Paylaş
Çocuklarımızın on yıllardır coşku ve inançla söylediği ‘Andımız’ bir pakete sokulup alelacele infaz edilirken onun yazarı Dr. Reşit Galib Bey’e de (Rodos 1893-Ankara 1934) sorumsuzca dil uzatıldı. Oysa, Balkan, I. Dünya ve Kurtuluş savaşlarına katılmış bir yurtsever ve devrimci hekimdi Reşit Galip Bey.
30’unda milletvekili seçilmiş, 40 yaşında iken Türk Maarifi’nin başına getirilmişti. Üniversite reformunun hukuksal mimarı idi.
Onun kaleme aldığı ‘Andımız’:
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
Yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Önce 22 sözcükten oluşan bu güzel metindeki bazı sözcüklerle oynandı:Yasam sözcüğü ilkem, budunum sözcüsü ise milletim yapıldı! Oysa ‘budun’ sözlüğe göre, ‘aralarında dil ve kültür ortaklığı bulunan, boy ve soy bakımından birbirine bağlı insan topluluğu’ anlamına geliyor ve nispeten sınırlayıcı millet sözcüğünden farklı ve hayli kapsayıcı bir anlam taşıyordu.
Bununla yetinilmemiş ve ‘kanun, kural’ anlamındaki ‘yasam’ sözcüğü de ‘ilkem’ ile değiştirilmişti. Oysa ‘ilke’ sözlüğe göre, ‘davranış biçimi’ idi, ‘prensip’ti. ‘Kanun’un aksine zorlayıcı sayılamazdı. Yol bir kez daha açılınca kolay kolay durulmuyor! ‘Andımız’ son yıllarda eklenen 15 yeni sözcükle şöyle okunmaya başlandı:
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ey büyük Atatürk
Açtığın yolda gösterdiğin hedefte
Durmadan yürüyeceğime
Ant İçerim.
Ne mutlu Türküm diyene.
Günü gelince yapılacak iş, Dr. Reşit Galib metnine dönmek olmalıdır.
GÜNÜN SÖZÜ
“(Balyoz davası) Yargıtay Başsavcısı re’sen karara
itiraz etmelidir.”
(CHP İstanbul Milletvekili Osman Korutürk)
YÖK’ü yok etmek gerek
ESKİ milletvekili ve eğitimci Yalçın Koçak, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda mutabakat sağlanan 60. maddesinin Kurban Bayramı sonrası gündeme getirilmesine ilişkin cesaretli adımından ötürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun kutlanması gerektiğini söylerken... 30 yıldır her kesimin şikâyetçi olduğu ve 30 üniversiteyi yönetmek için yapılandırılan, bugün 187 üniversiteyi, bırakın yönetmeyi, ziyareti, denetlemeyi beceremeyen, ülkenin geleceğini planlayacak kurum olması gerekirken, kendi meclisinin çıkardığı kanunlardan bihaber... Uluslararası antlaşmaları yok sayan... Okumayı zorlaştıran... Dünyadaki eğitim alanlarında kullanılan hiçbir standartta eğitim vermeyi beceremeyen ve dünya eğitim kalite ajanslarınca yok sayılan YÖK’ü yok ederek bir kalite kurumu kurulmasını sağlayacak bu uzlaşma paketi 30 yıldır eğitim hayatımıza vurulmuş prangalardan bizi kurtarıyorsa...
İnanın bu kadarı da yeter.
Eyüp ve Çorlu uyuyor
KEMERBURGAZ’da Ekolojik AŞ’nin işlettiği bir katı/kimyasal atık bertaraf tesisi vardı(r). Bu tesis İstanbul Valiliği kararıyla kapatılmıştı; çünkü vatandaşlar şikâyetçiydi; geceleri ağır da bir koku salıyordu. Tesisin şu anda ara sıra çalıştırıldığı konusunda bazı belirtiler var. Bize yakınmada bulunan okurlar, “Güya kapatıldı ama bazı akşamlar çalıştırılıyor. Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu şikâyetler üzerine ‘Tesisi kapattık’ diyordu. Bir akşam gelsin de görsün, bir zahmet gece baskın yapsın. Dün (önceki) akşam, yine ağır bir koku sardı ortalığı... Demek ki kaçak çalışıyor. Anlamadığım bir şey, buradaki idare binası yıkıldığı halde tesisin kapısında Büyükşehir zabıtaları neden bekler!” diyor. Bu tesis şimdi Çorlu’ya taşınmaya çalışılıyor; bu işi kotaran da belediyenin bazı bürokratları idi.
Şimdi bunun hesabını kim verecek? Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan açık olarak bu tesisin (Ekolojik AŞ’nin) sahibi Ömer Salman ile birlikte basın önüne çıkıp niye hesap vermezler! Bu tesisten etkilenen Kemerburgaz’da bir site yönetiminin TÜBİTAK’a yaptırdığı raporda neler yazıldığını okusunlar. İstanbulluların canı can da Trakyalıların değil mi? CHP Genel Merkezi bu duruma ne diyor? Anketten çıkmakla iş bitmiyor; muhalefetin gazını almak yetmez!
Erciş depreminin 2. yıldönümü
BEN Ercişliyim. Bugün depremin ikinci yıldönümü. Binlerce insanımızı boş yere kaybettik bu depremde. Ne yazık ki suçlular yargılanmadılar. Ayrıca bir şeyi tam öğrenemedik: İnsanları deprem öldürmez, çürük binalar öldürür!
Yeşil Ercişimizin nasıl yağmalandığını öğrencilik yıllarımda (1973) Tercüman gazetesine yazmıştım. Bu belgeyi bugün dikkatinize sunuyorum. Sorumluları Allah’a havale ediyorum. (Kupür internette) Metin ERDOĞAN
BİLİYOR MUSUNUZ
Aday adayından Hamsi Horon şenliği
PORTEKİZ Ulusal Kültür Merkezi’nin 2002’de ölen kadın başkanı, yazar ve milletvekili Helena Van de Silva’nın adına ilk kez konulan ‘Avrupa Kültürel Mirasında Bilinçlenmeyi Arttırma’ amaçlı Jüri Özel Ödülü’nü Cumhuriyet gazetesi yazarı Özgen Acar’a pazartesi gecesi düzenlenen törenle verildiğini...
KARİKATÜRİST Semih Balcıoğlu’nun ölümünün 6’ncı yıldönümünde bugün 14.00’te TGC’nin Divanyolu’ndaki Basın Müzesi’nde anılacağını...
BEYKOZ Ortaçeşme Meydanı’nda Karadeniz Konfederasyonu ile Jeoloji Mühendisleri Odası, İstanbul Şube Başkanı ve CHP Beykoz Belediye Başkan adayı Prof. Hüseyin Öztürk’ün birlikteliğinde pazar günü 13.00-17.00’de ‘Hamsi Horon’ Şenliği düzenlediklerini...
M. Kemal Ulusu’nun, 18.30’da Ankara Sheraton Otel’de ‘Atatürk ve Babam’ konulu fotoğraf sergisinin ve yarın da 15.00’te aynı yerde ‘Atatürk’ün yanı başında’ adlı kitabının imza günü ve söyleşi yapacağını...
Terörle mücadele kapsamının genişlemesi korku yaratmaktadır
1991 yılında PKK ile mücadele için çıkartılan yasanın gün geçtikçe Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına muhalefet edenlere karşı kullanıldığı görüşü ağırlık kazanmaktadır.
Terörle mücadele kapsamının genişlemesi kaygı, korku yaratmaktadır.
Başbakan Erdoğan’ın Demokratikleşme Paketi, Adalet Bakanlığı’nın son dört yıl içinde terörle mücadele kapsamında 20 bin kişinin mahkûmiyet aldığını açıklamasından sonra ortaya konulan eleştirilerin haklılığı çıkmaktadır.
Bu kişilerin 8 bini son 12 ay içinde tutuklandı. Hükümlüler arasında gazeteciler ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) üyeleri var ve büyük çoğunluğu, şiddet içermeyen suçlardan mahkûm edildiler.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye uzmanı Emma Sinclair Webb terörle mücadele yasasının kullanımında endişe verici bir artış gözlemlediklerini söylüyor
Durumu daha da vahim hale getiren yasanın, Haziran ayında başlayan Gezi Parkı protestolarına katılan kişilere karşı da kullanılmaya başlanmış olması.
Avrupa Birliği’nin yıllık ilerleme raporu Türkiye’yi ifade, toplantı ve gösteri özgürlüğü eksiklikleri nedeniyle sert bir dille eleştirdi ve hukuki reform çağrısı yaptı.
Demokratikleşme Paketi ile özgürlükler yönünde adımlar atılmış olsaydı BDP’nin binlerce üyesi tahliye olacaktı.
BDP yaptığı açıklamada ise; aralarında onlarca belediye başkanı da bulunan 6 binden fazla üyesinin, bu yasa kapsamında hapse atıldığını söylüyor.
Bu kişilerin serbest kalması PKK’nın hükümetle sürdürdüğü barış görüşmelerinin en önemli koşullarından biri.
Ancak görüşmeler şu anda duraksamış durumda .
Uluslararası insan hakları örgütleri, mevcut yasaların Türkiye’nin en çok gazeteciyi hapse atan ülke olmasının altında yatan neden olduğunu belirtiyor.
’ücretsiz eğitim’ isteyen öğrencilere terörist damgası vurulduğunu, bunun yanında gazetecilerin de terörist olarak görüldüğünü, ve sesini çıkaran herkesin terör suçları kapsamında hapse atılabileceği kaygısı halkta artmaktadır.
Hükümet ise bu suçlamaları reddediyor ve son 10 yılda ülkede daha önce görülmemiş demokratik reformlar gerçekleştirildiğini söylüyor.
Ancak gelecek ay bir araya gelecek Avrupa Birliği liderlerinin, Türkiye’nin üyeliğini erteleyip ertelememe konusundaki tartışmalarına etki edeceği görüşü şimdiden ağırlık kazanmaktadır.
Mesut DEĞER-CHP 22. dönem Diyarbakır Milletvekili
Ankara’nın kamyonları
ANKARA ODTÜ yol çalışmalarını basından takip etmekteyiz. Burdan geçerken gördüm ve sizinle paylaşmak istedim. Hafriyat Belediyenin ve sözde Söğüt İnşaat gibi firmaların araçları ile yapılmakta ve diğer vatandaşlara uygulanan tonaj, çadır vb. gibi yolu kirletme yola asfalta zarar vermemesi için işlem yapılmamaktadır. Suç herkes için ‘suç’tur. Ankara’da herkesin bildiği TIR’lar var ve ayrıca bazı inşaat firmaları var.
Bunlara dokunulmuyor. ODTÜ’yü görürken bunları kaçırıyoruz.
Yol yapalım derken yol bozuyorlar…
Erciş depremi ve 40 yıllık uyarı
Ben Erciş'liyim. Bugün depremin ikinci yıl dönümü. Binlerce insanımızı boş yere kaybettik bu depremde. Ne yazık ki, suçlular yargılanmadılar.
Ayrıca bir şeyi tam öğrenemedik: İnsanları deprem öldürmez, çürük binalar öldürür!!!
Yeşil Erciş'mizin nasıl yağmalandığını öğrencilik yıllarımda (1973) Tercüman Gazetesi'ne yazmıştım.
Bu belgeyi bugün dikkatinize sunuyorum. Sorumluları Allah’a havale ediyorum.
Metin Erdoğan
Tel:0505.4667765
Paylaş