Yalçın Bayer: Bir 'reis'in öyküsü

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Eminönü'nin geçen dönemki ANAP'lı Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya'nın çeşitli uygulamalarını uzun dönem eleştirdik, halkın şikáyetlerini yansıttık, Eminönü Belediyesi'ni 'Eminönü Hizmet Vakfı'na dönüştürdüğünü sık sık gündeme getirdik. Çetinsaya ise bilinen 'masalları' ile yanıtladı bunları; Eminönü'nü parsellemek isteyen 'çete' ile nasıl mücadele ettiğini ileri sürdü hep...

Şimdi Çetinsaya'ya sormak lazım:

İ.S. kimdir?

Başkanlığı süresince Çetinsaya'nın 'korumalığını' üstlendiğini Eminönü'nde cümle alem biliyor.

İ.S., 1980 öncesinde çeşitli ülkücü eylemlere katılmış, cezaevinde yatmış bir 'reis'. Çetinsaya başkan olunca, 'Söylemezler Çetesi'ne karşı İ.S.'nin ve adamlarının kanatları altına girdi. Eminönü'nde belediye olanaklarıyla çeşitli işyerlerine sahip olduğu bilinen İ.S., son olarak Kayseri'de Çetinsaya'nın da adının karıştığı bir tetikçilik olayının azmettiricisi olarak ortaya çıktı. (Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı Başkanı Nuh Mehmet Yakuter, İ.S.'nin tetikçileri tarafından yedi kurşunla yaralanarak sakat kalmıştı. Nedense vakfın sekreteri de, İ.S.'nin kardeşi A.S.'di. ANAP'lı Yüksel Yalova, usulsuzlük yaptığı ileri sürülen bu vakıf hakkında soruşturma başlattı, 2 Ağustos'ta yöneticiler hakkında vakıf yöneticiliğinden azledilmeleri talebiyle dava açıldı. Yalova'nın, bu vakfa gösterdiği hassasiyeti, siyasilerin devletin imkánlarını kullanarak kurduğu bütün vakıflara karşı göstermesi gerekmiyor mu?)

Bu arada bir not...

Bakırköy'de Mikail Göleli'nin oğlunun sünnet düğününde geçen pazar günü yakalanan İ.S.'nin sorgusu sürüyor. Polise göre İ.S., beş yıldır aranıyor. Sabah'ta çıkan ifadesinde 'Oto tescil belgesini Abdullah Çatlı'dan, silahı trafik kazasında ölen Susurluk Hakimi Akman Akyürek'ten aldım' demesi dikkat çekti. Mikail Göleli, Oral Çelik ve Abdullah Çatlı'nın arkadaşı... Aslen Iğdırlı olup, 1995'te DYP'den milletvekili adayı olan Göleli'nin Hollanda, Azerbaycan ve İran'la yakın ilişkiler içinde olduğu öne sürülüyor.

Göleli'nin sünnet düğününe kaç MHP'li milletvekili katıldı dersiniz?

Görüyorsunuz, işler nereden nereye gidiyor... Bu işlerin altında çok şey var...

Taksitle ev

DEĞİRMENDERE'de depremden 3.5 ay önce aldıkları evi yıkılan Serap Sağnak öneriyor: ‘‘Ben ve eşim emekli. Evimiz ve eşyalarımız tamamen yok oldu. Antalya'ya geldik; bir daha da o yörelere dönmeyi düşünmüyoruz. Yetkililer depremzedelere nerede oturmak istiyorsunuz, diye bir anket yaparak, taksitle ev vermeyi düşünemez mi?’’

Karayolları- MTA

arasında tartışma

DEVLET Bakanı Edip Safter Gaydalı'nın açıkladığı Maden Tetkik Arama'nın depremle ilgili ön raporunda, ‘‘Afet bölgesinde ulaşımı sağlayan çizgisel mühendislik yapıları -otoyol, demiryolu ve diğer ulaşım yolları- aktif faylar açısından yanlış projelendirilmesi sonucu büyük hasar görmüş ve ulaşımı engellemiştir’’ deniliyordu. Bu konudaki ‘‘Otoyollar yanlış projelendirilmiş‘‘ (4.9.1999) başlıklı yazımızda yer alan MTA'nın görüşlerine Karayolları Genel Müdürlüğü'nden itiraz var.

‘‘Deprem, bu kesimdeki otoyollarımızın yüksek şiddetli depreme karşı performansının yüksek olduğu göstermiştir’’ iddiasını şöyle savunuyor Karayolları:

‘‘Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattı; doğu-batı istikametinde Bolu'nun güneyinden Mudurnu'ya ulaşmakta ve bu zon, Dokurcun civarında ikisi batı yönüne, diğeri de Kuzeydoğu'ya (Düzce) olmak üzere üç ana kola ayrılmaktadır. Bu nedenle İstanbul-Ankara otoyolu güzergáhının KAF zonunu kesmeksizin veya bu fayın etki alanında kalmaksızın Ankara'ya ulaşması mümkün görülmemektedir. Ayrıca karayolu güzergáhının tespitinde sadece fay zonları değil; heyelanlar, zemin stabilitesi ve taşıma güçleri, yerleşim bölgelerinin konumları gibi kriterler ile trafik fonksiyonları da göz önüne alınmakta, teknik ve ekonomik yönden en uygun güzergáh seçimi yapılmaktadır. Bu kesimde de bu kriterler doğrultusunda güzergáh seçimi yapılmış, uluslararası standartlarda inşa edilmiştir.

7.4 aletsel büyüklüğündeki depremde sözü edilen köprü, viyadük gibi sanat yapılarında -1 tane otoyol üst geçidi hariç- önemli ölçüde hasarlar tespit edilmemiş ve bilindiği gibi otoyollar kısa sürede onarılarak trafiğe açılmıştır. Japonya'daki Kobe depremi sırasında otoyolların tamamen safdışı kaldığı düşünüldüğünde 17 Ağustos'daki depremde bu kesimdeki otoyollarımızın yüksek şiddetli depreme karşı performansının yüksek olduğu açıkça görülmüştür.‘‘

İki kamu kuruluşu arasındaki bu kadar görüş ayrılığı varken, çöken binaların suçlularını nasıl tespit edeceğiz?

Cep'e Meclis

araştırması

ANAP İstanbul Milletvekili Sühan Özkan'la önceki akşam konuşurken, cep telefonlarına tepkili... ‘‘Ancak asıl duyarsızlık bizde’’ diyor:

- Böyle bir rezalet olamaz. Can havliyle eşini, çocuğunu arıyorsun, hatlar kaput! Vatandaşımız tepkisiz, seyrediyor. Taksim Meydanı'na 150 kişi toplansa, 'Hey arkadaş, gazetelere ilan verip, bugün son gündür faturaları ödemeyi unutma, uyarısını yapmasını biliyorsun. Ama sen asli görevini yapmıyorsun. Ben de senin faturalarını ödemiyorum' dese, o zaman ne olduğunu görürüz. Bak nasıl özenli çalışırlar.’’

- Ama siz parlamentersiniz, neden bir şeyler yapmıyorsunuz?

- TBMM toplandığında, arkadaşlarla görüşeceğim. Meclis araştırması ya da soruşturması açılması için çalışacağım. Adamlar lisans alıyor, telefon satıyor ama sistemini geliştirmeyi, yatırım yapmayı düşünmüyor.

Siyasiler

gelmesin

ÇINARCIKLI (Yalova) bir grup depremzede yazıyor:

‘‘Sayın Demirel'in 'yaralar sarılacaktır' türünden demeçlerinin bir faydası yoktur. Demirel'in mühendis olduğunu bilmekteyiz. Erzincan'da ilk müteahhitlik denemesinde, temeli attıktan sonra devrettiği SSK binasının 1992 yılında çöktüğü hatırlardadır. Türkiye'nin bir deprem kuşağında olduğunu bildiği halde konuyla ile ilgili olarak Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde neler yapmıştır?

Deprem günlerinde, insanların kefen parasını alan Kızılay ne zaman bir düzene girecektir. Kemal Demir hálá görevine devam edecek midir?

Deprem bölgesini ziyaret eden Tansu Çiller gibi siyasilerin hiçbir faydaları olmadığı gibi, geldikleri yerlerde kargaşaya, kızgınlıklara ve iş kaybına neden olmaktadırlar. Lütfen siyasiler gelmesin.’’

DARÜŞŞAFAKA Cemiyeti'nden açıklama: ‘‘Ayşe Kalaycıoğlu, 14 yaşında değil, 9 yaşındadır. Boyu 1.50 değil, 1.45, kilosu 67 değil 67.5'tur. Özel Darüşşafaka Lisesi, 127 senedir babası ölmüş, maddi durumu yetersiz ve başarılı çocukların sınav ile alındığı parasız ve yatılı eğitim veren bir kurumdur. İlkokul 3. sınıfı bitirmiş öğrenciler okulumuza giriş sınavında başarı göstererek ve herhangi bir sağlık sorunu ve bedenen eksiklik taşımadıklarını belgeleyerek alınmaktadır. Bu koşul ise başvuru esnasında tüm velilere belirtilmektedir. Dolayısıyla boy ve kilonun orantılı olması bizler için estetik kaygılarla değil, sağlık yönünden önem taşımaktadır.’’ Dünkü annenin yazısına bu açıklama yeterli bulunduysa mesele yok! Açıklamanın bundan sonraki bölümünde, deprem sonucunda babasını kaybetmiş, 3, 4 ve 5. sınıflarını bitirmiş 60 çocuğu sınavsız almak için taramaların sürdüğü, başvuruların incelendiği bildiriliyor. (Tel: 0212-285 25 86)



Yazarın Tüm Yazıları