Hemşirelik öne çıksın diye 35 yılda 25 milyon dolar harcadı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
KOÇ Holding’in kurucusu Vehbi Koç’un büyük kızı Semahat Arsel, 1950’li yıllarda geçirdiği rahatsızlık üzerine yurtiçinde ve dışında uzun süre tedavi gördü.
O dönemde 9 ameliyat geçirdi, uzun yıllar doktor ve hemşirelerle içiçe yaşadı. Hem Türkiye’deki hem de başta ABD olmak üzere yurtdışındaki doktor ve hemşireleri gözledi.
Semahat Arsel, o sıkıntılı dönemler sırasında hemşirelik mesleğiyle ilgilenmeye başladı, Türkiye’de bu mesleğe neredeyse "hor" bakıldığı üzerinde durdu. Bir plan yapıp, 1970’li yılların başında babası Vehbi Koç’un karşısına çıktı. Hemşirelik mesleğinin önemini anlattıktan sonra isteğini iletti:
- Hemşirelik mesleğini Türkiye’de önemsetmek, bu meslek mensuplarına destek vermek için bazı adımlar atmak istiyorum.
- Anlaşıldı, sen bu işi kafaya koymuşsun...
Semahat Arsel’in ilk yaptığı, Vehbi Koç Vakfı’nda ayrı bir fon oluşturmak oldu. Bir de "Hemşirelik Komitesi" topladı:
- O günlerde hemşirelik mesleği ile ilgili ders kitabı eksikleri olduğunu da gördük. İşe bu konudaki katkılarla başladık.
Kurulan özel fondan her yıl 70’ten fazla hemşirelik yüksek okulu öğrencisine burs verilirken Arsel, hedefine eğitim ve araştırma merkezi kurmayı, bir de hemşirelik okulu açmayı koydu.
1992’de Semahat Arsel Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Merkezi (SANERC) kuruldu, hedefi belirlendi: "Mevcut hemşirelerin bilgi ve becerilerini yenilemek, geliştirmek ve güncelleştirmek."
SANERC, yurtiçi ve yurtdışında kurs, eğitim ve kongrelerde hemşirelere katkı sağladı. SANERC’in eğitim programlarından 2009 Ekim ayına kadar 7 bin 800 hemşire yararlandı. 1999’da Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu eğitime açıldı. Arsel, şu noktanın altını çizdi:
- Hemşirelik mesleğine yürekten inanan ve isteyen, yetenekli, maddi olanakları kısıtlı az sayıda öğrenciyi seçeceğiz. Hayalim "geleceğin hemşire profili"ni yakalayabilmek.
Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu, 10 yılda 258 öğrenci kabul etti, 173’üne tam burslu eğitim fırsatı tanıdı. Arsel, bu süreçte bir konuya daha odaklandı:
- Hemşirelik uzun yıllar 1954’te çıkarılan Hemşirelik Kanunu ile yönetildi. Kanun çağa uymalı.
Hemşireleri çatısı altında toplayan örgütler ve Sağlık Bakanlığı birlikte çalıştı, 2007’de yasal altyapı oluştu. Ancak yasa istendiği şekilde devreye giremedi. Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu’nun 10’uncu yılı fırsatını değerlendiren Semahat Arsel, bir kez daha anımsattı:
- Hemşirelerin görevleri, sorumlulukları, eğitimlerine, pozisyonlarına göre tanımlanmalı. Kanunun uygulanmasını sağlayacak yönetmelik ve tebliğler devreye girmeli.
Arsel’i dinledikten sonra, 1974’ten bu yana harcadığı parayı merak ettim:
- Hemşirelik mesleği için ne kadar maddi katkınız oldu?
Sözü Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım’a bıraktı:- 35 yıllık süreçte okul binası dahil 20-25 milyon doları buldu.
Arsel, hemşirelik için 25 milyon dolar yatırmış, harcama temposu aynen sürüyor...
Bir de yasal alt yapı şu tempoya uysa...
Açık var diye sağlık meslek lisesi mezunu hemşire sayılıyor
SEMAHAT Arsel Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Merkezi’nin (SANERC) Direktörü Marziye Üstündağ, önce rakamları sıraladı:
Türkiye’de 129 bin 759 hemşirelik okulları ve sağlık meslek lisesi mezunu var.
Bunların 108 bin 196’sı şu anda görev yapıyor.
Toplam hemşire ihtiyacı 200 bini aşıyor.
Türkiye’de hemşire başına 763 hasta düşüyor. Avrupa Birliği’nde bu rakam 149 düzeyinde bulunuyor.
Sonra, 2007’de çıkan Hemşirelik Kanunu’ndaki bir ayrıntıya dikkat çekti:
Kanun, 5 yıl daha sağlık meslek lisesi mezunlarının hemşirelik yapmasına olanak tanıyor. Bu durum, hemşire açığından kaynaklanıyor. Daha sonra yüksek okul mezunu olmayan hemşirelik yapamayacak.
Marziye Üstündağ, hemşirelik mesleğinde eğitim düzeyinin bir an önce yükselmesinden yana:
Hemşirelik artık aktif rol gerektiriyor. Sadece talimat alan değil, yöneten pozisyona geçiyor.
Vehbi Koç Vakfı Başkanı Semahat Arsel de yeniden anımsatılmasını rica etti:
Hemşirelik mesleğini hak ettiği düzeye çıkarmak için gerekenleri kısa sürede yapalım.
Mudo ilk dış mağazayı Kazakistan’da açacak
FİNANSBANK’ın IMF-Dünya Bankası toplantısı nedeniyle düzenlediği davette Mudo’nun patronu Mustafa Taviloğlu’nu Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’la sohbet ederken gördüm. Yanlarına gidince Taviloğlu heyecanla bana döndü:
- Astana’da (Kazakistan) mağaza açmaya hazırlanıyorum. Fettah Tamince (Rixos’un patronu) çok ısrar etti. Onun yaptığı "çadır"da 2 bin metrekarelik bir mağaza açacağım.
- Mağaza ne zaman devreye girecek?
- Sanırım 2010 Şubatı’nda açarız.
- Yurtdışında ilk mağaza mı olacak bu?
- Evet... İlk kez yurtdışında mağaza açmış olacağız.
- Devamı gelecek mi?
- Başta Rusya olmak üzere bölgede devamı gelebilir...
Tuncay Özilhan takıldı:
- Ne o, artık yatırımları yurtdışına mı kaydırıyorsun?
- Hayır hayır... Biz Türkiye’de de işimize devam ediyoruz.
Kazakistan, Mudo için yeni bir açılım olacak... Türk işadamlarının yurtdışına kol kola gidişinin bir başka örneği sergilenecek...