GAZETELERDEN okuyoruz. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Hazine’ye borcu 4 milyar 500 milyon YTL ye ulaşmış ve belediye bu borçlarını ödemiyor.
EGO, doğalgaz abonesi Ankaralılardan peşin topladığı 1 milyar YTL’ye yakın doğalgaz parasını BOTAŞ’a ödemediği için hükümet, bu borcun ödenmesini sağlamak amacıyla Sn. Gökçek’le pazarlık yapıp, EGO’nun doğalgaz işlerini Başkent Doğalgaz A.Ş. çatısı altında organize ederek satılması için özel yasa çıkardı. Sonuçta Başkent Doğalgaz AŞ satıldı. Sn. Gökçek, BOTAŞ’ın borcunu yine ödemek istemediğinden dolayı Başbakan’dan uyarı alıyor.
Peki Gökçek bu kadar büyük paralarla Ankara’ya ne yapıyor?
Anlatayım:
’GÖKKUŞAĞI’... Milli Kütüphane ile Enerji Bakanlığı arasındaki İnönü Bulvarı’nın Kızılay yönündeki yolunu kapatıp üzerine; cephe kaplamaları granit gibi pahalı bir yapı malzemesi kullanılarak Gökkuşağı isimli bir işmerkezi yapıldı. Yaklaşık üç yıl önce açılışı yapılan bu yapı bugün hiçbir işe yaramaz durumda ve atıl vaziyette; bir bekçi tarafından korunuyor. Yoğun bir trafiği bulunan İnönü Bulvarı’nın Kızılay yönündeki şeridi üzerine yapılan, imarla ilgili yasa ve planına aykırı ’Gökkuşağı’ nedeniyle trafiğin seyri Milli Kütüphane’nin çevresinden dolaşarak beş trafik lambasından geçmek zorunda kalıyor. Bu yüzden her sabah trafik 5 km kadar tıkanıyor. İmar yasa ve planlarına uygun yapılaşmayı denetlemekle görevli Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı imara aykırı bu garabet yapı yüzünden hergün Ankaralıların çektiği sıkıntı ve tüketilen akaryakıt gözleri olanlar tarafından görülmez, kulakları olanlar tarafından duyulmaz mı hiç?
BAŞBAKAN NE DEMİŞTİ?... Başbakan, memurların yaptığı bir günlük iş bırakma yüzünden köprülerde meydana gelen trafik tıkanıklığındaki akaryakıt tüketimini bahane olarak kullanıp, memurları halka şikayet ediyordu. Oysa bu güzargah Ankara’nın en yoğun trafiği olan güzergahlarından birisidir.
GÖRÜLMEZ-DUYULMAZ MI?.. Ankara Adliyesi’nin güneyinden geçen yolun bir şeridi beton bloklar dizilip kapatılarak yol tek şerit haline getirildi. Bu kapatılan alan ne yayalar, ne de taşıtlar tarafından kullanılamaz hale gelince pislik yuvasına dönüştü. Yol neden iki şerit yapıldı ve neden kapatıldı belli değil. Adliye’deki yoğun iş nedeniyle Ankaralılara hizmet veren bu alanın kapatılması ile uygulamanın işkenceye dönüştüğü gözleri olanlarca görülmez ve kulakları olanlarca duyulmaz mı?
ANDEZİTTEN GARANİTE... Dört veya beş yıl önce Melih Gökçek’in kendi döneminde, hiç gereği yokken kilometrelerce kaldırım ve bordür taşı sökülüp andezit taşı ile kaplandı ancak, bu kaldırım ve bordür taşları yeniden granit taşı ile değiştiriliyor.
ÜST GEÇİTLER... Eskişehir yolu üzerinde veya Ankara’nın bir çok yerinde göğü delen şekilde inşa edilmiş üst geçitler, üzerinden geçen yükten daha ziyade kendi ağırlığını taşımak üzere dizayn edilmiş. Gereksinime göre dizayn edilmemiş, estetikten yoksun ve gereğinden çok fazla metal konstrüksiyonla inşa edilmiş bu mühendislik harikası ucube üst geçitler bir mertek gibi gözümüze batıyor. Ve bunlardan bir kısmı aradan bir iki yıl geçmeden yine belediye tarafından yıkıldı. Bir Ankaralı olarak gözlerimiz önünde olup biten tüm bu uygulamalardan çıkardığımız sonuç, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin altı aylık bile olsa şehir planlamasının bulunmadığıdır. Türkiye
SANKİ YAZ-BOZ TAHTASI... Cumhuriyeti’nin başkenti plansız-projesiz ve de denetimsiz bir şekilde yap boz tahtası gibi yapılıyor, yıkılıyor ve yine yapılıyor. Örneğin: Sincan-Ayaş yolu şeker fabrikası civarında iki yıl kadar önce orta refüjün her iki yanına metal bariyerler konuldu. Sonra bunlar sökülerek beton bloklar dizildi, ortası toprakla doldurularak yeşillendirildi. Ayrıca ithal selvi grupları ile ağaç demetleri yapıldı. Daha sonra ne mi yapıldı? Tüm bunlar sökülerek alt geçiş çalışmalarına başlandı.
Buna benzer örnekler Ankara’nın her yanında var. Bu sorumsuzca savurganlığı gözü olan görmez kulağı olan duymaz mı?
TARLALAR AYDINLATILIYOR Enerji tasarrufu ile ilgili bu yıl içinde Ankara’da yapılan bir toplantıda yabancı bir uzman, Esenboğa Yolu üzerinde tarlaları neden aydınlattığımızı anlayamadığına vurgu yaparak başladı konuşmasına... Kanım dondu! Oysa Ankara zaten bu garipliklerle dolu. Örneğin aynı yolun hiç yaya geçmeyen yerlerinde granitten kaldırımlar ve aydınlatma direkleri var. Bu durum Eskişehir Yolu boyunca da böyle. Ne yazık ki Eskişehir Yolundaki çalışmalar Gökçek’in seçilmiş olduğu dönemde hiç bitmedi. Bir şeyler yapıldı, yapılanlar çok geçmeden yıkıldı, yerine başka bir şeyler yapıldı. Örnekler çoğaltılabilir. Bu tür çalışmalar sürüp gidiyor.
SAVURGANLIK... Türkiye Cumhuriyeti hazinesi neredeyse hergün, borç para bulmak için ihaleye çıkıyor, yüksek faizle para topluyor. Elinde ne var ne yok satıp paraya çevirerek çarkı döndürüyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi yukarıda birkaç örnekle sıraladığımız izahtan yoksun uygulamalarla bu paraları adete savuruyor ve faturayı Hazine’ye devrediyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden Hazine alacağını kurtarmak için acizane hükümete önerim, Büyükşehir Belediyesini de satmaktır!
Görecek göz duyacak kulak var mı? Garip gureba... Tüyü bitmedik yetim... Duyan ve ’Dişli’yen var mı vakaları... O halde soralım, vicdanı olan bu tür uygulamalar yapar mı? Anladım! Yok!
Adil YERLİ
NE demiş atalarımız:
"Yalancının feneri yatsıya kadar yanar."
Ne demiş Yaşar Nuri Öztürk:
"Allah ile aldatanlar" sonsuza kadar yanar!
Mustafa DURNA
İLKÖĞRETİM Müfettişleri haklarını elde edebilmek için gazetelere ilan vermeye başladı...(Zaman, 29.9.2008)
İlan metni şöyle:
"Milletimizin Bayramı kutlu olsun!
İlköğretim Müfettişleri bayrama mutsuz giriyor. Yetkililerden sorunlarına çözüm bekliyor.
İlköğretim Müfettişleri Grubu.
Ahmet Günyeli-Nursal Paşaoğlu
Ayrıntılı bilgi: www.mufettişler.net"
Öğretmenlerin halini daha iyi anlamış olmalısınız.