Paylaş
Konu bugün gündeme oturdu; IMF'nin dediği oldu.
IMF ne diyordu; tasarrufa gidin, emeklilerden vergi alın, gelirlerinizi çoğaltın...
Ülkü'ye göre, en kolay vergi alınabilecek yollardan biri bu.
IMF'nin bu isteği, ilgili yasanın içine konduğundan 1.1.2007 tarihinden itibaren yerine getirilecek.
Amaç ne biliyor musunuz?
"Emekli çalışmasın, geçimini sağlamasın."
Ülkü'nün sorusunu, Mart 2006 tarihinde internet ortamında yanıtlayan Başesgioğlu, ortaya çıkacak tablonun bilançosunu şöyle açıklamış:
"- 1479 sayılı kanuna göre Bağ-Kur'dan emekli oldukları halde ticaret veya benzeri faaliyetleri nedeniyle gerçek usulde vergi mükellefi olup, sosyal güvenlik destek primi ödemekle yükümlü olan vatandaşlarımızın sayısı 283.702'dir.
- Bağ-Kur'dan emekli olup, sosyal güvenlik destek primi ödemekle yükümlü olan vatandaşlarımızın sayısı 283.702'dir.
- Bunların maaşlarından kesilen sosyal güvenlik destek primi ve sosyal yardım zammı aylıklarının % 10'u oranındadır.
- Bağ-Kur’un dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarından aylık alanlardan destek primi kesilmesine 2.8.2003’te geçilmiş, bunların ödemesi gereken aylık destek primi 62,40 YTL'dir. 1.1.2006 tarihi itibariyle Bağ-Kur dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarından aylık alan 60.511 kişi bulunmaktadır. Bunların 27.56l'i bu primleri ödemekte, 32.949 kişi ise hiç prim ödememektedir."
Hakkı Ülkü'ye göre, "Böyle bir durum ortada iken yani 62 YTL'yi ödeyemeyen emekliden 1.1.2007 tarihinden itibaren 177 YTL alınması mümkün değildir. Bakanlık boşuna çaba sarf etmektedir. Çünkü bu bir sendika aidatı değil ki, kaynağında kesilsin."
Bu arada hatırlatalım, bu kesintinin iptali için CHP, Anayasa Mahkemesi'ne gitti. Ancak aybaşından itibaren kesinti başlayacak, geri adım yok.
Ne derler; "Açlık, sofuluğu bozar".
Bağ-Kur'lu ortak olduğu her şirket ve işyeri için ayrı prim ödeyecek
TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı ve İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, hesaplamalarına göre, siviltoplum örgütlerini harekete geçiren Bağ-Kurlu çalışan emeklilerden kesinti sonucu 2007Dde toplam 2 milyar 136 milyon YTL sosyal güvenlik destek primi alınacağını söyledi.
Arıkan'ın açıklaması şöyle:
1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan Sosyal Güvenlik Reformu ile Bağ-Kur'lunun prim yükü artacağı gibi, ortak olduğu her şirketten ayrı ayrı prim ödemesi gündeme gelecek.
Mevcut uygulamada; Bağ-Kur sigortalıları kaç şirkette ortak olurlarsa olsunlar her ay sadece bir defa prim ödüyorlar. Yani, halen ödenecek Bağ-Kur primi ortak olunan şirket sayısına bağlı olmayıp, bir kez ödenebilmektedir. Prim oranı da bulunduğu gelir basamağı üzerinden % 20 malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ve % 20 sağlık sigortası primi olmak üzere % 40'dır.
Sosyal Güvenlik Reformu'nda ise getirilen düzenlemede, Bağ-Kurlu'nun işçisinden az prim ödememesi koşulu ve her şirket için ayrı ayrı Bağ-Kur primi istenmesi öngörülüyor. TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı ve İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, her iki maddenin kayıtdışını arttıracağı gibi şirket kapanmalarına yol açacağı uyarısında bulundu.
İŞÇİ ÜCRETLERİ DÜŞECEK
Sosyal Güvenlik Reformu'nda öngörülen düzenlemeler ile sadece çalışan Bağ-Kur'lu emeklilerin değil, bütün Bağ-Kur'luların mağdur edileceğini ifade eden Arıkan, hükümeti düzenlemelerde değişiklik yapmaya çağırdı. Arıkan'ın verdiği bilgiye göre, basamak sistemi kaldırılarak yerine getirilen bu sistem, esasen ödenecek primi sigortalının tercihine bırakmasından dolayı son derece yerinde oldu. Ancak, aynı zamanda işçi çalıştıran Bağ-Kur'lunun beyan edeceği aylık prim matrahının çalıştırdığı işçilerin en yüksek ücretli olanından az olamayacağına ilişkin hüküm kayıtdışı çalıştırmayı teşvik edecek. Yüksek Bağ-Kur primi ödememek için bir çok işveren işçilerinin ücretini düşürecek.
Örneğin; konfeksiyoncu Hasan Bey, şirketinde çalıştırdığı işçilerinden en yüksek ücreti 3.450 YTL ile pazarlama müdürü Hüseyin Bey'e ödemekte. Hasan Bey, 1.1.2007 sonrasında en yüksek ücret ödediği işçisinden daha az matrah beyan edemeyeceğinden ayda 3.450 YTL üzerinden en az ayda 1.156 YTL kadar primi ödeyecek.
İŞSİZLİK ARTACAK
Yahya Arıkan'ın dikkat çektiği bir diğer konu da her şirket için ayrı ayrı Bağ-Kur primi istenmesinin şirket kapattıracağı gerçeği. Buna göre, Bağ-Kur'lu olmayı gerektiren şekilde birden fazla işte çalışılması halinde, her şirketten ayrı ayrı prim ödenmesi söz konusu olabilecek.
Örneğin; mühendis Ahmet Bey 5 ayrı şirkette %5 ile %30 arasında hisse sahibi olup, Bağ-Kur'un 12. basamağından aylık 249,58.-YTL Bağ-Kur primi ödemekte iken, sosyal güvenlik reformunun yürürlüğe gireceği 1.1.2007 tarihinden sonra asgari ücret üzerinden prim ödese bile her bir şirket için aylık 178 YTL olmak üzere 5 ayrı şirkete ortak olduğu için, toplam 5x178=890 YTL Bağ-Kur primi ödemesi söz konusu olabilecek.
KİMLER ETKİLENECEK?
Bağ-Kur Sigortalısı sayılacaklar 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 24. maddesinin I numaralı bendinde; Kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;
a) Esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olanlardan esnaf ve sanatkar siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar,
b) Kollektif şirketlerin ortakları,
c) Adi Komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları,
d) Limited şirketlerin ortakları,
e) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları,
f) Donatma iştirakleri ortakları,
g) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları,
olarak sayılmıştır.
2 MİLYON İŞSİZ DAHA
TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı ve İSMMMO Başkanı Arıkan, çalışan Bağ-Kur'lu emeklilerin mağduriyetine de açıklık getirdi. İSMMMO'nun hesaplamalarına göre, sivil toplum örgütlerini harekete geçiren Bağ-Kur'lu çalışan emeklilerden yüksek kesinti sonucu 2007'de toplam 2 milyar 136 milyon YTL sosyal güvenlik destek primi elde edilecek.
Ancak, 1 milyon Bağ-Kur'lu işyeri sahibi emekliden yüzde 10 yerine yüzde 39 oranında sosyal güvenlik destek primi kesintisi, işyerlerinin kapanmasına neden olacak. Arıkan, 1 milyon işyerinde en az 1 kişi çalıştığı varsayıldığında bunun 2 milyon kişinin işsiz kalması anlamına geleceğini söyledi. Hükümeti önlem almaya çağıran Arıkan "Gelir elde etme rüyanız emeklinin kabusu olmasın" dedi.
GÜNÜN SÖZÜ
"Kim bu Taşyapı? AKP'lerle, Başbakanla arası çok sıkı fıkı bir inşaat şirketi. Hemşeri. 35 tane işi var İstanbul belediyesinde."
(Erkan MUMCU)
Çekmeköy'ü unutma
SON 4 yılda, AKP hükümeti döneminde ormanlarımıza ne olmuş, neler yapılmış bir bakalım.
"Ormanların katli vaciptir" diyerek 2B diye bilinen yasayı çıkardılar. Sayın Cumhurbaşkanımızın veto etmesine rağmen bildiklerini okudular.
Özellikle Ağaoğlu İnşaat, Sur Yapı, Taş Yapı, Nurol İnşaat, Sinpaş, Ekşioğlu gibi firmaların Çekmeköy, Çavuşbaşı, Ümraniye Tepeüstü gibi ormanlık ve kısmen ağaçlık alanlarda inşaatları (villa ve siteler) mantar gibi bitti.
Ben Çekmeköy'de oturuyorum. Belediye AKP'nin... RP'li olan belediye bu iktidarla AKP'li oldu. Başkan 8 yıldır görevde bulunuyor. Bu sürede Çekmeköy'de sadece birkaç dönüm ağaçlık alan kaldı; o da askeri bölge içerisinde. Yani konut yapılması, belediye tarafından imara açılması söz konusu değil.
Beykoz'un hesabı sorulurken Çekmeköy de unutulmasın.
İstanbul 'Tarantula' olmasın!
KAŞİF Dr. Reemer açlığa çare bulmak amacıyla hayvanları hızla büyüten bir radyoaktif serum üzerinde çalışıyordu. Tarantula örümceĞinde dozu fazla kaçırınca ortaya korkunç bir dev çıktı. Hem Dr. Keemer'i yedi, hem de şehirdeki insanları... Şehir talan oldu. 1955 Clint Eastwood filmini orta yaşlılarımız hatırlayacaklardır.
İstanbul da bizi yiyecek...!
Strateji, plan, proje, altyapı hazırlığı olmadan iş ve aş beklentisiyle akan kırsal nüfusun oluşturduğu sağlıksız yapılaşmanın oy ve rant beklentileriyle beslenerek Istanbul’un güvenligini, ekolojisini, tarihini, coğrafyasını, ulaşımını, dokusunu, kokusunu, özetle tüm dengelerini altüst ettigini, Şehrin kanser tümorleri gibi sağlıksız devleştigini biliyoruz. Ancak, Istanbul’u Tarantula gibi şişiren başka ‘radyoaktif serumlarımız’da son yıllarda hep vardı:
Esasen karışık ve tersiz imar mevzuatı ve uygulayıcılarına şapkalarnı ters giydirerek, kuzeydeki akciğerlerimiz ormanları yutan projeler, su havzalarını tehdit eden lüks siteler sanki yeni bir oluşummuş gibi bugün bir bir öne çıkarılıyor. Merkezdeki son yeşil alanları bitiren ‘imar hormonlu’ turistik ve ticari merkez projeleride bugünlerde gazete ve televizyonlarımızı süslüyor.
Kentin kalbine, Haliç’e yerlesen sanayi Istanbul’un kuyusunu o zamandan kazmıştı,
Pendik-Tuzla Tersaneleri Şehrin kıyı sayfiyesini kesti attı,
Kuş cenneti Tuzla gölü kurudu,
TEM Kentin kuzey yeşil bandını 250.000.000 m2 şekilsiz yerleşimlere dönüştürdü,
Ulaşımsız Olimpiyatkoy gecekonduların arasına oturtuldu,
İstanbulpark Formula-1 düne kadar yemyeşil bölgeyi betonlaşmaya açtı,
Kartal ve Küçükcemece yabancı mimaralara teslim edildi...
Sanki başka şehrimiz, yerimiz yokmuş gibi sansasyonel projeler İstanbul’un sırtına bindirilmek üzere ısıtılıyorlar. Geceleri hayalet mahallelere dönüşen Tarihi Yarımada, Beyoğlu, özetle şehrin kalbi giderek çürürken şehir dört bir yana su, yeşil, hava demeden genişletiliyor..
Projeler güzelde, yerseçimi ve ölçek yanlış,
Birleşmiş Milletler'in 'Habitat' İnsan Yerleşimleri Merkezi önümüzdeki yüzyılda insanlığı tehdit eden oluşumların başında küresel ısınma ile birlikte gelişmekte olan ülkelerde 20 kadar megakentin sağlıksız ve hızlı büyümesini sayıyor. Buralarda her tür ve ölçekte kirliliğe ilaveten ulaşım, işsizlik, eğitim, güvenlik sorunlarının artarak yaşanacağını, salgın hastalıklar, etnik çatışmaların olabileceğini, felaketlerin beklendiğini haber veriyor. Müstakbel 'Avrupa Kültür Başkenti' İstanbul’umuz ne yazık ki bu listenin içinde yer alıyor.
HEVES EDİLMESİN
Sn. Başbakan’ım Dr. Reemer'e heves etmesin. İstanbul’u daha fazla büyütmesin, genleriyle oynamasın, oynatmasın. Rant odaklı imar hormonlarına, su ve orman, tarih ve kültür yağmalarına, siyasi şov projelerine izin vermesin.
Sonra dev örümcek Tarantula gibi Istanbul hem onu yer, hem de Türkiye yi....!
Prof. Ahmet Vefik ALP- Mimar, kentbilimci
Trenlerde kıble (!)
TCDD'nin, Hacettepeli profesörün talebine verdiği, "Trenlerde kıble bulunamazsa" yanıtını yadırgadığımı belirtmek isterim.
Bir özel vagon mescit olarak kullanılmak üzere, bay ve bayan olarak ikiye ayrılıp tahsis edilebilir. Her iki bölüme de, birbirlerine paralel bağlı döner platformlar kurulabilir. Ve bu platformlar, bilgisayar donatımı ile bir pusulayla irtibatlandırılırsa, tren hangi yöne giderse gitsin, namaz kılınan platformlar kıbleye dönük olarak kalacaktır.
Teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağdaş, TCDD'den bu düzeneği kurmasını beklemek, ibadet etmeyi isteyenlerin, elbette ki hakkıdır.
Böylece TCDD dünyada ilk defa uygulanan bir sistemin mucidi olmakla kalmayacak, Türkiye'nin de en önemli sorununa çözüm getirecektir!
Ş.Sezar AYGEN
Biliyor musunuz
DYP'nin Dedeman Oteli'nde bugün saat 11.00'de düzenleyeceği 'Sivil ve Demokratik Yeni Bir Anayasa' panelinde Genel Başkan Mehmet Ağar (Sunuş), Hüsamettin Cindoruk (Başkan), Prof. Süheyl Batum (Bahçeşehir), Prof. Ersin Kalaycıoğlu (Işık) ve Prof. Mustafa Erdoğan'ın (Hacettepe) konuşacaklarını...
ADSL kazığı
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım'ın en düşük hız 512 olacak ve %100 ucuzlayacak demesi herkesi çok sevindirmişti. Fakat olayın tam tersi olduğu ve tekelci mantığı ile yaklaşıldığı ortaya çıkmıştır. Oluşan fiyatlar şöyledir:
(512 Kbps 3GB 29 YTL) (512 Kbps 6GB 49 YTL) (512 Kbps 9GB 69 YTL) (512 Kbps Sınırsız 99 YTL).
Şimdi bu durumda önceden her kesimin kullanabildiği 49 YTL'lik sınırsız internet 99 YTL olmuştur ve insanları kotalı kullanmaya zorlanmıştır. İnternet ve haber alma özgürlüklerimiz sınırlanmış olup artık sınırsız interneti her kesimin elinden alınıp sadece zengin olan kesimin eline verilmiştir. Bu olaydan herkes rahatsızlık duymaktadır. Örnek vermek gerekirse geçen sene 128 Kbps dan 256 Kbps ya geçişte herşeyiyle geçilmişti. Yani aynı tarife 256 Kbps devam etmişti ama bu durum şuan değişmiş olup tekellci zihniyet ve daha çok fakir olan vatandaşı sömürmek ve mağdur etmek için hazırlanmış bir tarifedir.
Cüneyt ÇİL-Üniversite Öğrencisi
BUGÜN
DEDEMAN Oteli'nde bugün 11.00'de 'Sivil ve Demokratik Yeni Bir Anayasa' panelinde Mehmet Ağar, Hüsamettin Cindoruk, Prof. Süheyl Batum, Prof. Ersin Kalaycıoğlu ve Prof. Mustafa Erdoğan konuşacak.
Berlin'e İlginç atama
EMEKLİ olarak Türkiye'ye dönen Rıdvan Çakar'ın yerine Almanca, İngilizce ve İtalyanca bilen Sadi Arslan Stokholm'den Berlin'e Din Hizmetleri Müşaviri olarak atandı. 22 yıllık Diyanet mensubu olan Arslan, Almanca, İngilizce ve İtalyan'ca biliyor. Vatikan'da, papalığın Grogina Üniversitesi'nde hristiyanlık üzerine bir yıl araştırma yaptı. Babasının cenazesi nedeniyle Türkiye'de bulunan müşavir Sadi Arslan, Orhan Pamuk'un Nobel töreni için Stokholm'e giden uçakta karşılaştığı Doğan Hızlan'dan ilk kutlamayı aldı.
Stokholm yakınlarındaki Fittja Camiini önümüzdeki bayramda açmaya hazırlanan Arslan'ın tayini, Stockholm muhabirimiz Tandoğan Uysal'a göre büyük üzüntü yarattı.
Berlin'de din müşaviri olan kişi, otomatik olarak 850 caminin bağlı olduğu Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) Genel Başkanlığını da yürütüyor.
Benim Aleviliğim
"ALLAH, Muhammed ya Ali" demekle müsluman olunmaz. Alevilik bana göre de Türkiye'de laikliğin garantilerinden belki de en önemlisidir. Ne ABF denen nereye gittiklerini kendilerinin de bilmediği bir dernek Aleviler adına konuşma hakkına sahiptir; ne de Aleviliği sünnilestirmek isteyen Cem Vakfı...
Alevilik bir yaşam felsefesidir. Bir din yada mezhep değildir. Hangi dinde Alevilik vardir? "Her ne ararsan kendinde ara /Mekke'de Medine'de hacda değildir" diyen bir felsefeyi, İslam dinin içine nasıl sığdırabilirsiniz?
Almanya'daki uygulamaya da katılmıyorum. Türkiye'deki zorunlu din dersi de aynı dengesizlik...
Almanya'daki 'normal“ okullarda, katolik din dersleri, protestan din dersleri ve İslam din dersleri vardır. Bunların hiçbirine katılmayanlar, o ders saatinde parelel olarak felsefe dersine katılırlar. Alevi çocuklarına uygulanması gereken yöntem bu olursa, bana göre daha mantıklı olur. Ben camiyi gezerken de dua ettim (Sünnilerin yaptığı gibi herhangi bir şekil yada kuralla değil. Yada ezberlenmiş ama anlamını bilmedikleri Arapça duayı
da kastetmiyorum. Kendi gönlüme göre ve Türkçe dua ettim) Kiliseyi gezerken de, Sinagogu gezerken de dua ettim.
Benim öğrendiğim Alevilik de budur.
Veli DEMİREL- MAİNZ www.immomarkt-ag.de
Sahil Yolu bu yükü kaldırmaz
İSTANBUL Valiliği ile Avrupa Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığı, ekim ayında kazlıçeşme Bölgesi'nde Yat limanı ihalesi 14 aralık 2006 tarihinde yapılacak.
İhaleyi alan denizi doldurarak 326 bin metrekare alana sahip olacak.
Ayrıca arsanın önünde denizde de 1.000.000.000,00 metrekare alanı yat limanı olarak kullanacak.
İhale için "Çok özel gayret ve ilişkilerle hazırlanmış bir ihale deniliyor."
Bunları anlatan 'Ataköy' (info@atakoygazete.com.tr) gazetesin sahibi Özcan Atamer, "Sahil Yolunun büyük bir otoparka dönüşeceğini" iddia ediyor.
Bu kadar yoğunluk olur mu diye soruyor?
Bilindiği gibi bir süre önce Zeytinburnu'nda Hova Otel projesi başlatılmıştı. Bu otellerin inşaatı bitmek üzere. Ataköy Otelcilik, Atakköy Turizm ve Ataköy Marina'yı alan Dati Holding burada 1000 yataklı üç otel, residanslar, denizi doldurarak büyük kapasiteli gemilerin yanaşacağı liman yapılacağı açıklandı.
Öte yandan Mavi Marmara olarak bilinen, Hava Harp Okulu'na sınır arazisi üzerinde de Sert Grubu'nun yapacağını açıkladığı 4 ve 5 yıldızlı 1000 yataklı oteller ile kongre merkezinin inşaatı başladı.
Bunlara ek olarak bir de Kazlıçeşme'ye onlarca yolcu gemisinin yanaşacağı bir yat limanı yapılması ile sahil yolunun bu yükü kaldıramayacağı, sonuçta yolun dev bir otoparka dönüşeceği ifade ediliyor.
Ataköy gazetesine göre şehircilik uzmanları soruyor:
"Bu güzergahta hiçbir yapılaşma olmamalı. Kazlıçeşme'de yapılacak yat limanında 704 bin metrekare bir yapılaşma öngörülüyor. Buraya özel 1.5 kask inşaat müsaadesi mi verilecek? Mevcut kıyı kanununa göre, buraya 94 bin metre kapalı alanlı yapılaşma olabilir. Binaların da yüksekliği 5.5 metreyi geçemez. Ancak ihale şartlarına bakıldığında mevcut imar planlarına göre yapılacak yapılaşma ile bu ihaleye girmek mümkün değil. Bu ihalenin çok özel gayret ve çok özel ilişkileri olan biri veya birileri için hazırlandığı izlenimi var."
İhalenin geçici teminat bedelinin 1.107.000 YTL olduğu bildiriliyor.
Paylaş