Paylaş
Ziyaret daha önceki yazımda da belirttiğim gibi Danimarka açısından yararlı geçti. Ancak aynı şeyi Türkiye açından söylemem biraz zor.
En çok dikkatimi çeken şey, Cumhurbaşkanı Gül’ün Kraliçe Margrethe ve ailesini onuruna verdiği ve benim de davetli olduğum konser ve yemekle ilgili davetiyede “Türkiye Cumhurbaşkanı” yazıyor olması. Yani “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” yazıyor olmaması. Anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Gül de Cumhuriyet kelimesini çıkarmış.
Cumhurbaşkanı Gül’ü diğer ülkelerde de takip eden bir gazeteci olarak hemen şunu söylemek istiyorum bu kez beraberinde getirdiği iş adamları farklıydı.
Gözüm tanınmış büyük iş adamlarını aradı. Örneğin, Stockholm’e gelen, Rifat Hisarcıklıoğlu, Ali Sabancı gibi. Bu kez daha çok Kayserili iş adamları ön plandaydı. Belli ki Abdullah Gül hemşehrilerine bir iyilik yapmak istemişti.
Daha önceki ziyaretlerde Abdullah Gül’e eşlik eden işadamları neden yoktu?
Cumhurbaşkanı ile Kopenhag’a gelen gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleri de değişikti. Zaten çok az sayıda olan Genel yayın yönetmenleri arasında Enis Berberoğlu ve Fikret Bila dışında öyle isim yapmış bir yazar yada genel yayın yönetmenini göremedim.
Bana göre Kopenhag’a gelmeyenler Başbakan Erdoğan’a ters düşmek istemiyorlar ve hışmından çekiniyorlardı.
Stockholm’e gelen cesur, Avrupa piyasasını iyi bilen, karar vermekte tereddüt etmeyen iş adamları yerine, Kopenhag’da Danimarka firmalarıyla iş yapma konusunda tereddütleri olan iş adamlarını gördüm. Belli ki Danimarka piyasasını da tanımıyorlardı.
Ziyaret sırasında Kraliçe Margrethe ve ailesi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Eşine çok sıcak ilgi gösterdiler. Örneğin, Cumhurbaşkanı Gül’ün Kraliçe onuruna Danglatere otelinde verdiği Fatih Erkoç konseri ve yemekte çok uzun süre kaldılar. Kraliyet ailesi mensuplarının davetlerde uzun süre aldıkları sık görülen bir şey değildir.
Bunun nedeni de Kraliçe Margrethe ve ailesinin ülkelerinin menfaatini düşünmeleri, yoksa gül ve beraberindekilerin kara kaşı, kara gözü için değildi.
Ziyaretin olumsuzlukları yok muydu tabii ki vardı. Örneğin, saraya Türk bayrakları asılmamıştı. Saray bana, böyle bir gelenekleri olmadığı açıklamasını yaptı.
Başbakanlıkta verilen öğle yemeğinde, kavaslar, polisler Cumhurbaşkanı Gül ve ekibine ikram edilen yemeğin aynını normal salonda yerken, Türk gazeteciler arkada sandalye ve masaların bulunduğu depoda sandviç ile geçiştirildi. Bu hareket Danimarka’ya yakışmadı doğrusu.
Ekstra Bladet Gazetesi’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünnisa Gül, kraliçe Margrethe ve eşi Prens Henrik’in resmi üzerine yazılan alaycı yazı bizi üzdü.
Resimde Hayrünnisa hanıma bakan kraliçenin ağzından sözde “aman Allah’ım ilk görüşte Netto’da kasada çalışan bir kadın sandım” şeklinde alaycı bir cümle yer alıyordu.
Yazılacak çok şey var, ama “Yurt dışında daha iyi temsil edilebilsek, menfaatlerimizi daha iyi koruyabilsek, işte o zaman Türk halkı da başı dik yaşar diyorum.
Paylaş