Paylaş
Roche İlaç Geliştirme 6’ncı Bölge Başkan Yardımcısı Aslıgül Kendirci’nin sözlerine itiraz etti:
- İlaçla ilgili araştırmalar size anlatıldığı kadar masum değil. Hani “kuzu postuna bürünmüş kurt” benzetmesi yapılır ya zaman zaman. Bu da onun gibi bir durumdur.
Aslıgül Kendirci, Nutley’deki sohbetimiz sırasında Türkiye’de ilaç araştırması konusundaki yeni adımlarını aktarmıştı:
- İlaca dönüşmekte olan bir molekülün hayvanlar üzerindeki test sonrasında insanlar üzerinde ilk denemesini içeren “Faz 1”i Türkiye’de de yapacağız. Ocak ayında bu işe başlıyoruz.
Kendirci, genelde sağlıklı insanlar üzerinde yapılan “Faz 1” için hastalardan yararlanacaklarını vurgulamış ve eklemişti:
- İlaç araştırmalarına katılanlara “kobay” benzetmesine karşı çıkıyoruz. Biz “gönüllü” demeyi tercih ediyoruz.
Prof. Müftüoğlu’nun ilk itirazları bu sözlere dönüktü:
- Bir kere para karşılığı yapılan işe “gönüllü” demek doğru değil. O araştırmalara katılanlar para alıyor.
- Hocam, ilaç şirketleri sıklıkla Türkiye’nin araştırma geliştirme işinden pay alması gerektiği üzerinde duruyor. Şu anda üniversitelerle birlikte yapılan ilaç araştırmaları 100 milyon doları bile bulmuyor. Türkiye’nin bu alanda 1 milyar dolara çıkması gerektiği vurgulanıyor.
- Her şeye para olarak bakmamak gerekir. Varsın Türkiye ilaç araştırmalarında ön planda olmasın.
- İlaç araştırmasının Türkiye’de yapılmasına tümüyle karşı mısınız?
- Hayır... Türkiye de bu işin içinde olmalı. Ancak, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, bu konunun üzerinde titizlikle durmalı. İlaç araştırması, klinik araştırmalar kontrolden çıkmamalı.
Yeri gelmişken bir noktanın altını çizdi:
- Bir ilaçta ilk ve son kullanıcı biz olmayalım. Buna özen gösterelim.
Ayrıca, dünya ilaç devlerinin hep yinelediği bir rakama itiraz etti:
- Bir molekülün ilaca dönüşme yolculuğunda 1 milyar dolar harcandığı söylenir. Bence ilacın keşfi söylenen rakamın yüzde 30’unu ancak bulur.
- Ya kalan bölümü?
- O bölüm başta tanıtım olmak üzere diğer giderleri karşılar.
Prof. Osman Müftüoğlu, ilaç araştırmalarıyla ilgili sözlerini şu cümleyle bağladı:
- Türkiye, ilaç araştırmaları cennetine dönüşmesin.
Kısacası bu konuda “doğru yol ve yöntem”i bulmak Sağlık Bakanlığı’na düşüyor...
İlaç fiyatında hükümet doğru olanı yapıyor
PROF. Osman Müftüoğlu, ilaç fiyatları konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Sağlık Bakanlığı’nın attığı adımlara dikkat çekti:
- Söz konusu kurumlar ilaç fiyatı konusunda doğru olanı yaptı. Gerçekten ilaç fiyatları yüksekti. Hâlâ yüksek olanlar var.
Bu noktada orjinal ilaç üreticilerine yüklendi:
- Yeni geliştirilen ilacın fiyatı konusunda şirketler insaf sınırlarını zorlayabiliyor. Bunu anlamak da pek kolay olmuyor. Çünkü, karşılaştırma şansı yok.
Bu konuda meslektaşlarına da gönderme yaptı:
- Doktor arkadaşlar genellikle ilacı yazarken fiyatına bakmaz.
Türkiye’nin doktorlara dönük kongreler konusunda “cennet”e dönüştüğünü vurguladı:
- İlaç şirketleri doktorların kongre giderlerini karşılamak için yarışa girerler. Oysa bu giderleri ortadan kaldırsalar, ilaç fiyatlarını biraz daha indirebilirler.
Sigortaya hâlâ yabancı ilgisi var
ERGO Grubu Türkiye CEO’su Akın Kozanoğlu, söze sigorta sektöründeki büyüme trendiyle girdi:
- Sektörde yüzde 23-24 büyüme yaşanıyor. Yüzde 16 dolayında reel büyüme söz konusu.
- Yıllık prim üretimi ne kadar?
- 16 milyar lira gibi görünüyor.
- Ergo’da hedeflere uygun yol alabiliyor musunuz?
- 2010, sigorta sektörü için toparlanma yılı oldu. Biz de önümüze 3 yıllık bir toparlanma hedefi koymuştuk. 2 yılı geride kaldı. Hedefimize uygun yol alıyoruz.
- Sektöre yabancı sermaye ilgisi hâlâ var mı?
- Yabancıların ilgisi sürüyor. Ancak, vitrinde olan şirket yok gibi.
Akın Kozanoğlu, Avrupa merkezli krize dikkat çekti:
- Dışarıdaki kriz, Türkiye’de en az sigorta sektörünü etkiler.
Sektörde bir süredir tartışılan konuya değindi:
- Trafik sigortasında yüzde 10-15 payın peşin olarak SGK’ya gitmesi söz konusu olacak.
- Bunun karşılığında da trafik kazaları sonrası yaralanmalarda tedavi giderleri SGK tarafından karşılanacak değil mi?
- Evet... Ancak, miktar konusunda tereddüt var... Çünkü, sektörden SGK’ya yılda 500 milyon lira kaynağın gitmesi söz konusu.
- Çok mu yüksek?
- Yüksek görünüyor...
Sonra konuya iki yönlü baktı:
- Birincisi, trafik kazaları sonrası tedavi giderleri bizim için öngörülemez şekilde. Kazadan 10 yıl sonra bile ölüm veya sakatlık halinde karşımıza çıkabiliyor. Oysa bu modelde önceden kaynak kesildiği için sürprizle karşılaşmak söz konusu değil.
- İkincisi, sektörümüzden önemli bir peşin kaynak SGK’ya gidiyor. En azından oran konusunu dikkatli şekilde gözden geçirip, belirlemek gerekiyor...
Yabancı ilgisinin sürmesi, sigorta sektöründe hâlâ gidecek çok yol olduğunu gösteriyor...
Trafikte SGK’nın devreye girmesi, kaza geçiren açısından daha uygun çözüm gibi duruyor...
Paylaş