Paylaş
Oysa ne güzel "Bu yılın sonundan önce mutabakat sağlanacak, 2017 ilkbaharından önce de referandum yapılacak" söylemiyle dünya kamuoyunun gündeminde Kıbrıs yeniden öne çıkmıştı. Görüşmeler kesilince taraflar alışıldığı üzere birbirlerini suçladılar.
Rum tarafının hedefi 2004 yılında yapılan referandumda reddettikleri Annan Planı'nda tatmin olmadıkları unsurları Türk tarafına kabul ettirmek. Son görüşmelerde de aşırı taleplerle bu hedefe ulaşmak için Türk tarafını zorladılar.
Türk tarafı olabilecek en makul ve en ileri adımları atsa da sonuç aynı. Rum tarafı adada Türklerle yönetim paylaşımı istemiyor. Öyleyse zorlamaya da gerek yok.
Kıbrıs sorunu yıllarca Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri sürecinin önündeki en büyük engel olarak görüldü. 2004 yılında, bugün hemen hemen tüm dünya tarafından yanlışlığı kabul edilen bir adım atarak çözümlenmemiş bu sorunun taraflarından birini üyeliğe kabul eden AB bu davranışıyla sorunu kendi içine de ithal etmiş oldu.
Böylelikle Kıbrıs sorunu ve Türkiye-AB ilişkileri karşılıklı etkileşimle birbirini bütünleyen bir pakete dönüştü. Güney Kıbrıs Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde birçok faslın açılmasına engel oldu. Hala da oluyor.
Son zamanlarda gerek AB içinde, gerek Türkiye'de, gerekse AB-Türkiye ilişkilerinde yaşanan gelişmelere baktığımızda, Türkiye'nin AB'ye tam üye olabilmesinin artık bir hayal haline geldiği görülüyor. Durum bu ise, Kıbrıs sorununun çözümü için çaba göstermeye de gerek kalmıyor.
Artık parametrelerin değişmesi gerekiyor. AB üyelik sürecimizi canlandırmak için Kıbrıs sorununun çözümünü beklemek yerine, Kıbrıs sorununun çözümüne ulaşmak için Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerinin kabul edilebilir ve anlamlı bir şekilde yeniden tarif edilmesi gerekiyor.
Son zamanlarda, özellikle de Birleşik Krallık'ın Brexit kararını almasından sonra, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine dönük olarak yeni bir perspektifin ortaya çıktığını kabul etmek gerekir. Bundan korkmak yerine, üzerine gitmenin zamanıdır.
Peki Kıbrıs ne olacak? 1983'ten beri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) adıyla varoluş mücadelesi veren bir oluşum var. Rum tarafının oyunu çözümsüzlük üzerine kurarak bu oluşumu yok etme ve Kıbrıs'ta yaşayan Türkleri bir azınlık haline getirme çabasına daha fazla ortak olmaya gerek yok.
Ancak KKTC'yi de 33 yıllık varlığından geri düşürmemek gerekiyor. Çözüm, bu oluşumu Türkiye'ye ilhak etmek değil. Çözüm, Türkiye ile KKTC arasında makul ve kabul edilebilir, sürdürülebilir bir bütünlük oluşturmak.
İber Yarımadası'nda, İspanya'nın güneyinde Cebelitarık isimli bir ülke var. 1713 yılından beri Birleşik Krallık'a bağlı. Aslında Birleşik Krallık'a bağlı buna benzer birçok "denizaşırı toprak" statüsünde olan ülke var. Örneğin Jersey ve Guernsey isimleriyle bilinen ve Manş denizinde olan iki ada gibi, İrlanda denizindeki Isle of Man gibi... Ancak Cebelitarık hepsinden farklı bir statüye sahip.
İspanya Cebelitarık'ın kendi topraklarına ait olduğunu iddia ediyor. İngilizler bu sorunun aşılması için 1967 yılında Cebelitarık'ta bir referandum düzenlenmesine fırsat veriyorlar. Cebelitarık halkı İngiltere hükümranlığında kalma kararı alıyor. Birleşik Kralllık da 1969 yılında çıkardığı bir yasayla kendine Cebelitarık halkının ileride egemenliği başka bir ülkeye devretmesini reddetme hakkını tanıyor.
İspanya vazgeçmiyor. 2002'de Cebelitarık'a, İspanya'ya bağlı olmak şartıyla, bölgesel veya toplumsal özerklik teklif ediyor. Bir referandum daha düzenleniyor, Cebelitarık halkı bu teklifi de reddediyor.
2006 yılında düzenlenen yeni bir referandum ile de Cebelitarık halkı kendi anayasasını kabul ediyor. Buna göre ülke Birleşik Krallık'ın egemenliği altında, dış ilişkilerinde Birleşik Krallık'a karşı sorumlu ancak kendi kendini yönetme hakkına sahip.
Cebelitarık'ta iç işlerinde demokratik öz yönetim var. Dört yılda bir yapılan seçimlerle parlamentosunu seçiyor, kendi hükümetini kuruyor. Birleşik Krallık'ın ülkedeki temsilini bir Genel Vali yürütüyor. Savunma, dış politika, iç güvenlik gibi konularda Cebelitarık Parlamentosu'nun tavsiyeleri doğrultusunda ve Birleşik Krallık'a karşı sorumlu biçimde görev yapıyor. Yargı ve diğer alanlardaki atamalar ise Cebelitarık Hükümeti'nin başına yani Başbakanına danışılarak yapılıyor.
Birleşik Krallık'ın 1973 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu'na (AET) üye olması sırasında Cebelitarık da AET'ye giriyor. Ancak buna tam üyelik denemez. Cebelitarık dış ilişkilerinde Birleşik Krallık'a bağlı olduğu için ülkenin AB ile olan ilişkilerini Birleşik Krallık yürütüyor.
Brexit referandumunda Cebelitarık halkının %95'i AB'de kalmak yönünde oy verdi. Dolayısıyla, Birleşik Krallık ile AB arasındaki ilişkilerin geleceği Cebelitarık'ın geleceğini de önemli ölçüde ilgilendiriyor. Halk AB ile olan ilişkilerinin devamını istiyor.
Brexit kararı tabii ki İspanya'yı yeniden ümitlendirdi. Cebelitarık'ın AB içinde kalmayı ancak İspanya ile birleşmesi halinde sürdürebileceğini düşünüyor. Oysa Cebelitarık halkı egemenliğini İspanya'ya devretmeye niyetli değil. İspanya da Cebelitarık'ın bağımsız bir devlet olmasını kabul etmiyor.
O nedenle Brexit sonrası Birleşik Krallık ile AB arasında oluşacak düzenleme Cebelitarık'ı da kapsayabilir. Örneğin, "AB'den yumuşak çıkış mı sert çıkış mı?" tartışmalarında Birleşik Krallık'ın tam üyelikten çıksa bile gümrük birliğini koruyabileceğinden dahi söz ediliyor. Bir tür Türkiye modeli sanki...
Cebelitarık Birleşmiş Milletler tarafından "özerk olmayan ülke" statüsünde kabul ediliyor. Spor faaliyetleri bakımından son yıllarda önemli haklar elde etti. Örneğin, UEFA ve FIFA üyeliğine kabul edildi. Üstelik 2018 Dünya Futbol Şampiyonası elemelerinde de Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile aynı grupta mücadele ediyor...
Kıbrıs sorununun çözümü yolunda Rum tarafının dayattığı ve çözümsüzlük üzerinden Türk tarafına baskı oluşturmayı amaçlayan her gelişmeden sonra KKTC'nin geleceğine ilişkin formüller aranır.
Elbette birçok örnek düşünülebilir. Önemli olan KKTC'yi rencide etmeyen bir yöntemi bulabilmektir. Cebelitarık örneği de üzerinde düşünülebilecek örneklerden biri...
Belki de Türkiye artık KKTC'nin de Türkiye gibi AB ile gümrük birliği içine girmesi olanaklarını zorlamaya başlamalı... Kim bilir, ileride Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerinde Birleşik Krallık ile AB arasında geliştirilebilecek örnekten hareket edilerek bir model yakalanırsa, Cebelitarık'ın geleceği de KKTC'ye örnek oluşturabilir.
Paylaş