HAZİRAN ayı ortaları... Seçim için nabız yoklamak üzere Malatya’ya uçtum, gece yarısı eve gittim. 90’ını aşmış babamla, 80’ini aşmış anamı ister istemez uyandırdım. Malatya’ya çoğunukla iş-ziyaret karışımı gittiğim için babam sordu:
- Bu sefer ne iş için geldin?
- Seçim için geldim, Malatya’da nabız yoklamaya çalışacağım...
- İnşallah Tayyip kalır...
Babam okuma-yazmayı çobanlık yaparken öğrenmiş. Malatya’daki Tekel Sigara Fabrikası’nda 33 yıl çalıştı. İsmet İnönü’nün sağlığında oyu CHP’den şaşmadı. Turgut Özal’la birlikte birçok Malatyalı gibi oyu ANAP’a kaydı. İki kez hacca giden babam, Necmettin Erbakan’ın partilerine hiç oy vermedi.
Şimdi babamla gece yarısı sohbetimize döneyim.
- Neden Tayyip Bey’in kalmasını istiyorsun baba?
- Hastaneye gittiğimizde artık fazla kuyruk beklemiyoruz. İlaçlarımızı da rahat alıyoruz...
Babam, AKP’nin SSK ve devlet hastanelerini birleştirmesinin olumlu sonuçlarından söz ediyordu. Ayrıca, SSK veya Emekli Sandığı’na bağlı çalışanlarla emeklilerin özel hastanelere yönelmesi de kolaylaşmıştı. Hükümet buna seçimden hemen önce üniversite hastanelerini de eklemişti.
AKP’nin yüzde 46.7’lik zaferi üzerine babamla sohbetimi düşündüm. Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisi AKP’ye yaradı, tamam... Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığının karşısına Anayasa Mahkemesi kararıyla "367 engeli" konuldu, AKP’ye yaradı, o da tamam...
Bence AKP’nin seçim rekorunda "4.5 yıllık ekonomik başarısı"nın da rolü var. Başarıya bakalım.
Hastaneler birleşti, kuyruk azaldı. Özel hastaneler sisteme girdi. İlaç almak kolaylaştı.
Hükümet ilköğretim okullarında ders kitaplarını bedava dağıttı. Sonra liselere de yaydı.
Enflasyon tek haneye düştü, yine Türkiye büyüdü. Birçok ürün ve hizmette fiyat artışı yavaşladı.
Türk Lirası’ndan altı sıfır atıldı, değeri ihracatçıyı rahatsız edecek boyutta arttı.
İşsizlikte yeteri kadar başarı sağlayamaması, Türkiye’nin faizde dünya şampiyonu kalması, cari açığın tehdit olarak durması da AKP’yi sandıkta olumsuz etkilemedi.
Bu tablo Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı bir yıldır iddialı konuşturuyordu: "Eğer, ’Alım gücüm 2002 Kasım’ı öncesinden daha iyi değil’ diyorsanız partime oy vermeyin."
Sandıktan çıkan sonucun bana göre tercümesi şöyle: "AKP’ye oy veren ihracatçının ’dolar yerlerde sürünüyor’ diye yakınma, dar gelirlinin ’geçinemiyorum’ diye dövünme hakkı şimdilik kalmadı."
Onların yeni sloganı "Yakınmak yok, yola devam" olmalı...
Baştan beri ’Bize Mevlüt Abi yeter’ diyorlardı
AKP’nin Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) Üyesi Öznur Çalık’ı Malatya’dan üçüncü sıra adayı olduğu açıklandığında aramıştım: "Malatya’da 6-1 kazanırız. Bize CHP’den Mevlüt Abi’nin (Aslanoğlu) muhalefeti yeter. Meclis’te Malatya için Mevlüt Abi’yle birlikte çalışırız."
Haziran ayı ortasında Malatya’ya seçim turu için gittiğimde AKP’nin birinci sıra adayı Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mücahit Fındıklı da Öznur Çalık’a katılmıştı: "7-0 ihtimalimiz de var ama Mevlüt Abi’yle birlikte olmak isteriz."
Diğer partileri, vatandaşı dinleyip Malatya için 4 AKP, 2 CHP, 1 MHP beklentisini yazmış, AKP’nin "6-1 kazanırız" iddiasını "yanlı" görünmemek için öne çıkarmamıştım.
22 Temmuz gecesi sonuç netleşince Mücahit Fındıklı ve Öznur Çalık’ı aradım, yanıtları aynı oldu: "Biz ’6-1 kazanırız’ demiştik."
CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu kırgındı: "AKP’ye bu kadar oy çıktığına göre, hemşehrilerimin sıkıntısı yokmuş. Malatya için Meclis’te kendimi paraladım. Emeğimin karşılığı 6-1 olmamalıydı."
İsmet İnönü nedeniyle uzun yıllar "CHP’nin kalesi" olan Malatya’da bu durumu Turgut Özal değiştirdi. Malatya, "İki Cumhurbaşkanı çıkardık" diye hep övündü...
Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan, Malatya’ya en az bir bakanlık ayırıp 6-1’e "teşekkür" eder mi?
Mehmet Ağar ’bütün servetini’ kaybetti
SEÇİM öncesinde Elazığ’da da nabız yoklamıştım... Hürriyet’in Görsel Danışmanı Reha Erdoğan ve DHA Elazığ Temsilcisi Şahismail Gezici’yle birlikte turumuzu attıktan sonra "Mehmet Ağar bütün servetini kaybetti" başlıklı bir yazı yazmıştım...
Bazı Elazığlılar, "Mehmet Ağar, Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Meclis’e girmemekle, Anavatan’la birleşme çabasıyla bir zar attı, bütün servetini kaybetti" yorumu yapmıştı. Gündem sayfalarını Ayça Aktan’la birlikte yöneten Yazıişleri Müdürlerimizden Doğaner Gönen, yazının içinden Demokrat Partililer’in (DP), "Keban’dan başka baraj tanımayız" sözünü başlığa koymuştu.
Sandıktan çıkan sonuç, Mehmet Ağar’ın istifası, "servetini kaybetti" yorumunu doğru çıkardı...