Paylaş
Önce sınırdaki Keseb kasabasında düşürülen Suriye uçağı. Sonra Salı günü İstanbul’da El Kaide bağlantılı IŞİD’e (Irak Şam İslam Devleti) karşı yapılan operasyon. Aynı saatlerde Türkiye-Suriye sınırında Türk savaş jetlerinin Suriye tarafından taciz edilmesi. Ve Reyhanlı’da peşpeşe meydana gelen iki patlama.
Tüm bunların üstüne bir de devletin zirvesinin Suriye ile ilgili yaptığı güvenlik toplantısı internete sızdırılınca, operasyon iddiaları iyice alevlendi.
Bir önceki yazımda “Türkiye Suriye’ye girer mi, girmez mi” sorusunu, “girmez” diye cevaplamıştım. Cevabım hâlâ aynı.
*
HEMEN ses kaydıyla başlayalım. Önce üst düzey bir hükümet yetkilisiyle görüşüyorum. Sızdırılan kayıttaki toplantının rutin, tüm senaryoların konuşulduğu bir değerlendirme toplantısı olduğunu anlatarak başlıyor söze.
Şu anda Suriye’deki asıl düşman Esad mı, IŞİD mi? “Her ikisi de, ancak IŞİD şu anda daha büyük bir güvenlik sorunu yaratıyor” diye cevaplıyor. Öyleyse Türkiye Suriye’ye karşı bir operasyon planlıyor mu? Uluslararası toplumun, ki buradaki asıl kasıt ABD, desteği ve iradesi olmadan Türkiye tek başına böyle bir maceraya kalkışmayacak belli ki. Hele ki karşısında El Kaide menşeli bir örgüt varken.
*
VE Keseb’deki çatışmalar... Bu kez üst düzey bir Dışişleri yetkilisine, Türkiye’nin Keseb dâhil olmak üzere Suriye’de El Kaide bağlantılı IŞİD ve Nusra gibi radikal unsurları desteklediği iddiasını soruyorum. Bu iddiayı şimdiye kadar devletin tüm kademelerindeki yetkililerin yaptığı gibi kesin bir dille yalanlıyor.
Daha önce de yazdığım gibi, zaten IŞİD’in Süleyman Şah Türbesi’ne tehdidi başta olmak üzere, son olaylar radikallerin Türkiye’nin karşısında olduğunu ispat eder nitelikte. Kaldı ki, daha geçen hafta Niğde’de güvenlik güçlerine saldıran IŞİD üyeleri, Türkleri kâfir oldukları için öldürdüklerini söylediler.
*
HEM resmi yetkililer, hem daha önce mülteci kamplarındaki Suriyelilerle yaptığım görüşmelerden anladığım şu: Türkiye’nin radikal unsurları desteklediği iddiası, şu anda Keseb’de Nusra ile birlikte Suriye rejimine karşı savaşan İslam Cephesi’nden (İC) kaynaklanıyor.
İC bir çatı örgüt. İçinde hem ılımlı hem radikal unsurları barındırsa da, ılımlı olarak tanımlanıyor. Ve şeriattan yana değil. Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu’yla (ÖSO) da geniş bir ortak taban paylaşıyor. Dolayısıyla aralarında zaman zaman geçişler yaşanıyor.
Hem radikaller, hem ÖSO bu grubu kendine doğru çekmeye çalışıyor. Türkiye de İC’nin ÖSO’ya yaklaşmasını hedefliyor. Söz konusu iddialar da muhtemelen buradan kaynaklanıyor.
*
TÜRKİYE bu savaştan en çok zarar gören ve görmeye devam edecek olan ülke. İçinde bulunduğu durum ise iki tarafı keskin bıçak. Ne yapsa, sonuçları hayatî olacak. Hükümet de değerlendirmelerini bunun üzerinden yapıyor.
Bu koşullarda hükümeti şiddete teşvik etmek ise akıl kârı değil. Devletin mahreminin böylesine un ufak edilmesine topyekûn karşı durmamak ise hiç değil. Kişinin siyasi mensubiyeti ne olursa olsun.
Paylaş