Paylaş
Ama bu son hamlesi, tam anlamıyla “altın vuruşu” oldu. Geçen hafta Brüksel’de NATO Zirvesi’nde yaptığı hareketten bahsediyorum. Yani geleneksel aile fotoğrafı için en ön sıraya geçmeye çalışırken, Karadağ Başbakanı Duşko Markoviç’i kolundan haşince itmesini kastediyorum. Markoviç ise ne olup bittiğini anladığında, bozuntuya vermeden gülümseyip geçiştiriyor.
Bu görüntüyü ilk izlediğimde, ister istemez düşündüm: Acaba Karadağlılar izlerken ne hissettiler? Ve Markoviç ülkesine döndüğünde nasıl bir tepkiyle karşılandı? Milletçe “milli onurumuz ayaklar altına alındı!” diye ayaklandılar mı?
KARADAĞ'IN NATO SORUNSALI
KARADAĞ, eski Yugoslavya’yı oluşturan 6 cumhuriyetten biriydi. Yugoslavya’nın parçalanmasından sonra 92’de önce “Sırbistan-Karadağ” devleti olarak ortaya çıktı. 2006’da da bağımsız oldu. Sonrasında direksiyonu hızla Batı’ya kırdı. Ve 2012’de AB’ye katılım müzakerelerine başladı.
Trump kriziyle ilgili konuşmak için Karadağ’da yaşayan Sırp asıllı akademisyen Djordje Popoviç’yi buldum. Djordje, Sırbistan’ın en önde gelen düşünce kuruluşunda AB fonuyla Sırp politikacılara eğitim veriyor. Görüntüleri ilk izlediğinde, kimsenin gerçek olduğuna inanmadığını söylüyor. “Herkes önce montaj olduğunu düşündü” diyor.
Peki gerçek olduğunu anladıklarında ne oldu? Tabii ki her ulus-devlette olacağı gibi, “milli onurumuzu ayaklar altına aldırdın” tepkisi çığ gibi büyümüş. Ancak asıl, ülkede zaten var olan kutuplaşma bu krizle daha da derinleşmiş.
Şöyle ki: Karadağ 9 yıldır NATO üyesi olmak için kapıda bekliyordu. Üyeliği için 28 NATO üyesinin de onayı gerekiyordu. En sona ABD kalmıştı ki, orada da oylama önce Senato’dan geçti. 11 Nisan’da da Trump’ın onayını aldı. Dolayısıyla aslında Karadağ’ın kaderi, Trump’ın iki dudağı arasındaydı.
İşte bu yüzden ABD seçimleri Karadağ için hayati önemdeydi. Trump’ın seçilmesi de, NATO-Batı kampını destekleyen Karadağlılar için tam anlamıyla kabus oldu. Çünkü Trump, Rusya yanlısı ve NATO karşıtı duruşuyla biliniyor. Ve Rusya, Karadağ gibi doğu Avrupa ülkelerinin NATO üyeliğine karşı çıkıyor. O yüzden Markoviç için Trump’ın desteğini sürdürmek, en öncelikli politika. Zirvede bu olaydan sonra gazetecilere, “Trump’ınki zararsız bir hareketti. ABD başkanının en ön sırada olması doğal” demesi de bundan.
TRUMP ÜLKEYİ İYİCE BÖLDÜ
DİĞER yandan Karadağ başbakanı kendi ülkesinde büyük bir mücadele içinde. Her doğu Avrupa ülkesinde olduğu gibi, Batı/NATO yanlılarıyla Rusya yanlıları çatışma halinde. Ama Karadağ’ın diğer bölge ülkelerinden farklı bir özelliği var: NATO, Kosova Savaşı’nda 99’da Karadağ’daki Sırp hedefleri bombalamıştı. Dolayısıyla buradaki Batı karşıtlığı, diğerlerine göre daha ön planda. Hele ki ülke nüfusunun yüzde 30’unun Sırp asıllı olduğunu düşünürsek. Kaldı ki nüfusun yüzde 70’i, Ruslar gibi Ortodoks. Djordje, işte bu yüzde 70’lik kesimin tamamen Nato karşıtı olduğunu söylüyor.
Zaten bu Rusya-Batı ekseni, ülkede geçtiğimiz Ekim’de yapılan seçimlere de yansımış. O zamanki hükümet, Rusya’nın darbe yapmayı planladığını iddia etmiş. Rusya bunu yalanlasa da, NATO yanlısı Karadağlılar sandığa koşup Batı yanlısı Markoviç’i seçmişler. Dolayısıyla çiçeği burnunda başbakanın kendi akıbeti de bir anlamda Nato üyeliğiyle yakından bağlantılı.
İşte Djordje, Karadağlıların bu olaya tepkilerini de Rusya-ABD ekseni üzerinden verdiklerini anlatıyor. Ve Trump’ın hareketinin Nato karşıtlarına büyük bir hediye olduğunu söylüyor.
Karadağ basını da aynı eksende bölünmüş. Rusya yanlısı, yani hükümet karşıtı Vivesti gazetesi, o günden bu yana “milli onurumuz ayaklar altında” manşetleriyle çıkıyor. Ve şu tezi savunuyor: “Bakın işte, Nato’da bize böyle davranacaklar. ABD nezdinde değerimiz bu kadar!” Hükümet yanlısı ve Batı kampını savunan Pobjeda gazetesi ise şu argümana sığınmış: “İyi de, Trump o sırada kimi ittiğini bilmiyordu ki!”
Ki zaten bu kriz bu yüzden komik ve absürd: Muhtemelen bunun Karadağ’la hiç ilgisi yok! Ama işte 620 bin kişilik bölünmüş bir Balkan ülkesi olunca, süper gücün bir fiskesiyle dağılmanız işten bile değil.
Paylaş