(OKULDAŞIM ve arkadaşım Remide Arsan’ın çok beğendiğim yazısını, kendisinin izni ile sizlerle paylaşmak istedim. Demet İREN)
DİNLEYENLERİN oranını belirlemek nereden aklınıza geldi Bülent Bey? Radyo kanalını kapatmadan önce bize bir kulak verseydiniz keşke... Gerçi siz kulak vermek yerine kendi düşünce ve inançlarınızı dikte etmeye programlısınızdır. Yine de bir dinleseniz diyorum.. İçki yasağında olduğu gibi, çeşitli mekanlarda çalınan klasik müziği, caz müziğini, hafif batı müziğini, ardından da, operayı, baleyi ve orkestraları külliyen ortadan kaldırmaya niyetiniz yoktur inşallah. Biz azınlıkta gibi görünenler müzik kalitesi çok düşen radyolar yerine doldurulmuş müzikleri ve CD’leri dinlemeyi tercih ettiğimiz için anket sonuçlarına aldanmayın lütfen.. Bizi ve zevkimizi küçümseyen televizyoncuların, müzik ve şarkıcı niyetine önümüze koyduklarını da geçin bir kalem. Yoklukta bakıyoruz işte... Ne yaparsınız.? Bale vardı da izlemedik mi? Hem sonra... Dans yarışmalarında ekran başına kilitlenmiyor muyuz? Minibüslerden, çarşı-pazardan sokaklara dökülen müziklere gelince; asıl bunlar küçük bir azınlığın yaygarasından başka bir şey değildir. Klasik batı müziğini bu tarzda ne çalmaya kalkan olur ne de dinleyen... Bilemezsiniz... Her şeyden önce özündeki hücrelerindeki vazgeçilmez tutkusuyla halkın tamamına yakını Türk Sanat Müziği aşığıdır. Bunların büyük çoğunluğu aynı zamanda batı müziği hayranıdır. Çünkü müzik sanatına gönül veren gerçek müzikseverler, her tür müziği dinleyen, anlayan ve zevk alan insanlardan oluşur. Bu insanların sayısını tahmin bile edemezsiniz. Siz de bilirsiniz ki, bizim anne babalarımız ilk danslarını La Comparsita’yla yaparak evlenmiştir. Ezici çoğunluğumuz da Mendhelssohn’un Düğün Marşıyla.. Hayatının en önemli adımını klasik müzik eşliğinde atanların oranlarına bir bakmak istersiniz diye hatırlatmak istemiştim.. Davet edildiğiniz düğünlerin yüzde kaçında çiftler, ‘Şen’ola düğün’le dünya evine girmiştir Bülent Bey? Başka bir konu da, şimdilerde pek çok annenin, karnındaki bebeğine klasik müzik dinletiyor olmasıdır. Bu müziğin hamilelik süresince bebeği rahatlattığı, huzur sağladığı ve pek çok gebelik komplikasyonunu engellediği tespit edilmiş. Durum ortada.. ‘Orhan Baba’ya sevgimiz sonsuz olsa da, bebeklere daha dünyaya gelmeden ‘Batsın Bu Dünya’yı dinletmenin bir kerameti yoktur. Sizce de öyle değil mi? Demem o ki her türlü müziğin ayrı bir yeri zamanı ve güzelliği vardır. Klasik müziğin de tarzı, işlevi, etkisi farklıdır.. Yararlıdır. Dinlemeye, sevmeye anlamaya teşvik edilmelidir. Önemli olan dilini anlamak değil, ortak ruhta buluşmaktır. Dinimizin dili de Arapçadır. Halkın aynı %92’lik bölümü tek kelime Arapça bilmez, anlamaz. Ne var ki, bilmediğimiz anlamadığımız bir dilden Allah’a ulaşmaya çalışırken en ufak bir endişe taşımayız. Çünkü bağ dil ile değil inanç ile kurulur. Bu sebeptendir ki; güzel okunan bir sabah ezanının saba makamındaki o mistik nağmesi, uykumuzun arasında kulağımızdan önce ruhumuza ulaşır. Kamuoyuna ‘klasik müzik dinlemeyin’i çağrıştıran talihsiz beyanatlar veren bir kişi olmak yerine, sanatı ve müziği sevdiren, sağlıklı ruhlar ve çok yönlü düşünebilen akıllar yetişmesine vesile olan, zevk kalitesi yüksek bir toplum yaratan olmak istemez misiniz? Benimle bir vals yapar mısınız?”
İki yılda engelsiz Ankara
HÜRRİYET Ankara’nın 9 Aralık Cuma günlü yayınında cadde ve sokakların engellilerin daha uygun hale getirilmesi için çalışmalar yapılacağından bahsediliyordu. Bu yazı bir ütopya, zira çok değil Meşrutiyet Caddesi’nde iki yıl önce kaldırım çalışması yapıldı. Nasıl mükemmel ve başarılı bir kaldırım olduğunu görmeleri için bu çalışmayı yapacak yetkilileri Dr. Mediha Eldem Sokak?Meşrutiyet Caddesi kesişimine davet ediyorum. Görme ya da bedensel kusuru olmayan bizler bile buradan başarı ile yürüyüp dönmekte zorlanıyoruz. Kaldı ki, görme ya da bedensel engeli olanlar buradan dönebilsin. Yaklaşık 40-50 cm’lik iki üç kot farkı ve 45 derecelik eğimler var. Dilerim Ankara’nın en yoğun caddelerinden biri olan Meşrutiyet Caddesi’ndeki bu kaldırımı yapanlar, bu kaldırımın kabulünü ya da teslimini üstlenenler nasıl bir eser yarattıklarını ve bu köşede kaç engellinin düştüğünü yeni çalışmalar yapmadan araştırırlar. Tayfun DİKERDEM
Ankara’da ‘vicdan’ yok mudur
BÜYÜKŞEHİR Belediye Meclisi, Beytepe bölgesindeki Akçalı Konut Yapı Kooperatifi’nin başvurusu üzerine 3300 konutluk kooperatif alanını ‘Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı’ ilan etti. Kararla birlikte kooperatife bölgede 10 bin konut inşa etme hakkı tanındı. Çankaya Belediyesi, bölgedeki altyapı sistemini olumsuz etkileyecek karara itiraz etti. Şehir Plancıları Odası ise yargıya gidiyor. Büyükşehir Belediye Meclisi’nde ‘kotarılan’ bu yoğunluk artışının, İzmir’de belediye meclis üyelerine soruşturma izni verilmesine neden olan yoğunluk artışından ne farkı var? Urla’daki yoğunluk artışı bazı belediyecilerin soruşturulmasına sebep olurken Ankara’dakilerin imtiyazı nedir? M.A.