesi'ne alındığında uğradığı muamele sonucu kalp damarlarında yırtılma meydana gelmiştir. Bu sebeple by-pass ameliyatı olmak zorunda kalmıştır. Ameliyattan sonra memleketi olan Isparta'da kalarak düzelmeye çalışmıştır. 3 gün önce İstanbul'a gelerek Mecnun Otyakmaz'ın misafiri olmuştur. Gözetim altında hastalanmasından dolayı hastaneye kaldırılmıştır. Bu nedenle DGM Savcısı tarafından ifadeye çağrılmıştır. Acaba savcı bey tarafından gözetim izni verilseydi ve bu şahıs gözaltında iken ölseydi daha mı iyi olurdu. Yazı ile ilgili dosyayı alıp okusaydınız konu ile ilgili daha çok bilgi sahibi olacağınızı umuyorum.’’

İLGİM YOK

AVUKAT Kadir Kartal da aynı yazıyla ilgili açıklamasında, Sedat Peker'in yedi avukatından birisi olduğunu, sanık Osman Sancaktar'la uzaktan yakından ilgisi olmadığını, avukat Tamer Menkü ile birlikte çalışmadıklarını bildirdi. Kartal, yargıyla ilgili bir değerlendirme yaparken, ‘‘Türkiye'de sistem sıkıntıya girmişse sosyal hukuk devleti kurulamamışsa, bazı şeyler kendiliğinden doğruyor, ihkak-ı hak doğuyor. Gecikmiş adalet inkár edilmiş adalettir’’ dedi.

Samsun'da öğretim

üyesi olmak zor

SAMSUN Akademik Elemanlar Derneği Başkanı Prof. Süleyman Çelik ile Yönetim Kurulu üyeleri Prof. S.Acar, Prof. M.Dağ, Prof. G.Önbilgin, Doç. A. R.Şahin, Doç. H.Kefelioğlu, Doç. Z.Acar, bir bildiriyle Rektör Prof. Osman Çakır'ı suçluyorlar:

‘‘Sayın Rektör, Tıp Fakültesi öğretim üyeleriyle yaptığı bir konuşmada 'hak etmiş oldukları halde bugüne kadar kadroları verilmeyen veya atamaları yapılmayan öğretim elemanı arkadaşlarımızı ya bilimsel bakımdan yetersiz veya ülke bütünlüğüne karşı olmakla' suçlamıştır. Bir kimsenin bilimsel bakımdan yeterli olup olmadığına karar verebilmek için önce kadrosunun ilan edilmesi, bu kişinin bilimsel etkinliklerini içeren bir dosyayla rektörlüğe başvurması ve rektörlüğün belirttiği jüri üyelerine bu dosyaları göndermesi gerekir. Söz konusu kararı jüri üyeleri verebilir. Bugüne kadar bir kadro ilanı yapılmadığından bu şekilde bir değerlendirme yapılması söz konusu olmamıştır. Bu bakımdan bilimsel yetersizlik iddiası dayanaktan yoksundur.

Ülke bütünlüğüne karşı olmak suçlaması ciddi bir suçlamadır. Biz, tüm arkadaşlarımızın en az Sayın Rektör kadar yurtsever olduklarına inanıyoruz. Bununla birlikte eğer Sayın Rektör'ün elinde bu konuda belge varsa, bu gibi kişiler hakkında yasal işlem yapması gerekir. Aksi halde kendisi suça iştirak etmiş olacaktır. Sayın Rektör'ün arkadaşlarımızı tehdit altında tutan bu sözlerini açıklamaya davet ediyoruz.’’

Bu arada bazı öğretim üyeleri, Rektör'ün bugün Samsun'da bazı açılışlar yapacak olan Demirel'e, 'onursal doktor' unvanını verecek olmasını, yaklaşan rektörlük seçimlerinde bir avantaj sayıyorlar.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘... Özal suikastını çözemeyen ve Kemal Horzum'u konuşturamayan Türkiye'de, 'devlet sırrı'na sığınan Susurluk aktörlerini konuşturamayan Türkiye'de, Alaattin Çakıcı'nın konuşması için bir sebep mi var?’’

(Faruk MERCAN-Zaman)

BEN şahsen İsmail Cem'in cumhurbaşkanı olmasından yanayım. 7 yıl cumhurbaşkanlığı yapar; yaşı da genç. Sayın Demirel de illa bir şeyler yapmak istiyorsa siyasete geri dönsün. DYP'nin başına geçsin. Böylelikle Türk halkına daha büyük hizmette bulunmuş olur.

Mutlu MENTEŞE-BODRUM

Yazarın Tüm Yazıları