Paylaş
Çok geçmeden Malatya Valisi Ulvi Saran aradı:
- Uluslararası Film Festivali düzenleyelim dedik, karşımıza Ermenistan çıktı.
- Nasıl oldu bu iş?
- Bir süredir hazırlığını yapıyorduk. İlk festivali de kasım ayı sonunda gerçekleştireceğiz.
- Ermenistan’ın itirazı ne olacak?
- Bizim festivalin adıyla onlarınki aynı değil. Ermenistan’ınki “Erivan Altın Kayısı Film Festivali”...
- Siz nasıl bir isim belirlediniz?
- Malatya Uluslararası Film Festivali. Amblem olarak kayısıyı seçtik. Ayrıca, kazananlar “Altın Kayısı Ödülü” alacak.
Ulvi Saran, Türkiye’deki diğer festivallerden örnek verdi:
- Antalya’da düzenlenen
film festivalinde ödül “Altın Portakal”dır. Adana’nınki ise “Altın Koza”dır.
Vali, Malatya’nın en önemli özelliğini de anımsattı:
- Malatya, dünya kayısı başkentidir. Malatya’da Avrupa Birliği normlarına göre kayısı coğrafi işaret olarak tescil edilmiştir. Yarışmamızda amblem ve ödül olarak kayısıyı kullanmaktan daha doğal ne olabilir?
- Ermenistan’da “Erivan Altın Kayısı Film Festivali” düzenlendiğini biliyor muydunuz?
- Evet, uluslararası arenada adı duyulan bir etkinlik. Ancak, tekrar etmeliyim, bizim festilavin adında “Altın Kayısı” yok.
Ermenistan’a hiç gitmedim, Erivan’ı görmedim. Ancak, birkaç yıl önce Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD) Başkanı Yunus Akdaş’la birlikte mağaza açılışına giden tiyatro sanatçısı Kenan Işık’tan Erivan izlenimlerini dinledim:
- Bir-iki eve konuk olduk. Bahçeleri gezdik. Sanki Malatya’yı alıp oraya taşımışlar gibi... Kayısı bahçeleri de var.
Malatya Valisi çıkan tartışmadan memnun:
- Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Ermenistan’ın çıkardığı tartışma, bizim festivalin adını biraz daha iyi duyurmamızı sağladı.
Ermenistan’daki Malatyalılar öne çıksa, Erivan’la Malatya ayrı ayrı düzenledikleri film festivaline dönük ortak projeler geliştirseler daha iyi olmaz mı?
Şikâyet etmeye hakkımız yok yüzde 35 büyüyoruz
FRANSA’nın başkenti Paris’te Dice Kayek markasını yaratan Ece-Ayşe Ege kardeşlerin “İstanbul Contrast” sergisini geçen yıl ekim ayı başında Ritz Otel’in bir salonunda izledim.
Ece ve Ayşe Ege, sergiyi Paris Moda Haftası ve Fransa’da Türkiye Mevsimi final etkinlikleri kapsamında düzenlemişlerdi. Paris’teki Ritz Otel’in Türk Genel Müdürü Ömer Acar kapılarını açmış, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi ile İstanbul Tekstil ve Hammadeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle de az da olsa “destek” onayını vermişti. Uludağ İçecek’in Genel Müdür Yardımcısı Ömer Kızıl da onları yalnız bırakmamıştı.
10-15 gün kadar önce Ayşe Ege’den mesaj aldım:
- Paris’te izlediğin “İstanbul Contrast”ı İstanbul’da da sergileyeceğiz.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, sergiyi destek kapsamına almış, Yönetim Kurulu Başkanlığını Oya Eczacıbaşı’nın yürüttüğü İstanbul Modern de etkinlik takvimine “İstanbul Contrast”ı yerleştirmişti.
Geçen hafta İstanbul Moda Haftası etkinlikleri, defileler birbiriyle
yarışırken, Ece-Ayşe Ege’nin sergisi de 19 Eylül’e kadar izleyicilerini beklemek üzere açıldı.
Açılış akşamı gidip, sergiyi gezdim, Ece-Ayşe Ege kardeşler hemen sordu:
- Sergimizi Paris’te görmüştün. Yorumun ne?
- Sergi İstanbul Modern’e daha çok yakışmış. Paris’te Ritz Otel’in bir odasına sıkışmakla İstanbul Modern’in profesyonel ortamında sergilemek hiç de aynı değil.
Ayşe Ege’ye sordum:
- Yeni planlarınız var mı?
- Sergimizi belki dünyanın başka merkezlerine de taşıyacağız.
Sergiyi gezerken Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı ve Koton’un Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz’la karşılaştım:
- İşler nasıl? Piyasa nasıl görünüyor?
Önce bir-iki sorundan söz edecek gibi oldu ama durdu:
- Şikayet etmeye, dert yanmaya hakkımız yok. Bu yıl Koton olarak yüzde 35 büyüyoruz.
Aynı soruyu iki akşam sonra Malatya Eğitim Vakfı’nın (MEV) iftarında amiral markası LC Waikiki olan Tema Mağazacılık’ın Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük’e yönelttim:
- Bu yıl yüzde 50 büyüyoruz. Ciromuzun 1.5 milyar dolara çıkmasını bekliyoruz.
Geçen hafta İstanbul Moda Haftası, ona eşlik eden fuar, CNR’da da bir başka fuar vardı... Yani, Türk hazır giyim ve modacıları, geçen hafta epey moral depoladı.
Tema Mağazacılık yüzde 50, Koton yüzde 35 büyüyorsa, diğer markalardan da benzeri sinyaller geliyorsa, Türk hazır giyim ve modasının önü açık demektir...
10.5 milyon doktorların değil fakültenin geliri
İNÖNÜ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki öğretim üyelerinin tümünün “tam gün” çalıştığını yazıp, fakültenin aylık gelirinin 10.5 milyon lira olduğunu Rektör Prof. Cemil Çelik’e dayanarak aktardım.
Ancak, bazı okurlar sadece başlığı okuyup yüklenme yolunu seçmiş:
- Doktorlar üniversitede aylık 10.5 milyon lirayı nasıl kazanır. Eski-yeni rakam karmaşası yapmışsınız.
Hayır, karmaşa yok... Öğretim üyeleri “tam gün” çalışıyor, fakülte ayda 10.5 milyon lira kazanıyor...
İstanbul Moda Haftası 150 yabancı gazeteciyi 400 bin Euro’ya ağırladı
KOTON Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, Dice Kayek’in “İstanbul Contrast” sergisinde karşılaşınca, İstanbul Moda Haftası kapsamındaki defileyi anımsattı:
- Haftanın kapanış defilesi “Koton Beach Wear Yaz 2011” olacak, bekliyoruz.
Allessandra Ambrosio’nun da podyuma çıktığı defilenin girişinde epey kuyruk oluştu, ilgi neredeyse izdihama dönüşecekti. Defile çıkışında İstanbul Moda Haftası’nın mimarları arasında yer alan Cem Kaprol yanıma geldi:
- Moda haftası ve fuarın çarpan etkisi çok büyük olacak.
- Ne anlamda?
- Hafta boyunca 150 yabancı gazeteciyi ağırladık. Bize faturası 400 bin Euro oldu.
- 150 yabancı gazeteci oldukça önemli.
- Katılımcı firmalar ayrı ayrı bu gazetecileri çağırmaya kalksa hem getiremez, hem de faturasını tek başına karşılaması rantabl olmazdı.
150 yabancı gazetecinin Türk modasıyla ilgili yansıttıklarını, Cem Kaprol’ün “çarpan etkisi” gözüyle değerlendirmek gerek...
Paylaş