Dünyada 1 trilyon dolarlık örgütü yönetiyoruz, içerde 100 milyar dolara ulaşırız

- Faktoring sektörünün dünyadaki hacmi 2 trilyon doları aşıyor. 68 ülkedeki FCI üyelerinin oluşturduğu hacim 1 trilyon dolar dolayında bulunuyor.
- Ne zamandan beri başkansınız?
- Haziran 2011’de seçildim. 2 yıl görevde kalacağım.
Türkiye’nin faktoring dünyasındaki yerine dikkat çekti:
- Avrupa’da 6’ncı, dünyada 12’nci sıradayız. İhracat faktoringi liginde Çin’den sonra dünyada 2’nci durumdayız.
İhracatçı açısından faktoringin avantajına vurgu yaptı:
- Kredi sigortası ihracatın yüzde 90’ını, Eximbank yüzde 80-90’ını, faktoring şirketleri ise yüzde 100’ün garanti eder. İhracatçının alacağını tahsilde zorlanması halinde vade+90 günde ödemeyi yaparız. Diğerlerinde süre vade+180 güne kadar çıkar.
- Türkiye’de faktoring hizmeti veren kaç şirket var?
Faktoring Derneği Başkanı Zafer Ataman yanıtladı:
- 76 şirket faaliyet gösteriyor. Bunlardan 63’ü derneğimize üye. Uluslararası işlem yapanların sayısı da 20. Faktoring hizmeti alan şirketlerin sayısı da 70 bin dolayında.
- Faktoring sektörünün devreye girdiği işlemlerin toplam büyüklüğü ne kadar?
- 30 milyar doları aşıyor. Ancak bu rakamın 100 milyar dolara ulaşması mümkün.
- Nasıl olacak?
- Şu anki halimizle bile Türkiye’nin bankalardan sonraki en büyük finansal kuruluşlarıyız. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) tabiyiz. Yani, banka gibi muamele görüyoruz. Ancak, bankalara tanınan vergi avantajları bizde yok. Eğer bankalardaki vergi istisnaları bize de yansıtılırsa birkaç yıl içinde rahatlıkla 100 milyar dolara çıkarız.
Zafer Ataman, şu noktanın altını çizdi:
- Sektörümüz BDDK denetimine girince hem dünyada, hem Türkiye’de saygınlık kazandı, güven oluştu. Bir de yasamız çıkarsa sektörümüz Türkiye’deki potansiyeli daha iyi şekilde ortaya çıkarır.
- Faktoring işi hâlâ kimilerinin gözünde karanlık bir iş gibi duruyor değil mi?
Faktoring Derneği Genel Sekreteri Filiz Ünal araya girdi:
- Bu imajı düzeltmek için epey çaba harcıyoruz ama hâlâ öyle düşünenler de var.
Zafer Ataman, iş dünyasındaki şu bakıştan yakındı:
- Bir şirket eğer faktoring şirketiyle iş yapıyorsa, “Bakın, faktoringe düşmüş” şeklinde tanımlamalar yapanlar var. Yani, faktoring şirketlerinden finansal destek alan şirketlerin sıkıntıda olduğunu sanıyorlar. Oysa aczin finansmanı bizim işimiz değildir.
Faktoringin reel sektöre yararına vurgu yaptı:
- Faktoring, reel sektörün önünü açacak yollardan biridir. Bir anlamda işletme sermayesi sağlarız. Bankalarla reel sektör arasında köprü gibiyiz. O yüzden bankaların da faktoring şirketleri vardır.
KOBİ’lerle ilişkilerine işaret etti:
- Biz KOBİ’lerin dostuyuz...
Bunları dinlerken FCI Başkanı Çağatay Baydar’ın verdiği sunum kitapçığındaki faktoring tanımına baktım:
- Adına faktor denilen gerçek veya tüzel kişi ile açık hesap esasına göre müşterisine vade tanıyarak satış yapan bir mal veya hizmet satıcısı arasında yapılan ve satışı yapılmış yada yapılacak mal veya hizmetlerden doğan kısa vadeli alacaklarla ilgili olarak faktorün verdiği hizmetleri kapsayan bir anlaşmadır.
Türk faktoring sektörü dünyadaki örgütü yönetiyor, BDDK şemsiyesini sağladığı güvenle reel sektörü daha fazla iş yapmaya çağırıyor:
- Faktoring, ticaretin çarkını döndürür...

Bahçeşehir’e 3’üncü gişe para için değil kaldırsak TEM’de trafik beter olur

ULAŞTIRMA, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım, geçenlerde Hürriyet Gazetesi’ni ziyarete geldiğinde beni de yakından ilgilendiren, ancak bölgede ikamet edenlerin merak ettiği konuyu açtım:
- TEM’in Bahçeşehir bölgesine 3’üncü gişeleri de açtınız... Hem para ödüyoruz, hem de sürekli tıkanan trafik çilesi yaşıyoruz.
- Bahçeşehir bölgesine 3’üncü gişeyi yapmamız para için değil, bölgedeki giriş çıkışları rahatlatmak için.
- Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanıyken, “Bahçeşehir gişelerini kaldıracağız” demiş, bu yönde çaba harcamıştı. Ancak, yapamadı.
- Aslında Bahçeşehir bölgesindeki gişeler para anlamında bizim açımızdan çok da önemli değil. Gişeleri kaldırsak, TEM’deki trafik şimdikinden daha kötü olur...
Erdoğan Bayraktar, Avrupa yakasında İstanbul’a giriş gişelerinin Silivri’ye alınmasından bile söz ediyordu...
Binali Yıldırım, “Asıl amaç para değil” deyip, çözümü 3’üncü köprü ve bağlantı yollarının kamyon-TIR yükünü alacağı günlerde görüyor...

Bir süper modelin eli veya ayağı olun

ÜNLÜ manken Tülin Şahin, Doğan Kitap’tan çıkan “Top Model” kitabını imzalayıp gönderirken bana şöyle bir not yazmış:
- Model adaylarına “Bol bol ekonomi sayfası okuyun” tavsiyesinde bulunuyorum.
Tülin Şahin’le Ayşen Zamanpur’un Silk&Cashmire’nin İstanbul Kapalıçarşı mağazasının açılışında karşılaştığımızda şöyle demişti:
- Gazetelerin ekonomi sayfalarının iyi okuyucularından biriyim.
O ekonomi sayfalarıyla bu kadar yakından ilgili olunca ben de kitabına dikkatle baktım. Tülin Şahin, kitabında öncelikle kendi öyküsünü anlatırken, bazı bölümlerde manken olmayı düşünenlere önerilere yer vermiş.
Kitapta benim en çok ilgimi çeken bölümün başlığı şöyle:
- Bir süper modelin eli ve ayağı olun...
Tülin Şahin, bu bölümde önce şu soruyu sormuş:
- Eliniz, ayağınız güzel mi?
Sonra da bunun yaratacağı fırsata değinmiş:
- O zaman bir süper modelin eli veya ayağı olabilirsiniz. Çünkü, bir insan süper model de olsa, bazı yerlerinde kusurları görülebilir. Diyelim ki çok ünlü bir modelin yüzü çok güzel ama elleri pek o güzelliğe uyumlu değil. Böyle durumlarda çalıştığı ajansa kayıtlı güzel eli olanlar devreye alınır. Çekimlerde o güzel el, söz konusu ünlü modelin eline dönüşüverir.
Bunu anlattıktan sonra şu çağrıyı yapmış:
- Eliniz veya ayaklarınız için sürekli övgüler alıyorsanız hadi gelin bunu farklı bir şekilde değerlendirin.
Konuyla ilgilenecekler için adres de göstermiş:
- Dünyanın birçok yerinde “parts modelling” (vücut bölümleri modelliği) ajansları vardır. Bu ajanslarda modellerin sadece el, ayak, bacak, diş, saç, dudak fotoğrafları vardır.
Sonra şu soruyu ortaya atmış:
- Güzel ve dolgun dudaklarınız mı var?
Yeniden formülü ortaya koymuş:
- O zaman bu tür iş yapan bir ajansa başvurun... Belki de bir sonraki ruj reklamında sizin dudaklarınız yer alabilir...
Tülin Şahin’in kitabının bu bölümünü okuyunca merak ettim...
Türkiye’de kaç kişi sadece elinin, bacağının, ayağının, dişlerinin, saçlarının veya dudaklarının görüntüsüyle para kazanabiliyor?