Paylaş
İzmir'den C. Şefik Koldaş, haklı olarak sorduğu bir sorunun yanıtını Defterdarlık'tan istiyor:
‘‘Gazetelerde iki haber çıktı. Yanıtını bulabilirim ama amacım, toplumumuzun bu bilgiden bir kırıntı kapabilmesidir.
Hizbullah olayında kullanılan Beykoz'daki villanın yılbaşından beş gün önce 45 dakikalık pazarlıktan sonra 385.000 dolara satıldığı yazılmaktadır. (Milliyet, 23.1.2000)
‘Erkan Abi'nin köşesinde ‘Uyanık pazarcı hediyeleri kaptı' başlıklı yazıda, İstanbul'da pazarcılık yapan Emin Gürbüz'ün sermayesini promosyonlu satışlardan sağladığı ve bir seferde 145 milyarlık mısırözü yağı alarak tezgáhında satacağı malları bu yolla topladığı açıklanmaktadır. (Hürriyet, 23.1.2000)
Buna göre; her iki olaydaki kişiler vergi mükellefi midir? Villanın satış işlemi sırasında tapudaki bedel kaç liradır. Villanın maliyet bedeli kaç liradır? Villanın sahibi önümüzdeki mart ayında bu satıştan elde ettiği gelirin beyannamesini vermeyi düşünecek midir? Maliye, bunu izleyecek midir? Gerçek satış bedeli ile tapuda gösterilen değer arasında fark varsa Maliye'nin bir yaptırımı olacak mıdır? Pazarcı Emin Gürbüz vergi mükellefi ise ödemiş olduğu vergiler 14 milyar liralık tek alıma göre hesaplanacak ciroya uygun mudur.
Kafamda tereddütler yaratan bu soruların yanıtlarının gerekli incelemeler yapılarak Defterdarlıkça kamuoyuna açıklanmasının yararlı olacağı kanısındayım.’’
Hizbullah terör örgütü müdür?
BUGÜNE kadar meydana çıkan en aşağılık terör örgütü bile terörü bir amaç değil araç olarak kullanırdı. Yapılan terör eylemlerinden gaye, terörle de olsa kamuoyunun dikkatini üzerine çekerek örgütlerinin ve dolayısı ile -doğru veya yanlış- hizmet ettikleri ideolojinin propagandasını yapmaktı. Bu işi öylesine abarttılar ki, bazen yapılan bir eylemi iki-üç terör örgütünün bile üstlendiği oldu.
Halbuki Hizbullah ne yaptı? İşlettiği korkunç cinayetleri afişe etmedi, gizledi; kamuoyunun dikkatini üzerine çekmemek için son derece titiz davrandı. Anlaşıldığı kadarı ile onlar, cinayetleri sadece kendi sapık egolarını tatmin etmek için işlediler. İşte bu yüzden Hizbullah'a terör örgütü dememek gerekir. Hizbullah en aşağılık terör örgütünden bile çok daha aşağılık bir cinayet örgütüdür. Lütfen Hizbullah'a terör örgütü diyerek ona paye vermeyelim.
Erdal YETKİN-İSTANBUL
Bu zam da Atom Kurumu'ndan
İŞLETTİĞİMİZ Tıp Merkezi'nde bulunan röntgen vb. gibi X-Ray tüpü bulunan cihazları çalıştırabilmek için belirli periyotlarla Türkiye Anom Enerjisi Kurumu'ndan onay belgesi alırız. Bu işlem için cihazına göre belirli miktarlarda paralar öderiz.
Sorunumuz şu; 1999 fiyatlarına % 100 ve daha fazla zam yapılmıştır. Yani 31.12.1999 günü bu işlem, çift tüplü röntgen cihazı için 125 milyon iken 1.1.2000'de 225 milyon olarak tespit edilmiştir. Bu artış diğer cihazlarda % 100 iken dozimetre tabir edilen yaka kartları için yıllık değerlendirme ücreti olarak belirlenen rakam 31 Aralık günü 25 milyondan 1 Ocak günü tam 70 milyon olmuştur. Artış miktarı % 100'den bile fazladır. Memuruna, emeklisine % 25 yeter diyen devletin kendi alacaklarına fahiş zamlar koymasını kendi kendime izah edemiyorum. Devlet eğer soyguna çıktıysa birileri bunu bize izah etsin lütfen. Üstelik bu durumu şikáyet etmek için dün bütün günümü harcadım, sayın Başbakan'ın ofisinden tutun da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na, Tüketiciyi Koruma ve Rekabet Kurulu'na kadar herkesi aradım. Sonu ne mi oldu? Tabii ki herkes bizim yetki alanımızın dışında demekle yetindi.
Hiç olmazsa siz yazın da ilgilenen olsun.
Tolga ÜNSALDI-ANKARA
Cin kooperatifçi savcılığa verildi
TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birliği Merkez Birliği Genel Müdürü Selahattin Balta ve Genel Müdür Vekili Ö. Lütfi Öztürk'ten imzalı açıklama:
‘‘Kooperatifçinin cinliğine bakın’’ (21.1.2000) başlıklı Ali Eroğlu-Manisa imzalı yazı incelenmiş ve bununla ilgili olarak merkez birliğimizde yapılan işlemler aşağıya çıkarılmıştır.
Manisa, Alaşehir ilçesinde kurulu SSK Uluderebent Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi hakkında 42 ortak imzalı şikayet dilekçesi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na gönderilmiş, bakanlığın 19.7 .1999 ve 3.8.1999 tarihli talimatı uyarınca şikayet dilekçesinde yer alan hususlar Merkez Birliğimiz müfettişi tarafından incelenerek 4.10.1999 tarih ve 3-35 sayılı rapor düzenlenmiştir. Rapor 18.11.1999 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na intikal ettirilmiş ve bakanlıkça incelenmesini takiben bakanlığın 11.1.2000 tarihli talimatı üzerine merkez birliğimizce 18.1.2000 tarihinde anılan kooperatif yöneticileri hakkında Alaşehir C. Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuş, aynı tarihli yazılar ile kooperatif yönetim ve denetim kurullarına raporda yer alan hususlarla ilgili talimat verilmiş ve şikayetçiye de yapılan işlem sonuçları bildirilmiştir.’’
Öşvank Kilisesi
İSTANBUL'dan Bahattin Gönültaş, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın bilgisine sunuyor:
‘‘Erzurum'un Uzundere İlçesi'ne bağlı Çamlıyamaç Köyü'nde bulunan Gürcü ‘Öşvank Kilisesi’’ni hiç gördünüz mü? Turizme açık olduğu halde virane şeklindeki bu kilise bir utanç abidesi gibi duruyor. Kilisenin halini gören turistler ağlaya ağlaya yurdumuzdan ayrılıyorlar. Bu da Türk turizmini olumsuz yönde etkiliyor. Tüm dinlere saygılı olan halkımızı bu utançtan ne zaman kurtaracaksınız? Bölge ekonomisine önemli ölçüde gelir sağlayacak bu kilisenin bir an önce bakıma alınmasını istiyoruz.’’
BİZ yaklaşık 30 kişilik bir grubuz. Duyarlı okuyucular da bize katılırsa sesimizi daha etkili duyurabiliriz. İnanıyoruz ki bu sorun cep telefonu kullanan her vatandaşımızı yakından ilgilendiriyor. Köşeniz aracılığıyla çağrıda bulunuyoruz; faturalarımıza uygulanan ve hiçbir ülkede benzeri olmayan sabit ücret ve ek vergilere karşı 1.2.2000 tarihinde cep telefonlarımızı kapatma kararı aldık. Katılımlarınızı bekliyoruz.
Ayşegül PEKCAN / ANKARA
VAKIFBANK, Bakırköy Çarşı Şubesi'ne, annemle emekli maaşını çekmek için gittik. Veznedeki görevli nüfus káğıdının fotokopisini istedi, yoksa ödeme yapmayacağını söyledi. Emekli kartından tutun da, banka kartına kadar her türlü kimliği yanında olan insandan neden bir de fotokopi istenir? Fotokopi istendiği niye duyurulmaz, yaşlı insanlara kuyruklarda çile çektiriyorlar.
Perihan AKBALI / İSTANBUL
Paylaş