TÜRKİYE’de herşey teröre ve ekonomik sıkıntılara endekslenmişken, gözlerden kaçan başka bir felaket olgusu daha var. O da çevre.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın yeni açıkladığı ’Çevresel Göstergeler 2007’ raporu, Türkiye’nin çöp, hava ve su kirliliği konusunda, dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğunu açıkladı.
Buna, toprak kirliliğini de eklememiz gerekir. Zira bilinçsiz tarım ilaçları kullanılması nedeniyle Türkiye toprakları adeta bir kanserojen bataklığına dönüşmüştür.
Küküroksit ve Karbondioksit gazları zehir olup, üzerimize yağmaktadır. Su havzalarımız ve kaynaklarımız ise her türlü kirliliğin ve radyoaktif elementlerin etkisi altındadır.
Bu felaket, terörden ve ekonomik sıkıntılardan beş beter sorunlardır. Çünkü; Türkler hava, su ve toprak açısından; kısacası yaşadıkları vatan açısından çok tehlikeli bir durum içindedirler.
AKP Hükümetinin Çevre ve Orman Bakanı, 4.5 yıllık iktidarları döneminde bu ağır sorunlara duyarsız kalmış, gereken radikal kararları ne yazık ki alamamışlardır.
Oysa ki aynı Bakan, kendi seçim kampanyasında müzik sesi yayınlatmayacağını, kağıt kirliliği olmasın diye el ilanı dağıtmayacağını, seçim kampanyasında kullanacağı araçların da ’egzos muayenesi’ yaptıracağını belirtmiş.
Keşke kirlilik sizin el ilanları broşürlerinizle, egzos kirliliği yaratmayacak üç-beş aracınıza indirgenebilse sayın Bakan!
Ankara caddelerini bir ara turlasanız da, egzos cehennemi ile su ve hava kirliliğini şöyle bir görebilseniz.
C.YEŞİLYURT-ANKARA
Devletin demirbaşları sayılıyor diye bir kurum kapanır mı?
ÖNCE kendisine sonra vatandaşına düşman devlet anlayışı olabilir mi?
Olur.
İşte size örneği. Sayıştay ve Maliye Bakanlığı Ayniyat Yönetmeliği’nde değişiklik yapıp uygulanması için devlet kuruluşlarına göndermiş. Her yıl, devletin demirbaş eşyaları sayılacak ve sonuçları gönderilecek. (Eski yönetmelikte de vardı. Her yıl çarşaf çarşaf sayım cetveli gönderirdik.)
Masa, sandalye, bilgisayar vb. demirbaş eşyayı en geç bir hafta içinde, odaları gezerek, hizmeti aksatmadan sayabilirsiniz. Devletin demirbaş eşyası sayılan kütüphanelerdeki kitapları, müzelerdeki eşyaları, tabloları, arşivlerdeki belgeleri her yıl nasıl sayacaksınız? Bütün personeli görevlendirmeniz lazım bir. Binayı hizmete kapatmanız lazım iki. Nitekim TDK Kitaplığı sayım dolayısıyla bir aya yakın zamandır kapalı. Üç ekip çalıştığı hálde en az bir ay daha kapalı kalacak. Ya Millî Kütüphane, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi ve bütün kitaplık ve müzeleri her yıl birkaç ay devre dışı bırakacağız ya da AB’den akıl alıp bu işi beş yılda bire çıkaracağız.
Bilinen bir gerçek daha var. Müze ve kitaplıklardaki demirbaşlar (kitaplar, tarihî eserler), görevlilere zimmetlenmiştir. Görevli değiştikçe, mutlaka sayım yapılır ve devir-teslim tutanağı hazırlanır.
Devlet, halka hizmet için vardır. Memura iş çıkarıp kendini ayakta tutamaz. Elektronik çağdayız. Bütün demirbaşlar elektronik ortamdan izlenebilir. Kırtasiyeciliği azaltacak yerde çoğaltan bu uygulama gözden geçirilmelidir.
Nail TAN
TOKİ’nin ballı börekleri
AYLAR önce, Eskişehir yolu araç muayene istasyonu arazisinde inşaat başladığında, TOKİ’ye sormuştuk. Mesa firmasının yaptığı işin, Yargıtay ve Danıştay üyelerine ait, kendi denetimlerinde (ilanı adeta saklanmıştı!) özel bir proje olduğu yanıtını almış ve şaşırmıştık.
Çayyolu Platformu haber bülteninin Haziran sayısından öğrendiğimize göre, 400 küsur konut, aslında mevcut iktidar üyeleri ve yakınları için yapılmış!
Başta, yanlış bilgi ile gerçek saklanarak, muhtemel kamu tepkisine kendilerince tedbir almışlar. TOKİ’den burada ev alanlar; Egemen Bağış’tan, Turizm Bakanının eşine, milletvekili Nevzat Pakdil’den diğer bir milletvekili Mehmet Danış’a kadar birçok vekil, bürokrat ve eski Refah Partili üst düzey yetkili yakınlarına kadar gerçek ihtiyaç sahibi olmayanlar. TOKİ, hani, gerçek ihtiyaç sahipleri ve dar gelirliler için konut üretip, adil dağıtmaktan sorumluydu?
Çoğunun zaten birkaç evi var. Lüks semtlerde, süper lüks villa sahipleri! Kimileri, evinin bahçesine, AOÇ arazisinden 3 dönüm katacak kadar da cesur ve kural tanımaz!
Bir gün önceden 186’ya kayıt yaptırdığım halde kimse ilgilenmedi.
Hırsıza, uğursuza davetiye çıkartıyorlar! Zaten adı üzerinde Aktepe, dağların, tepelerin olduğu ISSIZ bir yer...
TEDAŞ’a bu kaçıncı şikayetim!
Müjde DURAL-KEÇİÖREN
KISA...KISA...
HER sekreter bir melektir derler. Mesleğinizi bilgi için becerisini geliştirmek için asistan sekreter olmak için...14 yıldır ’Sekreter’ dergisini yayınlayan yazar/yönetmen Ayson Karabağ’ın hafta sonu Bilkent Oteli’nde vereceği seminer için bilgi; Ayhan Sadi; 583 11 63
SOKAĞIMIZIN her iki kaldırım yönü, otomobil ve ticari araçların işgali altında, bizlere emniyetle yürüyecek alan kalmadı. Zaman zaman ilgililere yaptığımız duyurular, sonuçsuz kalıyor. Konunun üzerine acilen eğilinmesi zorunlu.
Sadettin Ünal ERBERK
GÜNÜN SÖZÜ
"Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha verimli olursa o ülke batar."