Darwin’i kapaktan atınca bilim ’sevimli’ hale mi geldi hocam
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
SON günlerde Bilim ve Teknik Dergisi’nin kapağından ’Darwin’ konusunu çıkarttırıp, Genel Yayın Yönetmeni Dr. Çiğdem Atakuman’ı görevden alarak gündeme gelen TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Ömer Cebeci’yi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şubat ayı başında gerçekleşen Suudi Arabistan gezisinde tanıdım.
1980-1989 döneminde Kral Abdülaziz Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptığı için tam bir Suudi Arabistan uzmanı olan Prof. Ömer Cebeci, geziye TÜBİTAK Başkanı Prof. Nükhet Yetiş’le birlikte katılmıştı.
Aslında gezinin Riyad bölümünde Prof. Cebeci’yle pek konuşma fırsatı bulamamıştık. Cidde’ye geçince Cumhurbaşkanı Gül, İslam Kalkınma Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’yla yemek yemiş, sonra da Cidde Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki toplantıya geçmişti.
Biz Cidde’deki konuk evine girdikten sonra pek dışarı çıkma fırsatı bulamamıştık. Çünkü, 5-6 saat içinde oradan Mekke’ye hareketimiz söz konusu olacaktı.
Cidde’deki konuk evinde Prof. Ömer Cebeci’yle birlikte yemek yemiş, ondan hem Suudi Arabistan, hem de umre konusunda bilgiler almıştık.
Sonuçta vakit gelmiş, Güngör Uras, Ahmet Taşgetiren, Mustafa Karaalioğlu, Şeref Oğuz, Nuri Elibol, İbrahim Öztürk ve ben gazeteciler ekibi olarak ihrama girmiş, umre yapmak üzere yola çıkmaya hazır hale gelmiştik.
Prof. Ömer Cebeci, konukevi lobisinde bizi ihrama girmiş olarak görünce, birlikte hatıra fotoğrafı çektirmek istedi. Hemen birlikte poz verdik.
Suudi Arabistan dönüşü Prof. Cebeci, kendi fotoğraf makinesindeki fotoğraflarımızı bizimle paylaşmak üzere bir mesaj gönderdi. Fotoğraflarla gönderdiği notta şu bölüm dikkatimi çekmişti:
"Bilim, araştırma ve teknolojinin sadece üniversiteler ve bazı şirketlerde değil, tüm toplumda, aydın kesimde, gerçek kimliği ve önemi ölçüsünde algılanmasının toplumsal refahımız için elzem olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla bu konuların basında daha doğru ve ’sevimli’ yer almasına dair hislerimi sizlerle paylaşma fırsatını yakaladığımı düşündüm."
TÜBİTAK’ta Darwin kapağına sansürle patlayan tartışma üzerine, olayın kahramanlarından Prof. Cebeci’nin bu notlarını sizlerle paylaşma gereği duydum.
Prof. Cebeci gönderdiği mesajda iki noktaya özellikle vurgu yapmıştı:
Bilim-araştırma-teknolojinin gerçek kimliği ve önemi ölçüsünde algılanması, toplumsal refah için elzem.
Bilim-araştırma-teknoloji haberleri basında doğru ve ’sevimli’ yer almalı.
Prof. Ömer Cebeci’nin mesajını tekrar tekrar okudum. Aklıma şu soru takıldı:
TÜBİTAK dergisinde Darwin kapağını sansür etmek bilimi, teknolojiyi, araştırmayı ’daha sevimli’ hale mi getirdi hocam?
Bu tartışmayı yaratmanın Türkiye’de refahın artmasına bir katkısı olabilir mi?
2006’dan beri ’hibrid akü’ için çalışıyoruz
HÜRRİYET’in Emre Özpeynirci yönetimindeki Oto Yaşam Gazetesi’nin ’Otobil’ adlı yarışmasının bu yılki ödül töreninde Toyotasa Genel Müdürü İbrahim Orhon’la hibrid araçları konuşmuştuk.
İbrahim Orhon, Türkiye’nin hem benzinle, hem elektrikle çalışan çevreci araçların en azından aküsü üzerinde kafa yorması gerektiğini belirtmişti:
Bu konuda teknoloji geliştirip, dünyadaki hibrid araçlar trendini yakalamamız bizim açımızdan çok iyi olur.
Ben de kendisine hatırlatma yapmıştım:
Örneğin İnci Akü, bu tür çalışmalar yapıyor olabilir.
- Bazı çalışmalar var ama yüklenmek gerek.
Bunları konu eden yazım üzerine Manisa’da ve Ukrayna’da üretim yapan İnci Akü’nün Genel Müdürü Göksel Paker aradı:
2006’dan beri hibrid aküler üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Ford Otosan’ın önderlik ettiği bir projede görev aldık. Geliştirdiğimiz akü test de edildi.
- Peki seri üretime dönük yatırım düşünüyor musunuz?
Biz Ford Otosan, Tofaş, Mercedes kamyon ve otobüslerine ’start’ diye nitelidiğimiz fabrika çıkışındaki aküleri veriyoruz. İran ve Rusya’daki bazı üreticilerle de aynı şekilde bağlantımız var. Yakında Avrupa’da da Peugeot’a ’start aküsü’ göndereceğiz. Şirketimiz elbette hibrid akünün seri üretimini öngörüyor.
- Bunun için ne kadar yatırım yapmanız gerekecek?
Hibrid aküyle ilgili iki farklı teknoloji var. Birisi ’nikel metal’, diğeri de ’lityum iyon’. Bu teknolojilerden hangisinin öne çıkacağına bakacağız. Ayrıca, bu aküleri kullanacak olan otomotiv üreticileriyle bağlantı kurmamız gerekiyor. Yani, onlardan gelecek talebe göre yön çizeceğiz. Hibrid akü için yatırım tutarı büyük olur ama bağlantı kurmadan bu işe girişemeyiz.
İnci Akü, Manisa’da 4 milyon, Ukrayna’da 300 bin akü üretiyor... 2008 cirosu 180 milyon TL’yi buluyor...
Hibrid akü yatırımı için de başta Toyota ve Honda olmak üzere, hibrid araç üreten otomotivcilerden ’yeşil ışık’ bekliyor...