Paylaş
Silah sistemleri üzerinde uzmanlaşmış bir denizci üsteğmenim. Size bu yazıyı uzun süreli bir silah sistemi kursu görmekte olduğum ABD'den yazıyorum. İlk önce yazacaklarımın sadece şahsi görüş ve fikirlerim olduğunu, helikopter ihalesi ile ilgili hiçbir görevim veya bilgim olmadığını bilmenizi isterim. TSK'nin hiçbir ihalesinde görev almadığımı, sadece bu ihalelerde karar verilen silah ve sistemleri kullanan, yani kıta görevi yapan bir subay olduğumu belirtmek isterim.
AH-64 Apache helikopterleri günümüzde kullanımda olan en gelişmiş saldırı helikopterleridir. Özellikle AH-64D Longbow modeli, palinin üzerindeki radarı çıkartmak suretiyle kendisini tepe arkasında gizleyerek hedef tespit ve Hellfire güdümlü mermileri ile angaje imkánına sahiptir. Yine sahip olduğu seyir (navigation) ve uçuş yardımcı cihazları son teknolojidir. Motorları güçlü, komposit (kevler katkılı) gövdesi hafif ama sağlamdır. Ancak teklif edilen diğer helikopterler de benzer seyir ve uçuş yardımcı silahları ile donatılmış ve benzer silah sistemleri, gece görüş ve hedefleme donanımları ile teçhiz edilmişlerdir. Elbetteki hepsi bir değildir, ancak hepsinin birbirlerine göre artıları, eksileri vardır. Fakat aralarında dağlar kadar fark olmadığı aşikárdır.
Yani Apache'yi rakiplerinden üstün kılacak tek özellik yüksek teknoloji Longbow radarıdır. Bu radarın mevcut olmayışı, helikopteri diğer rakipleri karşısında çok da cazip ve üstün kılmamaktadır. Aksine Apache'nin yüksek fiyatı bir dezavantaja dönüşmektedir. İngiliz hükümetinin Eurocopter Tiger'a rağmen tercih ederek AB içinde kendilerini zor duruma sokmayı göze aldıkları Apache helikopterleri ise Longbow radarları ile donatılmış Apache'lerdir.
Sayın Övül Tezişler'in yazısında bahsettiği kilometrelerce uzaktan plaka okuma vs gibi özellikler, örneğin KingCobra'da da mevcuttur. Aynı şekilde KingCobra 16 adet Hellfire güdümlü mermisi taşıyabilmektedir. Bunun yanı sıra TSK Kara Havacılık Okulu personelinin Cobra'lar üzerine çok sayıda yetişmiş pilot ve teknisyen personeli mevcuttur.
Yanlış anlaşılmasın, ben KingCobra alınsın demek istemiyorum, ancak olayın maddi, teknik, eğitim, lojistik gibi birçok yönü var ve hepsinin çok iyi irdelenmesi lazım. Kanımca TSK'nın, Apache'leri yetersiz bulmasının sebebi, yukarıda saydığım kriterlerin hepsinin bir ortalaması sonucunda rakiplerine göre yetersiz bulunmasıdır.
Denizci Üsteğmen Ozan Yalçın-ABD
Özgüvensizlik
ANKARA'dan Hatice Işık, TV'de gördüğü DYP'lilerin bayramlaşması üzerine şunları söylüyor:
‘‘Yanaklar, eller öpülüyor. Oturaların bacakları 120 derece açık. Sohbet 'GS Avrupa'ya sahada girdi, inşallah biz de geliyoruz' etrafında dönüyor. Masada Tansu Çiller'in Clinton'la fotoğrafı duruyor. En çok da buna sinirlendim. Çiller, Clinton'dan daha ne bekliyor? Sen de başbakanlık yapmışsın. Emin olun, Avrupalı bir lider, değil Clinton'ın, birlikte çektirdiği bir başka devlet başkanının dahi fotoğrafını odasına koymaz. Çünkü böyle bir fotoğraf ona itibar kazandırmaz, hava atamaz. GS özveriyle Avrupa sahalarında toz duman attırıyor. Biz de özgüvensiz lider ve siyasi kadrolarla Avrupa'nın eşiğinden gireceğimizi mi sanıyoruz?’’
Gündeş sağlığına dikkat ediyor mu?
BAYRAM süresince Ebru Gündeş ekranlardan düşmedi. Hemen her kanalda, Kıbrıs'taki konserini, konuşmalarını ezberledik. ‘‘Serdar Ortaç'ı asla affetmeyeceğim... Bana bir aşk bulun’’ sözlerini duymaktan gına geldik.
Telefondaki bir okurumuz, ‘‘Reyting kaygısı tamam da, TV'ler azıcık da başka konular bulsun’’ diyerek şöyle diyor:
‘‘Bu genç sanatçının, ağır bir beyin rahatsızlığından sonra kendisini para ve kasedinin satışı uğruna bu kadar reklam etmesi doğru mu? Gündeş, bu hızlı temposuna, kendisini ameliyat eden Prof. Dr. Cengiz Kuday ne diyor? Yoksa Kuday'ı da mı dinlemiyor?’’
Biz de bunları Sayın Prof. Kuday'a aktarıyoruz:
- Evet... Gündeş'in haline bakılırsa, ağır bir ameliyat geçirmemiş gibi... Hayatını riske etmiyor mu?
- Genç olması büyük şans. Yaşlı olmak ise en büyük handikap. Olabilecek en kötü şeye rastladı. Bir değil, üç ameliyat geçirdi. Bir de basının yanında olması büyük bir tesadüf... Erken kabul edilen zamanda geldi. Evim de yakındaydı. Avantaj oldu, iki saat içinde ameliyata alındı.
- Sağlığı nasıl?
- Görüntüsüyle sağlığı çok farklı. Sağlığına çok dikkat ediyor, zaten vesveseli bir kız... Altı kez tomografisi çekildi ve devamlı bizim kontrolümüz altında. Uykusuna, yemeğine çok dikkat ediyor. Alkol almıyor, son olarak sigarayı bıraktığını da söylüyor. Hatta bugün (dün) 19.00'da bana yine gelecek. Ona her zaman şunu söylerim; sen benim ilk ve son hastam değilsin, dikkat edeceksin.
- Beyin tömürü hastalığı nedir?
- Damarın balonlaşması, anevrizma diyoruz biz buna... Damar tıkanıyor, birden patlıyor. Bu dünyada 100 bin kişiden 28'ne rastlar. Bunların yüzde 60'ı hastaneye gitmeden ölür. Geri kalan yüzde 40'ın 10-15'i de ameliyatla yaşantısına dönebilir. Ağır bir ameliyattır. Zamanında ameliyat olursa kurtulma şansı vardır. Yüksel Uzel de aynı şekildedir. İtalyan ve Bavyera başbakanları, Ayhan Işık bundan öldü. Her zaman ameliyat ustalığı gerekmiyor, yetişince şansımız da olursa kurtuluyorsunuz. Gündeş'in döneminde bir hamal da aynı durumda geldi, o da ameliyat olup işine döndü. Son olarak şunu söyleyeyim, damar hastalıklarında her zaman farklı şeyle karşılaşırız. Teknoloji çok hızlı geliyor, en geç beş yıla kadar ameliyat yapmayacağız.
Mumcu, hangi birincilik?
OKURUMUZ Mine A. Şengül, Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya ‘‘Turist getirmeye mi, götürmeye mi geldin?’’ diye soruyor:
‘‘Sayın Mumcu, Hürriyet'teki demeçinde, gelecek yıl, turizmde Avrupa'nın bir numarası olacağız, diyor. Bu hayal satmak değil mi? Fransa'ya 60, İspanya'ya 40'tan fazla, İtalya'ya da en az 30, Yunanistan'a da 20 milyon dolayında turist gidiyor. Bize ise, 8.5, 9 milyon turist geliyor.
Avrupa'nın bir numarası olacağız demek, enflasyonu düşürmekten daha büyük hedef değil midir?
Bayramda Türkiye'ye gelenler mi, bizden dışarıya gidenler mi fazladır?’’
Sakın Mumcu, dışarıya turist gönderen ülkeler arasında birinci olacağız demek istemiş olmasın!
ADANA'dan Remzi Ertürk yazıyor: Pozantı civarındaki orman arazilerinin işgalini en son 1996'da görmüş biri olarak, konunun ne denli önemli olduğunu biliyor ve hassasiyetiniz için size teşekkür ediyorum. Konu hakkında o bölgede görev yapan bir hákim arkadaşımın yakınmasını aktarayım: ‘‘Aynı ormandan bir merkep yükü odun kesen köylüyü hemen yakalayıp çok ağır müeyyideler uyguluyoruz, ama evlerin yıkım kararlarının infazını gerçekleştiremiyoruz. Ben hákim olarak vicdanen rahat değilim.’’ İlgili orman bölge müdürlerinin değişme sıklığına bakarsanız oynanan oyun daha iyi anlaşılır sanırım.
BİZLER Yapı Kredi emeklisiyiz ve sürünüyoruz. Bankamız bir gecede 500 milyar dağıtıyor, bize 5 günlük zam farkımızı -15 milyon civarında- iki ay sonra ancak ödeyebiliyor. Lütfedip yaptığı zam da SSK emeklisiyle aynı. SSK'nın durumu ortada, ya Yapı Kredi'nin durumu?
A.B-İSTANBUL
DİREKSİYON başındaki taksicinin hakkını kim arayacak? Taksicinin sigortası yok, emniyeti yok. Rantı götüren plaka sahipleri paşa paşa oturuyorlar ya da başka işlerle uğraşıyorlar. Parayı onlar götürüyorlar. Bugün plaka değeri 70 milyar lira, şoföre verdikleri üç beş kuruş. 24 saat direksiyon başındaki şoför kardeşlerimizin hakkını kim arayacak?
Burhan AKPINAR-İSTANBUL
Paylaş