Paylaş
Ataköy, DP döneminin İmar Bakanı Medeni Berk döneminde yapılmaya başlandı.
1950’lerin hızlı kentleşme, 1960’ların sosyal devlet yaklaşımları arasında tarihsel bir dönüm noktasını işaret eden uluslararası bir yerleşim projesiydi.
Ataköy 1.-2. kısımlar ve sahil 18 pafta 564 ada üzerinde yer alıyor.
Bölgenin planları 13.9.1989 tarih 20281 sayılı yasa kapsamında değiştirildi.
18 pafta 564 ada 151 parsel ve 18 pafta 564 ada 1 parsel olarak planlandı. Daha sonraları bu alanlar, Emlak Bankası’nın ortadan kalkması sonucunda TOKİ’ye geçti. Yapılan 13.4.2006 onamlı planlar uyarınca yüksek katlı yapılaşma sağlayan emsal değerler getirildi, 564 ada 151 ve 1 parseller olarak tanımlanan kıyı, 18 pafta 564 ada 158, 160, 161 ve 162 no’lu parsellere ayrılarak satılmak üzere ihaleye çıkıldı.
Sahildeki son iptallerden önceki planlar gerçekleşseydi, sahil bandı ortalama 90 metre yüksekliğinde bir duvarla kapanmış, havası kesilmiş, kıyısı betona feda edilmiş olacaktı.
Ataköylüler mahallelerinin sahil bütünlüğü içinde korunması ve sahilin halkın kullanımına açık olması konusunda, satışların başladığı 2009 yılından beri yoğun bir mücadele içine girerek seslerini duyurmaya çalıştılar.
Ataköy Güzelleştirme Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayfer Kaynar en etkin mücadeleyi gösterdi. Bu etkili sivil hareket karşısında 2009 yılında yapılan ihalelere yatırımcı girmek istemedi. Ancak 2010 yılında TOKİ’nin devreye girmesiyle satış tamamlandı. Sahil konusunda yerel Bakırköy Belediyesi bir varlık gösteremedi ve kararlı bir duruş sergileyemedi. Halkın talepleri dikkate alınmadığı gibi Bakırköy Belediyesi’nce ‘plansız’ olduğu iddia edilen uluslararası Ataköy projesinin kara tarafı (evlerin olduğu taraf) için yerel belediye tarafından yoğunluk arttırıcı, ranta yönelik yeni planlar önerildi ve yeşil alanların yapılaşmasının yolu açılmaya çalışıldı.
Bu girişimlerin de Ataköylülerce durdurulmaya çalışıldığı gösterdikleri tepkilerden anlaşılıyor.
Konuştuklarımız, sahildeki son gelişmeler Ataköylüleri heyecanlandırmış ama hep akıllarında bir soru işareti var? Acaba yeni plan nasıl olacak? Halka açık bant nerede olacak, kıyı dolacak mı? Kıyı gerçekten halkın olacak mı? Sorularının cevaplarını bir alsalar bayram edecekler.
Bunun için Bayraktar’ın kapısını çalarak yeni planı öğrenmek istiyorlar.
Yoksa ölümü gösterip sıtmaya razı mı ediliyor Ataköylüler?
Prof. Dr. Ali Nesin: Hükümet bilime karışmaz
TÜRKİYE Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) üzerine tartışmalar giderek büyüyor.
Birçok öğretim üyesi görüş belirtiyor. Biz de yerimizin imkânı ölçüsünde bunları değerlendirmeye çalışıyoruz. Bazı gazetelerin bu konuda henüz yeni ‘uyanmaları’ da dikkat çekiyor. İktidarın, KHK ile TÜBA’nın yapısı ve işlevini oldukça değiştirmesini olumlu karşılayan ve TÜBA’yı ‘Arkadaş kulübü olarak nitelendiren’ Prof. Dr. Taner Demirer’in görüşlerine (3.9.2011) karşı çok sayıda tepki geldiğini de hatırlatalım.
Bunlardan biri Prof. Dr. Ali Nesin’in yazısı, okuyoruz:
“Taner (Demirer) Hoca şikâyetlerinde haklı mı haksız mı bilmiyorum ama yüzde yüz bile haklı olması, hükümetin tüyler ürpertici TÜBA kararını doğru kılmaz.
Bir yanlışı bir başka yanlışla düzeltmek felaketlere neden olabilir. Ki TÜBA’yı hükümete bağlamak düşünebildiğim en büyük yanlışlardan. TÜBA’nın yanlışları, hataları ve kusurları hükümetin bu kararının yanında devede kulak kalır. Bildiğim kadarıyla bugün dünyada hükümetin karıştığı bir bilim akademisi yok. Geçmişte de örnekleri sadece Mussolini İtalyası’nda ve bir nebze Sovyetler’de görülmüştür.
Hükümetin bu kararı, uygar dünyadan dışlanmamıza neden olabilecek kertede vahim ve çağdışı bir karardır. Geri adım atmaları hepimizin yararınadır.
Taner Hoca’nın mantığıyla kusurlu her kurumu Başbakanlığa bağlamak lazım! (Sanki Başbakanlığa bağlı kurumlar tıkır tıkır çalışıyormuş gibi...)
Kaldı ki eğer Taner Hoca şikâyetlerinde haklıysa, o zaman olsa-olsa bu şikâyetler doğrultusunda düzenlemeler yapılır, örneğin TÜBA üyesi seçiminde akademik ölçütler ve kıstaslar getirilir. Bu da yanlıştır ama TÜBA’yı hükümete bağlamak kadar vahim değildir.
Son olarak, Taner Hoca TÜBA’nın niye hükümete bağlanması gerektiğini değil de neden bağlanmaması gerektiğini düşünürse daha doğru bir sonuca ulaşır kanaatindeyim.”
Çelik sıkıştırılıyor
ALEVİ Bektaşi Federasyonu (ABF) diyor ki:
“Alevileri hedef gösteren, düşmanlığı körükleyen skandal açıklamasından dolayı, AKP’li Hüseyin Çelik’i ve AKP’yi başta Aleviler olmak üzere Türkiye kamuoyundan özür dilemeye, Ortadoğu’da demokrasi ve eşitlik dersi vereceğine, kendi ülkesinde bu dersin pratiğini yapmaya davet ediyoruz.”
Bu arada CHP İstanbul Milletvekili ve İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Mahmut Tanal’ın, ‘müşteki’ olarak, AKP’li Hüseyin Çelik hakkında Ankara Savcılığı’na başvurarak “CHP, Türkiye’nin BAAS Partisidir” söylemi ve mezhebe vurgu yaparak ayrıştırıcı ifadeleri nedeniyle halk arasında ayrımcılık, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama nedeni ile soruşturma açılmasını istediğini...
Biliyor musunuz
“12 Eylül darbecileri yargılansın, 12 Eylül Anayasası kaldırılsın” mitinginin yarın 13.00’te Kadıköy Meydanı’nda yapılacağını.
İZMİR Karşıyaka Bele-diyesi’nin Kurtuluş Savaşı’nda Menemen yönünden Karşıyaka’ya ilk giren milli mücadele kahramanları adına yaptırılan anıtın açılışında konuşan Belediye Başkanı Cevat Durak’ın “Yaptıklarımız milli mücadeleye sahip çıkmaktır, Atatürk’e sahip çıkmaktır, bu ülkenin kurtarılmasında canlarını ortaya koyanlara sahip çıkmaktır” dediğini...
KONAK Kent Konseyi’nin, Yılmaz Güney’in ölüm yıldönümünde bugün 19.00’da İzmir Türkân Saylan Kültür Merkezi’nde (Alsancak) anılacağını...
TMMOB’un Demokrasi Kurultayı hazırlıkları kapsamında düzenlediği İstanbul Yerel Kurultayı’nın yarın 10.00-18.00 arasında Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Karaköy merkez binasında yapılacağını...
Paylaş