Cüppeli şeyhi valinin yanına Arınç mı oturttu

ERBAKAN’ın, başbakanlığı döneminde tarikat liderlerini Başbakanlık konutunda ağırladığını, Erdoğan’ın da Hikmetyar’ın önünde diz çöktüğünü hatırlatan CHP Manisa Milletvekili Av. Şahin Mengü, Yakupağa Sübyan Mektebi adı verilen tesiste kendisine ’şeyh’ denilen bir kişinin cüppeli haliyle protokolde Manisa Valisi Celalettin Güven’in yanında oturmasına tepki gösteriyor.

Haberin Devamı

Bu konuda Manisalı hemşerilerinden çok sayıda tepki mesajı almış: "Bu durumdan ben de rahatsız oldum. AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve diğer AKP’lilerce törene getirildiği ve valinin yanında protokole oturtulduğu anlaşılan şeyhin devlet görevlilerinin yanında verdiği çağdışı görüntün demokratik, laik, çağdaş, aydın Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmadı.

Geçtiğimiz günlerde Manisa Yağcılar’da bir açılışta AKP milletvekili oturacak diye yaşlı bir hemşerimi oturduğu sandalyeden kaldıranlar,

GÜNÜN SÖZÜ
"(İşverenlere) Vergi dairesinden korkarak sanayicilik yapılmaz. O makineler babanızdan size servet kalmadı. Çalıştınız, fabrikalar kurdunuz. Onları batırmaya hakkınız yok. Direnin ve hakkınızı isteyin."
(DİSK’e bağlı Tekstil Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak)
söz konusu çağdışı, cüppeli, din hortumcusu şeyhler olunca saygıyı elden bırakmıyorlar. Valinin, siyasal iktidarın değil, çağdaş, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin valisi olduğunu unutmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar şeyhler, dervişler ve müritler ülkesi olmamıştır, bundan sonrada olamayacaktır. Laik Cumhuriyet’e başkaldıran Menemen isyancılarının torunları olduğu öne sürülenler unutmasınlar ki; bunları koruyanlara, önünde diz çökenlere, ellerini öpenlere bu ülkenin vatandaşları gereken cevabı vereceği gibi, aksi davranışta bulunanlardan hukuk devletinin bağımsız yargısı önünde hesap sorulacaktır."

Bekaroğlu, YSK'ya şikayet ediyor

Haberin Devamı

Billboardlar, Topbaş’a çalışıyor

YÜKSEK Seçim Kurulu’nun (YSK), seçim yasaklarıyla ilgili 30.12.2008’de aldığı 341 No’lu bir kararı var. 31.12.2008 tarih ve 27097 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararı bütün partiler ve adaylar titizlikle okumalıdır:

"Genel yollar ve caddeler üzerinde, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde her türlü seçim çalışması yapılmasının ve parti bürosu kurulmasının yasak olduğuna, belediyelerle bunlara bağlı daire ve müesseseler, bunların kurduğu ortaklıklar ile diğer kamu tüzel kişiliklerinde memur ve hizmetli olarak çalışanların ilan dağıtamayacakları, belediye araçlarının ve belediye memur ve hizmetlilerinin bir siyasi partinin ya da adayın emrinde çalıştırılamayacağı, her türlü araç gereç ile imkánlarını kullanmalarının ve kullandırılmalarının yasak olduğu... Özel ve tüzel kişilere ait reklam panoları dahil, aynı kanunun 60/2. maddesinde belirtilen yerler dışında duvar ilanı, flama, parti bayrağı, afiş asılması ve yapıştırılmasının yasak olduğu, şehir içi toplu ulaşımı sağlayan her türlü araçlara ve araçların içerisinde bulunabilecek her türlü reklam araçlarına siyasi propaganda içeren afiş, flama ve posterlerin asılamayacağı ve hiçbir suretle reklam yapılamayacağı, belediyelerin gözetim ve denetiminde kullanılmakta olan raylı araçlara ve bu araçların bulunduğu yer altı ve üstü merkezlerine veya raylı araçların içerisinde bulunan her türlü reklam araçlarının seçim dönemi içerisinde propaganda yasakları kapsamında olduğu...."

SP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Büyükşehir Belediyesi’ne ait araçlar ve belediye görevlilerinin Kadir Topbaş’a ait broşür ve el ilanları dağıttığını, belediyeye ait reklam panolarında Topbaş’ın ilan ve reklamlarının yayınlandığını, meydan ve caddelerde kurulmuş olan sabit platformlar (Ak Nokta vs.) vasıtası ile siyasi propaganda yapıldığını belirtiyor. Bekaroğlu, bugün İl Seçim Kurulu’na yasakları ihlal eden Topbaş hakkında suç duyurunda bulunacağını söyledi.

Biliyor musunuz

RİZE İkizdere’de daha önce üç dönem belediye başkanlığı yapan ve Cevizlik Hidroelektrik Santralı Şantiyesi’nin kurşunlanması olayına karıştığı iddiasıyla geçen ekimde cezaevindeyken avukatı aracılığıyla bağımsız aday olan Ayhan Biberoğlu’nun (eski CHP İstanbul Milletvekili İlhan Biber’in yeğeni) dünkü duruşmasında tahliye edildiğini... BAŞBAKAN Erdoğan’ın 2007 seçimleri öncesinde tepkili ’Fındık Mitingi’ nedeniyle merkezde miting yapmayan ancak % 56 oy çıkartarak Türkiye’yi şaşırtan Ordu’da bu kez partisinin 11 Mart’taki mitingine katılacağını... İSTANBUL Üniversitesi’nde görevli asistanların, öğretim üyelerinin de desteğiyle yaptıkları eylemde, YÖK’ün, lisansüstü eğitimlerini tamamlayan araştırma görevlilerinin maaşlarının kesilmesi kararını protesto ettiklerini...

İki açıklama

28.2.2008’de ’Biliyor musunuz’da adları geçen Gümrük Müsteşar Yardımcısı İbrahim Şenel ile Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı Ömer Faruk Doğan birer açıklama gönderdiler. TSE’de, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nı temsilen genel kurul üyelerince üç yıl süreyle görevlendirildiğini belirten İbrahim Şenel, "Hukuka aykırı bir işlem olmamıştır. Her şeyin hukuka ve mevzuata uygun olarak gerçekleştiği bir durumda hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceğinden, hukuksuz bir ödeme (huzur hakkı) yapılması da söz konusu değildir" diyor.

Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı Ömer Faruk Doğan da açıklamasında, TSE Yönetim Kurulu’na 2005 Mayıs ayında kendi iradesi dışında seçildiğini, 29.5.2008’e kadar görev yaptığını belirterek özetle şöyle diyor: "TSE’de görevim süresince şahsen tabi tutulduğum süreçler, karşılaşmış olduğum hadise ve olaylar ile Yönetim Kurulu kararlarındaki haklı olduğumu gördüğüm ve düşündüğüm muhalefet şerhleri bir bütün olarak düşünüldüğünde, şu an karşı karşıya bırakıldığım mesnetsiz iddia, isnat ve iftiraların görevim tamamlandıktan bir yıl sonra gündeme getirilmesi çok düşündürücü ve üzücüdür. Porselen tabak alımı, elbise alımı, eşinin masraflarının devlete ödetilmesi gibi iddialar dayanaksız, mesnetsizdir, tamamen iftiradır. Devlet birimleri bu kadar aciz, yetersiz ve yeteneksiz değildir; bu sadece şahsıma değil mensubu bulunduğum devlete ciddi bir hakarettir. Hakkımda ileri sürülen iddialarla ilgili bilgi ve belgeler yargıya sunulmuştur."

Muhalefet var mı?

TAYYİP Erdoğan meydanlarda muhalefeti kastederek diyor ki: "Dikili bir ağacınız var mı, yok, bir çivi çaktınız mı?"

Bu sözün muhatapları da şunu diyemiyor: "Ey Tayyip Bey, bugün sata sata bitiremediğin her ne varsa, işte biz onları yaptık..." Yani ister haklı olsun ister haksız, hiçbir konuda muhalefet kendisini savunamıyor... Bu nasıl iştir, bilen varsa açıklasın...
Hasan MUHTAR

Yazarın Tüm Yazıları