DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, Başbakan’a 6 ocakta? ‘açılımla’ ilgili bir soru önergesi veriyor.
Yanıtı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dan geliyor ve özetle Başbakan ve İçişleri Bakanının geçen kasım ayında Erdoğan ve Atalay’ın bu konuda milletvekillerini değerlendirdiklerini bildiriliyor. Yağız, bakanın verdiği yanıtı tatmin edici bulmuyor ve “‘açılım’ın, demokratik vaadine de uygun değildir. Zira ben, önergemde, kamuoyuna yansıyanların dışında nelerin yapılmak istendiğini ve öngörüldüğünü sormuştum. Buna ilâveten başka sorular da yöneltmiştim. Yanıtta ise sorularımla irtibatlı hiçbir bilgi verilmemiştir.” diyor. Yağız önergesini yenileme gereksimini duyuyor ve Atalay’a bu kez özetle “Açılımın dış kaynaklı olup olmadığını, adının neden değiştirildiğini ve kısa, orta ve uzun vadeli başka bir plan, program veya projenin olmadığını ve sonuçta böyle bir açılıma neden gereksinim duyulduğunu” soruyor. Beşir Atalay, Yağız’a ikinci kez cevap verirken, ilk cevabındaki yanıtlarını, yani Başbakan ve İçişleri Bakanının genel görüşmede milletvekillerini bilgilendirdiği anlatılıyor ve “‘Demokratik Açılım’ Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi kapsamında yürütülen bir demokratikleşme sürecidir. Söz konusu süreçteki gelişmelerle ilgili olarak da, zaman zaman yapılan basın toplantılarında bilgiler kamuoyu ile paylaşılmaktadır” diyor. İktidar niye şeffaf değildir; neyi gözlerden kaçırmaktadır.
Duygusal takılmak
ANKARA’da bir dersane, birbirleriyle duygusallık yaşadığını düşündükleri 28 öğrencinin kaydını silmiş! ‘Böyle buyurdu Zerdüşt!’ Yani bu öğrenciler duygusallık yaşamayacaktı da ne yaşayacaktı? Dersane öğrencileri olduklarına göre hepsi ergenlik çağında... Ne diyelim bu yöneticilere? Kafalarını ders, test, çek, senetle bozduklarından ve eğitim denince sadece dersane gelir, gideri anladıklarından kafaları başka birşey almıyor. Sorulduğunda kendilerini de eğitimci kimliğiyle sunuyorlar. Canlılığın temel kriterleri var; yemek, içmek, uyumak, üremek... Biyoloji testlerinde bilmiyoruz, öğretiyorlar mı? Bahar gelince böcek havaya zıplar; kedi, köpek mavlar; uçan, kaçanın organizması depreşir, ama bizim dersane kafalılara bakarsanız duygusal takılmak bile haram. Oysaki ülkenin manzarası bu test kafalılığı kabul etmiyor. Yazılı ve görsel medya, taciz ve tecavüze uğramış küçük yaşta kız veya erkek çocuk haberleriyle dolu. Sapkınlıkların ardı arkası kesilmiyor. 80 yaşındaki kadın bile tacize, tecavüze uğruyor. Kendisine eğitimci diyen bir insan ‘Neler oluyor bizim ülkemizde, nedir bu sapkınlığın altında yatan gerçekler?’ diye sormaz mı? Hapisanelerin cinsel suçlularla neden bu kadar dolu olduğunu algılayamaz mı? Cemal YEŞİLYURT