Bir bürokratın feryadı

Ben bir kamu kuruluşunda uzman olarak çalışmaktayım.

Haberin Devamı

Çalıştığım yer bürokraside önemli bir konuma sahip. Pek çok kişinin çalışmak isteyeceği, potansiyeli çok yüksek, ülke adına kritik kararların alınıp uygulamaya geçildiği, millete hizmet etmenin manevi tatminini sağlama gücü bulunan bir kuruluş. Uzun yıllar önce ben de ciddi sınavlardan geçerek burada çalışmaya başladım. Göreve başladığım zamandan şimdiye kadar en büyük gayem kazandığım parayı helal ettirmek oldu. Bundan sonra da en büyük amacım bu olacak. Devletimin bana kazandırdığı uzmanlığı (özel sektörden çok iyi koşullarda teklifler gelmesine karşın) kamuda çalışarak doğrudan milletime hizmet etmede kullanmak istiyorum. Fakat gelin görün ki Ankara merkez bürokrasisinde çalışma koşulları her geçen gün daha bir zorlaşmakta ve biraz daha değersizleştirilmekte. Benim çalıştığım yerde sermaye sahiplerini ilgilendiren önemli işlere imza atılıyor. Dolayısı ile göz önünde olan ve siyasilerin ilgi alanında olan bir yer. Çalışanlar üzerinde baskı yaşanması adiyattan. En büyük sorun Başbakan’a yakın iş adamlarının dosyalarında ortaya çıkıyor. Hiçbir uzman bu dosyalara bakmak istemiyor. Zaten bu gibi işler mümkün olduğunca az uzman tarafından bilinir. Yukarıdakiler tarafından arzuya göre hazırlanmayan dosyaların teslim edildiği kişiler cemaatçi yaftası yemesi ve görevinden alınması yine karşılaşılanlar arasında.
Özetle hiçbir liyakatin olmadığı, makam olarak yukarı çıktıkça uzmanlığın azaldığı, uzmanların siyasi baskı altında kaldıkları, fişlenme korkusunun yaygınlaştığı, kişilerin çalışma güvencesini yitirdikleri bir ortam var artık kamuda. Benim bahsettiğim her devirde olan Türk kamu bürokrasisinin yıllanmış sorunları değil. Bu başka bir şey. Daha önce örneği görülmemiş bir kokuşma söz konusu. Bu böyle devam ederse Türkiye’nin yeni bir uçuruma yuvarlaması işten bile değil. Lütfen bu mektubumun bir “feryat” olduğunu unutmayın. Ve bu konuyu ülke gündemine taşıyın.

Haberin Devamı


TEOG ve eğitim

OKUR Ömer Alpay yazıyor:
MİLLİ Eğitim Bakanlığı uyguladığı sistemlere ne kadar da ilginç kısaltmalar buluyor. Bu kısaltmalara bakınca ne kadar da amaçlarına uygun olduğu aşağıdaki anlatımda görülmektedir.
TEOG VE TEOLOJİ (THEOLOGY)
Milli Eğitim Bakanlığı, “Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi” diye adlandırdığı sınav sistemini kısaca TEOG olarak göstermektedir. Bu kısaltmayı görünce, insanın aklına ister istemez, İngilizce kısaltması da TEOG olan ve Türkçe anlamı ‘Din Bilimi’ olan ve de dilimize teoloji olarak da girmiş bulunan ‘THEOLOGY’ sözcüğü gelmektedir.
Yazılı ve görsel basında da her gün gördüğümüz kadarıyla, öğrencilerimiz çeşitli yöntemler ve ayak oyunlarıyla İmam hatip okullarına yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu olayların yaşanması ve sistemin adının kısaca TEOG olması bence hiç de bir rastlantı değildir. Nuran Çakmakçı bugünkü (dünkü) haberinde, TEOG 2014-2015’te de olacak mı diye sormuş. Bu tür iktidarlar başta olduğu sürece TEOG’lar elbette olacaktır. İktidar başının söylediğini ne çabuk unuttuk. Ne demişti Başbakan? ‘Dindar ve kindar bir nesil istiyorum.” Ömer ALPAY

Haberin Devamı


Yemen’den kahve değil bu kez demir geldi

DEMİR piyasasında bilinen bir işadamı (adını verdirtmek istemiyor) kulağımıza fısıldıyor:
“Habaş Demir Çelik’in geçtiğimiz şubat ayında Yemen’e ihraç ettiği 3 gemi dolusu toplam 65 bin ton inşaat demiri, bir ihbar üzerine yapılan analizlerde standart dışı bulunarak Türkiye’ye iadesine karar verilmişti. Uluslararası medyaya yansıyan olayda Yemen adına ürünleri test eden TSE’nin nasıl uygunluk raporu verdiği de tartışma konusu olmuştu. Yemen tarafından yaptırılan kontrollerde ortalama yüzde 4.5 olması gereken fire % 12 olarak belirlenince demirlerin iadesine karar verildi. Bu arada demirlerin yüklü olduğu gemiler 4 aya yakın limanda alıkonunca gemi sahipleri ve mürettebatı da mağdur oldu.
Geçtiğimiz mayıs ayında Yemen’in kabul etmediği demir yüklü 3 gemiden biri Habaş’ın İzmir Aliağa’daki limanına yanaşarak yükünü indirdi. Diğer 2 geminin ise yakında gelmesi bekleniyor. Sektör uzmanları Yemen’in kabul etmediği 65 bin ton demirin yanı sıra firmanın stokunda aynı nitelikte 25 bin ton daha demir olduğunu ve bu ürünlerin kamu denetiminde eritilerek yeniden işlenmesi gerektiğini belirtiyor. Firmanın bu demiri iç piyasaya vermesi durumunda 90 bin ton demirle toplam 1.5 milyon metrekare inşaat yapılabileceğini belirten uzmanlar, ürünler standart dışı olduğu için deprem riskinin arttığına dikkat çekiyor.”

Haberin Devamı


Perhiz lahana turşusu ile yapılmaz

DAYAK cennetten çıkmadır” diyoruz, dönüp arkasından şiddetten şikâyet ediyoruz. “Nush ile etmeli tekdir; nush ile uslanmayanın hakkı kötektir“ diyoruz, arkasından yine şiddetten dert yanıyoruz!
Uzun sözün kısası; midesinde ülser olanlar, perhizi lahana turşusuyla yapıyor! Sağlıcakla kalın. Zekai BULUÇ


BİLİYOR MUSUNUZ

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul İdare Mahkemesi’nde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 14.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren Toplu Taşım Hizmetlerine yapılan zamma ilişkin idari işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli dava açtığını...
TÜSİAD’ın gençlerin meslek seçimi ve kariyer süreçlerine katkıda bulunmak amacıyla hazırlattığı, “Ne okusam? Ne Olsam?” başlıklı bir projenin yarın (perşembe) günü açıklanacağını... (Tanıtım filmi: http://se/gisAtFJzZvk)...
ANKARA’da bazı STK’ların oluşturduğu Bağımsızlar Platformu’nun cumhurbaşkanı adayı olarak Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Av. A. Erdem Akyüz’ü aday olarak açıkladığını... CHP Adana Milletvekili Ümit Özgümüşün, Belediye Kanunu’nda değişiklik yapılarak, yerel seçimlere bir süre kala belediye başkanlığı makamının boşalması durumunda üç ay içerisinde yeniden seçim yapılmasına yönelik kanun teklifi verdiğini...
MHP İstanbul Milletvekili Atilla Kaya’nın, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya teröre karşı mücadele veren korucu Mehmet Uğurgeçit’in Dargeçit’te şehit edilmesi üzerine, “Bölücü terör örgütü PKK’nın yapmış olduğu bu infaz listesi hakkında bir bilginiz var mıdır? Korucuların güvenliği hakkında bir işlem yaptınız mı? Düşünüyorsanız ne tür önlemler alacaksınız? 1 Ağustos 2009 tarihinden bu güne kadar kaç korucumuz cinayet sonucu katledilmiştir ve isimleri nelerdir?” diye sorduğunu...
KIRKLARELİ Belediyesi’nin personeline ‘İhale Kanunu’ile ilgili hizmet içi eğitim semineri verdirdiğini...

Haberin Devamı


OKUYUNUZ

ÜRGÜP eski Belediye Başkanı Bekir Ödemiş, Kılıçdaroğlu’na tepkili diyor ki:
Kemal Bey bunu hep yapıyor. Çankaya için aday oldum, o kadar zaman ve para harcadım. Meğer aday çok önceden belliymiş... Benim bunun üzerine DSP’den aday oluşuma kızanlar şimdi Ekmeleddin Bey durumunu gördüklerinde bana hak vereceklerini umarım.”

Değerli dostlar
CUMHURBAŞKANI aday belirleme sürecini hep birlikte izliyoruz:
Adayını kafasında belirleyen sayın Kemal Kılıçdaroğlu sanki adayın ismi belirli değilmişcesine meslek odaları, sendikalar, STK'lar ve siyasi partileri ziyaret edip sanatçılarla göstermelik toplantılar düzenliyor. Aynı yöntemi yerel seçimlerde de yaptı. Aklında isim olmasına rağmen bu defa "çalışan hak eden kazanacak" diyerek çok sayıda adayı erkenden alana sürdü. Ben dahil bir sürü arkadaşımız maddi manevi büyük yükün altına girdik. Particilik aile gibidir, hele CHP kültüründe aileden de ötedir. Bir genel başkan ailesine kumpas, tuzak kurar mı? Varsa bir şey dürüstçe, mertçe paylaşır. İşte o zaman aile liderine inanır, güvenir canla başla çalışır. Yılların CHP'lisi olarak DSP'ye geçmeme şaşıran, üzülen, kızan arkadaşlarım şimdi beni daha iyi anlıyorlardır.
Adaylığım esnasında 35 gün boyunca 40 yakın radyo, TV programında partinin içerisinde bulunduğu durumu, kimler tarafından kuşatıldığını, yönetilip yönlendirildiğini açık açık anlatmama rağmen baskın siyasi ortam izin vermedi ve 30 Mart seçimleri yaşandı. Umarım emeklerimiz bundan sonraki süreçe katkı yaparda boşa gitmez. Saygılarımla.

Yazarın Tüm Yazıları