BEN İrfan Baştuğ caddesinde Akşemseddin camisi altında eczane işletmekteyim.
Burada okul ve cami yanyana... Okula gelen öğrenciler ve camiye gelen özellikle yaşlılar, oldukça yoğun ve de tehlikeli olan Protokol Yolu’nu kullanıp karşıdan karşıya geçiyorlar. Yaklaşık her hafta bir vatandaşımız bu yolda bir kazaya maruz kalıyor. Bu nedenle, Büyükşehir Belediyesi seçimlerden sonra yaya üstgeçidi yapmaya karar verdi. Okul ve cami arasına bir çukur açtı. Bu çukuru açmak için tam 3 ay uğraştı. Tabii bu kazma çalışmaları sırasında sürekli telefonlarımız, elektriğimiz, internetimiz, sularımız kesildi. Ama biz buna sabrettik. Nasıl olsa üstgeçit yapılacaktı. Fakat bi aksilik oldu. Yolun karşı tarafında bulunan esnaf, üstgeçidin dükkanlarının önünü kapatacağı gerekçesiyle mahkemeye başvurdular.
Ve sonunda olan oldu. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu noktada bir konuyu atlamışlardı. Üstgeçit malzemeleri çoktan ilgili firma tarafından bir gece yarısı getirilmiş ve caminin önüne yığılmıştı. Protokol Yolu’na bir yığın demir blok bırakmışlardı.
Şimdi problem şu: Madem ki üstgeçit yapılmayacak malzemeler ne zaman kaldırılacak. Büyükşehir Belediyesi’nin cevabı şu oldu. Çukuru hemen kapatıyoruz. Malzemeleri ise müteahite bildirdik, en kısa zamanda alacak.
Sonuç, çukur kapatıldı fakat 5 haftadır bu malzeme burada yatıyor. Büyükşehir Belediyesi bir müteahitine bile söz geçiremiyor, malzemeleri aldıramıyor. Üstüne bir de onları kaldırmanın çok külfetli olduğunu savunuyor. Peki esnaf olarak bizim zararımız ne olacak hiç düşünülmüyor. Demir yığınlarından eczanemiz görünmez hale geldi. İşlerimiz tamamen durma noktasına geldi.
İnanın belediyenin ilgili birimlerinin hepsine başvurdum. Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Bayındırlık Bakanlığına... Kısacası bir umut için her yere başvurdum. Türkiye’de maalesef insana hiç değer verilmediğinin tekrar farkına vardım.
Ecz. Hilal GÜZEL-
Mercan Eczanesi
Bu çağda jenaratörsüz devlet kurumu olur mu
GEÇENLERDE tapu devri için öğleden sonra 14.00 civarı Etimesgut Tapu Müdürlüğü’ne gittik. Sabahtan gelip sıra almanız lazım dediler, geri eve geldik. Ertesi sabah saat 7.00’de gittiğimde 17. sırayı aldım saat 9.00’da sıraya girdik. Sıramız gelince evrakları teslim ettik ’öğleden sonra 2-3 sıraları gelin’ dediler gittiğimizde görevli devir işlemlerinin imzalarını attırdıktan sonra saat 2,5 civarı elektrikler gitti aynı binada kaymakamlık ve mal müdürlüğü de var. Elektrikler gidince bu üç kurumda karanlığa gömüldü hiçbir bilgisayarın güç kaynağı yok. Dolayısıyla binanın jeneratörü de yok saat 5.00’e kadar isyan ettik bekledik, yetkililere şikayet ettiğimizde buraya yıkım kararı alınmış da jeneratör talebimiz olmuş da fakat yıkım kararı olduğu için jeneratör vermiyorlar, peki kardeşim önceki yıllar 5-10- yıl önce aklınız nerdeydi?
Bu durumun düşüncesi bile insanı rahatsız ediyor binaya bir jeneratör almak sadece tapu devri için benim devlete ödediğim harç parası 1550,00 TL ile bir jeneratör alınırdı.
Bu ülkede hiç kimse hak ettiği yerde olmadığı için bütün devlet kurumları topal. İşte tam bu isyanımın peşine Mustafa Kemal’i düşündüm, ’tükenmiş çökmüş bir devleti halkıyla birlikte ekmeğin aşın bulunmadığı, teknolojinin olmadığı bir yerde yüreğiyle onuruyla çalışan, gururla, devletini milletini düşünerek hiç kimseyi ayırt etmeden vatanının bir karış toprağını, fabrikasını satmadan sayısız devrimler yapıp halkını, devletini dimdik ayağa kaldıran’ Mustafa Kemal’i andım bir kez daha. Ruhun şad olsun Büyük İnsan...
Fuat ÖZBEY
KISA... KISA...
TÜRKSAT kablo tv tamamen keyfi bir uygulama ile TV5’i yayından kaldırdı.Amaçları kanalları azaltarak aboneleri ’teledünya’ denen sisteme geçirmek.Bu sisteme geçmek için evinize dekoder alıyorsunuz (kimler bundan zengin olacak?) yayından kaldırdıkları kanalları daha çok para ödeyerek tekrar seyredebiliyorsunuz.Şunu anladım ki insan hakları zenginlerin para kazanmasını engellemediği sürece geçerlidir.
Dr. Orhan YEĞİNSU
GÜNÜN SÖZÜ
"İnsanoğlunun elinde gerçekten gösterişli bir silah var; gülmek"