Banka kredisi alıp ’özgürlüğü’ kaptırmayız

O dönemde iş akışım uygun değildi, "Daha sonraki bir dönemde belki" yanıtı verdim. Perran Ersu, Türkiye’nin "partner (ortak) ülke" ilan edildiği Hannover Sanayi Fuarı’nı fırsat bilip önerisini yineledi: "Hannover Fuarı’nda Phoenix Contact da etkin Alman şirketlerinden biri olacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel’in buluşmalarına sahne olacak bu fuara Sırrı Kardeş’le birlikte gidelim. Ayrıca fabrikalarını gezersiniz."

İki iş birleşti, tarihi 1923 Almanya’sına uzanan, abimin oto elektrik atölyesindeki çıraklık yıllarımda sıkça kullandığım "klemens"in mucidi Phoenix Contact adlı şirketi tanıdım.

Sırrı Kardeş, şirketle ilgili ön bilgi verirken, "Phoenix Contact, asla banka kredisi kullanmaz. Şirket finansal olarak kendini bağımsız hissetmek istiyor" dedi.

Bankacılığın ekonominin gerçeği olduğu, bazı ülkelerin ekonomilerinde bu sektörün rolünün buyuklüğünün bilindiği dünyada, "banka kredisi kullanmayız" diyen şirket bana ilginç geldi.

Fuarın açılış günü Erdoğan ile Merkel, Phoenix Contact’ın standına uğradı. Erdoğan, fırsatı yakalamışken çağrısını yaptı: "Gelin Türkiye’de de üretim yapın. Komşu pazarlara bizim üzerimizden uzanın."

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, stantta beni görünce sordu: "Phoenix Contact ne üretiyor biliyor musunuz?"

Bir gün önce akşam saatlerinde Hannover’e gitmiş, şirketle ilgili ön bilgiler toparlamıştım, yanıtladım: "Bu şirket klemensin mucidi."

Erdoğan’la Merkel’in kısa ziyaretinin ardından stantta Phoenix Contact’ın Başkan Yardımcısı Frank Stührenberg ve Sırrı Kardeş’le konuştuk. Stührenberg’e: "Hiç banka kredisi kullanmadığınızı, tüm işleri öz kaynakla yürüttüğünüzü öğrendim. Bankalarla kötü bir anınız mı var?"

Stührenberg güldü: "Hiçbir sorun yok. Şirketimizin kurulduğu günlerden beri aldığı bir karar. Titizlikle uygulanır. Biz bu şekilde kendimizi özgür ve bağımsız hissediyoruz. Karar alırken, bunun önünü-arkasını bir de gidip onlara anlatmak zorunda kalmıyoruz."

Phoenix Contact, 85 yıldır faaliyette... Başta Almanya olmak üzere, ABD, Brezilya, Çin, Hindistan ve Polonya’da üretim yapıyor...

40 bini aşkın farklı ürüne imza atıyor, bunları 60’ı aşkın ülkede pazarlıyor. 8 bin 400 kişinin çalıştığı şirketin yıllık cirosu 1 milyar Euro’ya dayanıyor...

Bu boyuttaki bir şirket, 85 yıldır banka kredisi kullanmaya yanaşmıyor, "Kullanırsam özgürlüğüm elimden gider" diye bakıyor...

Banka kredisi kullanan şirketlerin özgürlükleri gerçekten ellerinden gidiyor mu?

Belki bankacıların buna verecek yanıtları vardır...

Hannover’de ’ortağız’ diyor Almanya’ya girişte bile arıyor

TÜRKİYE’nin "partner (ortak) ülke) ilan edildiği Hannover Fuarı’na giderken Alman havayolu şirketi Lufthansa’yla Münih aktarmalı uçtuk. Münih’e indik, pasaporttan geçip, Hannover’e kalkacak uçağa doğru yöneleceğiz, o da ne?

Sanki pasaporttan önce yeniden uçağa binecekmişiz gibi tüm yolcuların el bagajları cihazdan geçiriliyor, sıkı sıkıya üst araması yapılıyor.

Geçen yılki kuş gribi paniği sırasında bazı Avrupa ülkeleri "bavulunuzda tavuk eti var mı" araması yapmışlardı ama o bile böyle değildi. Çünkü, sadece bavullar cihazdan geçiriliyor, iş bitiyordu.

Görevlilere sordum: "Daha yeni uçaktan indik. Bu arama nedir?"

Görevlinin yanıtı inandırıcı değildi: "Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayan ülkeden geldiğiniz için arama yapıyoruz."

Benzeri şaşkınlığı bir Çin seyahati dönüşü İstanbul’da bavullarımız cihazdan geçirilince yaşamıştım. O zaman da İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki görevlilerle tartışmıştım. Onların gerekçeleri şöyleydi: "Uzakdoğu’dan yükte hafif, pahada ağır eşyaların kaçakçılığı bavulla yapılıyor. Bu yüzden Uzakdoğu’dan gelen yolcuların bavullarını cihazdan geçiriyoruz."

Almanya, "Bavulunuzda ülkeme sokmak istemediğim ürün olabilir, bakmalıyım" dese anlaşılabilir.

Ama... Uçaktan yeni inen yolcunun üstünü sıkı sıkıya aramanın mantığını hiç anlayamadım...