Boğaz köprülerinin turizm potansiyeli

TÜRKİYE iki Boğaz köprüsünün turizm potansiyelini göremiyor.

San Fransisco... Batı Amerika'nın güzel, içinde dünyaya ün salmış Golden Gate köprüsünü barındıran yokuşlu şehir. Golden Gate köprüsü bakır rengi, değişik ismi ve şehrin her yerinden görünmesinin yanısıra San Fransisco'lular için başka bir önem taşıyor. Bu köprü şehrin turizm gelirinin büyük bir kısmını oluşturuyor. Nasıl mı? Kentte her dükkanda hediyelik eşyalara rastlamak mümkün; t-shirtler, kavanozlar, bardaklar, heykeller, defterler ve hatta küpeler... Evet Golden Gate gibi dünyanın her yerinde birçok köprü de aynı şekilde ürünlere yansımış. San Fransisco sadece bu eşyalardan para kazanmıyor. Köprün girişindeki merkezde ise turistlere köprü hakkında tarihi ve teknik bilgiler veriyor. Aynı zamanda San Fransisco Wishermans Wharf Mahallesinden de paralı türbünlerle köprüyü görmek ve gözlemek mümkün.

Peki Boğaz köprüleri neden bu özelliklere sahip değil? Neden her iki ucunda varılan kıtaya 'Hoş geldiniz' tabelalarından başka hiçbir bilgi verilmiyor? En önemlisi bu köprüden Golden Gate gibi neden kimse yaya olarak geçemiyor? Nedeni açık; terör tehlikesi ve intihar teşebbüsü... Golden Gate'den veya başka köprülerden de insanlar atladı. Bu köprüler de terör tehlikesi altında (11 Eylül gibi). Ama önlemler alınmış. Yani köprülerin yılda milyonlarca dolar gelir elde edebilmesi için her şey seferber edilmiş. Kameralar, güvenlik kapıları, keskin nişancılar... Yani köprüler turistlere açık ama aynı zamanda güvenli.

Kanımca İstanbul Boğazı'nın manzarası San Fransisco'nunkinden daha mükemmel. İstanbul bu potansiyelden yararlanmalı, köprülerin önemi anlaşılmalı. Kısacası bir turist ‘‘Sultanahmet ve Ayasofya ile beraber Boğaz köprülerini de gördüm’’ diyebilmeli. İşte o günden sonra İstanbul muhteşem manzarasının mühendislik harikası köprüleriyle daha da büyük bir grurla tanıtabilir.

Can BALCIOĞLU

Bilgi Üniversitesi Tarih öğrencisi



Bakan Çelik’in amacı nedir?

ANKARA MEB'den aradığını söyleyen okurumuz ‘‘Artık bakan Hüseyin Çelik'e dayanmak mümkün değil’’ diyor.

Çelik'in, Türkiye'yi sarsmak için başta YÖK olmak üzere eğitim sistemini zedelemek için elinden geleni yapmaktan kaçınmadığını söylüyor.

Okurumuzun vurgulamak istediği, bakanın ‘‘Bir Alman, bir İngiliz, bir Fransız, her sabah 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım' demek zorunda mı?’’ biçimdeki sözleri...

Ne derler; bir adamın fikri neyse zikri de odur. Maksatlı ve bilerek söylüyor bunları Çelik... Ama tehlikenin nereye varacağını bilmiyor.

Sanki Türkiye'de binlerce İngiliz, Fransız ve Alman okuyor da, onlar rahatsız oluyormuş gibi anlatmak istiyor.

Baklayı ağzından tam çıkartamıyor.

Tayyip Erdoğan ve Erbakan'ın daha önce bu konuda Alman, İngiliz ve Fransız ülke adlarının yerine 'Kürt' sözcüğünü kullandıkları bilinmiyor mu?

Çelik, 'Kürt' sözcüğü diyecek ama şimdilik 'yandan' geçiş yapıyor.

Belki de Başbakan'ının önerisi ile konuşarak toplumu 'test' etmek mi istiyor ya da bir yerlere 'selam' mı veriyor?

Ne yazık ki, 'edebiyat' okumuş birinin ‘‘Ne mutlu Türk'üm diyene...’’nin ne anlama geldiğini bilmiyor olması mümkün değil.

Ama laik cumhuriyetin temel değerlerini 'kaşımak' istiyor.

Türk kültürü anlatılmaz; yaşanır. İşte Bakan'ın sindirmek istemediği şey bu...

Türk lise ve üniversitelerinde okumuş birinin, bu tür çıkışlarla Türkiye Cumhuriyeti devleti ile alay etmeye hakkı yoktur.

Türklüğü bugüne kadar hissetmemiş, herkesin de hissetmemesini istiyor Çelik.

Başbakan Erdoğan, ‘‘gerilim istemiyoruz’’ derken, Çelik'in çıkışı, bu sıkıntılı günlerde yaptığı bir sabotaj eylemi değil midir?

Son söz; ümmetten ulusallaşmaya geçmek, kuldan vatandaş yaratmak olası değildir.

Yıldırım bunu hep yapıyor

CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Ulaştırmma Bakanı Binali Yıldırım'a şu soruları soruyor:

‘‘Ulaştırma Bakanlığı İstanbul Bölge Müdür Yardımcılığı'na hemşeriniz ve eşinizin akrabası olan Hayrettin İnan'ı atadığınız yönündeki iddialar doğru mudur? Bu atama liyakat ilkesiyle uyuşmakta mıdır? İnan'ın görevi neden seçtiği sorusuna ‘‘Daha rahat ve stressiz bir iş olsun istedim’’ cevabı Sayın Başbakan'ın ‘‘Bürokraside hızımıza yetişin’’ çağrısıyla uyuşmakta mıdır? Böyle bir göreve, öğretmen birisinin daha rahat bir iş istediği için atanması, bu müdürlükte verilmekte olan kamu hizmetlerinin aksamasına neden olmayacak mıdır?’’

Binali Yıldırım'ın bakanlık kadrolarına başka akrabalarını ve yakınlarını getirdiği haberinin daha önce gazetelerde yer aldığını hatırlatıyoruz.


Tekel özelleştirilmemeli

KEMAL DERVİŞ'
ten sonra Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde bulunan DSP'li Masum Türker... ‘‘Tekel'in özelleştirilmesine neden karşı olduğunu’’ anlatıyor:

‘‘TEKEL'e özelleştirme bağlamında önerilen tekliflerin, hükümetin en düşük beklentisinin yarısını bile bulmamasının nedeni, AKP iktidarının özelleştirme stratejisinde yaptığı hatalardan kaynaklanıyor.

AKP hükümeti, özelleştirmede sergilediği tutumu ve uyguladığı politikayı gözden geçirmelidir. Tekel'in özelleştirilemeyeceği artık anlaşılmıştır. AKP'liler yüzünü tekrar üzüm ve tütün üreticilerine çevirmeli, onlara yapılan haksızlığın giderilmesi için kendi bakanlarını uyarmalıdır.’’


Anma mı, kutlama mı?

SARIYER Halk Eğitim Merkezi kursiyerleri 10 Kasım'da Halk Eğitim Merkezi tören salonunda Ata'yı anmak için toplandık. Sunuş konuşmalarında müdür muavini birkaç kez ‘‘kutlama günümüz’’ deyince kursiyerlerden bir arkadaşımız kalkıp ‘‘Yanlışlık yapıyorsunuz, bugün anma günüdür, kutlama değil’’ diye uyardı. Buna muavinimiz karşı çıktı ve ‘‘Hayır aynı zamanda kutlamadır’’ dedi. Biz kursiyeler merak ettik acaba Milli Eğitim Bakanlığı bu merkezlere 10 Kasım'ı kutlayın yazısı mı gönderdi. Yoksa bu idareciler bu şekilde davranarak bir yerlere mesaj mı veriyorlar? Ya da anma ile kutlamanın anlamlarını ayırt edemeyecek durumda iseler nasıl oluyor da bir eğitim kurumunda idarede bulunuyorlar.

Bir grup kursiyer-SARIYER

El-İsrail

ABD'nin jandarmalık sevdası, kendisini bir gün tüketmeyecek mi? Ortadoğu'da gericiliği ve antidemokratikliği bizzat destekleyen ABD, Ortadoğu'da büyüttüğü canavara ne zaman yenilecek?

İsrail, Ortadoğu'da ABD'nin 'El-İsril'i olmaktan ne zaman kurtulacak? Tüm Ortadoğu halklarına başsağlığı dileklerimle.

Burhan ÖKMEN


Biliyor musunuz?

ANAP'ın 1984-89 dönemi Bakırköy Belediye Başkanı olan daha sonra ayrılıp Yusuf Bozkurt Özal'ın 1993'te kurduğu Yeni Parti'ye geçen (1995'te Türkiye genelinde 36.853; İstanbul 3. bölgeden (Bakırköy) 169 oy aldı) Naci Ekşi'nin CHP'ye katıldığını... Nesrin Nas'tan sonra ANAP Genel Başkan Yardımcısı Birkan Erdal'ın görevinden istifa ettiğini... ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir'in, dün Best FM'deki söyleşisinde Ali Müfit Gürtuna'nın ANAP'dan Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağını açıkladığını...

TAYYİP Erdoğan, Kıbrıs'a gelmeden AKP Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz'ın, Göçmenler Derneği Başkanı Nuri Çevikel'le birlikte, CTP'li Magosa Belediye Başkanı Oktay Kayalp'in arabasıyla 'nabız' yokladıklarını ve Annan Planı'nın ne kadar fayda sağlayacağını anlattıklarını...

EMİNÖNÜ Belediyesi Başkan Yardımcıları Coşkun Aksu (imar) ile Abdullah Deniz'in (ruhsat) Fındıkzade'deki evlerine iftar için ayrı ayrı giderlerken makam araçlarından indirilip ağır şekilde dövüldüklerinin bildirildiğini, ancak bugüne kadar polise şikayetçi olmamalarının nedeninin anlaşılamadığını...

Biliyor musunuz?

Measj Panosu

BURADA
evimin bahçesindeki ağacın dalını izinsiz kesemiyorum. Türkiye'deki ağaç katliamına Orman Bakanı'nın çanak tutmasını anlamış değilim.

Talat ERDOĞAN-Viersen-ALMANYA
Yazarın Tüm Yazıları