İÇİŞLERİ Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri İbrahim Saraçoğlu "Oğluma Nasıl Nüfus Kağıdı Çıkartabildim" (25.8.2008) yazısı üzerine şu açıklamayı gönderdi:
"Söz konusu okuyucu mektubunda adı geçen Recai Irmak’ın saat 16.05’de yeni doğan çocuğu için doğum bildirimde bulunduğu ve 16.8.2008’de çocuğu adına nüfus cüzdanı düzenlendiği kayıtların incelenmesinden anlaşılmıştır.
Nüfus İdareleri yoğun iş yükü altında olup, nüfus personeli özverili bir şekilde vatandaş taleplerini karşılama yolunda çaba göstermektedirler. Adı geçenin Nüfus Müdürlüğü’ne gelip işlemlerini tamamlaması kısa bir süre içinde gerçekleştirilmiştir.
Sıra verme sistemi de personel sayısı ve iş hacmi gibi kriterler göz önüne alınarak çalışmaktadır."
Keçiören saldırısının ardındaki gerçek:
Amerika, ’Yeni Rakı’nın haklarını koruyor
BU ülkenin ata-dede yadigarı Tekel’i önce bir Türk şirketine 280 milyon dolara satıldı. Türk şirketi daha üzerinden iki yıl geçmeden Tekel’i Amerikalı bir banker firmasına 890 milyon dolara sattı.
Satan da, sattıran da AKP hükümeti...
Yani bu kadar kar edebilen bir kurum, üç otuz paraya elden çıkartıldı.
Dediler ki "alın burayı, rakıyı, şarabı bu millete siz satın..."
Hükümetin eline geçen para da ülkenin ihtiyaçlarına gitti kanımızca!
Belediyeler de bu paradan nemalanmışlardır, kimbilir?
Belki de kayalardan şelaleler akıttırılmış, teleferiklerle çatıların üzerinde gezinilmiştir.
Bunlar iyi ama elin oğlu yani Amerikalı’sı da "alın benim paralarımı afiyetle yiyin" dememiştir herhalde...
O bir mal almıştır ve bu maldan da para kazanmak için o paraları çil-çil saymıştır Türkler’in eline!
Ankara’nın Keçiören ilçesinde bir büfecinin zabıtalarca dövülmesi olayına ABD Büyükelçiliği işte bu nedenle müdahil olmuştur.
Açıkçası, Amerikalı bir şirketin eline geçen tekelin ürünlerini satan bir büfecinin dövülmesi dükkanında içki satmaması yönünde baskı görmesi ABD Büyükelçiliğin canını sıkmıştır.
Elçilik ülkesinin şirketinin menfaatine bir halel gelip gelmeyeceğinin derdinde ve kaygısındadır.
Global sermaye tüm dünyada böyledir işte.
Güven ister, garanti ister, emniyet ister.
Paranın acıması yoktur.
Ya sana ait olan ülkenin malını satmayacaksın ya da küresel sermayenin kurallarına en ince noktasına kadar dikkat edeceksin.
Yoksa kimse gelip de sana "al, ben aptalım, şu paralarımı afiyetle ye harca" demez.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na talip olan Keçiören Belediye Başkanı, büfeciyi tekme-tokat döven üstünü-başını parçalayan zabıtaları karşısına alıp; "Bak oğlum, bu işler sizin bildiğiniz gibi değil... Hükümet bu kurumu sattı parayı da aldı. Eeee... parayı veren de satacak ki kazansın" diyerek öğüt vermesi gerekir.
Bağımsızlık ve öz sermaye konusunda bilinçlenmek büfeci dövmekten iyidir. T.Y.
’Made İn China’ mı ’Made İn Turkey’ mi
ANKAMALL’daki Koçtaş’tan bir pilsiz el feneri aldım. Üzerinde
1-Pilsiz fener, 2- Cep telefonu şarjı, 3- Acil durum sireni, 4- Kırmızı ikaz lambası, yazıyor. İlk üç özellik var; dördüncü özellik yok.
Üzerinde ’Made İn China’ yazdığı halde barkodu 869’la başlıyor yani
’Türk malı’ olarak lanse ediliyor.
(Dikkat, Çin bile kötü imaj yarattığından dolayı bir süredir ’Made İn China’
yerine ’Made İn PRC’ diye yazıyor.)
e-mail adresi unal@tohumholding.com.tr cevap vermiyor. Yani ne siteye girmek, ne de e-mail atmak kabil değil.
0212-641 96 08’e telefon ettiğimde e-mail adresini unal@elvo.com.tr’yi verdiler. Gerek bu e-mail adresine, gerekse elvo’yu elva olarak yazmama rağmen bu siteyede erişemedim.
Aletin: Patent nosu: 200530069378-9
Ömür boyu acil destek yazmasına karşın garanti yok.
İthalatcı firma: Elvan Tekstil San. ve Dış Ticaret AŞ.
Ben ve benim gibi alan herkesin aldatıldığını ve böyle gayri samimi kapkaçların önlenmesini istemenin normal olacağını düşünüyorum.
GÜNÜN SÖZÜ
"Benim üzerimden eşimi istifaya zorluyorlar. Çünkü Osman (Paksüt) Bey’in (Anayasa Mahkemesi) üyeliği altın değerinde. AKP davasından önce dolaylı olarak kendisine Washington ve Londra elçilikleri önerildi."