Paylaş
Seçmen gönlündeki adayın kazanmasını ister. Geçen hafta Necatibey Caddesi üzerinde bir arkadaşımla sohbet ediyordum. Yanımıza bir grup geldi, ellerimizi sıkmaya başladılar. ‘Başkan adayımız’ diye takdim ettiler. Bir hanımefendiydi. Kendisini anlatan bir de broşür verdi. Biz de ‘İnsana kim dokunuyorsa o kazansın’ dedik. ‘Projeleriyle, kadrosuyla, meclis yapısıyla kent insanını kim ikna ediyorsa o kazansın’ dedik. Ama şu futbol deyimini de hatırlatarak, ‘Futbol 90 dakikadır sahada oynanır.’ Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Siyasette 24 saat bile önemlidir. Çok şey değişir” sözleri önemini koruyor. Ankara’da düğün, nişan, sünnet törenleri hep görkemli olur. Belediye başkanı katılırsa o görkem daha da artar. Geçenlerde belediye başkanını ziyaret eden bir yurttaş bir sohbette şunu anlattı: “Belediye binasından içeri girdim. Belediye başkanının odasına çıktım. Elini sıktım. Biraz sohbet ettim. Oğlumun düğünü var, başkan gelir misiniz?” dedim. “Adresi sen yazdır kesin gelirim” dedi. “Ve ne oldu biliyor musun? Ne beni gün içinde aradılar ne bilgi verdiler. Akşam nikâhı kıymaya başkan gelmedi. Konuklar da soruyorlar, ‘başkan geliyor değil mi’, ‘evet’ diyorum. Ve o gün söz veren belediye başkanı gelmedi. Bir özür de dilemedi.” Ekledi; “Hiç de bir işi yokmuş evine gitmiş. Şimdi akrabalar ‘biz ona oy vermeyiz’ diyorlar.” Böyle davranışlar seçmenin oyuna yansır bilinsin. Baştan ‘gelemem’ deyin ya da sabah bir uyarıda bulunun. Sorumlu davranın.
BAŞKAN ORKESTRA ŞEFİ GİBİDİR
Belediyeler halkın direkt ölçme ve değerlendirmesini yapacağı yerlerdir. Ankara’da bir belediye ilk kez vergi bölümlerine çay makineleri koymuştu. Ankaralılar çok konuşmuştu. Kenti sabah 06.00’da Çankaya’dan, Mamak’tan, Altındağ’dan, Keçiören’den görmek bir başkan için büyük bir iştir. Arabadan Fen İşleri Daire Başkanı’na ‘Bu cadde çukuru ne zaman yapılacak hemen buraya asfalt dökün’ diye uyarmak farklılıktır. Su ile ilgili birimin genel müdürüne ‘Esnaf şikâyetçi bu kanal arızası hemen yapılsın’ demek yurttaşa dokunmaktır. Böyle bir çalışma tarzı bürokratı da o şekilde çalıştırır. Kültür ile ilgili birimin başındaki kişiye ‘Şimdi bu ilçedeki gençler burada bir yazarlık atölyesi ya da şu sanatçıyı bu mahallede görmek istiyor’ diyerek talimat vermek yerel yöneticinin seçmene hizmetidir. Bunları bir başkan yapmazsa alt kadrosu da yapmıyor. Yapıyorsa kadroda ona uyuyor. Başkan orkestra şefi gibidir.
MEMUR BELEDİYE BAŞKANI ÜRETMİYOR
Yerel yönetici ortak akla inanıyorsa başarılı oluyor. Kent sakinlerini, kahvede, ulaşım araçlarında, pazarda dinliyorsa, sorunlara kendi tanıklık ediyor ve ilk ağızdan ‘evet bu çalışmamızda iyi ya da bu konuda eksik kalmışız’ diyebiliyorsa karşılık bulur. Belediye başkanı kentin yerelde her şeyidir. Kent ondan sorulur. Görevleri yasa ile bellidir. Belediye başkanının mesai sınırlaması yoktur. 24 saat usulü ile çalışır. Bu yüzden gece bir asfalt işinin başında ya da sabah bir esnaf ziyaretinde olmalıdır. Muhtar ile sokakta proje ile ilgilidir hep. Mahalle sakinleriyle soruna çare bulmak önemlidir. Hesap verilebilir yerel yöneticilik budur. Şimdilerde buna ‘yerelde katılımcılık’ da diyorlar. Belediye başkanı sabah kentin sorunlarını muhtardan, kent sakinlerinden ya da yerel bir gazeteden okumuyorsa, dinlemiyorsa kent için hayal kuramıyorsa karnesine eksi yazar. Başkan kent için hayal kurmuyorsa bürokrasi de kurmuyor. O zaman 9-5 mesaisi başlıyor, o belediyede üretim bitiyor. Başkan bürokrasiye yeniliyor. Memur bir belediye başkanı üretmiyor. Rutin devam ediyor.
MECLİS ADAYLARI ÜRETEN İSİMLER OLMALI
Bir de Meclis kadroları meselesi var. Meclis üyesi adayları üreten insanlardan oluşmalı. ‘Sen, ben, bizim oğlan’ tarzında oluşan her meclis yapısı belediye başkanına yük olur. Geçmiş deneyimler bunu gösterdi. Üretmeyen meclis yapısı kentin yeşil alanını korumaz, hayvan haklarına sahip çıkmaz, imar rantına ‘dur’ demez. Ne yapar? Onun gözü imar komisyonu ve daimi encümendedir. Bu meclis listeleri akraba, eş, dost tavsiyelerinden oluşursa ne olur? Seçim sonrası hep birlikte göreceğiz. Ankara’nın en büyük ilçesinde belediye meclisi adaylarının büyük bir kısmı şöyle oluşmuş; eski parti meclisi üyesinin oğlu. Eski genel başkan yeğeni. Mevcut parti üyesinin kardeşi. Belediye başkanı kızı. Eski milletvekili komşusu. Eski genel başkan şoförü. Eski parti meclisi üyesi. Mevcut parti meclisi üyesi ortağı. Danışmanın ablası... Liste eş, dost, akraba listesine dönüşmüş durumda. Uzayıp gidiyor. Partileri bitiren en büyük hastalıktır bu. Kimi partililer, ‘Bu neden yapıldı? Sorumuza cevap alamadık’ dediler. Ve bir tekerleme ile cevap verdiler; ‘Anahtar nerede? İnek içti. İnek nerede? Göle düştü. Göl nerede?' Uzar gider anahtar bulunamaz. Bu listelerin mimarlarında bulunamıyor. Değişim güzel bir sözcük. Tabii gerçekten değişimse...
*
31 Mart 2024 Pazar günü Ankaralıların tercihi çok önemli. Kentimiz için dünden bugüne emek vermiş Altınsoy’dan Karayalçın’a, Melih Gökçek’ten Mansur Yavaş’a, Turgut Altınok’a kadar tüm yerel yöneticiler Ankara’yı daha yaşanabilir kılma azimleri için yarıştılar, şimdi de yarışıyorlar. Daha güzel Ankara için Yunus misali halkın gönlünde kim yer aldıysa o kazansın. Berbere sormuş müşterisi; ‘benim saçımda ak mı fazla siyah mı’ birazdan dökülecek önünüze görürsünüz. Biz de berber örneğinde olduğu gibi 31 Mart 2024 akşamında sonuçları göreceğiz. Ankara’mız için hayırlısı olsun.
Paylaş