Kadın ilk cinsel birleşme deneyimi sırasında vajinal birleşmeyi çok ağrılı başarır veya hiç başaramaz. Cinsel ilişkideki sorun her cinsel birleşme denemesinde devam eder. Primer vajinismus olan kadın her denemede aynı hayal kırıklığını yaşadığı için aylar, yıllar geçtikçe artık cinsellikten uzaklaşmaya başlar. Sürenin uzaması hem kadın hem de erkekte başka cinsel problemlerin başlamasına sebep olur. Erkekte erken boşalma, ereksiyon problemi, kadında uyarılma ve orgazm problemleri ve her ikisinde cinsel isteksizlik başlar. Evlilikler aylar, yıllar boyunca cinsel birleşme tam gerçekleşmeden devam eder.
Vajinismusta kasılma tepkisi refleks bir tepkidir. Yani hasta her birleşme denemesinde istemsiz ve tekrarlayıcı bir şekilde bu refleks gerçekleşir. Bu kasılma eşini ve hastanın kendisinde bir duvar hissi oluşturur. Vajinal girişteki kasılma sadece cinsel birleşmede değil jinekolojik muayene sırasında, hastanın kendisinin yapacağı fitil, tampon uygulaması sırasında da gerçekleşir. Bu şekilde kasılıyorken vajene bir şey yerleştirmeye çalışmak ağrılı olacaktır. Bu nedenle tedaviye alınan vajinismus hastasına önce kasları nasıl gevşeteceği öğretilmeli, gevşemeyi tam sağladıktan sonra ilişki denemesi söylenmelidir.
Diğer adıyla İkincil Vajinismus daha önce cinsel birleşmede hiç sorunu olmayan bir kadının aylar ve yıllar sonra bir sebeple vajen giriş kaslarını kasarak ilişkiye engel olmasıdır. Sekonder vajinismusda vajen ve vajen girişini etkileyen yaygın enfeksiyon, vajinal bölgeye yapılan operasyon, doğum ve emzirme süreci, menopozda görülen kuruluk hissi, zor geçen bir jinekolojik muayene neden olabilmektedir.
Daha önce cinsel ilişkide herhangi bir sorunu olmayan kadın herhangi bir sebeple ilişki sırasında ağrı hissetmeye başlar. Bu durum ilerledikçe vajinismus gibi ilişkiyi imkânsız hale getirecek bir hastalıktan çoğu zaman habersizdir. Ta ki birleşme sırasındaki ağrı, acı hissi refleks kasılmayı başlatıp cinsel birleşme imkânsız hale gelince genelde doktordan yardım almak ister.
Sekonder vajinismusta altta yatan neden ne ise önce onu ortadan kaldırmamız sonra da istemsiz kasılma refleksini ortadan kaldırmak için tedavi uygulamamız gerekir. Kliniğe gelen vajinismus hastasının primer veya sekonder ayrımının yapılması tedavide altta yatan problemi düzeltebilmek için başlangıçta önemlidir. Sonrasında ise iki farklı türdeki vajinismus hastasında tedavi şekli benzer ilerler. Tedavide vajen girişindeki kasları eğiterek ağrı, acı olmadan tam cinsel birleşmenin gerçekleşmesi sağlanır.
Kadın ilk cinsel birleşme deneyimi sırasında vajinal birleşmeyi çok ağrılı başarır veya hiç başaramaz. Cinsel ilişkideki sorun her cinsel birleşme denemesinde devam eder. Primer vajinismus olan kadın her denemede aynı hayal kırıklığını yaşadığı için aylar, yıllar geçtikçe artık cinsellikten uzaklaşmaya başlar. Sürenin uzaması hem kadın hem de erkekte başka cinsel problemlerin başlamasına sebep olur. Erkekte erken boşalma, ereksiyon problemi, kadında uyarılma ve orgazm problemleri ve her ikisinde cinsel isteksizlik başlar. Evlilikler aylar, yıllar boyunca cinsel birleşme tam gerçekleşmeden devam eder.
Vajinismusta kasılma tepkisi refleks bir tepkidir. Yani hasta her birleşme denemesinde istemsiz ve tekrarlayıcı bir şekilde bu refleks gerçekleşir. Bu kasılma eşini ve hastanın kendisinde bir duvar hissi oluşturur. Vajinal girişteki kasılma sadece cinsel birleşmede değil jinekolojik muayene sırasında, hastanın kendisinin yapacağı fitil, tampon uygulaması sırasında da gerçekleşir. Bu şekilde kasılıyorken vajene bir şey yerleştirmeye çalışmak ağrılı olacaktır. Bu nedenle tedaviye alınan vajinismus hastasına önce kasları nasıl gevşeteceği öğretilmeli, gevşemeyi tam sağladıktan sonra ilişki denemesi söylenmelidir.
Diğer adıyla İkincil Vajinismus daha önce cinsel birleşmede hiç sorunu olmayan bir kadının aylar ve yıllar sonra bir sebeple vajen giriş kaslarını kasarak ilişkiye engel olmasıdır. Sekonder vajinismusda vajen ve vajen girişini etkileyen yaygın enfeksiyon, vajinal bölgeye yapılan operasyon, doğum ve emzirme süreci, menopozda görülen kuruluk hissi, zor geçen bir jinekolojik muayene neden olabilmektedir.
Daha önce cinsel ilişkide herhangi bir sorunu olmayan kadın herhangi bir sebeple ilişki sırasında ağrı hissetmeye başlar. Bu durum ilerledikçe vajinismus gibi ilişkiyi imkânsız hale getirecek bir hastalıktan çoğu zaman habersizdir. Ta ki birleşme sırasındaki ağrı, acı hissi refleks kasılmayı başlatıp cinsel birleşme imkânsız hale gelince genelde doktordan yardım almak ister.
Sekonder vajinismusta altta yatan neden ne ise önce onu ortadan kaldırmamız sonra da istemsiz kasılma refleksini ortadan kaldırmak için tedavi uygulamamız gerekir. Kliniğe gelen vajinismus hastasının primer veya sekonder ayrımının yapılması tedavide altta yatan problemi düzeltebilmek için başlangıçta önemlidir. Sonrasında ise iki farklı türdeki vajinismus hastasında tedavi şekli benzer ilerler. Tedavide vajen girişindeki kasları eğiterek ağrı, acı olmadan tam cinsel birleşmenin gerçekleşmesi sağlanır.
Östrojen hormonu miyom oluşumunda etkin bir rol oynar. Bu durumda gebeliğin miyom gelişimini tetiklemesi menopozun ise indirgemesi anlamına gelir. Miyomların büyümesinde östrojenin yanı sıra büyüme hormonlarının da etkisi olduğu düşünülmektedir. Girişte miyomların iyi huylu olduğundan bahsetmiştik, ancak 200 vakadan 1’inde miyom kötü huyluya da dönüşebilir.
Miyomlar vücutta tutunduğu ya da büyüdüğü yere göre farklılık gösterebilmektedir. Bulundukları yere göre kişide oluşturduğu etkiler ve cerrahi operasyonlardaki uygulama kolaylığını veya zorluğunu etkileyebilmektedir. Miyomlar kas tabakasında, rahim iç zarının altında, rahim dış zarının altında, ligamentum latum içine doğru büyüyen miyom, rahim ağzında ve son olarak Miyom parametrium ve ligamentüm latum venleri içinde olabilir.
Miyom genellikle belirti göstermeyen bir durumdur. Ancak en sık rahim kanamalar, adet kanamalarında artış ve adet süresinin uzaması miyomu işaret edebilir. Pelvik kasların bulunduğu ve hastaların tarif ederken adet dönemindeki ağrı veya cinsel ilişkide yaşanabilen ağrıya benzettiği görülebilir.
Burada akla gelen konulardan bir tanesi kısırlık durumudur. Miyom kısırlığa neden olur mu? Sorunun cevabı düşük oranda olmakla birlikte miyom kısırlık sebeplerinden bir tanesi olabilir. Kısırlığa neden olabilecek miyom rahim ağzı bölgesine yerleşmesi, rahmin yapısını bozup embriyonun tutunması engellemesi veya tüp girişini kapatmasıyla neden olabilir.
Miyoma neden olan hormonların etkisini azaltmak amaçlı ilaç tedavisi prosedürü uygulanabilir. Miyom embolizasyonu adı verilen küçük bir operasyonla miyomu besleyen damara müdahale edilebilir. Yalancı menopoz adı verilen uygulama ile miyomun küçülmesi beklenebilir. Çocuk sahip olma durumu ya da isteğine göre ve hastanın fiziksel durumuyla yaşı da değerlendirilerek operasyon yapılabilir. Yüksek tonda ses dalgalarıyla uygulan bir tedavi metodu da kullanılabilir.
Kansızlığa neden olan ve ilaç tedavisine cevap vermeyen durumlarda, ağrı problemini geçmemesi ve şiddetinin fazla olması, kısırlığın sadece miyoma bağlı olduğu durumlar, tekrarlayan gebelik kayıplarında, rahimde hızlı büyüme durumunun menopoz öncesi veya sonrasında olduğunda, böbrek kanalında yaşanılan sıkıntılı durumlar oluşturduğunda ameliyat mecburi olabilir.
Östrojen hormonu miyom oluşumunda etkin bir rol oynar. Bu durumda gebeliğin miyom gelişimini tetiklemesi menopozun ise indirgemesi anlamına gelir. Miyomların büyümesinde östrojenin yanı sıra büyüme hormonlarının da etkisi olduğu düşünülmektedir. Girişte miyomların iyi huylu olduğundan bahsetmiştik, ancak 200 vakadan 1’inde miyom kötü huyluya da dönüşebilir.
Miyomlar vücutta tutunduğu ya da büyüdüğü yere göre farklılık gösterebilmektedir. Bulundukları yere göre kişide oluşturduğu etkiler ve cerrahi operasyonlardaki uygulama kolaylığını veya zorluğunu etkileyebilmektedir. Miyomlar kas tabakasında, rahim iç zarının altında, rahim dış zarının altında, ligamentum latum içine doğru büyüyen miyom, rahim ağzında ve son olarak Miyom parametrium ve ligamentüm latum venleri içinde olabilir.
Miyom genellikle belirti göstermeyen bir durumdur. Ancak en sık rahim kanamalar, adet kanamalarında artış ve adet süresinin uzaması miyomu işaret edebilir. Pelvik kasların bulunduğu ve hastaların tarif ederken adet dönemindeki ağrı veya cinsel ilişkide yaşanabilen ağrıya benzettiği görülebilir.
Burada akla gelen konulardan bir tanesi kısırlık durumudur. Miyom kısırlığa neden olur mu? Sorunun cevabı düşük oranda olmakla birlikte miyom kısırlık sebeplerinden bir tanesi olabilir. Kısırlığa neden olabilecek miyom rahim ağzı bölgesine yerleşmesi, rahmin yapısını bozup embriyonun tutunması engellemesi veya tüp girişini kapatmasıyla neden olabilir.
Miyoma neden olan hormonların etkisini azaltmak amaçlı ilaç tedavisi prosedürü uygulanabilir. Miyom embolizasyonu adı verilen küçük bir operasyonla miyomu besleyen damara müdahale edilebilir. Yalancı menopoz adı verilen uygulama ile miyomun küçülmesi beklenebilir. Çocuk sahip olma durumu ya da isteğine göre ve hastanın fiziksel durumuyla yaşı da değerlendirilerek operasyon yapılabilir. Yüksek tonda ses dalgalarıyla uygulan bir tedavi metodu da kullanılabilir.
Kansızlığa neden olan ve ilaç tedavisine cevap vermeyen durumlarda, ağrı problemini geçmemesi ve şiddetinin fazla olması, kısırlığın sadece miyoma bağlı olduğu durumlar, tekrarlayan gebelik kayıplarında, rahimde hızlı büyüme durumunun menopoz öncesi veya sonrasında olduğunda, böbrek kanalında yaşanılan sıkıntılı durumlar oluşturduğunda ameliyat mecburi olabilir.
Kişide yaş alma, gebelerin doğum sonrası pelvik kaslar ve vajinal kaslarında gevşeklik olması, yağlanma durumları, genital bölgedeki renkte ton kaybı gibi sıkıntılar görülmektedir. Bu tarz durumlar kadın ve eşi için cinsel ilişki sırasında bile vajinadaki gevşeklik nedeniyle haz almada problem yaratarak kişilerin hayatını etkileyebilir. Genital estetik yapılarak; hayatı olumsuz yönde etkileyen yaş alma, kilo alıp vermeye bağlı fiziksel değişimler veya herhangi bir genital yapı bozukluğunun değerlendirip uygun hekim tarafından doğru yöntemle müdahale yapılması hedeflenir.
Uygulanacak estetik müdahaleler; dış görünüşünüzü, cinsel anlamda yaşanan hazda doyumunuzu ve kazanılan güven ile sosyal hayatınızda başarıyı önemli ölçüde artırabilir. Estetik operasyonlar sayesinde kişinin rahatsız hissetme ve utanma durumu giderilebilmektedir. Öz güven kazandıracak ve kişinin güzelliğini ortaya çıkarmak için uygulanabilecek müdahaleler ise şunlardır:
Kısacası; zaman içinde meydana gelen yapısal bozukluklar genital bölgede estetik veya fonksiyonel rahatsızlıklar oluşturur. Bu durum öz güvende kayıp, psikolojik problemler ve cinsel memnuniyetsizliklere neden olur. Belirtilen uygulamalar ile kişi genital görünüm olarak iyi bir noktaya eriştirilir. Dış görünüşün güzelliğinde olduğu gibi genital anlamda da güzel bir görünüme sahip olma hissi sağlam bir öz güveni tetikler. Öz güven sayesinde cinsel ilişkide duyulan haz artacaktır. Yine cinsel hayatında da başarılı olma hissi, kişinin genel psikolojik durumunu iyi bir seviyeye getirerek sosyal hayatında başarısını da arttıracaktır.
Kişide yaş alma, gebelerin doğum sonrası pelvik kaslar ve vajinal kaslarında gevşeklik olması, yağlanma durumları, genital bölgedeki renkte ton kaybı gibi sıkıntılar görülmektedir. Bu tarz durumlar kadın ve eşi için cinsel ilişki sırasında bile vajinadaki gevşeklik nedeniyle haz almada problem yaratarak kişilerin hayatını etkileyebilir. Genital estetik yapılarak; hayatı olumsuz yönde etkileyen yaş alma, kilo alıp vermeye bağlı fiziksel değişimler veya herhangi bir genital yapı bozukluğunun değerlendirip uygun hekim tarafından doğru yöntemle müdahale yapılması hedeflenir.
Uygulanacak estetik müdahaleler; dış görünüşünüzü, cinsel anlamda yaşanan hazda doyumunuzu ve kazanılan güven ile sosyal hayatınızda başarıyı önemli ölçüde artırabilir. Estetik operasyonlar sayesinde kişinin rahatsız hissetme ve utanma durumu giderilebilmektedir. Öz güven kazandıracak ve kişinin güzelliğini ortaya çıkarmak için uygulanabilecek müdahaleler ise şunlardır:
Kısacası; zaman içinde meydana gelen yapısal bozukluklar genital bölgede estetik veya fonksiyonel rahatsızlıklar oluşturur. Bu durum öz güvende kayıp, psikolojik problemler ve cinsel memnuniyetsizliklere neden olur. Belirtilen uygulamalar ile kişi genital görünüm olarak iyi bir noktaya eriştirilir. Dış görünüşün güzelliğinde olduğu gibi genital anlamda da güzel bir görünüme sahip olma hissi sağlam bir öz güveni tetikler. Öz güven sayesinde cinsel ilişkide duyulan haz artacaktır. Yine cinsel hayatında da başarılı olma hissi, kişinin genel psikolojik durumunu iyi bir seviyeye getirerek sosyal hayatında başarısını da arttıracaktır.
Vajinismus tedavisi için gelen ve tedavisi başarı ile sonlandırılan çoğu hastada birkaç ay sonra en sık duyduğumuz şikâyet cinsel birleşme sırasında hiçbir şey hissetmiyorum şeklinde olur. Bu hastaların çoğu anorgazmik değildir. Yani klitoral uyarılma ile orgazm olabilir. Fakat cinsel birleşme sırasında uzun ve yoğun uyarılmaya ihtiyaç duyar ya da vibratör gibi yardımcı bir araç gerekir. Böyle bir hasta geldiğinde ‘’senin hiçbir şeyin yok’’ mu diyeceğiz; yoksa tedaviye mi alacağız. Bu tartışma konusudur.
Tedavide hasta orgazm olamadığı durumda buna engel olan sebepleri bulup onu ortadan kaldırılmalıdır. Bazı durumlarda orgazmı olan, çoğunlukla cinsel birleşmede orgazma ulaşamayan bu hastaların tedavisi hiç orgazm olmayan hastalardan daha zordur. Ama burada amaç hastanın zevk alabildiği ve daha iyi uyarılabildiği cinsel birliktelik yaşamasını sağlamak olmalıdır.
Yetersiz orgazm şikâyeti olan hastaların bir kısmında; evlilik içi çatışmalar, cinsel birliktelikte ilgili suçluluk hissi, gebe kalmaktan korkma, cinsellikle ilgili yanlış inanış ve düşünceler, yetersiz ön sevişme gibi nedenler olabilir. Tedavi bu nedenlere yönelik olmalı ve hastanın problemini böylece ortadan kaldırılır. Fakat çoğu kadında orgazm olamama nedeni için bir neden bulunmayabilir. Bu grup kadında kritoral orgazm vardır. Cinsel birleşmeden haz alabilir ama orgazma ulaşamaz veya yoğun uyarılmama gerektirir. Altta yatan bir sebep bulunamayan bu grup hastada tedavi başarısı biraz daha düşüktür. Fakat çiftin endişesi bu durumun doğal bir durum olduğu anlatılarak azaltılmalıdır. Tüm cinsel birlikteliklerde mutlaka vajinal birleşme ile orgazma ulaşmak gerekmediği anlatılmalıdır. Bu durumun kadınlar arasında normal bir değişken olduğu vurgulanmalıdır.
1- Öncelikle kendinizi cinselliğin akışına bırakmalısınız.
2- Cinsel birleşmenin verdiği uyarıya bağlı kalmaksızın ön sevişmeye daha uzun zaman ayırmalısınız.
3- Hoşunuza giden erotik fantezileri belirleyip bunu eşinizle paylaşmalısınız.
4- Cinsel birleşme sırasında kegel egzersizi yapmak hissedeceğiniz hazzı artıracaktır.
Eşinizle birlikte cinsel birleşme anında eş zamanlı orgazm, oldukça haz verici bir durumdur. Fakat her zaman böyle olmayacağı akılda bulundurulmalıdır. Çünkü birleşme anında orgazm olmayı takıntı haline getirmek cinsel ilişki açısından yıkıcı bir durum yaratabilir.
Dış gebelik, gebeliğin ilk 3 ayında görülen ve anne ölümlerinin en sık sebebidir. Gebeliğin başlangıç haftalarında normal gebelik benzeri etkileri nedeniyle anlamak zor olabilir. Adet döneminin gecikmesi sonrasında yapılan kan ve idrar testleri pozitif görülür. Daha sonra yerleştiği alana göre kanama ve ağrı gibi şeklinde şikâyetler duyulur. Dış gebelik erken tanı ile ameliyat yapılmaksızın ilaçlarla tedavi edilebilir. Dış gebelik durumu spermin yumurtaya erişmesini etkilemeyen ancak embriyonun rahime taşınmasını bozan her türlü etiyolojiye bağlı şekilde meydana gelebilir. Dış gebelik durumunda tüplerin doğal embriyo taşınmasını sağlayan hareketi bozulmuştur. Dış gebelik görülme yaşı genelde 35 yaş ve sonrasında olur.
• Tubal veya yumurtalık cerrahisi,• Tüp ligasyonu başarısızlığı,• Daha önce geçirilmiş dış gebelik öyküsü,• Anne karnında DES maruz kalmak,• Geçirilmiş enfeksiyon(salpenjit),• Endometriozis,• Hormon ilaçları,• Spiral (RIA),• İnfertilite,• Pelvik enfeksiyonlar,• Sigara,• Vajinal duş,• İlişki yaşının 18’den küçük olması.
Cinsel olarak bulaşan enfeksiyonların sıklığı artmakta ve antibiyotiklerle etkin tedavisi yapılmaktadır. Antibiyotikler sayesinde tüplerin ileri derecede problem görmesine engel olunur. Bu nedenle tüp pasajı mevcuttur ve hasta gebe kalabilir. Fakat hareketi bozulduğu için dış gebelik riski artar.
Dış gebelik, gebeliğin ilk 3 ayında görülen ve anne ölümlerinin en sık sebebidir. Gebeliğin başlangıç haftalarında normal gebelik benzeri etkileri nedeniyle anlamak zor olabilir. Adet döneminin gecikmesi sonrasında yapılan kan ve idrar testleri pozitif görülür. Daha sonra yerleştiği alana göre kanama ve ağrı gibi şeklinde şikâyetler duyulur. Dış gebelik erken tanı ile ameliyat yapılmaksızın ilaçlarla tedavi edilebilir. Dış gebelik durumu spermin yumurtaya erişmesini etkilemeyen ancak embriyonun rahime taşınmasını bozan her türlü etiyolojiye bağlı şekilde meydana gelebilir. Dış gebelik durumunda tüplerin doğal embriyo taşınmasını sağlayan hareketi bozulmuştur. Dış gebelik görülme yaşı genelde 35 yaş ve sonrasında olur.
• Tubal veya yumurtalık cerrahisi,
• Tüp ligasyonu başarısızlığı,
• Daha önce geçirilmiş dış gebelik öyküsü,
• Anne karnında DES maruz kalmak,
• Geçirilmiş enfeksiyon(salpenjit),
Hamilelikte cinsel ilişki serbest olsa da bazı özel durumlarda cinsel ilişkiye girilmemelidir. Bu özel durumlara örnek olarak; kanama, düşük tehlikesi, erken membran rüptürü veya erken doğum tehlikesi söylenebilir. Cinsel ilişki yasağı, tehlikeli durum ortadan kalkınca ortadan kalkar ve ilişki serbest olur. Özellikle vajinismus tedavisi olmuş bir çift, gebe kaldığında ilişki denemelerine ara verirse tekrar vajinismus şikâyeti ile doktora doğum sonrası gitmek zorunda kalabilir. Gebe hastalar, düşük tehlikesi veya kanama gibi sıkıntının arkasından doktora cinsel birleşmeyi sormakta çekinebilir. Bu nedenle doktor bu konuda hassas davranıp çifti bilgilendirmelidir.
Çeşitli araştırmalar ışığında cinselliğin, anne adayı ve bebeğe faydaları olduğu görülmüştür. Cinsel ilişkide bilindiği gibi mutluluk hormonu dediğimiz oksitosin ve endorfin hormonu salgılanıyor. Gebelikte artan östrojen ve progesteron hormonunun yaptığı değişime bağlı haz alma hissi daha fazla olur. Sık cinsel ilişki ve orgazm vajinal kanlanmayı ve bu bölgedeki kasları uyardığı için anne adayının vajen duvarını destekler ve normal doğum sürecini kolay geçirmesini sağlar. Salgılanan mutluluk hormonları anne adayımızın daha derin ve güzel bir uyku uymasını sağlar. Bunların dışında cinsel ilişki hamile için güzel, keyifli bir egzersiz olmuş olur.
Hamilelikle tüm vücutta ve genital bölgede değişimler olur. Hormon değişimleri genital bölgenin kanlanmasını artırır. Rahim ağzında yumuşama, vajinal akıntıda artış, renk değişiklikleri görülür. Vücuttaki değişim ilerleyen aylarda artan kilo ve karında büyümeyle ortaya çıkar. İlk aylarda cinsel ilişki pozisyonunda bir değişikliğe gerek yoktur. Göbeğin büyümeye başladığı 4 ve 5. aylardan sonra kadının üstte olduğu pozisyon rahatlıkla tercih edilebilir. Bunun dışında; çiftin yan yana aynı yöne dönerek yattıkları pozisyonda veya makas pozisyonunda ileri gebelik haftalarına kadar cinsel birleşme sağlanabilir.
Hamilelikte cinsel ilişki serbest olsa da bazı özel durumlarda cinsel ilişkiye girilmemelidir. Bu özel durumlara örnek olarak; kanama, düşük tehlikesi, erken membran rüptürü veya erken doğum tehlikesi söylenebilir. Cinsel ilişki yasağı, tehlikeli durum ortadan kalkınca ortadan kalkar ve ilişki serbest olur. Özellikle vajinismus tedavisi olmuş bir çift, gebe kaldığında ilişki denemelerine ara verirse tekrar vajinismus şikâyeti ile doktora doğum sonrası gitmek zorunda kalabilir. Gebe hastalar, düşük tehlikesi veya kanama gibi sıkıntının arkasından doktora cinsel birleşmeyi sormakta çekinebilir. Bu nedenle doktor bu konuda hassas davranıp çifti bilgilendirmelidir.
Çeşitli araştırmalar ışığında cinselliğin, anne adayı ve bebeğe faydaları olduğu görülmüştür. Cinsel ilişkide bilindiği gibi mutluluk hormonu dediğimiz oksitosin ve endorfin hormonu salgılanıyor. Gebelikte artan östrojen ve progesteron hormonunun yaptığı değişime bağlı haz alma hissi daha fazla olur. Sık cinsel ilişki ve orgazm vajinal kanlanmayı ve bu bölgedeki kasları uyardığı için anne adayının vajen duvarını destekler ve normal doğum sürecini kolay geçirmesini sağlar. Salgılanan mutluluk hormonları anne adayımızın daha derin ve güzel bir uyku uymasını sağlar. Bunların dışında cinsel ilişki hamile için güzel, keyifli bir egzersiz olmuş olur.
Hamilelikle tüm vücutta ve genital bölgede değişimler olur. Hormon değişimleri genital bölgenin kanlanmasını artırır. Rahim ağzında yumuşama, vajinal akıntıda artış, renk değişiklikleri görülür. Vücuttaki değişim ilerleyen aylarda artan kilo ve karında büyümeyle ortaya çıkar. İlk aylarda cinsel ilişki pozisyonunda bir değişikliğe gerek yoktur. Göbeğin büyümeye başladığı 4 ve 5. aylardan sonra kadının üstte olduğu pozisyon rahatlıkla tercih edilebilir. Bunun dışında; çiftin yan yana aynı yöne dönerek yattıkları pozisyonda veya makas pozisyonunda ileri gebelik haftalarına kadar cinsel birleşme sağlanabilir.
Vajinal orgazm, G noktasının uyarılması ile daha fazla hissedilir. Kadınlarda orgazmdan sonra erkekler gibi belli bir dirençli dönem yoktur. Arka arkaya orgazm gerçekleşebilir ve her ilişkide hem klitoral hem de G noktasından uyarılma olabilir. Klitoral uyarılma yaş ile değişmez.
Klitoris, kadının orgazm olmasında görev alan en önemli yapıdır. Klitorisin önemi yüzyıllar öncesinde bilinmesine rağmen yakın zamana kadar yapısı ile ilgili ayrıntılı bilgi sahibi değildik. Klitorisin yerleşimi iç dudakların üstte birleşim yerinde vulva deri ve bağ dokusu altında gömülü yapıdadır. Embriyolojik gelişim olarak erkekteki penis yapısında olup yaklaşık boyutu 1 cm’dir. Klitoris, idrar yolu ve G noktasının cinsel ilişki sırasında dinamik etkileşimi orgazma sebep olur. Bu üçlüye “klitoüretrovajinal kompleks” denilir. Özellikle ürolojik ve jinekolojik cerrahide bu kompleksin zarar görmesi hastada orgazm problemlerine sebep olur. Klitoris dış genital organ olup penis gibi erektil yapıdadır. Klitorisin glans denilen uç kısmı, dokunmaya oldukça hassas olup orgazmın mekanizmasını oluşturur.
G noktası vajen ön duvarında yer alır. Bu bölgenin cinsel birleşmede penis ile veya elle aralıksız uyarılmasıyla önce idrar hissi sonrasında ise yoğun bir orgazm hissedilir. Bu uyarılma sırasında hastanın kendisi pelvik kaslarını ritmik kasıp gevşeterek vajinal uyarılmayı artırır. Bu orgazm genelde klitoral orgazmdan daha yoğun hissedilir. Kadının orgazm olabilmesi için önce cinsel istek olmalıdır. Yani beyin olarak cinselliğe hazır olunmalıdır. Yoksa klitoris veya vajinanın bu şekilde uyarılması kişide orgazm yerine sadece rahatsızlık hissi verebilir.
G noktası anatomisi ve fizyolojisi anlaşıldıkça vajinal orgazmı artırmak için ne yapılabilir sorusu üzerinde durulabilir. Çünkü kadınlar dıştan dokunarak, uyarılma ile her ilişkide klitoral orgazm olabilirken pek az kadın vajinal orgazm yaşamaktadır. G noktasını büyütmek de vajinal uyarılmayı artırabilir. G noktasını büyütmek için daha çok yağ enjeksiyonu veya hiyaluronik asit enjeksiyonu uygulanır. Muayenehane şartlarında yapılabilen kolay bir işlemdir.
İlk gece korkusunu yaşayan kadınların endişe, kaygı ya da korku durumu çeşitli nedenlerden veya eğitim eksikliğinden kaynaklanabilir.
Diğer nedenler ise şöyle sıralanabilir;
• Ülkemizde cinselliğin yıkılamayan bir tabu olması
• Cinsel eğitimin doğru ya da hiç alınamamış olması
• Geçmişinde cinsel anlamda istismara uğrama
• Aile baskıları neticesinde yapılan evlilikler neticesinde
• Yaşanmış ilk cinsel ilişkideki kötü veya yanlış tecrübe