Ziraat Bankası 'zorunlu emeklilikte' yine oyunlar oynuyor
Birinci sorum şu: Ben bu emeği 25.6 yıldan sonra AKP’ye yaranılması için ’zorunlu emeklilik’le karşılaşmak için mi sarf ettim? Kamu bankalarının yeniden yapılandırılması sürecinde (2002), personel ya sözleşme imzalayıp bankada kalacak ya da İFP (İstihdam Fazlası Personel) havuzuna alınıp diğer kamu kurumlarına verilecekti. (Bu sözleşme de herkese gelmiyordu maalesef.) Yaptığım işin karşılığı diğer kamu kurumlarında olmadığı için ’zorunlu olarak’ sözleşmeleri imzaladık Ziraat Bankası çalışanları olarak. Ama yine bir ’zorunluluğa’ tabi tutuluyoruz. İkinci sorum: Madem emekliliğe zorlayacaktınız niye sözleşme imzalattınız? Emeklilik yaşı 65 olarak belirleniyor; ancak insanlar daha 55 yaşına bile varmadan zorunlu emekliliğe sevk ediliyor. O zaman çıkarılan bu kanunun ne manası kalıyor?
GÜNÜN SORUSU "Basın niye Kıbrıs meselesini görmezlikten geliyor?" (Rauf Denktaş) |
Özerkleşen
Ziraat Bankası’nda 30 yılı aşmış genel müdür baş yardımcıları, daire başkanları, bölüm müdürleri, şube müdürleri, yönetmenler vs. dururken bu kriz döneminde daha çok etkilenecek olan alt kademelerden başlanması, bu işin personel verimsizliğinden değil, kadrolaşma amacıyla yapıldığını ispatlar. Çünkü herkese uygulanmıyor. 35 yıllık yukarıda bahsettiğim kademelerden çalışan var. Bu olay hukuku ve kanunları bırakın, insan vicdanına sığar mı?
A.Ç.Buğday Derneği: GDO’ya dikkatDEVLET Bakanı
Cemil Çiçek ve Tarım Bakanı
Mehdi Eker’in basında yer alan
"GDO’lu bitkilerin Türkiye’de yetiştirilmesi" ile ilgili açıklamaları üzerine
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiye’nin Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili geri dönüşü olmayan bir yola girmemesi için hükümet yetkilileri ve kamuoyunun dikkati çekiyor.
Buğday Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Victor Ananias endişelerini şöyle dile getiriyor:
"Bu konu sağ ve sol çekişmesi, ekonomik gelişmeyi isteyenler ve istemeyenlerin çatışması, bir siyasi görüşün tasarrufu olup olmaması ile ele alınamayacak derecede yaşamsal bir konudur. Bilim sadece kısa vadeli ekonomik hacim artışı için alet edilirse daha çok
DDT’ler üretip yıllarca toplumumuzu, kaynaklarımızı ve geleceğimizi geri dönülmez bir şekilde kaybedebiliriz. Bilimsel olarak
GDO henüz aklanmış bir teknoloji değildir.
Türkiye bugün
GDO yetiştiren ülkelere oranla çok daha zengin bir biyolojik ve tarımsal çeşitliliğe sahiptir. Bu gücünü bilimsel olarak çevre ve insan sağlığına etkisi kanıtlanmamış ve dışa bağımlı bir teknoloji ile riske atması ve geri dönüşü olmayabilecek bir tahribata yol açması rekabet şansını artırıcı değil, tam tersine kaybettirici bir etki yaratacaktır." Bu konuyu/sorunu çok tartışmak gerekmiyor mu?
’Gaz’ın çarı’ neden gelmedi"İGDAŞ’ın üçüncüsünü düzenlediği İstanbul’daki iki günlük
’INGAS2009-Uluslararası Doğalgaz Sempozyumu’ dün sona erdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın konuşmasıyla açılan sempozyuma yüzlerce yabancı akademisyen, araştırmacı, gaz ve petrol şirketlerinin CEO’ları davetliydi.
Akşam yemeği
’Medeniyetler Buluşması’na da ev sahipliği yapmış boğaz kenarında lüks bir restorandaydı. Müzik, mönü ve servis çok iyiydi, ancak yabancı konuklar bu kadar güzel bir manzara karşısında neden bir kadeh bir şey içemediklerini birbirleriyle konuşuyorlardı. Bir
Avusturyalı, ’Ben buradan doğru otelin barına gideceğim’ diyordu arkadaşına. Herkesi seçiminde neden özgür bırakmadıkları gecenin tartışma konusu oldu kısacası.
Ben de organizasyonda çalışırken kulak misafiri oldum.
Ayrıca bir diğer merak konusu da en büyük üretici olan
Rusların neden bu toplantıda bulunmadığıydı. Onlar mı gelmemişti, yoksa davet mi edilmemişlerdi? Ne de olsa
’doğalgazın çarı’ olarak bilinen
Rusya ana konulardan biriydi."
Biliyor musunuzFELSEFE Sanat Bilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr.
Örsan K. Öymen’in bu yıl 9’uncusu gerçekleştirilecek
’Assos’ta Felsefe’ başlıklı (bu yılkinin konusu
’Uygulamalı Etik’) uluslararası toplantının 29 Haziran-2 Temmuz’da yapılacağını, çalışmalara ünlü Alman düşünür
Ernst Bloch’un oğlu
Jan Robert Bloch’ın da katılacağını, Homeros okuması yapılacağının açıklandığını (www.philosophyinassos.org)...
İLKİ 1937 yılında kutlanmaya başlanan;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tavsiyesi ile hazırlanan ve Genç, Kemalist Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk, dünyanın ikinci yerel festivali olan,
"Uluslararası Bergama Kermesi"nin 73’üncüsünün, 15-21 Haziran tarihleri arasında yapılacağını...
"45. Tekirdağ Kiraz Festivali"nin dün başladığını...
HOLLANDA Araştırma Enstitüsü,
Koç ve
Yıldız Üniversiteleri’nin düzenlediği
"Aşık Çelebi Sempozyumu"nun 19 Haziran Cuma 09.00-18.00 saatleri arasında Hollanda Araştırma Enstitüsü’nde (İstiklal Cad. Nur-i Ziya Sok. No:5) gerçekleştirileceğini...
CHP’li belediyeler 1989’u unutmasınİSTANBUL’da yerel seçimlerde
CHP 8 ilçe belediyesi daha kazanarak sayısını 12’ye çıkarttı. Hepsi kutlamaları mı kabul ediyor hálá? Çünkü hiçbirinden ses çıkmıyor. Ne kadar borç-alacak devraldılar henüz bir açıklama yapmadılar. Halbuki hemen hepsinin
AKP’den kalan trilyonlarca lira borçları olduğu biliniyor. Bu borçları açıklamak onların görevi, öğrenmek de
İstanbulluların hakkı. Gelir-gider dengelerini tutturabiliyorlar mı? Eğer bu borç tabloları açıklanmazsa, sonra adama sorarlar
"Yoksa siz de aynı yolu mu izleyeceksiniz?" diye...
Suskunluk değil, şeffaflık bekleniyor
CHP’li belediyelerden. Yoksa 1989’daki tablo karşınıza çıkar.
Mesaj PanosuMEMUR emeklisi eşinden ayrılmış, çocuğunu okutabilmek ve geçinebilmek için işyeri açmış bir bayanım. Vergi ödüyorum, kira veriyorum vs. Üstüne üstlük,
SGK’ya katkı payı olarak maaşımın %12’sine el konuluyor. Merak ediyorum, Meclis’teki emeklilerden de bu pay kesiliyor mu?
Sunduz T.