Paylaş
Alaçatı’ya yolunuz düşerse kuvvetle önereceğim bir lokanta Asma Yaprağı.
Alaçatı’da bir tatil geçirmeyi de önerir miyim? Bilmiyorum. Bana giderek Disneyland’i hatırlatıyor. Ayrıca her şey ateş pahası. Kalacağınız yer ve lokanta seçimlerini çok iyi yapmak gerekiyor. Asma Yaprağı, Alaçatı’nın nispeten az bozulmuş Hacımemiş mahallinde. En azından gürültülü barlar yok etrafta. Butikler büyük markalara esir olmamış ve şahsiyetini koruyor. Hafif marjinal, azıcık eğreti bile olsa, ülkemizin her tarafına giderek yayılan metalaşma-standartlaşma kültürü karşıtı bir havası var Hacımemiş’in.
Ayşe Nur Hanım (Mıhçı) ile tanışalı 10 yılı geçti. İki ortağından biri olduğu Alaçat Kırevi’nde kalmıştık. Odalar ince bir zevki yansıtıyordu ve akşamüzeri güzel bahçedeki salıncakta eşimle sarmaş dolaş sallanırken Ayşe Nur Hanım’ın tereyağlı nefis kurabiyelerini, güzel bir limonatayla mideye indirmek büyük zevkti. Belki de bu yüzden Alaçatı’yı sevdim ve hâlâ gidiyorum.
Zor olan seçim yapmak
O kurabiyeler artık yok ama Asma Yaprağı var. Her Alaçatı ziyaretinin vazgeçilmez durağı burası. Mutfağını iki nedenden çok seviyorum. Birincisi, Ayşe Nur Hanım’ın yöredeki malzemelere uygun olan ve kendinin sevdiği yemekler hazırlaması. Kullandığım deyimi hoş görün, son zamanlarda lüks lokantalarda sık rastladığım gibi ‘boyundan büyük’ işlere kalkmıyor, yani fazla karışık, Michelin yıldızlı lokantaların çoğunda görülen ve malzemenin dokusunu değiştiren garip teknikleri kullanarak ‘farklı’ olmaya çalışmıyor. Asma Yaprağı’nı farklı kılan, kullanılan malzemenin gerçekten doğal ve mevsimsel olması ve hemen her yemekte zeytinyağına yer verilmesi. Diğer bir özellikse mönüde deniz ürünü bulunmaması.
Bugün aldığım mesajda arkadaşım şöyle yazıyor: “Ben Palamutbükü’ndeyim. Böyle bir sahil kasabası deniz ürünleri açısından bu kadar fakir olur mu? Akdeniz ülkelerinde olmaz ama Türkiye’de böyle. Neyse...”
Ben şahsen deniz ürünlerini etten çok severim ama ülkemde lokantalar çok tutarsız. Aşırı pahalılar. O kadar çok hayal kırıklığına uğruyorum ki ot, sebze ve hamur işini daha güvenilir buluyorum.
Asma Yaprağı’nda bunların âlâsı var.Zor olan seçim yapmak. Bunun için incir yaprağının gölgesinde aşırı sıcakta bile serin, harika avludaki masanızdan kalkıp içeri giriyorsunuz. Uzun masada aşağı yukarı 16 soğuk meze var. Zor seçim doğrusu. En iyisi, en az dört kişi paylaşmak.
Biz yedi tane seçiyoruz çünkü sıcakları da denemek istiyoruz. Her geldiğimde sinkonta vazgeçilmezim. Balkabağı, soğan, domates, zeytinyağı ve kayatuzu. İsterseniz zeytinyağı yerine yoğurtlusu da var ama bence tadını maskeliyor. Firikpilavı ve ıspanak yoğurtlamada elbette yoğurt var ama taze soğan, nane, sarmısak, zeytinyağı, limon ve pulbiber de mevcut. Ispanak körpe. Tam aradığım (ama bulamadığım) gibi.
Haşlanmış şevketibostan ile de bir yoğurtlama yapılmış. Yalın ve leziz. Kurdele şeklinde kesilmiş kabakla hazırlanmış roka salatası tam istediğim.
Ege salatası iyi çünkü hem malzeme taze hem de hardallı, zeytinyağlı, sirkeli, fındıklı, beyazbiber ve sarmısaklı sos dengeli ve iştah açıcı. Yabani semizotu salatası. Minik turplar, karaüzüm, keçi peyniri ve gene çok dengeli bir vinegret sos. “Tanrım” diyorum, “Acaba Ayşe Nur Hanım bizim İstanbul’da kötü soyasosu ve konserve mısır kullanıp salata yaptığını sanan çakma şeflere ‘salata nasıl hazırlanır’ dersi verir mi?” Vermesi lazım çünkü bahçenin farklı domatesleri ile yapılan diğer iki salata da keçi peynirli közlenmiş patlıcan salata da benden tam not alıyor. Sosları basit ve olması gerektiği gibi: İyi zeytinyağı, çok ekşi olmayan limon, kayatuzu.
Kabakçiçeği dünya çapında
Beş tane de ‘sıcak’ deniyoruz. İçi taze lor peynirli, hiç yağını çekmeden kızartılmış kabakçiçeği dünya çapında ama hepsi başarılı. Kuzuciğeri tava, minik taze başsoğan ve çok lezzetli minik patateslerle sunuluyor. Yağ olarak hem zeytinyağı hem tereyağı kullanılmış. Fırınlanmış çıtır Boşnak mantısı herkesin hoşuna gider. Odun fırınında kendi yağı, sarmısak ve biberiyeyle pişen kuzu tandır, Sahrayıcedid minibüs yolundaki Konyalılar Etli Ekmek’ten sonra, şu ana dek 2015 yılının ikincisi. Gene odun fırınında kendi bahçelerinin uzun kabağı, domates, bol sarmısak ve soğanla pişen kaburga güveç ağzınıza layık.
Zaman zaman ‘doğal ve yalın’ diye bana tanıtılan yemekleri sıradan ve yavan buluyorum. Asma Yaprağı adını hak ediyor. Gerçek anlamda ‘doğal ve yalın’ olanın lezzetinin de yoğun olması gerekli. Burası tam da böyle. Bir diğer ölçüt de şu: Her porsiyondan azıcık yeseniz dahi akşam nasıl uyursunuz, mideniz ne haldedir? Bunların cevabı da olumlu çünkü kullanılan yağlar ve malzeme çok iyi. Fiyatı değerlendirirken bu faktörü göz önüne almalı. Ambiyansı da içine katarsak burasının sadece Ege’de değil tüm Türkiye’de, en sevdiğim mekânlardan biri olduğunu söylemeliyim.
Paylaş