Paylaş
- F-35 için 200 parça üretmemiz gündeme geldiğinde bir ara insan kaynağı açısından sıkıntı yaşadık. Bunun üzerine İngiltere’den deneyimli iki mühendis transfer ettik.
- İngiliz mühendisler sorunu çözdü mü?
- Beklediğimiz gibi olmadı. İngiliz mühendisler kişi başına ayda 2 parça geliştirip, üretilebilecek hale getirebildi.
- Türk mühendislerinizin performansı nasıl?
- Bizimkiler ayda kişi başına 20’şer parçayı üretime hazır hale getirdiler.
- Neden bu kadar fark oluştu?
- Çünkü, bizde her kademede “işle yatıp, işle kalkma” alışkanlığı var. Hem işimizi iyi yapıyoruz, hem de canla başla sarılıyoruz. Bu da Türkiye’deki insan kaynağının farkını ortaya koyuyor.
- Sözünü ettiğiniz iki İngiliz mühendis hâlâ sizinle çalışıyor mu?
- Hayır, ülkelerine döndüler.
Okyay, havacılık sektöründe sertifikasyonun çok önemli olduğuna dikkat çekti:
- Boeing, Airbus, Lockheed Martin gibi sektörün devlerine iş yapabilme konusunda artık sertifikalarımız var. Onlarla birlikte çalışıyoruz.
- Bu, size ve Türkiye’ye ne sağlayacak?
- Bundan sonra önümüz açık. Uçak parçası üretiminde daha fazla rol alır, işleri büyütürüz. Yani, asıl önemli eşiği atlamış bulunuyoruz.
Tam bu noktada bir uyarıda bulundu:
- Ancak, hayalperest de olmamak gerekir. Ayaklarımızın yere basmasında yarar var.
- Türkiye’nin 2023’te kendi uçağını üretme havasına girmesi de “hayalperest”lik sayılabilir mi?
- Hayır... Bence gerçekçidir ama bir ayrıntıyı kaçırmamak gerekir.
- Nedir?
- Uçağı üretip, müzeye mi koyacaksınız, yoksa dünya pazarlarında satabilecek misiniz. Sadece üretmeye değil, dünyada kendimize bir yer açıp, açamayacağımıza da odaklanmamız gerekir.
Ardından ekledi:
- Kendi uçağımızı üretme konusuna ciddi bakıyorsak, gereken kaynağı da ayırmak zorundayız.
Bir de “hayalperest”lik örneği verdi:
- Birara helikopter üretmeye soyunanlar oldu. 20 milyon dolarlık kaynakla bu işin yapılabileceğini düşündüler.
- Ne oldu?
- Helikopter üretilemedi, 20 milyon dolar boşa gitti...
Türkiye, uçak parçaları üretiminde en önemli eşiği aştığına, İngiliz’i 10’a katlayan mühendislere, kaliteli insan gücüne sahip olduğuna göre, bu alanda önümümüz açık görünüyor...
Hükümetin uçak alımlarıyla ilgili off-set anlaşmalarına parça üretiminde Türkiye’ye pay verilmesi şartını koyması da bu gelişmeyi destekliyor...
Harvard’da yüksek lisans yaptı, CHP İstanbul 3’ten 21’inci sıra adayı gösterdi
MALATYALI İşadamları Derneği (MİAD), geçen sabah hiçbir parti ayrımı gözetmeksizin, İstanbul’un Malatya kökenli milletvekili adaylarını tanıtmak üzere bir buluşma düzenledi.
Salona girdiğimde Bakırköy eski Belediye Başkanı, MİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Naci Ekşi, yanındaki genç hanımı tanıştırdı:
- Kızım Derya Ekşi, kendisi CHP’nin 3’üncü bölge adaylarından.
Biraz sonra Naci Ekşi’nin abisi işadamı Ercihan Ekşi yanımıza geldi:
- Benim iki oğlum, Naci’nin de bir oğlu, bir kızı var. Bir akşam sohbet ederken oğullarımıza, “Aranızdan siyasete girmeyi düşünen var mı?” diye sorduk.
- Ne yanıt aldınız?
- “Aman bizi siyasete bulaştırmayın” dediler. Ama Derya kızımız, “Ben aday adaylığı için başvurmayı düşünüyorum” diyerek bize sürpriz yaptı.
Ardından ekledi:
- Derya’ya “Aday olabilmen kolay değil” uyarısında bulunduk. O şansını denemeyi düşündüğünü söyledi.
Derya Ekşi’ye sordum:
- 3’üncü bölgedeki sıranız kaç?
- Toplam 28 aday arasında 21’inci sıradayım. 1’inci sıradaymış gibi çalışıyorum. Seçilemezsem de benim açımdan önemli bir deneyim olacak.
- Eğitiminiz nedir?
- Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümü mezunuyum. Sonra da ABD’de Harvard Üniversitesi’nde Yönetim ve Organizasyon alanında yüksek lisans yaptım.
- Ne iş yapıyorsunuz?
- Aile şirketimiz İskandinav Parke’de Genel Müdür Yardımcısıyım.
Naci Ekşi, bir saplama yapma gereği duydu:
- Ben Bakırköy’de CHP Gençlik Kolları Başkanlığı’nda bulunmuştum. CHP’nin 12 Eylül sonrasındaki yasaklı döneminde ANAP’ı kuran Turgut Özal hemşehrimiz olduğu için yanında yer aldım. Biliyorsunuz Bakırköy Belediye Başkanlığı görevinde de bulundum.
Masada bulunan işadamları Turan Tuna, Şahin Nalbant, Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay ile bu dönem İstanbul 3’üncü bölge 9’uncu sıra adayı olan CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Derya Ekşi’yi “siyasi cesaret”i için kutladı...
Amerika’da doğdum Türkçem bozuk diye bana kızmayın, askere gelmem yetmez mi
ANADOLU Holding ve Anadolu Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’la birlikte Johns Hopkins Medicine’ın (JHM) Baltimore’daki (ABD) merkezine gittiğimizde buluştuğumuz Türk doktorlar arasında bulunan asistan Barış Edil, söze şöyle girdi:
- Ben Wisconsin (ABD) doğumluyum. Babam Wisconsine Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Tuncer Edil’in oğluyum. Türkçem iyi değil. Kusura bakmayın.
Ardından Türkçesi konusunda kafasında yer eden askerlik anısını aktardı:
- Askerliğimi Antalya’da yaptım.
- Bir ay yaptınız değil mi?
- Evet... Oradaki komutanım Türkçem bozuk diye bana çok kızdı. Zaman zaman sürünme cezası verdi.
- Sizin yanıtınız ne oldu?
- Komutanıma, “Amerika’da doğdum ama ülkeme askerlik görevimi yapmaya geldim. Bu benim vatan sevgimi göstermez mi?” dedim.
Barış Edil, sık sık hocası Prof. Münci Kalayoğlu’nu da anıp, ekledi:
- Türkiye’deki bazı üniversite ve hastanelerle görüşüyoruz, bilgi paylaşımı yapıyoruz.
Önceki yazımda vardı ama hatırlatmamda yarar var. Barış Edil, Johns Hopkins Medicine’ın pankreas kanserini yenmeye dönük çalışmalarının içinde yer alıyor.
Türkiye’nin böyle bir değerinin anıları arasına “Türkçen bozuk, sürün”ü kazımak ne kadar doğru?..
Paylaş