Paylaş
- AK Parti Mersin Milletvekiliyim. Mersin İdmanyurdu’nun başarısında benim önemli rolüm var, oraya gitmeliyim.
Aynı şeyi Kale Grubu için de düşündü:
- Ertesi gün İzmir’de Pratt&Whitney’le ortak yatırımının temel atma töreni var. Bu ortaklığın temellerinde benim de katkım bulunuyor. Onları da kırmamam gerekir.
Hemen danışmanlarını harekete geçirdi:
- Bütün şirketlere bakın. Önce Mersin’e gideceğim. Sonra da İzmir’e geçeceğim. Uygun uçuşlar var mı?
Kısa süre sonra olumsuz yanıt iletildi. Bunun üzerine uçak sahibi iki işadamını aradı:
- Ankara’dan önce Mersin’e, sonra da İzmir’e gitmem gerekiyor. Uçağınız müsait midir?
İlk işadamı bir-iki saat müsade istedi, dediği zaman dilinde yanıt verdi:
- Sayın Bakanım, uçağımızın ön lastiği patlamış. Bakımda da sıra varmış. Sanıyorum size yetişmeyecek.
Kürşad Tüzmen, bunun üzerine “KT” plakalı VIP minibüsünü hazırlattı, direksiyona kendisi geçip yola koyuldu. Ankara dışına tam çıkmak üzereyken diğer işadamının aradığını gördü, biraz yavaşlayıp telefonu açtı:
- Sayın Bakanım, biz bugünkü durumlara sizlerin desteğiyle geldik. Her şeyimiz sizin emrinizde. Yalnız uçağı bizim çocuklar CHP’ye kiralamışlar. Çok özür dilerim.
- Teşekkür ederim arkadaş...
İki uçak sahibinden aldığı olumsuz yanıta üzülen Tüzmen, bir yandan gaza basıp hızını artırdı, diğer yandan karar verdi:
- Bir an önce kendi uçağımı almalıyım.
Kürşad Tüzmen’le Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 66’ncı Genel Kurulu’nda karşılaştık. TOBB ETÜ’nün (Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi) spor salonuna girerken Tüzmen laf attı:
- Bakanlığım döneminde sık sık görüşürdük.
O sırada yanında TÜRKONFED’in yeni başkanı, Ece Seramik’in patronu Erdem Çenesiz de vardı. Hemen uçak öyküsünü anlatıp, cebinden uçuş brövesini çıkardı:
- İlk işim kendi kullanacağım 3-4 kişilik küçük uçaklardan almak olacak. Öyle pahalı birşey değil. İkinci elde, 150 bin liraya bulabilirim.
Erdem Çenesiz de cebinden uçuş brövesini çıkarıp gösterdi:
- Ben de uçabiliyorum Sayın Bakanım...
İki işadamından, “Uçağımız uygun değil, özür dileriz” yanıtı almak, Kürşad Tüzmen’i epey hırslandırmış...
O, bu yanıtları en azından iktidar milletvekilliği sürerken bile almış.
AK Parti, önümüzdeki dönem için Tüzmen’i aday da göstermedi.
Bu durumda o işadamları belki de Tüzmen’in telefonlarına bile çıkmayacak.
Bakalım Tüzmen, o sinirle karar verdiği “uçak hayali”ne ne zaman kavuşacak...
Siz ne biçim bir insansınız
ORHAN Yavuz’a ait ve Yönetim Kurulu Başkanlığını eski ANAP’lı bakanlardan Kazım Oksay’ın yürüttüğü Orya Enerji’nin Kastamonu’daki Cide Hidroelektrik Santralı projesine ilişkin yazıma gelen çok sayıda tepki mesajlarından birinin başlığı aynen şöyle:
- Yahu, siz ne biçim bir insansınız?
Okurum, mesajını şöyle sürdürmüş:
- 9 bin ağaç kesiliyor ve 182 bin lira ödeniyor. Sanki doğa katliamının parası varmış gibi bir de, “Köylülere bedava odun dağıtmak yeter mi?” diye soruyorsunuz. Ayıptır, yazıktır, günahtır.
Orya Enerji Genel Koordinatörü Emin Birol Ünal, sohbet sırasında bölgede 9 bin ağaç kestiklerini belirtip, eklemişti:
- Orman İdaresi’ne bunun için 182 bin lira ödedik. Kesilen ağaçları köylülere bedava odun olarak dağıttık.
Yazımın bir bölümünde bu sözleri aktarıp, sonuna okurumun dikkatini çeken soruyu eklemiştim. Okuruma şu yanıtı verdim:
- O soruyu, “Cide HES’i yapmanın yolunu açmak için köylüye bedava odun dağıtmak yerel olabilir mi” şeklinde de değerlendirmek mümkün. Neden beni anında “doğa düşmanı” ilan ettiniz?
Orya Enerji ve Cide HES’le ilgili yazıma bu tür bireysel eleştiri ve tepkilerin yanısıra LOÇ Vadisi Koruma Platformu’ndan da yanıt geldi:
- Cide HES’e karşı 15 Aralık 2009’da 233 kişi ile Kastamonu İdare Mahkemesi’ne hem yürütmeyi durdurma ve ÇED iptal davası açtık. Mücadelemizde hukukun üstünlüğüne ve yasalarımıza güvendik.
Açıklamada Orya Enerji’nin tutumuna dikkat çekilmiş:
- Dava süreci devam ederken iş makinelerini topraklarımıza soktular. 9 bin ağacın yerine para verip, yeni ağaç dikildiğini söyleyerek suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışıyorlar.
Şirketin İstanbul’daki merkezinin önünde gerçekleşen eyleme de değinmişler:
- 28 gün boyunca şirketin önünde oturma eylemi yaptık. Kar yağdı, yağmur yağdı üşüdük. Slogan ve horonlarla ısındık. Sonunda açtığımız davalardan bizim açımızdan mutlu haberleri aldık.
Açıklamanın son bölümünde şunlar dile getirilmiş:
- Orya Enerji ve benzeri firmalar enerji elde etmek için topraklarımıza hukuk tanımadan giriyor. Bizler yaşam alanlarımıza sahip çıkıyoruz.
Yazımın çıktığı gün Kastamonu TV’ye bağlandım, TEMA Vakfı Onursal Başkanı ve Tekfen Holding’in kurucularından Nihat Gökyiğit’in şu sözlerini anımsattım:
- Türkiye, sanıldığı gibi su zengini değil. Suyumuzu barajlarla biriktirmek zorundayız. Barajlar planlanırken, artısı-eksisi, doğayı ne kadar değiştirdiği iyi hesaplanmalı. Ona göre karar verilmeli. HES’lere tümüyle karşı çıkmak da doğru değil, gözü kapalı baraj yapmak da.
Bu işte “en doğru yol”u bulmak devlete düşüyor... Tüm taraflar bir araya gelsin, hem genel, hem yerel stratejiler çizilsin, ona göre yol alınsın...
Paylaş