15 Eylül 2006
BU oyunlar uzun boylu oyunlar... Boyu 90 değil, 180 dakika. Ama ben ’İşlem bitti’ diyorum. Beşiktaş kötü futbol oynadığı bir futbol akşamını sonlara doğru sıkıştırdığı iki golle kazandı. Rakip tabii ki langırt takımı değil ama iyi bir futbol takımı da değil. İyi top oynayan bir Beşiktaş olsaydı, maç en az beşlik, altılık olurdu. Kaçan bir penaltı var. Ama şurada hemen şunu söylemek istiyorum; Bir takımın penaltıcısı olur. Penaltı oldukça penaltıcı aramazsın. Bana göre de bu takımda ayağınını içini en iyi kullanan adam Koray. Onun atması lazım.
O erken gol olsaydı, bu kadar sıkıntı yaşanmazdı. Tigana’nın ağzında bir kürdan var. Dişini karıştırıyor zannedersiniz. Bende diyorum ki; O kürdan aklını karıştırıyor. Her hafta hiç oynatmadığı bir futbolcuyu takımda görüyoruz. Bir takımın üstüyle başıyla bu kadar oynanır mı?
İki virtüöz
Elinde Delgado ile Ricardinho diye iki tane virtüöz var. İkisini de iyi kullanamıyor. Bana göre en hayırlısı tek santrforla oynayıp Ricardinho ile Delgado’yu santrfor arkası oynatmak. Ama dün akşam beni anladığım mana da ikisini bir arada kullanmayacak. Birini çıkarırken öbürünü soktu.
Dün Runje’ye fazla iş düşmedi ama Hırvat kaleci ilk yarı çok iyi bir zamanlama ile golü önledi. Maçın seyrini değiştirdi. Sahanın en kötü oyuncusu Kleberson’du. Kedi olalı bir fare tuttu. İlk golü attı. Oyuna sonradan giren Gökhan Güleç hem ilk gole katkı da bulundu, hemde ikinci golü attı. Demek ki Tigana’nın değişim tercihi doğru. Çünkü Bobo, hiçbir şey yapamıyordu.
İbrahim Akın’ı da oyuna sürmesi akılcı idi. Herhalde o ara kürdanı yoktu. Baki yerinde oynadığı zaman fena oyuncu değil. Bunu da dün akşam gördük. Sol bek değil yeri, stoper. Maçın hakemine kimse vıdı vıdı yapmasın. Üflediği penaltı düdüğünü her hakem üfleyemez. Skor çok iyi, futbol iyi değil ama işini gören bir takıma fazla da birşey söylenmez.
Yazının Devamını Oku 11 Eylül 2006
TİGANA’nın elinde öyle bir kadro var ki, seyretmeye değer futbol oynatması lazım. Dün akşam seyrettiğim Beşiktaş’ın seyredilebilir hiçbir değerini görmedim. Tigana kardeş, Serdar diye Bursa’dan bir çocuk aldırdın, yazlık maçlarda bile oynatmadın. En son bir Antalya maçı, ismi üstünde hazırlık idi, orada da stoper oynattın, dün de çocuğu ateşe attın. Mantalite olarak hazır olmayan bir futbolcu, hele hele gençse, büyük maçta forma verilmez.
Baki Mercimek, bir kere sol bek değil... Sen öyle kullanıyorsun, hele dünkü oyunda Gökdeniz ile eşleştiriyorsun.. Gökdeniz ne mi yaptı, Baki Mercimek’in iç organlarından geçti. Takımına da üç tane gol attırdı. Hadi bu ikisi bir tarafa, Nobre’yi oynatmıyorsun. Aklından zorun var, herhalde. Nobre gibi bir adamın varsa, ona formayı vereceksin, eve götürecek, maçtan maça da gelip giyecek. Nobre sakat veya cezalı değilse, kenarda tutmak dangalaklık. Sonradan aldın ama, tren kaçmıştı bir kere.
Beşiktaş’ı bu kadar kötüleyip, Trabzonspor’un hakkını yemeyelim. Ziya Doğan’ın elinde tabii ki sihirli değnek yok. Ama gönlü var. Trabzonspor’un bildiğimiz hırslı, istekli, oyuna asılan futbolunu seyrettim. Gol yerlerinde biraz daha becerili olsalar, fark iki kat olurdu. Lazaroni’nin sokağa attığı puanları, günleri, ayları Trabzon erken yama yaptı. Dünkü galibiyetle de ligin sıcaklığında kaldılar.
Bu kafayla olmaz
Beşiktaş için her şey bitmiş değil. Bu, çok uzun bir tünel. Tabii ki arızalar olacak. Ama kenar adam arızası çok önemli. Tigana bu kafayla giderse Beşiktaş’ın işi zor. Maçın hakemi, bu ülkede iyi hakem olacaklardan biri. Futbolun dilinden anlıyor. Fiziği iyi. Hemen hemen top kadar koşuyor ve her pozisyonun içinde. Futbolcuya cart curt yapmıyor, sempatik. İleride çok iyi hakem olacağına inanıyorum.
Ricardinho ile Delgado, dün akşamki oyunda isimleri kadar oyunun içinde kalamadılar. Daha Türkçesi beğenilecek hiçbir tarafları yoktu. Beşiktaş’ın defansı da Allah’lık. Cami avlusu gibi, giren çıkanın haddi hesabı yok. Espri yapmıyorum, Trabzonspor gol yerinde biraz daha mantıklı olsa, yine tekrar ediyorum; 7-8 gol olurdu. Kalecinin yediği gollerde hiç hatası yoktu, yapacağı hiçbir şey de yoktu.
Gözünü seveyim Tigana, bu takımın üstüyle başıyla oynama.
Yazının Devamını Oku 21 Ağustos 2006
İzmir'de, maça gelirken beni getiren araba su kaynattı. Sıcağı anlatmak için bunu söyledim. Böyle bir havada kazanıyorsan, kazanana kızmayacaksın. Arkasına saklanılacak mazeret var. Bu, her iki takım için de geçerli.
Denizli takımı bu sezon futbol oynama şeklini değiştirmiş. Hep ayağa top yapma çabasındalar. Doğru da yapıyorlar. Bunun semeresini lig yol aldıkça görecekler. Dün akşam erken yedikleri gol, onları fazla etkilemedi. Yine bildiklerini, ezberlediklerini oynama çabasındaydılar. Denizlispor'u beğendim ve tahmin ediyorum ligde geçmiş sezonun sıkıntısını yaşamayacak.
Gelelim Beşiktaş'a... Erken gelen golden sonra, hem oynayanların hem de seyredenlerin rahat edeceğini düşünmüştüm. Öyle olmadı. Hem oynayanlar hem de izleyenler bir türlü rahat edemedi. Oyun 1-0 iken Bobo'nun kaçırdığı bir gol var. Anlatılır gibi değil, çünkü anlaşılır gibi de değil. Bu kardeş demek ki zor golleri atmayı seviyor. Hemen hemen aynısını geçen haftada kaçırdı.
En iyisi Gökhan Zan'dı
Dün hem takımının hem de sahanın en iyi oyuncusu Gökhan'lardan Zan olanı idi. Gökhan Güleç ise, düşüş içinde. Geçmiş sezonun Gökhan'ı değil. Kaleci Runje bir hafta futbol molası verdi. Gaziantepspor maçında çok hatalar yapmıştı. Dün eski ciddiyetine döndüğünü gördüm. Hep oyun içerisindeydi. Hele ilk yarı, boylu boyunca kaleyi kapattı, golü önledi. Delgado, futbolcu kere futbolcu. Belki az topla buluşuyor ama her yaptığı iş Beşiktaş için hayırlı. Gökhan Zan'ın attığı golde de payı büyük.
Maçın hakemi dişe dokunur hiçbir hata yapmadı. Ne gördüyse onu çaldı, ne kadar biliyorsa da o kadarlık idare etti. Onun için kolay maçtı. Çünkü iki takımın oyuncuları da iyi niyetliydi. Beşiktaş için İzmir hiçbir zaman deplasman değil. Onu da iyi kullandılar diye düşünüyorum.
Denizlispor taraftarları tam önümde oturuyorlardı. Üşenmedim saydım. Tam 26 kişiydiler. Böyle deplasman mı olur?
Yazının Devamını Oku 12 Ağustos 2006
BEŞİKTAŞ, sezon başı iki ciddi maç oynadı... Galatasaray maçını iyi oynadılar, hemen öbür ilk lig maçında kötü oynayıp kayıpla bitirdiler. Ben o maçın sonunda ’kayıp var ama eyvah yok’ demiştim. Çünkü "Beşiktaş’ın bu kadrosu, bir daha bu kadar kötü oynamaz" diye iddia etmiştim. Dün akşam Beşiktaş, Beşiktaş gibi oynadı. Çoşkuluydu... Her formayı giyen futbolcu Beşiktaş formasının ağırlığını hissederek oynadı. Hep beraber düşündüler, hep beraber istediler. Seyirci ile de ilk buluşmalarının keyfini çıkardılar. Takımda tek kötü oynayan bir oyuncu yoktu. Zaman zaman çok iyi işler yapıldı. Tribünde oturan insan da zevkten dört köşe oldu.
Delgado, belki dün akşamki oyunda çok az topla buluştu ama, her buluştuğu topu da süsledi, ambalajını yaptı. Atılan ilk golde vurduğu frikik ’ölü top ustasıyım’ dedirtti. Bobo, ceza alanı içi oyuncusu. Hele İbrahim’in attırdığı ikinci golde o kadar iyi yere gitti ki çokta iyi vurdu. Golcülüğünü tasdik ettirdi. Nobre, Beşiktaş’a çok faydalı olacak. Rakip defansları hırpalıyor, ısırıyor. Hava toplarında sarsıyor. Çok iyi bir transfer.
Defansa dikkat
Burak, yalnız Beşiktaş’ın değil, Türk futbolunun en gözde futbolcularından biri olacak. Bu genç kardeşte futbol oynamak için her türlü malzeme var. İbrahim Üzülmez’i dün akşamki kadar pozitif oynarken ilk defa seyrettim. ’Ah ne güzel, çok iyi oynuyor’ derken Tigana, onu dışarı aldı. Tigana’yı anlamak mümkün değil. Bırak adam tutturmuş oynuyor, çıkarmanın anlamı ne?
Kaleciyi ise ilk iki maçta seyrettiğimde, oyunu hep ciddiye alarak, hep oyunun içinde kalarak oynuyor diye meth etmiştim. İnşallah günübirliktir. Dün akşam laubaliliğini hiç beğenmedim. Beşiktaş’ın bir az daha defansta dikkatli oynama mecburiyeti var. Belki çok pozisyon vermediler ama Koray ile Gökhan Zan’ın arasından rakip 2-3 gol pozisyonu buldu.
Neticede Beşiktaş, kendisi için çok önemli olan 3 puanı sahadan çıkarmasını bildi. İşlerini gördüler. Tebrikler...
Dipnot: Bu sezon kendi kendime bir prensip kararı almıştım. Hakemlere eleştiri getirmeyecektim. Ama Kuddusi Mütfüoğlu, ortada fol yok yumurta yokken Nobre’yi oyundan attı. Yorumu Mustafa Çulcu yapsın.
Yazının Devamını Oku 7 Ağustos 2006
HERKESİN bildiğini, ben de biliyorum. Hep denir ya, ilk maçlar zordur. Neyin zoru be kardeşim. Maç maçtır, ilki de birdir sonu da.. Dün akşam seyrettiğim Beşiktaş’ın 40 gün 40 gece oynasa gol atacağına inancım yoktu. Koca bir 90 dakika oynandı. İlk yarı Fahri’nin vurduğu bir kafa, kaleci çıkardı. İkinci yarıda Gökhan Zan’ın vurduğu bir top direkten döndü. Beşiktaş’ın başka gol pozisyonu yok. Ne oynamak istediğini de anlamış değilim. Bir anlayan varsa, parmak kaldırsın kabul edeyim.
Delgado, yoksa bu takımı toparlayak adam da yok diyorum. Hem diri toplarda var, hem ölü top vuruşunda.. Beşiktaş’ta bu oyuncu yoksa, iki yakası zor bir araya gelir. Hemen de ilave ediyim, Delgado oynayacak ama Kleberson’da ona iyi eşlik edecek. Beşiktaş’ın başka türlü iyi oynama şansı yok. Bu ikisinin kontrolü altında oynayacak Beşiktaş iş yapar. Diğer oyuncular hep yardımcı oyuncu. Maçın değiştirecek başka bir oyuncu yok.
Dün akşam oyuna şöyle bir baktım. Nobre’nin dışında şu maçı kazanırım havasında oynayan oyuncu da yok. Nobre, çok mu iyi oynadı? Böyle bir şey demiyorum. Futbol oynama ihtiyacına şapka çıkarıyorum. Nobre’yi alan bir takım, adı ne olursa olsun, topu rakip 18’e sokmak zorunda. Çünkü 18’e gelen topu o da kaleye sokuyor. Hiç alışmadığı yerlerde dolaşan bir Nobre’den daha iyisi beklenemez. Çırpınır durur. O kadarda kalır.
Kolay gol yeniyor
Beşiktaş’ın yeni kalecisi, oyunu çok ciddiye alıp, oynayan bir kaleci. Yediği golde de hiç hatası yok. Gökhan’la Koray’ın rakip oyuncuya refakati var. Seyrettiler müdahele etmediler. Bu kadar kolay gol yiyen bir takıma, mama yok. Geçmiş iki sezondaki kolay gol yeme alışkanlığı devam ediyor. Kötü kere kötü.
Manisa takımı kazandı ama girdikleri tek pozisyonda gol buldular. Ligde tabiki sıkıntıları olmaz. Kadro fena bir kadro değil, ama çok da iyi iş yapacaklarına inancım yok. Ligden sıkıntıya girmezler o kadar.
Maçın hakemi, maçın üstüyle başıyla hiç oynamadı. Ne gördüyse onu çaldı. Ben yanlış üflediği bir düdüğe rastlamadım. Lig çok uzun bir maraton. İlk maça bakıp, ahkam kesmek olmaz. Beşiktaş koşacak, hep beraber oynayabilecek bir kadro yaptı. Genç de bir takım. Ama gözden kaçmasın yeni bir takım. 5-6 yeni oyuncu var. Takım olmak kolay bir iş değil. Lig yol aldıkça, Beşiktaş daha iyi duruma gelir. Ama bir şartla ilk 5-6 haftada fazla puan kaybetmemek mecburi.
Yazının Devamını Oku 31 Temmuz 2006
BEŞİKTAŞ, her takımın yaptığı gibi bir hazırlık dönemi geçirdi. Oynadığı maçlarda galibiyeti yok. Onlar, şaka maçıydı. İlk ciddide siftah yaptılar. Bu, kendiliğinden olmaz. Oynadığın takım G.Saray. Bir asırdır oynuyorsun; bir Beşiktaş yeniyor, bir G.Saray... Maçtan önce hiçbir Allah’ın kulu çıkıp da, "şu maçı şu takım kazanır" diyemiyor. Onun için ben de diyorum ki, dün akşamki kazanç, Beşiktaş’ın yeni sezona ilk adımı.
Ben, Beşiktaş’ı başka bir gözle, başka bir gönülle seyreden adamım. Kimseyi aldatmak gibi bir çabam da hiç olmadı. İyiye iyi, kötüye kötü diyen bir adamım. İyileri sıralayayım, bu keyif gecesinde kötüleri başka zamana bırakalım. Bir kere bu takım bu sezon hep beraber düşünüp, hep beraber oynayabilecek bir kadro yaptı. Dün akşamki oyunda 5-6 tane yeni adam oynadı. Bu, şu demek: Takımın yüzde 50’si değişti. Takım olmak pek kolay bir iş değil. Zaman ister. Ama ben Beşiktaş’ı çok kısa bir zamanda toparlanmış gördüm. Tabii ki, maça ayrı, yenilere ayrı bir gözle baktım.
Ustalar iyi olmalı
Bir kere bu takımın daha iyi olması için iki tane ustasının iyi olması şart.
Bunlar da Delgado ve Kleberson. Delgado, zaten ezberimde olan bir futbolcu. Çok beğeniyordum, bir Beşiktaşlı olarak gelmesine de çok sevindim. Büyük katkısı olacak. Kleberson’la iyi bir eşleşme çok çabuk zamanda olursa Beşiktaş bazı sıkıntılarından çok çabuk kurtulacak. Ölenle gidene şimdiye kadar laf etmiş bir adam değilim. Sergen’le Tümer gitti. Bu dediğim iki çocuk bu işi koparabilirse, Beşiktaş’ın sıkıntısı olmaz.
Geçen sezon 7 tane Bursaspor maçını çıplak gözle seyrettim. "Eğer Bursa, Süper Lig’e çıkarsa, Süper Lig’de oynayacak tek adamı Serdar" demiştim. Serdar, hem Beşiktaş’ın, hem Türk futbolunun büyük kazancı olacak. Fahri, takım olarak iyi oynanırsa katkısı olur. Tek başına bir takımı bir yerden bir yere götüremez. Kaleci Runje öyle bir yere geldi ki, Cordoba’dan sonra oynamak zor.
Daha öncesini bilmiyorum. Dün akşam seyrettiğim oyunda belki Cordoba kadar ayağını iyi kullanmıyor ama yaptığı işi çok ciddiye alarak oynayan bir kaleci. Ensesindeki üç direği de ezberine almış. Pozisyon hatası yapmıyor. Ne diyelim, daha iyisi can sağlığı. Neticede kazanmak hoş bir duygu. Ama bunun keyfini bütün sezona yaymak lige iyi başlamaktan geçiyor. Lig de kapıya dayandı. İyi bir başlangıç Beşiktaş’ı iyi yerlere taşıyacak. Bir de dipnotum var. Dünya Kupası’nda seyrettiğim hakem kepazeliklerinden sonra bizim hakemlere kural hatası yapmamak şartıyla yorum getirirsem Kur’an çarpsın.
Yazının Devamını Oku 19 Temmuz 2006
BENİM içinde, Türk futbolu içinde çok özel bir adam dün gece noktayı koydu. Ama öyle bir nokta ki Beşiktaşlılar’ın hiç unutamayacağı bir gece oldu. Sevgili Tayfur, güzel adam, layık olduğun mertebenin karşılığını aldın. Sen benim için profesyonel bir oyuncu abidesisin.
Hep Beşiktaş’a yeni gelen gençlere seni örnek gösterdim. Aile yaşantınla, futbola olan saygınla ve yaptığın işe olan hürmetinle hiç abartmadan söylüyorum sen Efendi Bey, 9 sene bu takımın formasını giydin. Bu kulübün yönetimine hiçbir sıkıntı yaşatmadın. Ne para problemin oldu, ne saha içi problemin. Senin gibi bir futbolcunun antrenörü olmak, herhalde yaptığı işi kolaya almak demek. 9 senede 9 antrenör ile çalıştın. Hepsi senden son derece memnundu. Hepsi seni örnek adam gösterdiler. Ne mutlu sana güzel adam.
Tabii ki birikimle adamlığınla futboldan kopmayacaksın. Benim gönlüm en yakın zamanda Beşiktaş’ta görev almandan yana. Dün akşamki oyuna, karşılığı puan olmadığı için itibar etmiyorum. İtibar ettiğim Tayfur’un gecesi olması.
Ne kadar sevildiğini dün akşam bir daha gördüm. Milletin yazlıkta olduğu bir zamanda, o kalabalığı toplamak ancak sevgi ve saygı işidir. Hem sevilmek hem sayılmak Tayfur’a çok yakıştı.
Saha içine girip futbolcuların arasında dolaşayım istemiyorum ama tabelaya bakmadan bir şey söyleyeyim. Bu sene Beşiktaş daha iyi şeyler yapacak. Onun pırıltılarını gördüm. Yapılan transferler yerinde transferler. Geleceğe yatırım transferleri. Bu transferleri yapanların hem becerilerine hem de cüzdanlarına sağlık.
Yazının Devamını Oku 8 Mayıs 2006
SAKIN ola dün akşamki Beşiktaş’ın kaybını hatıra gönüle bağlıyacak bir adam çıkmasın. Beşiktaş, Beşiktaş gibi oynadı. Hatta rakibinden daha da iyi oynadı. Ama futbol bu. Tuhaf oyun diyoruz ya. Tuhaf başladı, tuhaf devam etti, tuhaf da bitti. Ülkemizde öküzün altında buzağı arayan çok çıkar. Bu oyunu buzağıya bağlayan olursa, günaha girer. Ayıptır, yazıktır. Galatasaray belki şans golleriyle kazandı. Ama bütün ülke gördü ki, Beşiktaşlı oyuncular kazanmak için her şeyi yaptı.
Ben bu işin içinden geldim. Geçmiş çarşamba akşamı zafer kazanmış oyuncuların böyle maçları oynamaları çok zordur. Ama ben Beşiktaşlı oyunculardan bu kadarını bile beklemiyordum. Hepsine helal olsun.
Birini ayıracağım. Sakın ola mahsustan yaptıya da getirmiyorum. Cordoba ilk yarı, kalesini terk edip taa kornerlere kadar gitti. Penaltı yaptırdı. Cordobo, rakip Hilton Oteli’ne doğru yol almış, topla beraber oraya gidecek. Sen bu rakibi düşürüyorsun. Oyunun uzatma dakikaları oynanıyor. Bir degaj yaptın, top rakibin ayağında kaldı ve gol oldu.
Gerets’in yanlışı
Biz de sana iyi kalecisin diyoruz. Kalmanı istiyoruz. Sen de kendi kendini tekzip ediyorsun. Kalmak istemiyorsun. Maçın hakemi bana göre 10 numara maç yönetti. Beşiktaş’ın verilmeyen bir penaltısı var gibi. El var penaltı yok. Cordoba’nın yaptığına düdük çalmak için hakem olmaya gerek yok. Penaltı.
Ben Gökhan Zan’ı hem Beşiktaş’ın ve hem de Milli Takım’ın değişmez oyuncusu olacağını düşünüyorum. Ama bu kardeş 15 günde değil, 15 dakika bir sakatlanıyor. Devamlılığı olmayacaksa, bu iş de olmayacak. Tümer’in attığı bir gol var. Şapka çıkar. Yanlız takımının değil, sahanın en iyi oyuncusu Koray.
Ben başka takımlara maydanoz olan bir adam değilim. Ama Gerets’in, G.Saray’ın en iyi oyuncusu İliç’i çıkarmasına aklım sırrım ermiyor. Gerets şanslı bir antrenör. Hagi’de, Gerets şansı olsaydı, Galatasaray geçen sene şampiyon olurdu. Maç bitti, G.Saray sevindi, tebrikler. Ama Beşiktaşlı futbolcular da utanmasın.
Yazının Devamını Oku