Koç, Karamehmet’in borcunda ne kadar indirim yapacak
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
İLK uyarı geçen cuma Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin’den geldi: ‘Yapı Kredi Bankası masada fazla kaldı...’
Ardından pazar günü benzeri uyarıyı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk yaptı. Bunun üzerine pazar gecesi TMSF Başkanı Ertürk’ün telefonu çaldı: ‘Yapı Kredi anlaşmasını imzalıyoruz...’
Ve satış kesinleşti:
Yapı Kredi’nin yüzde 57.42’si 2 milyar 21 milyon Euro’luk toplam fiyat üzerinden Koç-Unicredito ortaklığına ait Koç Finansal Hizmetler’in oldu.
Böylece Dışbank’ın Fortis Bank’a 985 milyon Euro’ya satış kararından itibaren Yapı Kredi’nin fiyatında yükselme beklentileri boş çıktı.
Yapı Kredi için 30 Haziran 2004 bilançosuna göre belirlenen 2 milyar 50 milyon Euro’luk toplam değerden 29 milyon Euro indirim yapılmıştı.
Yapı Kredi gibi, piyasa payı yüzde 8-9’u bulan, bireysel bankacılıkta sektörün önünde koşan bir kurumun fiyatını 2 milyar 21 milyon Euro’da tutan önemli etkenler vardı. Bunlara göz atalım:
SÜRE BASKISI: BDDK ve TMSF’yle yapılmış anlaşmalar, Çukurova Grubu’nu Yapı Kredi’deki hisselerini bir an önce satmaya zorluyordu. Grup bu süreyi zaten sonuna kadar kullandı. Karamehmet, ‘tok satıcı’ gibi davranamadı.
BORÇTA İNDİRİM: Çukurova Grubu’nun BDDK eliyle Yapı Kredi’yle yaptığı ‘İstanbul Yaklaşımı’ anlaşmasına göre, 15 yıl vadeye yayılmış, 2 milyar doları biraz aşan borcu vardı. Grup, bunun 200 milyon dolarlık bölümünü ödedi. Çukurova Grubu, bankadaki yüzde 44.53 hissesi karşılığında Koç-Unicredito’dan 1 milyar 160 milyon dolar artı TMSF’den artan 90 milyon doları alacak. Bu para Çukurova’nın kasasına ya da patronu Karamehmet’in cebine girmeden borca mahsuben Yapı Kredi’ye dönecek. Yapı Kredi’nin yeni sahipleri, 1 milyar 250 milyon doları ‘toptan ödeme’ olarak değerlendirip, Çukurova Grubu’nun borcundan 150-200 milyon dolar dolayında indirim yapacak. Kalan 400 milyon dolar dolayındaki borç ise yeniden ‘İstanbul Yaklaşımı’ çerçevesinde yapılandırılacak.
TURKCELL OPSİYONU: Koç-Unicredito ortaklığı, Çukurova’ya Yapı Kredi’ye ait yüzde 13’lük Turkcell hissesi ile Digitürk, Süperonline ve Fintur hisselerinin satışı için ‘opsiyon’ (öncelikli alım hakkı) tanıyacağını duyurdu. Turkcell hisseleri için bankanın devrinden itibaren 12 ay, diğer şirketler için 4 ay süre tanınacak. Bu, özellikle Turkcell hisseleri için Çukurova’ya ciddi indirimli alım olanağı sağladı. Ayrıca Koç Grubu, daha önce, ‘ikinci altı aylık bölümde faiz işletiriz’ demesine karşın, Turkcell hisseleriyle ilgili opsiyon açıklamasında faizden söz etmedi.
TMSF’YE 245 MİLYON DOLAR: Yapı Kredi’nin yüzde 12.89 hissesi de Pamukbank’tan dolayı TMSF’de bulunuyor. Bu satıştan TMSF’ye de 245 milyon dolar dolayında kaynağın gitmesi söz konusu olacak.
TURKCELL SATIŞI: Turkcell Holding’in yüzde 52’lik hissesi kararlaştırıldığı gibi 3.1 milyar dolara satılırsa, buradan Yapı Kredi’nin kasasına yüzde 20’lik payı karşılığında 1.2 milyar dolar girecek. Bu satışın Yapı Kredi’ye sağladığı kaynaktan Çukurova Grubu’na düşen temettü hakkı da ayrıca değerlendirilecek.
ÇALIŞANLARIN SANDIĞI: Yapı Kredi’nin fiyatı belirlenirken ilk gündeme gelen sorunlardan biri de Fiskobirlik alacağı ile çalışanların emekliliğini düzenleyen sandık oldu. Çalışanların sandığı da ‘sosyal güvenliği tek çatı’ tasarısı kapsamında yeni sisteme devredileceğinin ortaya çıkmasıyla çözüme yaklaştı.
Durumun özeti bu. İki taraf günlerce pazarlık yaptı, bu sonuca ulaştı.
Yapı Kredi satışında ‘borç indirimi’, ‘kalan borcun yine uzun vadeye yayılması’, ‘Turkcell opsiyonu’ gibi avantajları da göz önünde tutalım...
Yapı Kredi ucuz mu, değil mi, öyle karar verelim...
Arıya şeker şerbeti yedirmekle arısız ‘bal’ üretmek aynı mı
BİR süre önce arkadaşımız Yelda Ataç, Tarım Bakanlığı’ndan aldığı listeyi geçti: ‘İşte sahte balcılar...’
Haber iyiydi ama o kadar marka ve şirketi deşifre ederken dikkatli olmak gerekiyordu. Yayınlamakta tereddüt ettik. Derken Yelda Ataç haberi Tarım Bakanı Sami Güçlü’ye dayandırarak geçti, Hürriyet’e sürmanşet oldu.
Tarım Bakanlığı laboratuvarları üç tür ‘sahte bal’ belirlemişti:
* Arıya şeker şerbeti veya glikoz yedirip, bal elde edenler.
Arı olmadan, glikozla bala benzer ürün elde edip, bal diye satanlar.
Sahte-gerçek bal karışımı yapıp satanlar...
Ancak, Tarım Bakanlığı ‘sahte balcılar’ listesini yayınlarken, marka-şirket bazında bu ayırımı yapmadı. Kimin ‘arısız bal’ ürettiğini, kimin falsosunun arıya şeker şerbeti yedirmek olduğunu öğrenemedik.
Üstelik isim ve marka benzerliklerine de pek özen gösterilmedi. Örneğin Binbirçiçek gibi bir marka, Gaziantep’teki taklidine kurban edildi.
‘Sahteciler’ listesi daha dikkatli yayınlanamaz mıydı?