Paylaş
Bilimkurgu filmlerinin aklımıza düşürdüğü şüphesiz en çekici teknolojidir ışınlanma... Hele ki toplu taşımanın dert olduğu, yabancı ülkelerde hasret çekenlerin kavuşma hayali kurduğu şu pandemi günlerinde. Uzak mesafeler bir yana, İstanbul gibi bir metropolde yaşıyorsanız akşam işten eve dönebilmek için bile ışınlanmanın hayalini kurarsınız.
Bilimkurgu filmleri izleyerek ışınlanma teknolojisinin sırrını çözmek mümkün değil elbette. Teorik olarak, maddenin moleküllerine ayrıştırılıp ışık hızıyla hedef noktaya ulaştırılması ve geri toplanması şeklinde düşünülebilir. Diyelim ki Einstein’ın E=Mc2 formülünden yola çıkıp maddeyi atomlarına ayırmayı ve ışık hızına yaklaştırmayı başardık; eski haline nasıl geri toplayacağımız tam bir muamma.
Düşünün ki insan bedeninde ortalama 32 trilyon hücre bulunuyor. Haydi onun da üstesinden geldiğimizi hayal edelim, bilincin nasıl aktarılacağı konusuna akıl erdirmek hiç mümkün değil. En iyisi biz insan ışınlama düşüncesini geleceğe ve ‘Uzay Yolu’ filmlerine bırakalım. Neyse ki mevcut teknolojimizle ışınlayabileceğimiz çok değerli bir şey daha var: Bilgi.
Fizik kurallarının ötesine geçmek...
Kuantum teknolojisinde maddeyi olmasa da bilgiyi ışınlayabileceğimiz düzeye eriştik. Atom altı düzeyde gözlemlenen ve fizik kurallarının ötesine geçen kuantum evreni, günlük hayatta mucize olarak nitelendirebileceğimiz dinamikler barındırıyor. En popüleriyse ilk olarak Albert Einstein’ın öngördüğü ‘entanglement’ yani dolanıklık fenomeni. Bir foton parçacığı ikiye ayrıldığında, aralarındaki mesafe isterse evrenin iki ucu kadar uzak olsun, bağları kopmuyor. Parçalardan birine yapılan değişiklik anında diğerine de yansıyor.
Bilginin bir parçacıktan diğerine nasıl ulaştığıysa işin mucize kısmı... En gelişmiş bilim teknoloji olanaklarımız bile evrenin bu küçücük sırrını açıklamamıza yetmiyor. Gelgelelim, mucizeleri lehimize kullanmakta iyiyiz. Biliminsanları kuantum bilgisayarlarla bilginin iki nokta arasında anında aktarılabileceğini, bir başka deyişle ‘ışınlanabileceğini’ kanıtladılar.
Konunun anlaşılabilmesi için kısa bir bilgi notu düşmekte fayda var: Bilgisayarlar veriyi 0 ve 1’lerle ifade edilen binary sistemiyle kodlar. 0 veya 1 değerini tutan en küçük veri birimine ‘bit’ denir. Kuantum bilgisayarlarda bit’lerin yerine qubit birimleri kullanılıyor. Fotonlardan meydana gelen qubit’ler hem 0 hem 1 değerini aynı anda tutabiliyorlar. Qubit’leri iki parçaya ayıran biliminsanları, bir parçacığın veri değerini değiştirdiklerinde, kuantum dolanıklığı sayesinde diğer parçacıkta da değişmesini sağlayarak bilgiyi ışınlamış oldular.
Dolanıklık tekniğini fotonlar yerine elektronlar üzerinde uygulamanın yolunu bulan farklı milletlerden bir grup biliminsanı da yakın zamanda önemli bir başarıya imza attı. Nature dergisinde yayımladıkları makaleye göre, fotonlara kıyasla daha kolay etkileşen elektronları kullanarak bilgiyi aynı şekilde ‘ışınlamak’ mümkün. Ayrıca standart işlemcilerin de verileri iletmek için halihazırda elektronları kullanması avantaj sağlıyor. Elektron qubit’ler, fotonlara göre yönetilmesi daha kolay olduğu için kuantum bilgisayarların gelişimini hızlandırabilecek. Qubit’lerin çoklu veri saklayabilme özelliği, kuantum bilgisayarları üstün kılıyor. İşlem ve saklama kapasitesi klasik bilgisayarların binlerce katına ulaşma potansiyeli taşıyor.
Tedaviler birkaç haftada bulunacak
Bilgisayarların işlem kapasitesinin binlerce kat artmasıyla gelecekte çevre şartları ve iklim koşulları tüm ayrıntılarıyla kontrol edilebilecek, COVID-19 gibi virüslere karşı tedaviler birkaç hafta kadar kısa sürede bulunabilecek. Salgınların yayılımı ve virüslerin mutasyonu tam doğrulukla saptanarak önlem almak kolaylaşacak. Her türden bilim ve teknoloji araştırmalarında yepyeni bir çağ başlayacak. Üstelik bunca verinin uydular üzerinden ışınlanarak bütün bilgisayarlara anında indiğini hayal edin. Böyle bir gelecekte yaşamak istemez miydiniz? Öyleyse ‘Işınla bizi kuantum!’
Twitter’da tarihin en büyük hack operasyonu
Böylesi görülmedi… Geçen çarşamba aralarında Bill Gates, Elon Musk, Barack Obama, Jeff Bezos gibi isimlerin yanı sıra Apple ve Uber gibi markaların yer aldığı onaylanmış Twitter hesapları aynı gün içinde hack’lendi. Ünlü isimlerin hesaplarından, “COVID-19 yüzünden bonkör hissediyorum… Şimdi geri verme zamanı… Aşağıdaki adrese 1000 BTC yollayın, iki katını geri yollayacağım” şeklinde tweet’ler paylaşıldı. Hadiseden birkaç saat sonra #hacked hashtag’i, trending topic oldu. Tweet’lerin pek çoğu kısa sürede silinirken bazıları uzun süre hesaplarda kalmaya devam etti. Hack operasyonunun sadece mavi tikli onaylanmış hesapları hedef alması üzerine, az takipçili standart hesapların ne kadar huzurlu ve ‘kafası rahat’ olduğuna dair espriler hemen dolaşıma girdi.
Paylaş