Yıldırım, ‘ütülerim’ dedi Erdoğan da koltuğu altından çekti

10 yıllık İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanlığı koltuğunu geçen hafta kaybeden Mehmet Yıldırım, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Moskova gezisi dönüşünde ‘sivri dili’nin başına açtığı dertleri anlatıyordu:

‘Konuşmalarım yüzünden 72 dava açıldı. 71’inden beraat ettim.’

Yıldırım
, sonra ‘10 banka daha batacak’ açıklamasını, hakkında açılan davayı örnek olarak aktardı:

‘1999 sonunda 5 bankaya el konulunca, ‘Sırada 10 banka daha var’ dedim. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) dava açtı. Davam sürerken başka bankalara da el konuldu. En son duruşmaya gittiğimde hakime, ‘Ben 10 bankanın daha batacağını söyledim. Oysa sayı 18’e çıktı. 8 banka eksik söyledim diye mi beni yargılıyorsunuz’ dedim. Hakim hak verdi ama uyardı: ‘Bankalar Kanunu bu açıklamaları yasaklıyor.’ Sonra beraat ettim.’

Mehmet Yıldırım
’ın verdiği örneklerinden biri de Ecevit Hükümeti döneminin Devlet Bakanı Recep Önal’la ilgiliydi:

‘Kemal Derviş, Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı olunca, Recep Önal için, ‘çaycıların bakanı’ deyimini kullandım. Dava açtı. Önal’ın Yüce Divan’a sevki gündeme gelince beraat kararım çıktı.’

Yıldırım
, 72 davadan 71’inin beraatle sonuçlandığını söylerken, ‘Belki sert konuşuyorum ama sonunda hep ben haklı çıkıyorum’ havasındaydı.

Yıldırım, bu yöntemi sadece bakanlara değil, başbakanlara karşı da sürdürdü. Yıldırım’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı da aynı tavrı takınması, 10 yıllık başkanlık koltuğunun altından alınmasıyla sonuçlandı.

Erdoğan’a, ‘Mehmet Yıldırım’a karşı bizzat neden devreye girdiniz?’ diye soranlar oldu. Erdoğan, müdahaleyi hiç de gizlemedi:

‘Bir Başbakan’a karşı söylenmeyecek sözler söylüyor. Ne demek, ‘Onları ütüler geçerim’. İTO başkanının Başbakan’a böyle davranma hakkı yok.’

Yıldırım
’ın Erdoğan’ı kızdıran ‘ütülerim’ sözü Referans’ta Necla Dalan’ın köşesine şöyle yansımıştı: ‘Karşıma benim ayarımda rakip çıkarsınlar. Tüy siklet isimlerle çıkmasınlar. Kimseden korkmuyorum. Seçimde Başbakan’ı, AKP’yi, hükümeti, MÜSİAD’ı ütüleyip geçerim.

Yıldırım, Sadi Özdemir’e benzeri dozda konuşmuştu: ‘AKP, odaların başında kendilerini eleştirenlerin olmasını istemiyor. 12 Eylül döneminde Kenan Evren’den bile böyle baskı görmedik.’

CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve arkadaşlarının teklifiyle oda ve borsaların yönetimine doğrudan siyasilerin de girmesini sağlayan yasa değişikliği Erdoğan için fırsat oldu. Hem AKP kurucusu İbrahim Çağlar’ı, hem de AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Murat Yalçıntaş’ı devreye soktu.

Erdoğan, son dakikaya kadar İTO seçimlerinin her aşamasını izledi, Çağlar’ın çekilip, Murat Yalçıntaş’ın önünü açmasında da son kararı verdi.

İTO’nun yönetimi artık AKP’lilerin elinde... İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) meclisin yüzde 40’ı yenilense de Tanıl Küçük’ün yeri sağlam gibi...

Şu ana kadar yönetimi ‘muhalifler’in eline geçen Türkiye genelindeki odaların oranı yüzde 16 düzeyinde bulunuyor... Bu görüntü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) yönetimini rahatlatıyor...

Yine de seçim sürecinde neler olacağı bilinmez değil mi?

Uyarıları sıcak tutun, yasa çıkınca yanmayın

AKP Şanlıurfa Milletvekili, Alfa Yayınları’nın patronu Faruk Bayrak’ın evınde ‘sıra gecesi’ var... Onur konuğu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener... Konuklar arasında Beykoz’un AKP’li Belediye Başkanı Muharrem Ergül’de bulunuyor.

Arada Şener’e yeni Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) medyaya getireceği hapis cezalarıyla ilgili eleştiri yönelttik. O da Adalet Bakanı Cemil Çiçek gibi konuştu:

‘Cemil Bey’e özellikle sordum, hazırlık aşamasında medyanın, medya mensuplarının içinde bulunduğu örgütlerin yeni TCK ile ilgili hiçbir görüşü kendilerine iletmediğini söyledi. Üstelik kendileri tüm sivil toplum kuruluşlarından görüş istemişler. Neden TCK tam yürürlüğe gireceği aşamada bu iş gündeme geldi ben de anlamadım. Tam, ‘Daha önceleri neredeydiniz’ durumu var.’

Hemen itiraz ettim: ‘Ben Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanvekiliyim. Hem Basın Kanunu ile ilgili değişiklikler yapılırken, hem de yeni TCK daha hazırlık aşamasındayken başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere tüm ilgili makamlara gidip yanlış gördüğümüz noktaları ilettik. Sayın Çiçek’le de 1 saatlik görüşmemiz oldu. İki konuyla da ilgileneceğini söyledi. Şimdi bunları unutmuş görünüyor, ‘Bana kimse öneri, uyarı getirmedi’ diyor. Evet, gazeteler, televizyon kanalları belki zamanında bunu yansıtmadı ama meslek örgütü olarak çok da erken sayılabilecek bir dönemde kendilerine dosyamızı ilettik.’

İtirazım üzerine Şener şöyle bir durum tesbiti yaptı: ‘Bu tür durumlarda dosya vermek yetmiyor. Her aşamada uyarı ve talepler sıcak tutulmalı. Bakın yeni Bankalar Kanunu Tasarı Taslağı’yla ilgili bana çok dosya iletildi. Elbette ilgili bürokratlara ilettim. Ancak, bunların tümünü benim incelemem mümkün değil. Şimdi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) , Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve Hazine’nin görüşlerini dikkate alıp bir orta yol formülüyle tasarıyı tamamladık. Sektörden ve ilgili kurumlardan gelebilecek eleştiri ve uyarılar yerinde görülürse TBMM’de düzeltilir.’

Anlaşılan TCK için TBMM’de ‘kamp’ kurmalıymışız, fırsatı kaçırdık, darbeyi yedik...

Aman Türkiye Bankalar Birliği (TBB) uyanık olsun da onlar da golü yemesin...
Yazarın Tüm Yazıları