Paylaş
Eski Senatör Sırrı Atalay, Süleyman Demirel'le 12 Eylül döneminde Zincirbozan'da birlikte yattılar. Demirel, ahde vefaya çok önem verir. Merhum Atalay'ın oğlu İbrahim Atalay ve gelini Zeynep Atalay'a kol kanat gerdi.
Demirel, 1992'de başbakan olunca İbrahim Atalay'ı Petrol Yönetim Kurulu üyeliğine getirdi. 1994'lerde ise Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine atadı. Bu sırada bankanın yönetim kurulu başkanı Özer Baysal, görevini kötüye kullanmaktan cezaevinde yatıyor.
Atalay; Ali Şener, Ömer Barutçu gibi isimlerin de yakın arkadaşı...
Mimar olan Atalay ile ayrı yaşadığı eşi Zeynep'le ilgili olarak basında inanılmaz 'bürokrasi öyküleri' yazılıyor.
Ankara'dan bir dostumuz bize diyor ki: ‘‘Atalay çiftinin araları açılmadan önce İsmet Sezgin'le çok yakın olduğu unutulmamalıdır. Sezgin, her ikisine de kol kanat germiştir. İçişleri Bakanı olunca, Zeynep'i yanına başmüşavir olarak almıştır.’’
Anlatılanların en ilginci şu: ‘‘Atalay'ın 1992'ye kadar mal varlığı yoktu. Bu kadar serveti nasıl edindi?’’
Evet, ihaleler, turizm şirketleriyle ilişkiler, ortaklıklar, tahsilatlar, silah ruhsatları, vs... İnanılmaz karmaşık ilişkiler karşısında herkes sus pus. Ecevit, ‘‘İnceleme yapılıyor’’ diyor. Hiç olmazsa İsmet Sezgin'in dostları Haşmet Aysan ve Rüştü Ergun da, bu arada bir şeyler söyleseler...
Aslında İbrahim Atalay, zenginliğini, kendisini aldattığını söylediği 300 milyarlık servetin sahibi eşini, daha doğrusu dilinin ucuna gelen her isim etrafındaki çıkar ilişkilerini açık yüreklilikle kamuoyuna açıklasa ne olur?
Kimse, birtakım güçlerin arkasına sığınmasın.
Ata'ya saygısızlık
‘Efendiler! Buna şemsiperli serpuş derler!..’ Ulu Önder Mustafa Kemal, 27 Ağustos 1925'te Kastamonu'da başındaki kasketi göstererek bu cümleyi söylemiş ve fesin yerine kasketin kullanılacağını ilan etmişti...
Atatürk, modern Türkiye insanının yeni milli kisvesinin unsurlarından biri olan şapkayı böyle tanıtmıştı. Maalesef bugün Türk ulusu, Atatürk'e ve onun mirasına sahip çıkamıyor... Daha önce Başöğretmen Atatürk'ün elinde tebeşir, kara tahtaya kalkıp Latin harfleriyle ilk dersi verdiği Ankara'daki okulun kaderine terk edilişini haber yapan TV 8, bu kez yeni bir yaraya daha parmak basıyor. TV 8'deki habere göre, Mustafa Kemal'in Kastamonu'da Şapka Devrimi'ni ilan ettiği Türkocağı binası da terk edilmiş ve yıkılmak üzere...
Cumhuriyetimizin en önemli olaylarından birine, Şapka Devrimi'ne ev sahipliği yapan bina, şu an ayakta kalma çabası içerisinde ve buna ne kadar dayanacağı ise meçhul...
Kastamonulular, cumhuriyetin en önemli devriminin kıymetini hiç akıllarından çıkarmasınlar.
Günday üçlü kıskaçta
DERVİŞ Günday'dan ne zaman söz etsek, yığınla faks alırız. Yandaşları, Günday'a eleştiri yöneltilmesine tahammülsüzdür. Çünkü TŞOF'la çıkar ilişkileri vardır bunların.
Ama bazı gerçekler gözardı edilemez. Maliye, İçişleri ve Sanayi-Ticaret Bakanlıkları müfettişleri, hafta başında Türkiye Şoför ve Otomobilciler Federasyonu defterlerine el koydular. Aslında böyle üçlü soruşturmanın pek örneği yok; dosya her yönüyle didiklenecek.
Müfettişlerin, mercek altına aldıkları bazı iddialar şunlar: Plaka matbaası nasıl kuruldu? Şoförlerin parasıyla kurulan bir matbaaya Günday'ın danışmanı Ayhan Saner, nasıl ortak edildi? Matbaaya alınan makinelerin maliyeti neden yüksek oldu? Radyo TESK'i, abisinin oğlu mu kurdu? Didim'deki otelden komisyon alanlar kim?
Derviş Günday, hükümette bakanlık kapısı çalmak istiyor. Bakalım açan olacak mı? Bırakın da, bu soruşturma 'torpilsiz' yapılsın.
Daha o kadar yazacak şey var ki; maalesef köşemiz yetmiyor.
ÇAMLIHEMŞİN'de yargının yürütmeyi durdurma kararının iptalinden sonra Çevre Bakanlığı üzerine döşen görevi neden yapmıyor? Elalemin adamı bizim Fırtına Vadisi'nin yok oluş feryadına kulak veriyor da, milletin binbir ümitle seçip Meclis'e yolladığı vekiller neden duymuyor? Yoksa duyuyor da, duymazlıktan mı geliyor?
Uğur BİRYOL-Çamlıhemşin-RİZE
Paylaş