Atatürk köyün ağasıyla birlikte ağaya yardım ve yataklık eden 21 kişiyi kurşuna dizdirmiş. İbret olsun diye bir hafta köy meydanında kalmışlar. Köye derhal okul kurulmuş. Ninem ise veremden ölmüş. Köyümüze de bir sağlık ocağı açılmış. Okulumuzdaki Türkay öğretmen sık sık kimseye kul köle olmamamızı öğütlemiş. İşte o okulda okuyan ırgatın oğlu Aziz Sancar, Kimya Ödülü alan Aziz Sancar oldum. Ey Atatürk, sana minnettarım. Sen edebiyat ufkunda doğan bir güneşsin.”
Nobel Kimya Ödüllü Bilimadamı Prof. Dr. Aziz SANCAR
ERÇETİN’İN YORUMLARI
Cumhuriyetimizin 101. Yılında Atatürk’ün sevdiği şarkıları ve marşlarımızı eşsiz yorumuyla Candan Erçetin ve Koton Cumhuriyet Korosu seslendiriyor. Tarih 15 Ekim 20.30; Zorlu PSM Turkcell Sahnesi.
BİLİYOR MUSUNUZ?
- DEM Parti Kocaeli Milletvekilli Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Kocaeli halkına ait olan arsayı hiç kimse yandaşlarına ucuza peşkeş çekemez, dediğini...
- CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut’un yaz saati uygulamasının sonlandırılması için Meclis’e çağrı yaptığını ancak önergesinin AKP-MHP oylarıyla reddedildiğini...
BALIK ÇİFTLİKLERİ
İsrail’in öldürdüğü masum insan sayısı 42 binlere ulaştı. Ne yazık ki bu katliamlar karşısında bütün dünya sessiz ve sadece film seyreder gibi olayları izliyor. Birleşmiş Milletler, kuruluş amaçlarını tamamen unutmuşa benziyor. Öyle ki gelecek nesillere bu konuda verilecek bir cevabımız yoktur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 79. Genel Kurulu’nda Türkiye adına tarihi bir konuşma yaptı. Erdoğan, dünya liderlerine şöyle seslendi: “Bundan 70 sene önce nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır.”
Aynı şekilde Erdoğan, Meclis açılış konuşmasında İsrail’in hedefleri arasında Türkiye’nin de olabileceğini şöyle dile getirdi: “İsrail saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır.”
Bu cümle gerçekten çok önemli ve Türkiye’nin bekasını da kapsayan bir konuşmadır.
Onun için Türkiye’nin olası saldırılara karşı korunması için dün TBMM’de gizli oturum yapıldı.
Erdoğan, Türkiye’nin bekası açısından yine şöyle diyor: “İç cephe bizi biz yapan ortak değerlerdir. Biz o iç cepheyi çökerttirmeyiz. Bu milli ve ortak değerler olmadan hiçbir savaş kazanılmadı, kazanılmaz da...”
Nasıl ki Kurtuluş Savaşımız Kuvayı Milliye ruhu ile kazanıldı. Bu coğrafyada ayakta kalabilmek ve yaşayabilmek için yine bu Kuvayı Milliye ruhunu mutlaka koruyup yaşatmalıyız. Aksi durumda emperyalizmin ‘böl ve yönet’ tuzağına düşmüş oluruz. Ve de her şeyimizi kaybetme riski ile karşı karşıya geliriz.
HOLLANDA’DAN BİR ÖRNEK
Bu çalkantı çoğu yerde, kitlesel savaşlara dönüşecek biçimde gelişiyor ve Türkiye’yi de sonu belli olmayan bir maceraya sürüklüyor. Başta düzensiz ve artık kontrolü mümkün olmayan sığınmacı sorunu ülkemizin kamu düzenini tehdit eder duruma gelmiştir.
Kısmen paylaştığımız Arap coğrafyasındaki kanlı karmaşada, Avrasya ve Avrupa bloklaşmasının getirdiği uluslararası gerginlik ve krizlerde tarafımız ve yerimiz belli değildir. Ülkemizi bağlayan sorunlar, bugünkü yönetimin, her gün değişen tanımı zor bir diplomasi anlayışıyla üstesinden gelemeyeceği boyutlara ulaşmıştır.
Ülkemiz, enflasyonun, pahalılığın, işsizliğin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin neden olduğu yoksulluk ve açlık içinde kıvranan, uzun kuyruklarda ucuz gıdaya erişmeye çalışan hüzünlü, mutsuz insanların ülkesi haline geldi.
Geleceğinden endişeli binlerce nitelikli genç insanımız kendisine yeni ve güvenli bir çalışma ortamı bulmak için yurtdışına göç ediyor. Halkımız, dışarıda ve içeride günden güne artan ve hayatı çekilmez hale getiren oluşturduğu kararsız kitlenin artışı bunu onaylamıştır.
Çözüm ana muhalefet partisi CHP’dir.
Ancak Cumhurbaşkanlığı adayının kim olacağı sorusu, etkili muhalefeti engelleyen zaman ve güç kaybıdır. Ayrıca, yapay gündemlerle toplumun gerçek gündemini unutturmaya çalışan iktidarın ekmeğine yağ sürmektedir.
AKRABA KAYIRMALARI
Bu kritik dönemde, özellikle bazı belediyelerde partimizi hedef haline getiren akraba kayırmalarından (nepotizm) kesinlikle kaçınmak gerekir. İktidar adaylığımızı güçlendirmek için şeffaf, dürüst, halkın refahı için çalışan ve hesap verebilen belediyecilikte kararlılıkla yürümek gerekir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre eylül ayı Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) yüzde 2.97, yıllık enflasyon 49.38 düzeyinde gerçekleşti.
Bazı uzmanların dile getirdiği gibi maaş değil, emekli aylıklarına 6 ayda bir yapılan zam oranında esas alınan TÜFE, temmuzda yüzde 3.23, ağustosta yüzde 2.47 ve eylülde yüzde 2.97 olmak üzere üç ayda kümülatif yüzde 8.92 oldu. Ekim, kasım, aralık aylarına ilişkin TÜFE oranı ile aylıklara yansıtılacak zam tutarı netleşecek.
İşçi, esnaf ve çiftçi emekli, dul ve yetim aylığına refah payı verilmezse salt yüzde 15 dolayında TÜFE zammının yansıtılması söz konusu.
Aşırı hayat pahalılığında yüzde 15 düzeyinde artışın yetersiz kalacağı, ekonomik sorunlara çözüm olmayacağı belli. Yakınmaları iç burkan garibanlara TÜFE zammının yanı sıra göreceli refah payı verilmesi kaçınılmaz. Aylıklara temmuzda yansıtılan yüzde 24.73’lük artışın iki ayda erimesi karşısında ocaktaki ek zammın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
OCAK ZAMMI ŞEKİLLENİYOR
Yüzde 15’lik zam karşısında halen 12 bin 500 TL alan 4 milyona yakın emeklinin kök aylığında artış olmayabilir. Bu durumda yine Hazine desteği ile en düşük aylık 12 bin 500 TL’nin yükseltilmesi gündeme gelebilir. Kök aylığa kökten çözüm bulunması gerekiyor. Hazine desteği ile ne kadar sürecek.
Temmuzda toplu sözleşme ve enflasyon farkı ile birlikte yüzde 19. 31 oranında zam alan memur ve memur emeklisine 6 aylık enflasyonun yüzde 10’u aşması durumunda ocakta aşılan tutar kadar fark ödenecek. Memur maaşı ile memur emekli aylığına ocakta yüzde 6, temmuzda ise yüzde 5 oranında toplu sözleşme zammı eklenecek. Bu zamlar yeter mi? Asla yetmez. Eli öpülesi emekli her şeyin en güzelini hak ediyor. Şükrü KARAMAN
Bu çok özel dut türü, kendisine has aroması, tatlılığı ve sulu yapısı ile damaklarda unutulmaz bir lezzet bırakmakta. Ulukale Dutu hem bölgenin coğrafi özellikleri hem de iklim koşulları sayesinde benzersiz bir tada sahip. Dut üretiminde kesinlikle ilaç kullanılmıyor ve gübreleme ise sadece doğal hayvan gübresi ile yapılıyor. Yılda yaklaşık 400 - 500 ton üretilen Ulukale Dutu ihraç da edilmekte.
COĞRAFİ İŞARET KORUYOR
Ulukale Dutu edindiği coğrafi işaret sayesinde, kalitesini ve özgünlüğünü koruyor. Bu özel dutlar, hasat edildikten sonra geleneksel yöntemlerle kurutulmakta veya pekmez yapımında kullanılmakta. Kurutma sonunda, dutlar lezzetini ve besin değerini koruyabilirken; pekmez ise doğal bir tatlandırıcı olarak sofralara gelmekte.
Ulukale Dutu, sadece lezzeti ile değil, aynı zamanda sağlık açısından da sayısız faydalar barındırmaktadır. Yüksek lif içeriği, vitamin ve mineral zenginliği ile, bağışıklık sistemini güçlendirmekte, sindirimi desteklemekte ve enerji vermektedir. Bu nedenlerden ötürü, Ulukale Dutu hem sağlıklı bir atıştırmalık olarak tüketilmekte, hem de pekmez veya tatlılarda kullanılarak sofralara sağlık ve lezzet katmaktadır.
Coğrafi işaret tescilli Ulukale Dutu, doğallığı ve üstün kalitesi ile tatlı severlerin vazgeçilmezi. Hem sağlık hem de lezzet arayanlar için ise ideal bir seçenek. Bu çok özel yöresel ürünün eşsiz tadını keşfetmek için sizler de bu lezzeti denemelisiniz. Dr. Abdullah EŞİDİR GÜNÜN SÖZÜ
“Yapay Zekâ Yasası, geçen ay yürürlüğe girdi. Bu çok önemli bir gelişme. Çünkü Yapay Zekâ risklerini kapsamlı bir şekilde kontrol altına almak için uluslararası düzeyde tasarlanmış bir yasa olarak tarihe geçmiş durumda.” S. A.
38. CEYHUN ATUF KANSU ÖDÜLÜ GÜLÜMSER ÇANKAYA’NIN OLDUÇANKAYA
CHP’nin politik duruşuyla ilgili olarak, partinin yerinin ‘merkez’ olarak kabul edilmesi gerektiğine vurgu yaptı; ‘Bunu sağ ya da sol olarak görmemek lazım’ dedi.
CHP Tüzüğü Kuruluş İlkeleri Madde 1. Fıkrası, CHP, programındaki anlamlarıyla Atatürkçülüğün “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik” ilkelerine bağlıdır. Tüzük gereği partiyi bağlayıcı demeçler vermeye ve bildiriler yayımlamaya Genel Başkan yetkilidir. Bazı CHP milletvekilleri CHP Sosyalist Enternasyonal’in üyesidir. Sol, Sosyal Demokrat bir partidir, diyerek bu tanımlamaya itiraz ediyorlar. Bakalım Özgür Özel ne diyecek?
‘AYAĞA KALK’
Dün ise TBMM açılışında bir ilk yaşandı! Genel Kurul’da konuşma yapmak üzere gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı CHP grubu Özgür Özel’in emri ile, ilk defa ayakta karşıladı.
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP grubunun hiç ayağa kalkmadığını biliyor musunuz?
Kılıçdaroğlu destekçisi milletvekilleri, kesin katılma talimatı olmasına karşın Genel Kurul’a katılmadılar. Genel Kurul’a katılmayan bazı milletvekilleri, ‘Bizi niye yıllarca kavga ettirdiniz, ne değişti? Cumhurbaşkanı değişmedi, Özgür Özel Grup Başkanvekili iken yıllarca ayağa kalkmadı. Parti içinde bu konu hiç konuşulmadı. Biz milletvekilleri olarak WhatsApp grubuna gelen bir mesajla öğrendik, ayağa kalkma olayını. Böyle parti mi yönetilir’ diyerek eleştiride bulundular. CHP nereye gidiyor? Bakalım kimler ne söyleyecek? Tatlısu siyasetçileri açığa çıkacak mı? En önemlisi Kemal Kılıçdaroğlu’nun tepkisi ne olacak?
AVUSTURYA’DA BEKLENEN OLDU
Avusturya’da öngörülen gerçekleşti. Avrupa siyasetini takip edenler bilir. Avusturya’da pazar günü yapılan seçimde aşırı sağcı Özgürlük Partisi FPÖ, birinci oldu. İlk kez ülkenin en güçlü siyasi gücü oldu. Anketlerin uzun zamandır öngördüğü gibi yüzde 13’lük rekor bir artış ile yüzde 29 civarında oy aldı. Seçim akşamı Viyana’dan dünyaya gönderilen mesaj bu. Bu kesin olmayan ilk sonuç. Mektup oyların da sayılmasıyla sonuç en geç yarın kesinleşecek.
Çalışma yaşamı uzmanları 2025 yılında emeklilik dilekçesi verenlere, bu yıl sonuna dek emeklilik dilekçesi verenlere göre yüzde 35’e yakın daha düşük aylık bağlanacağı değerlendirmesinde bulunuyor. Nedeni de önümüzdeki yıl enflasyonun bu yıla göre düşük olacağı öngörüsü. Yüz binlerce çalışan daha yüksek aylık alabilmek için bu yılın sonuna değin emekli olmaya karar verdi.
Orta Vadeli Program’da (OVP) bu yıl enflasyon oranının yüzde 41.5, gayrisafi milli hasıla büyüme hızının yüzde 3.5 olması öngörülüyor. 2025 yılında ise enflasyonun yüzde 17.5 düzeyinde gerçekleşmesi hesaplanıyor. Rakamlar OVP’deki gibi gerçekleşirse aylık farkı yüzde 32 olacak. Haliyle aradaki fark çalışanları bu yıl emekliliğe yönlendiriyor. Çalışanlar yoksun olmamak için emekli olmayı öne çekerken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı dilekçe tarihine göre ortaya çıkacak aylık düşüşünü önleme adına yasa taslağı çalışmalarına başladı. TBMM’nin yeni yasama yılında ele alacağı ilk düzenlemelerden birinin de bu çalışmanın olması bekleniyor. Çalışanlar arasında göreceli hak yitimine yol açacak sorunun bu yıl emeklilik akını yaratacağı, maddi güçlük yaşayan SGK’nın aylık ödemede zorlanabileceği belirtiliyor. Bu nedenle bağlanacak emeklilik aylığı tutarında haksızlığı giderecek yasanın kısa sürede hayata geçirilmesi gerekiyor.
ENFLASYON VE BÜYÜME HIZI
Emeklilik aylığı hesaplanmasında ilk sigortalı olunan tarihe göre, 2000 yılı öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 sonrası olmak üzere üç farklı tarih esas alınıyor. Buna göre çalışanın ödediği prim gün sayısı, aylık ortalama kazanç, enflasyon, büyüme hızı, aylık bağlama oranı ve gösterge rakamına göre aylıklar hesaplanıyor.
Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde emekli aylığı da yüksek oluyor. Sadece 2024 yılı için değil son iki yılda emekli olanlara yüksek aylık bağlanıyor. 2025 yılında öngörülen enflasyon oranı yüzde 17.5. Önümüzdeki yıl emekli olacaklara düşük enflasyondan ötürü düşük aylık bağlanması söz konusu. Aylık bağlamada enflasyon ve büyüme hızının yanı sıra SGK’ya yatırılan prime ve çalışma yılına göre farklılık olabiliyor. Hükümetin hedefine göre 2024 yılı enflasyonu düşük olacak, 2025 yılında daha da düşecek. Buna göre de 2025 yılında enflasyona göre belirlenen emekli aylığı zammı da düşük olacak.
Eğer çalışılırken alınan aylık yüksek ve SGK’ya tavandan prim ödeniyorsa, emekli olmayıp çalışmaya da devam edilirse önümüzdeki yıllarda bağlanacak aylık da artar. Asgari ücret ve biraz üzerinde aylıkla çalışanlar koşulları yerine getirmişse bir an önce emekli olmaları kendi çıkarına.
2008 yılında hayata geçirilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile aylık bağlama oranı yüzde 70’lerden yüzde 30’lara gerilerken, karmaşık hesaplama sisteminden ötürü emekli aylığı son derece yetersiz oluyor.
Emeklinin prim gün sayısı, aylık ortalama kazancı ve çalışma yılına göre aylık bağlanabilmesi için mutlaka yeni intibak yasası çıkarılmalı. Herkese ödediği prim tutarı ve çalışma yılı süresine göre aylık bağlanmalı. Yoksa 17 milyona yakın emeklinin yakınması dinmez.
Olumsuz hava koşulları ve deniz suyunun ılıman olmasından ötürü palamut Rusya’ya erken göç etti. 1 Eylül’de denizlere açılan teknelerin ağlarını dolduran palamut 20 gün sonra Karadeniz’den elini ayağını çekti. Bol avlandığında tanesi 50-75 TL arasında olan gariban balığı az yakalanmasından dolayı şimdi tanesi büyüklüğüne göre 120-160 TL arasında satılıyor. Ucuz olduğu günlerde balıkçılara akın eden dar gelirli, pahalı palamudu almaya çekiniyor. Ucuz palamut kırmızı ete ulaşamayan garibanların protein kaynağı. Dönmesini gözlüyorlar.
Deneyimli tekne reisleri palamudun Rusya’ya erken kaçmasını beklemediklerini, havaların soğuması ile dönebileceği umudunu taşıdıklarını belirtiyor. Eğer dönmezse sezon başı öngörülen palamut bolluğu çok kısa sürmüş olacak, geçen sezon hamsi de olduğu gibi hayal kırıklığı yaşanacak. Hamsi de bu sezon kıt avlanacak gibi... Sezon başı Marmara Denizi’nde yakalanan çok az hamsi Karadeniz’de balıkçı tezgahlarında yer aldı. Şimdi o da yok.
Eğer Karadeniz’in suyu soğursa palamut geri dönebilir, balıkçı ağlarını yeniden doldurur, halk ucuz fiyattan balığı bolca alabilir. Damaklarda ayrı tat bırakan Karadeniz hamsisinin avlanması için de ekim ayı bekleniyor. Her şey havaların soğumasına bağlı. Şükrü KARAMAN
DEPREMİN SARSTIĞI ANTAKYA’NIN BELGESELİ: BAZI KENTLER YIKILMAZ!
Uzmanlara göre, Richter ölçeğiyle 7,7 büyüklüğündeki 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremin gerçek büyüklüğü 7,4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin yaklaşık iki katıydı. Anadolu topraklarında kayıtlara geçen 1939 yılındaki 7,9 büyüklüğündeki Erzincan depreminden sonraki en büyük depremle sarsılan kentler arasında Antakya, uygarlığın gelişimine önemli katkıların beşiği olarak biliniyor.
Özellikle Antakya’nın bu önemli niteliğinin de etkisiyle, depremden çok kısa sonra bir araya gelen senarist Jale Nakkaşoğlu, Yönetmen Nuri Koçak ve Gazeteci-Yazar Osman Şenkul, Akdeniz havzasının kadim kenti Antakya’nın içinde bulunduğu bölgedeki tüm uygarlıklar ile ilişkilerini ve tarihsel gelişmelere olan etkisini kapsayan bulgularını bir araya getirerek sunuculuğunu Barış Atay’ın yapacağı bir belgesel film hazırlamaya karar verdi. Belgesel ekibinin üyeleri, “Tarihi boyunca ilklerin yaşandığı tarihçi Cicero’nun ‘En bilge insanların bulunduğu, en özgürlükçü araştırmacıların yapılabildiği, kalabalık bir kent’ diye söz ettiği Antakya’yı bütün yönleriyle tanıtmak ve sahip olduğu benzersiz değerlerin yeniden yaşanmasına katkı yapmak için bir belgesel projesi hazırladık” dedi.
OKUYUNUZ
-GÜLSÜN Bilgehan