TÜRK Ticaret Kanunu’nun (TTK) 711/3 maddesine göre keşideci çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmadan çıktığı iddiasında muhatabı hesabın olduğu bankayı-çeki ödemekten men edebilir.
Muhatap banka keşidecinin beyanının doğru olup olmadığını araştırmadan ödeme yasağına uyacaktır. Çekin rıza hilafına elden çıkması, çaldırması, kaybetmesi, zorla gasp edilmesi demektir. Ancak ekonomik kriz nedeni ile borçlarını ödeyemeyen esnaf ticari münasebetleri gereği verdikleri çekin karşılığını bankada bulunduramamakta böylece karşılıksız çeklerin sayısı artmaktadır, esnafta çekleri yazılmasın diye gerçekte ticari münasebetleri nedeniyle borçları için keşide ettikleri halde muhatap bankaya müracaat ederek çekin rızası hilafına elinden çıktığını beyan etmekte ve muhatap banka iyi niyetli hamilin ibraz ettiği çekin bedelini ödememektedir. Eğer hamil bilinçli değilse çekin arkasına hiçbir ibare yazılmamakta ve yasal 10 günlü ibraz süresi geçmektedir. Bu durumda iyi niyetli hamilin çeki kambiyo senetlerine mahsus takibe koyması, ihtiyati haciz kararı alması ve karşılıksız çek keşide etme suçlarından şikayet hakkı ortadan kalkmaktadır, bir başka deyimle çekle elde edilen kıymetli evraka ilişkin haklar ortadan kalkmaktadır. Bu durumu öğrenen pek çok esnaf gerçekte çek rızası hilafına elinden çıkmadığı, yani çaldırmadığı, kaybetmediği, zorla gasp edilmediği, tam aksine çeki ticari ilişki nedeniyle verdiği halde çekini ödeyemediği için bankaya müracaat ederek çekin rızası hilafına elinden çıktığını beyan etmekte ve muhatap banka iyi niyetli hamilin ibraz ettiği çekin bedelini ödememektedir.
NE YAPILMALIDIR
Hamil yasal haklarını bilip, keşidecinin çekin rızası hilafına elinden çıktığı yönündeki beyanını çekin arkasına yazdırmalıdır. Bu durumda banka çekin arkasına (TTK 711/son maddesi gereği işlem yapılmamıştır) yazmaktadır. Bu ibarenin yazılması ile çek süresinde ve usulüne uygun şekilde bankaya ibraz edilmiş sayılacaktır. Ödeme yasağı konulması çek hamilinin keşideci aleyhine icra takibi yapması, ihtiyati haciz kararı alması, karşılıksız çek şikayetinde bulunmasına engel değildir, bu nedenle keşideci kötü niyetle ödeme yasağı koydursa da hamilin bankaya çekin arkasına (TTK. 711/ son maddesi gereği işlem yapılmamıştır) ibaresini yazdırması gerekir, bu ibare yazdırılır ve yasal 10 günlük ibraz süresi içinde çekin ibraz edildiği belgelenirse iyi niyetli hamil keşideci aleyhine tüm yasal haklarını kullanabilir.
2.5 YILDA SONUÇLANIYOR
3167 Sayılı Çek Kanunu’nda yapılan değişiklik ile karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası hapis cezasından çek bedeli kadar ’Adli para’ cezasına çevrilmiştir. Keşideci para cezası kararının Yargıtay tarafından onanması ve kararın kesinleşmesine rağmen adli para cezasını ödemez ise Cumhuriyet Savcısı tarafından para cezası hapis cezasını dönüştürülmektedir. Temyiz edilen dosyaların Yargıtay incelemesinin çok uzun sürmesi iyi niyetli alacaklıların ekonomik yönden mahvına neden olmaktadır. Şöyle ki, bir karşılıksız çek keşide etme suçunun Cumhuriyet Savcılığı’nın kovuşturma ve yerel Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ceza yargılaması süreci ortalama bir yıl kadar sürmektedir. Keşideci sanık kararı temyiz edince dosya Yargıtay’a gitmekte ve 2-2.5 seneden önce dönmemektedir. Bu nedenle 2.5 yıl sonra karar onanırsa keşideci sanık toplamda 3.5 yıl sonra sadece ana parayı veya onun dahi altında bir tutarı ödemeyi alacaklıya teklif etmektedir. Zira en erken 2.5 yıl sonra karar onanırsa keşideci sanık çek bedelini ’Adli para cezası’ olarak taksitler halinde Maliye’ye ödediği takdirde cezası ortadan kalkmaktadır. Sistem alacaklının kararın kesinleşmesi sürecine kadar geçen 3.5 yıllık süredeki faiz, yargılama giderleri vs. zararlara uğramasına yol açmaktadır. Ayrıca zarara uğrayan çek hamilidir, çek bedelinin ceza olarak Maliye’ye ödenmesi halinde sanığın cezasının ortadan kaldırılması doğru değildir.
Av.Turhan YILDIZ
Biliyor musunuz
TBMM’de görüşülmek üzere bekleyen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’na karşı kamuoyu oluşturabilmek amacıyla etkinlikler düzenleyen TMMOB, KESK, DİSK, TTB, TDB, TEB, TÜRMOB, BASK ve Türk-İş’in bugün tüm Türkiye çapında "Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Hakkı" eylemleri gerçekleştireceğini...
Tanla’nın itirazı var
MESLEK ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile aydınlar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, ’Kürt sorununun demokratik çerçevede çözülmesi’ konusunda taleplerini içeren bir mektup verdiler. Mektubu grup adına sunan Prof. Gencay Gürsoy’un sözleri arasında "DTP’nin 2 milyon oy aldığı" ifadesine CHP eski milletvekili ve siyasal araştırmacı Bülent Tanla’nın itirazı var.
Diyor ki:
"Yiyelim içelim, hesabımızı doğru yapalım. DPT’nin aldığı oy 2 milyona yakın değil gerçekte 978 bindir. Eğer 2 milyon derseniz, bunun içinde Ufuk Uras’ın 59.500, (İstanbul 1. bölgede toplam 116 bin), yine İstanbul’da seçilemeyen Baskın Oran’ın 36 bin, Rize’de Mesut Yılmaz’ın 41 bin, Sivas’ta Muhsin Yazıcıoğlu’nun 38 bin ve hatta Tunceli’de iki bağımsızın -biri Kamer Genç- aldıkları oylar da katılıyor demektir ve bu ayıptır. Bunu aydınların yapmaması lazım. Doğru şeylerin yanlış rakamlarla savunulması olmaz. Yarın bu rakam AB’de başka türlü telaffuz edilmeye başlar. Bu da siyasette seviye ve kaliteyi düşürür. 978 bin rakamını küçümsemek için söylemiyorum bütün bunları... Doğru hesap bizi doğrulara götürür."
Beyni gelişmemişler giderek çoğalıyor
TÜRK karikatür ve mizah sanatının önde gelen isimlerinden merhum Oğuz Aral’ın Cihangir’deki heykelinin, ikinci kez saldırıya uğradığını öğrendik.
Yıllar önce bu büyük sanatçının elinden bir karikatür çıkmıştı. Sanırız şöyleydi: Kaldırımda yürüyen bir insan vardı ve ona tepesinden baktığınızda, kafasının boşluğundan aşağıdaki Arnavut kaldırımının taşları görüyordunuz! Çizerin, beyinleri inkişaf etmemiş kimileri hakkındaki çok zeki ve müthiş bir tespitiydi o karikatür.
Bu o kadar büyük bir tespit ki; bugün heykelinin ikinci kez parçalanması, bunun en büyük kanıtıdır.