Çeşme ve beach volley

ALL Sports Organisation'ın geçen hafta sonu start verdiği 2003 Efes Light Beach Volley Luba-Beach Çeşme Turnuvası'na davetliydim.

Bu iş ülkemizde başladı başlayalı vaktim müsaade ettiği zamanlar plaj voleybolu ailesinin içinde oluyorum. Kendimi bu ailenin bir ferdi olarak görüyorum. Beach volleyin renkli ve sıcak atmosferine kendimi kaptırıyorum. Bu zorlu sporun inanılmaz mücadelesini büyük bir heves ve de nefesle seyrediyorum.

Seyir keyfi muhteşem

Ben ayakla oynanan topun peşinde bir adamım. Elle oynanan tarafında elime top değmedi. Ama seyir keyfi muhteşem. Seneler yol aldıkça bu oyunun peşine takılan kalabalık çoğalıyor. Türkiye'deki beach volley turnuvalarını dört yıldır aralıksız destekleyen Efes Light firması bu konuda çok güzel bir örnek sergilerken, adeta 'işte sponsorluk böyle yapılır' mesajı veriyor.

Serinin diğer yardımcı sponsorları Özlem Kristal, Luba Beach ve iki kardeş radyo olan Best FM ve Radio Hot. Hepsinin cüzdanlarına sağlık. Kanal D de ilerideki günlerde turnuvayı banttan yayınlayacak. Seyretmekte fayda var. Çünkü hakikaten plaj voleybolu başka bir alem.

Buraya kadar her şey tamam... Tamam olmayana gelince... Kullandığım Türkçede şikayet yoktur, sitem vardır. Çünkü daha hafif sıklettir. Dünya şekeri Dünya Baltacıoğlu, organizasyon başkanı. Bana bu keyfi enjekte eden de o. Kolay kolay altından kalkılamayacak bir işi büyük bir marifetle, tabii ki ekibiyle beraber, Dünya Kupası standartları titizliğinde hallediyor.

Çeşme'ye gittiğimde Dünya'yı keyfi kaçık gördüm. ‘‘Hayırdır kardeş, ne oldu? Aksi birşey mi var?’’ diye sordum. Aldığım cevap aynen şöyle:

Hiç destek yok

‘‘Sorma Vedat ağabey. Yedi yıl önce yine Çeşme'ye gelip, belediyenin ilgisizliği yüzünden, bir daha Çeşme'de turnuva yapmama kararı almıştık. Ama Çeşme halkı bu sporu çok seviyor. Devamlı ısrarlar karşısında karşılık vermek istedik. Türkiye Voleybol Federasyonu'nun izniyle bu turnuvayı gerçekleştiriyoruz. Çeşme Belediyesi hiçbir zaman destek vermediği gibi, 1.5 milyar da izin parası istedi. Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu'nun bu garip tutumuna anlam veremeyen bizler, Luba Beach yöneticisi Ali Yaşar'ın desteği sayesinde Luba Beach Kumsalı'na taşındık.’’

Sayın Faik Tütüncüoğlu, seni bir yerlere şikayet etmiyorum, sana sitem ediyorum. Sporu yanında taşıyan belediye başkanları seçim kazanıyorlar. Sen inşaallah kaybedersin.

Ali Yaşar kardeş, seni yeni tanıdım. Nefis bir tesis yapmışsınız. İnsan kaliten de tesisine yansımış. Tek kelimeyle fevkalade. Benim voleybol ailem bundan sonraki sezonlarda Çeşme'de turnuva yaparlarsa, ben yokum. Senin mekanında olursa, iki elim kanda olsa oradayım. Tabii yaşıyorsam.


Korkut Göze


ALLAH rahmet eylesin, Gündüz Kılıç babamız her sezon bitiminde başlığı 'Olacakları Kadar Olamayanlar' diye bir yazı dizisi yapardı. Her gün biri sahne alırdı. Çok dikkatli okur, o ceza tahtasında ismim olsun istemezdim. Bizim o jenerasyonun arızalı oyuncularını o kadar iyi etüt edip dile getirirdi ki, ders alıp, bende olan arızalardan arınmak isterdim.

Şimdi tam tersini güzel adamım Korkut yapıyor. Yahu Korkut, hem emeğine hem eline sağlık.

Transferin gözdeleri

Senelerdir 'Transferin Gözdeleri' diye kaleme aldığın, çok ciddi baktığın, çok da uğraştığını bildiğim bir kapsama alanın var. Bu çok titiz çalışman şimdi vitrinlerde olan futbolcularımıza ders niteliğinde. Hem ipine sapına kadar yeni oyuncuları camialarına tanıtıyorsun, hem de sende olan ulaşılmaz terbiyenle bir yudum da olsa acı biberi yanına koyuyorsun. Benim de adres değiştiren bu çocuklara iki lafım var...

Korkut ağabeyiniz hayata 'yaşa' tarafından bakar, öyle de yazar. Aman 'kaka' tarafına geçmeyin, bu yaptığınız işte itibar ve de çok para var.

BURSASPOR

1966
senesinde Bursaspor Birinci Lig'e taşınırken, o takımın kaptanıydım. O formada arkadaşlarımla beraber emeğimiz, terimiz vardı. Başka kentlere giderken, arkamızda da en az 100 otobüs taraftar, bir o kadar da özel araba olurdu. Biz o zamanın futbolcuları şampiyon olurken, bu itici gücün kudretini kullandık.

Bursaspor, bu ülkenin futbolunda ara taşı değil, ana taşı olması gereken bir futbol takımı olmalı. O potansiyel var. Niye bugüne kadar kullanılmadı, aklım ermiş de değil. İçeride oynarken tribünler dolu, deplasmanda insan yok. Geçilen sezonda diğer iki takımın maçını radyodan dinleyen Bursasporlu futbolcuları televizyondan izledim. Hoş değildi. Kendi geleceğini başkasının ayaklarına bırakan camialar çekirge misali bir atlar, iki atlar, üçüncüde bom.

Eski bir Bursalı olarak isterim ki, en son maçta yine futbolcuların ellerinde radyo olsun, ama gelecek havadis, Bursa şampiyon mu, yoksa ikinci mi olacağız endişesi taşısın.

Hagi başka bir adam

Hagi
'nin Bursa'ya gelişine, yeniden çocuğum doğmuş kadar sevindim. Hagi başka bir adam. Dünyada beş tane varsa, biri o. Futbol oynamayı kenara bırakın, profesyonel bir futbolcu nasıl yaşar, nasıl davranır, ne kadar mesuliyet alır, yüzde 50'sini anlatabilse, ki anlatır, Bursaspor da bu ligin en önemli takımlarından biri olur. Hemen şampiyonluk gelir mi? Öyle birşey de yok. İnanıyorum ki, çıta yükselecek, Bursaspor ne kadar zıplar bilemem, ama çıtanın altından geçmez. Yukarıda başladım, aşağıda bitireyim...

Bursaspor'un bizim zamanımızdaki deplasman kalabalığı bu takımın peşini bırakmazsa her şey daha iyi olacak.
Yazarın Tüm Yazıları