Bir festival böyle geçti

OVACIK İlçesi'nin batısındaki sarp ve çıplak Munzur Dağları eteklerindeki gözelerden çıkan Munzur suyu, 63 kilometre uzunluğundaki dar ve derin vadiden Tunceli'ye coşkulu bir şekilde akıyor; oradan da Pülümür Çayı ile birleşerek Keban'a dökülüyor... Elinizi bir dakikada bu suda tutamazsınız. Kıymeti bilinmeyen bir doğa harikası...

Munzur Doğa ve Kültür Festivali nedeniyle binlerce kişi hafta sonunu Tunceli'de geçirdi. Artık Tunceli, Alevi yurttaşlarımızın Hacıbektaş Veli Şenlikleri gibi bir buluşma merkezi sayılabilir bundan sonra.

Festival süresince üzücü olaylara biz de tanıklık ettik. Her siyasi grup, çeşitli etkinlikleriyle festival üzerine ağırlıklarını hissettirdi. Müzik grupları, art arda üç gece yapılan konserlerde ağırlıklı parçalarını genellikle Zazaca söylediler. Havai fişekli konserleri en az 25 bin kişi izledi. İnsanlar coştu, eğlendi. Piknik gezileri için Munzur'un kıyılarını tam 900'e yakın araç doldurdu. Tarihinde Tunceli bu kadar coşkulu bir kalabalık görmedi denilebilir. 1980'lerde 180 bin olan nüfusu bugün 82 binlere inen Tunceli'de nüfus patlaması yaşandı. (Bu arada bir not: Tunceli'de kız çocuklarının neden çok fazla arttığı bilimsel araştırma konusu olmalıdır.)

Tunceli'
nin gurbetçileri, akrabalarıyla hasret giderdi; yenildi, içildi ve Munzur'un buz gibi sularında yüzüldü. Yıllardır üst üste biriken acılar, bir kucaklaşma ile biraz olsun dindirilmek istendi.

ESKİYE DÖNÜŞ KORKUSU

Güvenlik güçlerinin sıkı denetimi, ‘‘güvensizlikleri ve küskünlükleri’’ yüzlerinden okunan Tuncelililerce oldukça ‘‘abartılı’’ bulundu... Tunceliler, yıllardır sıkıyönetimin ve OHAL'in en sert yüzünü gördüler. Bölgenin hiçbir yerinde uygulanmayan bir gıda ambargosuyla karşı karşıya kaldılar yıllarca. Bu nedenle festival süresindeki denetim uygulamaları ‘‘tekrar eskiye mi dönüyoruz?’’ sorusunu gündeme getirdi. Çeşitli gruplar, ‘‘baskı ve antidemokratik uygulamaları’’ protesto ettiklerini söylediler. Vali Mustafa Erkal ve Belediye Başkanı Hasan Korkmaz'ın istifalarını istediler. Hatta konserdeki bir kablo arızasının suçunu bile ‘‘devlet’’e yüklediler.

İŞTE YANLIŞLAR

Bazı uygulamalar provokasyon kokmuyor muydu?

Kentin inanılmaz şekilde Türk bayrağı ile donatılması, Devlet Bahçeli'nin adının bir bez afişte yer alması, kontrol noktalarının yeniden konulması, tarihinde ilk kez alkol kontrolü yapılması, yöre kökenli, Tunceli İl Güvenlik Komutanı Dursun Pak'ın makam arabasının, şoförü içindeyken bir tabanca kabzasıyla arka camının kırılıp tahrip edilmesi, bir şarkıcının ‘‘Ben Kürt sanaçısıyım’’ demesi, taş atan bazı göstericilerin 14 polisi yaralaması, bir polis araçına 5 kurşun sıkılması ve komando askerlerinin kentte ‘‘tatbikat’’ yapması, konuklar için askeriyenin kurduğu sahra çadırlarında kimsenin yatmak istememesi ve birisinin bıçakla parçalanması... Bunlara ek olarak MED TV'nin tahrik edici yayınları ile sık sık ‘‘Türkiyem’’ şarkısının çalınması...

‘HOCAM BAHÇELİ’

Vali Erkal'ın, programda yer alan Munzur müzik grubunun savaşta ölenleri anlatan ‘‘Lavo (Oğlum)’’ adlı parça söylendiği sırada, havayı beğenmeyerek stadı terk etmesi dikkat çekti. Şeref tribününü terk ederken de Belediye Başkanı'na ‘‘Gördün mü?’’ diyerek kızgınlığını belirtti. Bu arada valinin konseri terk etmesine Tuncelili sanatçı Ferhat Tunç, ‘‘Sayın Vali Bey ya ülkücülük yapsın ya da valilik’’ diye tepkisini dile getirdi.

Festivalde kendisine yönelik tepkiler karşısında bir Tunceliliye ‘‘Sizin çocuklar günlerdir bizi rahatsız ediyor’’ dediği öne sürülen Vali Erkal, sorularımızı yanıtlarken ‘‘Bu festivalin yapılmasını ben istedim. Tanıtma Fonu'ndan kaynak sağlamak için 'Hocam Bahçeli' ile görüşerek bunu sağlayan da benim. Ben mazimi de inkár etmem’’ dedi.

Vali, bazı grupları suçluyor:

‘‘Bu insanlar güzel insanlar, ancak yıllarca kanını emmişler. İdeolojik saplantı içindeki bu gruplar, halkı sürekli olarak devlete karşı tahrik etmek istiyorlar. Eğer bu sıkı önlemleri almasaydık, çok üzücü olaylarla karşılaşabilirdik.’’

Sonuçta her şey güzel bitti; daha büyük olaylar yaşanmadan.

Bir uyarı; Tuncelili artık tüketmemeli, üretmelidir.

Banka havaleleri


BANKALARIN aldıkları havale ücreti üzerinde durmak istiyorum. Bir işim için Küçükbakkalköy İş Bankası'na gittiğimde asker oğluna para göndermek isteyen vatandaşın çilesine şahit oldum. Havale işlemi sırasında provizyon işlemi için kendisinden 5 milyon lira istendi. Sanırım parası yoktu ve hiçbir şekilde yardımcı olmadılar. O insanın çok zoruna gitti, oturup ağladı. İnsanlara bu kadar eziyet olmaz. Askere ve öğrencilere gönderilen havalelerden havale parası almasalar ne olur?

Mustafa IŞIK-İSTANBUL

Çalışalım


BEN ticaretle uğraşan bir vatandaşım. Öyle abartılacak kadar büyük bir işim olduğunu düşünmüyorum. Ancak krizlerden dolayı geçen yaz tatile gidemedim, bu yıl da gidebileceğimi sanmıyorum.

Şimdi krizi doğuran bizi yönetenlere soruyorum: Siz tatile nasıl vakit buluyorsunuz?

Lütfen, insanlar kıvranırken siz açılış, düğün, tatil ve kurdele kesme gibi işlerle vakitlerinizi kaybetmeyin, çalışıp ülkeyi düzlüğe çıkarın.

Ben aileme karşı sorumluyum, siz 70 milyona karşı; bilmem anlatabildim mi?

İrfan AŞÇIOĞLU-İSTANBUL

Çık dışarı!


SEKİZ yıldan beri Amerika'da yaşıyorum. Kız kardeşim Gülümser Tosun 10 yıldan beri cezaevinde tutuklu olup cezasını çekmektedir. En son durağının Kütahya olduğunu öğrendim ve 23 Temmuz günü Kütahya'ya gittim. Kardeşimle görüşmek isteğimi yetkililerden rica ettim. Savcıdan izin almamı önerdiler. Dilekçe yazıp savcıya gittim; ‘‘Görüş günü değil, görüşemezsiniz’’ dedi. 8 yıldan beri Amerika'da olduğumu ve pasaportumu beyan edip kendisine yalvardım. Sert bir tavırla ‘‘Görüştüremeyeceğimi söyledim, anlamıyor musun, çık dışarı’’ diye beni kovdu.

Sayın Bakan, benim kardeşim elbetteki yasaların öngördüğü cezayı çekecektir. Ama ben 8 yıllık hasretle onu görebilmek için Amerika'dan kalkıp geldim. AB'ye girme çabası içerisinde olan Türkiye'de insan haklarına bakış ve insana verilen değer bu mudur?

Hüseyin TOSUN MALATYA

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘İstanbul'daki binaların bir an önce güçlendirilmesi lazım. Güçlendirmezsek Türkiye çok büyük acılar çeker. Artık başımızı kumdan çıkarmanın zamanı geldi. Günümüzde ileri teknolojilerden medet ummalıyız.’’

(Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Semih Tezcan.)

MESAJ


TRABZON Devlet Hastanesi'nde çalışıyorum. Alttaki komşum garajdan çıkarken arabama çarptı ve sinyal ile tamponumu kırdı. Komşumun arabasını sigorta yaptırdığı Koç Allianz sigorta şirketi, olay Karayolları dışında olduğu gerekçesiyle ödeme yapmıyor. Gerekli yerleri uyarmama rağmen ilgilenmediler. Bilgilerinize. Dr. Selim USLU
Yazarın Tüm Yazıları