Dershane ciroları 5.5 milyara ulaştı

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı yine eğitim sistemindeki dershane kamburunu ve kayıt dışı dershanelerin oluşturduğu tehlikeleri masaya yatırmış; çarpık bir tablo ortaya çıkmış.
Sınav tür ve sayılarının artması başta olmak üzere, çarpık dershane açma yönetmeliği ve fahiş vergiler yüzünden kaçak dershane ve büroların hızla yayılmaya başladığını söylüyor.
- Türkiye’de dershane sayıları...
- Özel dershane sayısı 2002 yılında 2 bin 122 iken, 2011 yılında 4 bin 200’e yaklaştı. 2002 yılında dershanelere giden öğrenci sayısı 606 bin 522 iken, 2011’de 1 milyon 234 bin 738’e; bu dershanelerde çalışan öğretmenlerin sayısı ise 19 bin 881’den 50 bin 209’a yükseldi.
- Dershaneler nasıl seçmeli?
- MEB tarafından ruhsat verilmiş olması, sınav başarısı, öğretmen kadrosu, yayınlarının yeterliliği gibi hususları sorgulanmalı öncelikle. Yoksa bu dershaneler kayıt dışı çalıştıklarından vergi ve sigorta primlerini yatırmıyor. Haksız rekabete yol açıyor ve kaliteyi düşürüyorlar.
- Okul mu, dershane mi?
- Öğrencileri kelimenin tam anlamıyla test makinesi haline getiren SBS, YGS, LYS, KPSS gibi sınavlar ve dershaneler, eğitim sisteminin ana omurgası haline geldi. İlköğretimden ortaöğretime, ortaöğretimden üniversiteye geçiş sınavlarında sürekli değişlikler yapılarak, öğrencilerin psikolojisi bozuldu. Biz DES olarak dershanelere karşı değiliz fakat ülkemizde dershanelerin okulların önüne geçmesinden rahatsızız. Dershane sömürüsünden hicap duyuyoruz.
Avcı soruyor: “Devlet okullarında yeterli eğitim verilemiyor mu? Verilmiyorsa nedenleri araştırılmalıdır. Dershane sömürüsüne karşı tepkisini büyük bir samimiyetle ortaya koyan Başbakan Sayın Erdoğan’ı dershanesiz bir eğitim sistemi için düğmeye basmaya davet ediyoruz.”
(Bugün halkımız dershanelere ortalama yıllık 24 milyar lira veriyor.)

İlahi adaletin tecellisi

“TRABZONSPOR, ne Başbakan’a, ne TFF’ye, ne MHK’ye ve güç odaklarına güç yetiştiremiyor. Yalnızca umutsuzca ilahi bir adalet bekliyor. Trabzonspor camiası, sahipsizlerin sahibinin sonunda adaleti tecelli ettireceğine inanıyor. Kendini yalnız ve sahipsiz hisseden yürekler, ‘Daha her şey bitmedi’ diyor.”
Trabzon’da çıkan Günebakış’ın imtiyaz sahibi ve genel müdürü Ali Öztürk böyle demiş, geçen 27 Nisan’daki yazısında... Trabzonlular dün hukuka olan inançlarından bahsediyordu; bugün de bu inançlarını yineliyorlar.
Aynı şey Silivri’de yatanlar için de dileniyordur herkes tarafından.

1760’ta bakın ne denmiş

LDP Genel Başkanı Cem Toker, zaman zaman ders gibi siyasi öğretiler gönderir. İşte bunlardan bugüne uygun bir mesaj daha:
“Liberal Demokrat Parti’den bir Alman dostumuz anlattı.
‘Doğu ve Batı Almanya birleştiğinde, başta Devlet Güvenlik Bakanlığı (STASI) olmak üzere Doğu Alman komünist yönetiminden pek çok insanın kendi vatandaşlarına karşı cinayet, işkence, haksız gözaltı ve hapis suçlarını işlediklerini biliyorduk. Ancak bunların pek çoğuna dokunamadık, yargılayamadık. Zira elimizde kanıtlayacak deliller yoktu.’
Bu sözler, yıllardır hâlâ ‘deliller toplanıyor’ gerekçesi ile insanları demir parmaklıklar arkasında tutan zihniyet ile Alman adalet anlayışı arasındaki farkı sergileyen güzel bir örnektir.�
William Blackstone’un 250 sene önce, 1760’ta söylediği ve masumiyet karinesinin temeli ‘Tek bir masum insanı cezalandırma riski varsa, on suçlu göz ardı edilebilir’ ilkesi hukuk sistemimize hükmetmedikçe bu ülkede adaletin mülkün (devletin) temeli olup olmadığı sorgulanacaktır.”

Mısır şurubu kotası %1-2’lere düşürülmeli

TÜRKİYE, tek başına AB’nin yarısı kadar nişasta sazlı şeker (NŞB) üretiyor.
Mısır şurubundan ‘tatlı’ üretmek başarı değil tabii... Ama bizim şekerpancarı üreticileri ve kooperatifleri buna karşı direnemiyor. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık bu konuda bir açıklama göndermiş; önce şu tespiti yapıyor:
“AB’de şekerpancarı üretimi yapan ülkeler şekerini pancardan, şekerpancarı üretimi yeterli olmayıp mısır üretimi bulunan ülkeler ise mısırdan üretmektedir. Her iki ürünün üretiminin yetersiz olduğu ülkelere ise şeker üretim kotası tahsis edilmemektedir.”
Avrupa’da pancar şekeri üretiminde Fransa ve Almanya’nın ardından üçüncü sırada gelen Türkiye’de ise Şeker Yasası ile Şeker Kurumu’nun şeker üretimine getirdiği kotalar sonucu şekerpancarı üretimi baskılanmakta, net ithalatçı konumda olduğumuz ve bu çerçevede her yıl yaklaşık 1 milyon ton dış alım yaptığımız mısırdan NBŞ üretiminin önü açılmaktadır. Bu durum hiçbir yönüyle AB’nin mevzuatı ve uygulamaları ile bağdaşmamaktadır.
Atalık’ın çözüm önerisi şöyle: Türkiye şekerini şekerpancarından üretmeli, sadece gıda dışı sektörlerin ihtiyacını karşılamak amacıyla NBŞ kotası %1 veya %2’lere düşürülmelidir.

‘Resmi’ sünnet düğünü

AKP’li Beylikdüzü Belediyesi yine bir ‘ilk’e imza attı... Ama bu imza yerel yönetimlerde örnek olacak bir çalışma ya da kenti ilgilendiren bir proje değil! Bu ‘ilk’ AKP Beylikdüzü İlçe Başkanı’nın çocuğunun sünnet törenini kurumun resmi internet sitesinden (beylikduzu.bel.tr) yayınlanması... Bu konuda haberertesi.com’da tam 18 fotoğraf yeralıyor. Belediyelerin internet siteleri, belediye çalışmalarını kamuoyuna duyurmak için değil midir?

MESAJ PANOSU

YÖK Başkanı sayın Yusuf Ziya Özcan... Tabanca atış eğitimi yaptığınızı okuyunca çok rahatsız oldum. Halbuki, toplumun önde gelen sosyal aktörü ve akademisyeni olarak gençlerimize örnek olmanız gerekir. İlgi alanınıza barışçıl içeriğe sahip konuları almanızı öneriyoruz.
Nazire Dedeman ÇAĞATAY- Umut Vakfı Kurucu Başkanı

İLK kez bir devlet dairesinde, “Rica etsem makineden bir numara alır mısınız” diyen bir memurla karşılaştım. Ataşehir Tapu Müdürlüğü’nde işlemimi yapacak olan personelin, bana bu şekilde hitap etmesinden büyük mutluluk duydum. Darısı, diğer devlet dairelerinin başına. Teşekkürler Ataşehir Tapu Kadastro Müdürlüğü çalışanları.
Habil TANGÖREN

KIRKLARELİ’nde bugün (6 Temmuz) başlayacak ve AB talimatıyla düzenlenen domuz avına tepkiler artıyor. 140 domuzun vurulması hedeflenen av, Kırklareli Avcılar Derneği’ni bile rahatsız etti. Dernek Başkanı Hasan Başarı bu sayının çok fazla olduğunu, domuzların şu anda yavrulu olduklarını, Tarım Bakanlığı’nın bu konuya hiç dikkat etmediğini fakat kendisinin sahada yavrulu domuzların vurulmasını engelleyeceğini söyledi.
Hakan YAVUZ