Uğur Meleke

23 gün-7 maçın z raporu

7 Ekim 2024
G.Saray defansif olarak geriledi ancak belki de tek gelişim sol bekte Jakobs’un gelişi.

Galatasaray Eylül’deki milli maç arasından düne kadar, 23 günde 7 resmi müsabaka oynadı. Yoğun bir fikstür. Bu süreçten 5 galibiyet-2 beraberlik, ligde liderlik ve Avrupa’da 4 puanla çıktı. Büyük plana bakarsanız sonuç olumlu.

Eylül ortasında Okan Buruk’a önündeki 7 maçın sonunda ligde liderlik, Avrupa’da 4 puan önerseniz muhtemelen kabul ederdi. Ancak tabii ki bu 23 günü moleküllerine ayırıp, madalyonun her iki yüzüne de bakmak lazım.

YENi KAZANIM YUNUS AKGÜN 

1-) Galatasaray Eylül ortasına kadar ciddi transfer hareketliliği yaşadı. İki sol açığı Zaha-Kerem’in ikisi birden ayrıldı. Ancak Okan Buruk’un bu 23 günde önemli kazanımı Yunus oldu. Kerem-Zaha-Tete ayrılıkları ve Ziyech sakatlığı sonrası kanat rotasyonunda bir anda as konuma geçen Yunus bu fırsatı çok iyi kullandı.

Hafta içinde RFS maçının iyisiydi. Dün bir gol daha attı. Ve şu anda Galatasaray’ın belki de en sıcak eli o.

MAURO iCARDi DURGUNDU

2-) Transferin son saatlerinde kadroya Victor Osimhen’in katılmasıyla ister istemez bir bir 4-4-2 baskısı oluştu Galatasaray üzerinde. Okan Buruk’un bu sezon Batshuayi-İcardi ile 4-4-2’yi denediği Young Boys ve Riga maçlarında iyi sonuç alınmadı. Ancak Osimhen-İcardi’li Kasımpaşa 45 dakikası başarılıydı.

Ben Osimhen döndüğünde de Buruk’un (Süper Lig iç saha zayıf rakip eşleşmelerinde belli bölümler dışında) 4-4-2’yi ana plan olarak oturtmasını pek olası görmüyorum.

Yazının Devamını Oku

Kibir, tembellik ve hazırlıksızlık

5 Ekim 2024
Bu sezonki UEFA Avrupa Ligi’nin 1990’lı yılları andıran bir enerjisi var. Tam 22 farklı ülke temsil ediliyor, kimi maçlar bazı kulüpler, hatta bazen uluslar için milli müsabaka hüviyetinde. Her karşılaşmaya aynı disiplin, aynı tevazu ve aynı hazırlıkla çıkmalı, hep yüzde yüzünüzü vermelisiniz. Kibir, tembellik, hazırlıksızlık gibi büyük günahlara burada yer yok.

Perşembe gecesi gerek 3 İstanbul büyüğünün peş peşe Avrupa maçları oynaması, gerekse bu müsabakaların atmosferi beni ister istemez 1990’lı yıllara, çocukluğuma götürdü. 1990’ların başında, henüz Sovyetler Birliği ve Yugoslavya tam olarak parçalanmamışken, Avrupa kıtası 32 ülkeden ibaretken, tüm maçlar çarşamba akşamı oynanırken yaşardık bu hissiyatı. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş peş peşe UEFA Avrupa Ligi sınavı verecekleri için o gün içimiz kıpır kıpır olur, gecenin sonundaysa ince bir hüzün kaplardı bünyemizi. Aynen önceki gün olduğu gibi.

1- OKAN BURUK'UN HAMLELERİ GALATASARAY'DA KAOSA YOL AÇTI

Perşembe akşamı sahaya ilk çıkan temsilcimiz Galatasaray’dı. Karşılarında kupanın en zayıf takımlarından biri vardı ama yürekliydi Letonyalılar. Genç teknik adamları, bu müsabakanın ülkeleri için hayat memat meselesi anlamına geldiğini belirtti zaten maç öncesinde. Santrforları İkaunieks geçmişte kibirli milli takımımıza çok sorun çıkarmıştı, benzer problemleri Galatasaray da yaşadı.

Sarı kırmızılılar topa baştan sona kadar sahiptiler, kalite farkıyla 2-0’ı buldular ama özellikle son yarım saatte tempoyu, topun hızını hiç artıramadılar. Yüzde yüzle orada olmamanın bedelini de, kendilerinde çok zayıf bir rakibe 2 değerli puan kaptırarak ödediler.

Okan Buruk’un hafta sonu Kasımpaşa önündeki oyuncu değişiklikleri sıkıntılıydı. Rakibinin 46-60 arası kendilerini ablukaya aldığını seyrettikten sonra 60’ta kenara Kaan-Berkan ikilisini getirmesi hatalıydı. O noktada Davinson-Torreira’yı sokup takımını normalize etmesi gerekiyordu. Riga’da da 55’te skor 2-2 olduktan sonra önünde çok ciddi bir zaman olmasına rağmen maçın ritmini bir türlü artıramadı. Özellikle Batshuayi’yi sokup 4-4-2’ye dönmesi, Mertens’i çizgiye göndermesiyle ortada bir oyun kalmadı. Kaosa dönüştü iş.

2- MAXIMIN VE DZEKO SAHAYA ADIM ATINCA FENERBAHÇE CANLANDI

Fenerbahçe şüphesiz ki daha zor bir deplasmanda, Enschede’deydi. Sarı lacivertli temsilcimizin aldığı 1 puan nispeten daha olumlu. Ancak müsabakanın ilk 1 saatinde onlar da kendi orijinal seviyelerinin bayağı altında kaldılar.

Twente son derece genç ve dinamik bir takım. Dörtlü savunmada iki 2001’li, iki de 2002’li ile başardıkları işler çok çalışmanın ve çok adanmışlığın sonucu. Perşembe gecesi Enschede’de ilk 60 dakikada ikili mücadelelerde daha coşkulu olan, sahipsiz topları daha fazla isteyen, sahanın her metrekaresinde daha kalabalık gözüken takım Twente idi.

Yazının Devamını Oku

Farklı dozda acı tatlar kaldı ağızlarda

4 Ekim 2024
Beşiktaş için geri dönüş zordu. Fenerbahçe ikinci yarıda açıldı. Galatasaray motivasyon kaybının kurbanı.

Üç İstanbul büyüğünün her birinin ağzında farklı dozda acı tat kalan bir gece yaşadık Avrupa’da. Eintracht Frankfurt bu kupanın en iyilerinden. O dramatik ilk yarıdan sonra geri dönüş zordu Beşiktaş için... Fenerbahçe’nin rakibi Twente’yi ise geçen seneden tanıyoruz. Hocaları aynı. Kadrolarını korumuşlar; geçen yıl da Unnerstall, Vlap, Bruns, Wolfswinkel, Hilgers, Regeer, Steijn’in hepsi oynamışlardı.

ÇOLUK ÇOCUKTAN OLUŞAN SAVUNMA

Dün 60 dakika oyuna hükmettiler; ikisi 2001’li, ikisi 2002’li dört genç çocuktan oluşan savunmalarının önde yerleşimi, her topa erken basmaları, karşı presleri çok etkileyiciydi. İki bek sürekli bindirdiler, özellikle sol kanadı koridora çevirdiler. Yetmedi, stoper Hilgers de hücum katkısı yaptı ve Fred’e de sarıyı o göstertti. Twente’nin çoluk çocuktan oluşan bu savunma dörtlüsünün toplam maliyetiyse 1 milyon 900 bin Euro. Alkışlamaktan başka bir şey gelmiyor elden.

Maçın kırılma anıysa 62’deki Maximin-Dzeko hamlesiydi. 1 saat boyunca hayalet gibi sahada dolaşan Nesyri’nin çıkışı, iki asın girişiyle oyun dengelendi. Amrabat’ın olağanüstü asisti ve Tadic klasıyla 1 puan da kotarıldı o süreçte.

RFS-G.SARAY MAÇI ENTERESANDI

Dün akşam üstü oynanan RFS-Galatasaray maçı da enteresandı gerçekten. Ev sahibi RFS topu tamamıyla temsilcimize bıraktı. Galatasaray stoperleriyle-bekleriyle tüm müsabakayı rakibin 30 metresi içinde geçirdi. Davinson’un takım boyunu kısaltması, önde kazanılan toplar, Yunus’un merkeze girerek yarattığı asimetri, her şey yolundaydı ilk 40 dakikada. Yunus’la 2-0’ı bulduklarında Galatasaraylı futbolculara mikrofon uzatma şansınız olsa, birçoğu maçın 5’e gideceğini zannedebilirlerdi o anda.

ANLIK KONSANTRASYON EKSiKLiĞi 

Ancak futbolun (hatta aslında hayatın) temel kurallarından biri girdi o noktada devreye: Rakibiniz ne kadar zayıf olursa olsun konsantrasyonunuzu koruyacaksınız. İlk devrenin sonu ve ikinci yarının başında konsantrasyon eksikliği sebebiyle birer gol yedi temsilcimiz. Sonra da vitesi hiç yükseltemedi ve kıramadı rakibinin direncini. Eğer Galatasaray dün Riga’da, PAOK maçındaki motivasyonunun yüzde 50’sine sahip olsaydı galibiyetle dönerdi yurda.

Yazının Devamını Oku

Frankfurt enerjisi farklı olmalı

1 Ekim 2024
Beşiktaş dün Kayseri deplasmanında 3 golle kazandı ama göze hoş gelen tempolu bir oyun oynayamadı.

Avrupa’daki temsilcilerimiz 15 gün içinde 3 lig, 2 de uluslararası maç oynadıkları sıkışık bir fikstür içindeler. Haliyle her teknik adam bu 5 maçı bir bütün halinde düşünüp, oyuncularını ekonomik kullanmaya çalışıyor. Giovanni van Bronckhorst da bunlardan biri. Ancak ben Hollandalı Hoca’nın bu 450 dakikalık süreçte formayı en rasyonel biçimde bölüştürebildiği kanaatinde değilim. Elbette hocaya büyük saygı duyuyorum ancak seçimleriyle ilgili de kafamda küçük soru işaretleri var.

PERŞEMBE PLANI NE?

1-) Ajax koçu Francesco Farioli, aynen Van Bronckhorst gibi iki santrforu Brobbey/Weghorst arasında dakikaları bölüştürdü. As santrforu Brobbey’yi Beşiktaş’a karşı oynatırken, alternatifi Weghorst’u ligde Go Ahead maçında kullandı. Zaten doğru olan da o...

Ancak Van Bronckhorst, İmmobile’yi Eyüp maçında kullanıp, 2007’li Mustafa’yı Amsterdam Arena’da 60 bin kişinin önüne çıkardı.

Bence orada doğru seçim Mustafa’yı Eyüp önünde kullanıp, Amsterdam’da İmmobile’nin deneyimiyle başlamaktı. Dün Kayseri’de de İmmobile 90 dakika oynadı. Perşembe için hocanın planı ne acaba, merak ediyorum doğrusu.

HÜCUM PRES SINAVI

2-) Eyüp maçında Beşiktaş’ın tattığı bir başka deneyim de Arda Turan’ın talebelerinin hücum presi idi. Birçok kez baskıyla top kazanıp pozisyon yarattı Eyüp o gün. Ben Van Bronckhorst’un o Eyüp deneyiminden faydalanarak Amsterdam’da hücum prese daha hazırlıklı olacağını ümit ediyordum. Öyle olmadı. Hatta dün Kayseri de Beşiktaş’a karşı önde baskıyla başlayıp zorladı siyah beyazlıları çıkışlarda. Eintracht Frankfurt maçında umarım biraz daha gelişmiş olur bu konuda siyah beyazlılar.

iKi BiREYSEL HATA 

Yazının Devamını Oku

Mourinho neden hiç Djiku-Becao ile başlamıyor?

30 Eylül 2024
Fenerbahçe Eylül ayı içinde 4 resmi maç oynadı. Kasımpaşa, Galatasaray, Union ve Antalya ile...

Bu bir ayda benim hesaplamalarıma göre kabaca toplam sadece 40 dakika iyi futbol oynadı Fenerbahçe. Kasımpaşa önünde 5 dakika, Galatasaray’a karşı 15, Union’a ve Antalya’ya da bir 10’ar dakika... Koca bir ayda toplam sadece 40 dakika iyi futbol oynayan bir takım. Kulübesinde Mourinho, sahada Dzekolar, Tadicler, Maximinler, kenarda İrfanlar, Kosticler... Ancak Mourinho için bir müsabakada 10-15 dakika iyi futbol oynayıp skoru almak genelde yeterli.

iLK YARI VASATI AŞAMADI

Dün Antalya’da ilk yarıda Fenerbahçe yine vasatı aşamadı. Yine genelde stoperler Çağlar-Becao ile santrfor Dzeko arasındaki mesafe 50-60 metreydi. Fenerbahçe yine önde göstermelik bir baskı yaptı. Haliyle bu preslerden sonuç alamadı. Üstelik Antalya’nın yaptığı baskılarda da iki kez fire verdi sarı-lacivertli ekip. Eğer Mourinho ilk yarının sonunda Kostic ve Fred’i oyuna sokmasaydı, Fenerbahçe artık vasatlığı kanıksıyor diyecektim bu yazıda.

HÂLÂ 2 TEMEL SORUN VAR

Mourinho 46’da Kostic ve Fred’i soktu, Fenerbahçe bir 10-15 dakika canlandı. 63’te de Fred’in büyük rol oynadığı bir golle galibiyet sayısını buldu. Bu sayının avantajı ve Fred farkıyla ikiyi de buldu daha sonra. Ancak bence Fenerbahçe’nin hâlâ iki temel sorunu var:

BÜTÜNCÜL BiR PERFORMANS YOK

1- Fenerbahçe bu sezon 12 resmi maç oynadı, Rize ve Alanya müsabakaları dışında bütüncül bir iyi performans sergilemedi. Parça parça iyi performanslar var, ama 10-15 dakikaları aşmıyor bu bölümler. Benim merakım şu: Mourinho hep bu pragmatik yaklaşımla mı devam edecek? Bir maçta 10-15 dakika iyi futbol yeterli midir Portekizli için?

TOPU KAZANMAK iSTEMiYOR MU?

Yazının Devamını Oku

Yanlış kadro itirafı

29 Eylül 2024
Okan Buruk yoğun fikstür içinde rotasyon yapabilir. Ama dün rotasyonun ölçüsü kaçtı.

Dün Seyrantepe’de oynanan maçı Osimhen’li ve Osimhen’siz iki perde olarak değerlendirmek gerek. Osimhen’li ilk 45 dakikada Galatasaray için işler yolunda görünüyordu. Manchester, Roma, Tottenham gibi takımların yarıştığı Avrupa Ligi’nin en değerli futbolcusu Osimhen... Uzun yıllardır Salah ve Mane hegemonyasındaki Afrika kıtasının en iyi futbolcusu ödülünün son sahibi de aynı adam. Pozitif ilim, sayılabilir-ölçülebilir veriler, zaten Osimhen’in yeryüzünün en iyi santrforlarından biri olduğunu söylüyor.

FARKI YARATAN OSiMHEN’Di

Ancak nicel verilerin söylemediği bir şey daha var: Osimhen iyi bir futbolcu olduğu kadar iyi de bir insan. Kendisine ilk kez İcardi-Batshuayi konusu sorulduğunda “Onlardan öğreneceğim çok şey var” sözleriyle alçakgönüllülük göstermişti. Bu tevazunun sadece sözde olmadığını davranışlarıyla da ispat ediyor. Hafta içinde PAOK önünde 28 ve 60’ta iki tane taç atışı için attığı deparlar derslikti. Dün de İcardi’nin gol kutlaması sırasında Arjantinli’ye onun ikonik sevincini yaparak gitmesi değerli. Dün ilk 45 dakikada tabeladaki farkı yaratan adam Osimhen’di.

SAKATLANDI, DEFOLAR ÇIKTI

Ancak 46’da Osimhen sakatlanıp çıktıktan sonra Galatasaray’ın rotasyon sebepli defoları çıktı ortaya. Okan Buruk 20 günde 7 maçlık sert fikstür içinde dün doz aşırı bir rotasyona başvurdu ve bu karar Galatasaray’da birçok defoyu ortaya çıkardı: Davinson sahada olmadığında savunma çok derinde kalıyor ve tamamlanamayan hücumlarda topu geri kazanamıyor. Ayrıca maça sağ kanat ikilisi olarak Jelert-Sallai başladı, ki bu çok büyük bir kumardı. Orası önce Jelert-Barış, sonra Kaan-Jelert’e döndü. Zaten bir maçın içinde bir kanat ikilisini bu kadar çok değiştiriyorsanız, bu sizin sahaya yanlış kadro çıkardığınızın da itirafı gibidir, öyle değil mi?

KASIMPAŞA PUANI HAK ETTi

Okan Buruk 3 haftada 7 maçlık bu yoğun fikstür içinde rotasyon yapabilir, bunu anlıyorum. Ama bence dün Kasımpaşa maçında rotasyonun ölçüsü kaçtı. Davinson’la Torreira’nın aynı anda kenarda olması büyük risk. Üstüne de şaşkın sağ kanat ikilisini ekleyin. Kasımpaşa dün ikinci yarıdaki oyunuyla hak etti 1 puanı.

Yazının Devamını Oku

Bir lunapark treninin içinde gibi

27 Eylül 2024
Geçen sezon da çok detaylı anlatmıştım, Union Saint-Gilloise tam anlamıyla bir proje takımı.

Aslında Premier Lig ekibi Brighton’la sahipleri aynıydı ama UEFA regülasyonları sebebiyle dâhi patron Tony Bloom artık arka plandan yönetiyor Union SG’yi. Dört sezondur her sene büyük takımlara (Boniface, Nilsson, Deniz Ündav, Puertas gibi) bir-iki star satıyor, yerine 19-20’lik yıldız adayları koyuyorlar. Mesela 20’lik Hırvat forvet Ivanovic dün fişek gibi oynadı. Yıldız ışığı var çocukta. Ayrıca 2004’lü Sadiki ve Khalaili de etkileyici gençler.

UNION BU SEZON SALLANTIDA

Union takımı hem sürekli deneyimli yıldızlarını, hem de hocalarını ihraç ettiği için bu sezon sallantıda. Son iki teknik adamları Blessin St.Pauli’ye, Geraerts de Schalke’ye gitmişlerdi. Şu anda görevde olan ve ilk kez bir A takım çalıştıran 37’lik Pocognoli’nin zamana ihtiyacı var elbette.

MOURINHO FARK YARATAMADI

Mourinho, dün karşılaştığı meslektaşından hem yaş, hem mesleki deneyim olarak bir çeyrek yüzyıl ileride. Ancak dün futbol olarak öyle bir fark yaratamadı Mourinho. Fenerbahçe’nin takım boyu hâlâ çok uzun. Mourinho’nun böyle bir fırsat varken savunmada geçen sezonun asları Djiku-Becao ikilisini denemesini beklerdim. Zira o ikili, top hücumdayken orta çizgiye basıyorlardı. Bu haliyle Fenerbahçe çok fazla gelgite izin veriyor, adeta lunaparkta bir hız treninde gibi. Maç içinde çok yükseğe çıkılan anlar oluyor ama çok hızlı düşüşler de söz konusu. Dün ilk 11 fırsatı bulanlardan En-Nesyri çok kaçırdı ama en sonunda Mac Allister’ı attırdı. İrfan Can sahada olduğunda duran toplar daha etkili kullanılıyor. Amrabat da çalışkan ve arzuluydu.

15-16 PUAN İLK 8 İÇİN YETERLİ OLACAK GİBİ

Avrupa Ligi’nde yepyeni bir formatla karşı karşıya olduğumuz için neticeyle ilgili sağlıklı fikir yürütmek güç. Ancak bilimsel çalışmalar 15-16 puanın ilk sekiz ve direkt terfi için yeterli geleceğini öngörüyor. Play-off turuna kalmak (yani ilk 24) için de 10- 11 puan barajı hesaplanıyor. Takım sayısı çok, maç sayısı az olduğu için birçok ekip aynı puanla ligi bitirecek, averaj de kritik bir rol oynayacak sıralamada.

Yazının Devamını Oku

Osimhen’in bir taç için sarf ettiği efor

26 Eylül 2024
Galatasaray’ın bu sezonki hikayesini etkileyecek bir olay.

Dün Seyrantepe’de dakikalar 28’i gösteriyordu. Geriden oyun kurmaya çalışan Davinson, Barış’a doğru sağ taç çizgisine paralel bir pas attı. Barış ofsaytta olduğu için hareketlenmedi. Herkes topun kolayca PAOK’lu oyuncuda kalacak zannederken bir ok fırladı soldan o bölgeye doğru! O okun ismi Osimhen’di. Savunmayı rahatsız edip Galatasaray’a kazandırdı tacı.

OLAĞANÜSTÜ ENERJi HARCADI

61’de benzer bir pozisyon daha yaşandı, Galatasaray savunmasından uzaklaştırılan rastgele bir toptu bu kez de. Osimhen’in alma şansı hiç yoktu ama takip edip, stoperi rahatsız edip taca atmasına neden oldu yine Nijeryalı. Yani Osimhen’in dün attığı golü, yaptığı asisti, hazırladığı pozisyonları filan bir kenara bırakın. Tek bir taç atışını kazanmak için harcadığı o olağanüstü efor bile, Galatasaray’ın bu sezonki hikayesini derinden etkileyecektir.

PAOK SAYGIDEĞER BiR RAKiP

PAOK belki Avrupa Ligi’nin favorileri arasında değil ancak saygıdeğer bir rakip. Razvan’la toplamda 6’ncı sezonları bu. Bir kadro ve oyun istikrarları var, geçen sezon Yunan Ligi’nde şampiyonluğa yürürken bir de Konferans Ligi’nde çeyrek final yapmışlardı. Bu yıl da ben gruplar sonunda en azından 24’ün içinde olacaklarını tahmin ediyorum.

Galatasaray’sa bu PAOK’u maçın çok büyük bölümünde kendi birinci bölgesine hapsetti. Davinson Sanchez yine oyunun gizli lideriydi, Galatasaray’ın tamamlayamadığı her hücumda hep doğru zamanda doğru yerdeydi. Galatasaray 25’le 45 arası ikisi net 6 pozisyon yarattı, atamadı... 1-0’la 1-1 arasında da yine Osimhen’le, Barış’la, Yunus’la çok net pozisyonlar var atılamayan.

DAViNSON VE KAAN DA BAŞROLDEYDi

Maçın tartışmasız yıldızı Osimhen’in yanı sıra, karşı pres canavarı Davinson, sağ kanattan sürekli yaptığı hücum katkısıyla galibiyette büyük rol oynayan Kaan başroldeydiler dün. Yanında Davinson olduğunda performansı her zaman artan Abdülkerim, sol kanatta yaptığı savunma ve yerden akıllı ortalarıyla Jakobs, her maçta özgüvenini artırarak devam eden Yunus, Günay ve Barış da günün diğer iyileri. Galatasaray’da bu kadar iyi oyuncu varken skorun 3-1’de kalma nedeniyse PAOK kalecisi Kotarski’nin süper performansı.

Yazının Devamını Oku