Uğur Meleke

İkiyle ikiyi toplamak

30 Aralık 2019
Futbolun enteresan bir matematiği var... Bir gün ikiyle ikiyi topluyorsunuz beş ediyor; başka bir gün topluyorsunuz, bu kez üç bile etmiyor!

Dünün özeti de her iki hocanın ikiyle ikiyi toplayıp tekrar beş elde etme çabasıydı aslında. Geçtiğimiz hafta her iki takımın sezon zirveleriydi belki de. Fenerbahçe, Beşiktaş’ı sürklase etmiş, hatta hocası da bir duygu patlaması yaşamıştı. Rizespor’sa Malatya’yı deplasmanda 2-0 mağlup etmiş ve bir kontratak dersi vermişti rakibine. Topla sadece yüzde 33 oynamışlar, 600’e karşı 300 pas yapmışlar ve 21’e 7 uzaklaştırmayla maçı gol yemeden bitirmeyi başarmışlardı. Rizespor Teknik Direktörü İsmail Kartal, dün de Malatya 11’ini (cezalı Morozyuk dışında) bozmadı. Fenerbahçe’ye karşı da amaç bir Malatya taktiği uygulamaktı belli ki. Ancak Fenerbahçe savunması dün hemen hemen hiç önde yakalanmayınca, Umar ya da Oğulcan’a arkaya koşu fırsatı vermeyince Malatya maçına pek benzemedi dünkü müsabaka.

FARKLI BİR ŞEY GEREKİYORDU

Ersun Yanal’ın duyguları da meslektaşına benzerdi. O da Beşiktaş 11’ini (cezalı Serdar dışında) bozmadı. O da siyah beyazlılara karşı oynadığı dominant pas oyununu tekrarlama niyetindeydi Rize’de. Ancak onun da bir saat boyunca pek işlemedi planı. Çünkü Beşiktaş’a karşı kazandığı her topla dripling yapabilen Ozan’a bu kez o fırsatı vermediler. Muriç, Sivaslı Appindangoye karşısında olduğu gibi Abarhoun’la kavgada yıprandı. Sol kenarda Tolga’nın varlığı hücum dinamiğini zayıflattı, belli ki Beşiktaş’a karşı oynadığınızdan farklı bir şey yapmanız gerekiyordu Rize’de.

SON 30'DA TEMPO DEĞİŞTİ

İki hocadan ilk radikal değişikliği yapacak olan, oyunun ritmini değiştirebilirdi. Doğal olarak o ilk dokunuş Yanal’dan geldi. 64’te Emre’yi altı numaraya, Gustavo’yu stopere, Tolga’yı merkeze, Kruse’yi sola kaydırdı. Belki bu taktiksel rotasyonun Jailson’un golüyle direkt bir ilişkisi yok, ama oyunun son yarım saatteki temposunun değiştiği kesin

YANAL DÜN ŞANSLIYDI

İşte futbol böyle bir oyun. Bir hafta önce yaptığınız matematik, bir hafta sonra aynı sonucu vermeyebiliyor. Türkiye’deki berbat ezbere karşı çıkıp, bazen kazanan takımı değiştirmeniz de gerekebiliyor. Dün Yanal şanslıydı, yeni bir şey denemesi gerektiğini ancak 65’te fark etmesine rağmen Rize’den galibiyetle döndü. Ancak başka bir gün bu kadar şanslı olmayabilir Ersun Hoca.

Yazının Devamını Oku

Şampiyonluk iddiasının ilanı

29 Aralık 2019
Dünkü maçı, Kayserispor’un içinde bulunduğu koşullardan bağımsız okumak imkânsız elbette.

Takımın 3 önemli oyuncusu Umut, Adebayor ve Şamil zaten veda ettiler. Lopes cezalı. Lung, Henrique, Mensah, Abdennour ve Levent’in de içinde bulunduğu uzun bir sakatlar listesi var. Dün sağ bekte 19’luk Emirhan, stoperde 18’lik Osman Can, sağ açıkta 19’luk Ömer’le ortaya koydukları mücadele yerindeydi, ancak Trabzonspor’un kalitesi ve deneyimiyle baş etmeleri mümkün değil.

KAZANAN 11'İ BOZMADI

Bordo-mavililer maçın başından sonuna kadar rahat bir futbol ortaya koydular dün. Ünal Karaman, Konya’da kazanan 11’i ve formasyonu bozmadı, yine 4-3-3 dizildiler, yine Sturridge sağ açıktaydı. İngiliz forvetin savunmaya yardımı yine eksikti ama muazzam kalitesi, oyun görüşü ve Sörloth’la uyumu ön plana çıktı bolca.

SÜKSELİ GALİBİYET

Trabzonspor'da sakatların büyük ölçüde iyileştiği, ikinci yarıda kulübede artık sadece genç oyuncuların değil Ekuban, Yusuf, Avdijaj gibi gerçek alternatiflerin var olacağı düşünüldüğünde bordo-mavililerin şampiyonluk iddiasının ete kemiğe büründüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz artık. Dün rakip ne kadar eksik de olsa bu sükseli galibiyet, ikinci devredeki şampiyonluk iddiasının resmi ilanı sayılabilir bence.

EMRE İÇİN TALİHSİZ MAÇ

Dünle ilgili iki detaya daha parantez açmak gerek: Genelde sert vücut dilini eleştirdiğim Hüseyin Göçek’in dün Mert’e penaltıyı anlatmak için gösterdiği çabayı çok sevdim. Böyle yapıcı diyalogları daha sık görmek dileğimiz. Süper Lig’de ilk yarının en çok konuşulan isimlerinden biri olan Emre Demir içinse talihsiz bir maçtı bu. Aslında geçen haftaki Başakşehir maçında da durum benzerdi, Emre sıkça ‘büyüklerin arasındaki çocuk’ gibi kalıyor ve çok fazla basit top kaybı yapıyor. Şüphesiz ki Emre’nin geleceği parlak. Ancak sanki basamakları atlaya atlaya değil, adım adım çıkması daha doğru olacak genç adam için.

Yazının Devamını Oku

Bu maç bir Atiba başyapıtı

28 Aralık 2019
Doğrusunu söylemek gerekirse, tabelayla değerlendirmenin çok sağlıklı olmadığı bir maç bu.

Dün kırkıncı dakikada (bunun 25 dakikası 11’e 10, beş dakikası da 11’e 9 oynanmış olmasına rağmen) şutlarda 4’e 4 eşitlik, kornerlerde 3-2 Gençlerbirliği üstünlüğü vardı. Sanırım rahatlıkla şunu iddia edebilirim: Dünkü müsabaka 11’e 11 değil, 11’e 10 bile oynanmış olsa aynen Kasımpaşa karşısında olduğu gibi Beşiktaş çok fazla zorlanabilirdi. Siyah-beyazlılar rakipleri ancak 9 kişiyle yorulduğunda çözebildiler oyunu.

YAVAŞ PASLAŞMALAR

Sebebi de şu: Beşiktaş, sete yerleştiğinde son derece renksiz bir takım. İnanılmaz yavaş paslaşıyorlar, hareket etmiyorlar, yaratıcılıktan uzaklar. Dün tamamıyla geriye yaslanmış bir takıma, adeta savunmasını kalenin içine kuran Gençlerbirliği’ne karşı bir devrede 7 defa ofsayta düşmeyi başarmalarının da sebebi bu. Son derece temposuz paslaşıp, savunma arkasına (aslında birçoğunda ofsayt olacağını bile bile) top atarak bitiriyorlar hücumları. Zira başka bir hücum planları yok. Zaten Beşiktaş’ı mağlubiyetten kurtaran ilk iki golün biri duran toptan, biri de kontrataktan (evet 11’e 9 oynanmasına rağmen kontrataktan) geldi. Dünün özeti belki de Atiba’nın dehası sadece.

LJAJIC NEDEN GERİLEDİ?

Tabii ki bu tezime şöyle bir itirazda bulunabilirsiniz: Bu oyuncu kadrosuyla farklı bir şey oynanabilir mi ki? Evet bu antitezin de şüphesiz haklılık payı var, Diaby-n’Koudou ile aslında böyle oynamaya mahkumsunuz biraz da. Ama Beşiktaşlılar’ın Abdullah Avcı’ya şu soruları da sormaları gerek: Takımın en yaratıcı oyuncusu Ljajic neden bu kadar geriledi? Geçen sezon ligin fark yaratan oyuncularından olan Boyd, neden kayboldu? Geçtiğimiz baharda A milli takıma kadar yükselen Güven, nasıl oldu da umut’un dahi gerisine düştü? Beşiktaş’ta düz ve mücadeleci oyuncuların gereğinden fazla değer gördüğü, kalitelilerinse gerilediği bir sezon sanki bu.

KIRMIZI KARTLAR

Maçtaki kırmızı kartlar için de bir parantez açmak gerek. İkisinin de oyun gereği olmaması, nadir’in küfürden, Yasin’in ortada kalan bir serseri topa yaptığı gereksiz hamleden atılması, iki sporcunun hatası. Yasin Pehlivan bu ligde hep böyle bir oyuncuydu, yüzde 50/50’lerden kaçınmıyor ama bunun bedelini de kartlarla ödüyor. Antep, Erciyes, Bursa ve Gençlerbirliği’nde oynadığı 105 maçta 5 kırmızı kartı var. Ama enteresandır, bu ülke dışında oynadığı 137 maçta tek bir kırmızı görmüş. O da ikinci sarı karttan.

HAKEME KÜFÜR

Yazının Devamını Oku

Futbola Meritokrasi gerek

26 Aralık 2019
Spor dünyası geçtiğimiz günlerde bir Daily Mirror özel haberiyle sarsıldı. Habere göre İngiltere’nin dev 6 futbol kulübü, Şampiyonlar Ligi’yle ilgili masaya gelen son öneriye sıcak bakıyorlar.

Öneri, grup aşamasında 32’li bir geniş lig formatı öngörüyor. Herkes farklı rakiplerle 10 (veya 12) maç oynayacak. 32 takım içinde ilk 8’e girenler direkt olarak, sonraki 16 da bir play-off ayağı daha oynayarak üst tura çıkacaklar. Patronlar katının sıcak baktığı bu formata, işçiler katı genelde tepkili. Bunun da birkaç farklı sebebi var. Aslında birkaç ay önce de buna benzer bir öneri gündeme gelmiş ama çarçabuk reddedilmişti. O öneriye göre ilk tur 8’erli 4 grupta oynanacaktı. Gruplardan finale kadar giden bir takımın yapacağı maç sayısının 21’i bulduğu bu format kabul görmedi. Ama kılık değiştirerek tekrar kondu masaya.

Düşük profilli bir UEFA başkanı yakalamışken, Şampiyonlar Ligi’ni 2024’te bir ‘Avrupa Süper Ligi’ formatına dönüştürmeye ant içmiş patronlar katının yeni önerisine göre 32’li tek bir lig kurulacak. Gruplarda bugünkü gibi 6 değil, 10 maç yapılacak. Bu 10 maç, rastgele rakiplerle oynanacak. Hatta play-off turuyla bu sayı 12’yi buluyor. Ayrıca lig aşamasını ilk 8’de bitiren takımların gelecek yılki bileti garanti olacak.

Bir iddiaya göre garanti bilet sayısını 16’ya çıkarma düşüncesi de var. Maksat belli: Çeyrek yüzyıllık rüya, Avrupa Süper Ligi artık kurulmak isteniyor. Yerel ligler zayıflatılıp, NBA benzeri bir mekanizma yaratmak amaç. Düşme-çıkmanın olmadığı (ya da sınırlı olduğu), Real, Manchester, Milan gibi devleri her daim sistem içinde koruyan, orta sınıfa bir darbe daha vuran bir yapı.

Amaçlanan bu yapının iki büyük handikapı var:

MAÇLAR ARTACAK

Sporcuların üzerindeki müsabaka yükü daha da artacak. Mesela Alisson’un geçen sezon oynadığı maç sayısı 57. Yeni formatla bu sayıyı 70’lere yaklaştıracaklar. Evet, NBA oyuncuları sezonda 82 (play-offlarla 100+) maç oynuyorlar. Ama sahaları daha küçük. Normal sezon tempoları malum. Ayrıca bir NBA oyuncusunun bir maçta kat ettiği mesafe 4-5 km. civarında. Üst düzey bir futbolcu, üst düzey bir maçta bu mesafenin 3 katını koşmak zorunda kalıyor. Yani zenginler (kulüp patronları) daha çok kazansın diye, fakirler (yani patronlara göre nispeten fakir olan sporcular) insan üstü bir efora zorlanacak.

FUTBOLA DİNAMİT

Yazının Devamını Oku

6 milyonluk süperstar

24 Aralık 2019
Uğur Meleke yazdı...

Dün Trabzonspor’un başlangıç 11’i sürpriz değildi ancak diziliş beni şaşırttı doğrusu. Son iki maçta Trabzon’da pas ritmini bozan Yusuf’un yerine Abdülkadir Parmak’ın 11’de başlaması doğal. Ancak Ünal Karaman’ın formasyon olarak 4-3-3’ü tercih edip sağ açıkta Sturridge’i görevlendirmesi enteresandı. Konyaspor yine 4-4-2 dizilmiş, dolayısıyla Ünal Karaman’ın orta sahada üçe iki kalırım gibi bir endişesi olamaz. Sturridge doğal bir santrfor. Sörloth’la da telepatik bir uyumları var. Ancak dün İngiliz futbolcu sağ açıkta başlayınca Trabzonspor hem bu telepatiden yoksun kaldı, hem de sol savunmada aciz durumlara düştü.

PEREIRA ÇARESİZ KALDI

Özellikle ilk yarının ortalarında bir Alper şov izledik sahada. Konyaspor’un sol beki, karşısında herhangi bir savunma olmadığı için 31’de çizgiye bomboş inip süper bir pozisyon yarattı. 33’te de Milosevic’le ikili oyunla Pereira’yı çaresiz bıraktılar. Pereira’nın o dakikada iki kolunu yana açıp adeta Daniel Sturridge’i tribünlere şikayet etmesi, İngiliz oyuncunun ilk devresinin özetiydi zaten.

PRAGMATİK BİR OYUN

Ünal Karaman’ın devrede bence Abdülkadir Parmak’ı sağ açığa kaydırarak 4-4-2’ye dönme şansı vardı. Ancak o, Yusuf Sarı’yı oyuna sokmayı tercih etti. Trabzonspor ikinci devrede çok daha pragmatik bir anlayışla oynadı. Konya’nın topa daha fazla sahip olduğu, pozisyonlar ürettiği, Trabzon’un koşucu oyuncularıyla fırsat kolladığı bir 45 izledik Trabzon’da. Ama gün belli ki Sörloth’un günüydü dün.

AĞAOĞLU’NA TEBRİKLER

Gerçekten de bu maçın esas hikayesini ligde belki de ilk devrenin kahramanı olan Sörloth üzerinden okumak lazım. Bu sezon kulüp ve milli takımda tam 33 maçta kadrodaydı. Dün bu sezonki 29’uncu resmi maçını oynadı. Bu 29 maçta 17 gol attı, 5 de asist yaptı. Kelimenin tam anlamıyla muhteşem bir sezon geçiriyor Norveçli. Onun bu 5 ayda gösterdiği performansı bir Fenerbahçeli ya da bir Galatasaraylı gösterse, herhalde çok daha fazla görürdük medyada. Sakatlanmıyor, form düşüklüğü yaşamıyor, her an oyunun içinde. Trabzonspor’un onu gelecek sezonun yüzde 50’sinde oynaması halinde 6 milyon bonservisle alabiliyor olması harika bir kontrat. Bu akılcı opsiyon için tebrik etmek gerek Ağaoğlu’nu.

Ünal Karaman'dan galibiyet açıklaması...

Yazının Devamını Oku

Proaktif: 3 Reaktif: 1

23 Aralık 2019
Tarih 8 Aralık’tı. Beşiktaş, Kasımpaşa’yla oynuyordu. Dakika 70, skor 2-2 idi. Avcı, Rebocho’yu çıkardı, Caner’i sol beke kaydırdı, Lens’i öne ekledi. Beşiktaş maçı kazandı.

Bir hafta sonra bu kez rakip Malatya’ydı. Yine dakika 70’ti. Avcı yine Rebocho’yu çıkarıp, Caner’i geriye, Lens’i öne monte etti. Bu kez planı işlemedi, maçı Malatya kazandı. Ve dün Avcı, üst üste üçüncü maçta da aynı şeyi yaptı. Yine Rebocho’yla başladı. Yine 62’de Rebocho’yu çıkarıp Caner’i sol beke kaydırdı. Ve yine kaybederek ayrıldı sahadan. Üç maç üst üste aynı şeyi yaptı, sadece birincisinde sonuç aldı. Aslında onda da sonuç almasının sebebi rakibi 60 dakika 10 kişi oynamış ve yorulmuş oluşuydu. Kasımpaşa o gün aslında mükemmel oynadı, yani ortada bence bir Avcı dehası yoktu.

AVCI KLASİĞİ

Dün Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki anlayış farkını sanırım şöyle özetleyebiliriz: Ev sahibi takım proaktifti, yani oyunun ritmini onlar belirlemek istiyorlardı. Kaderlerini kendileri tayin etmek için oynadılar dün. Beşiktaş’sa, bir Avcı klasiği olarak reaktifti. Planını rakibin tamamlayamadığı hücumlarda Diaby-Lens’le bulacağı kontrataklara ve Caner’in duran toplarına bağlamıştı. İlk yarıda zamanı öldürüp son yarım saatte yapacağı Rebocho-n’Koudou değişikliği için bekliyordu adeta.

32. DAKİKADA ŞUTLAR 5-0’DI

Başlangıç planlarını sanırım şu iki istatistik de açıklıyor: 32’de Ozan’ın golü gelip skor 2-0 olduğunda şutlar 5-0’dı. Siyah-beyazlıların henüz hiçbir şut girişimi yoktu. Faullerde de durum 10’a 1’di. Beşiktaş ilk yarım saat boyunca topu rakibine bırakıp tam 10 faul yaparken, ev sahibinin tek faulü vardı (O da Muriç’in Karius’la olan hava topu).

OZAN TUFAN SAHANIN YILDIZIYDI

Dünkü sonucu hazırlayan birkaç detayın da altını çizmek gerek: Emre yoktu, onun oyunun yönünü değiştiren paslarının yerini Ozan’ın driplingleri almıştı. Ozan sahanın yıldızıydı. Isla sezona kötü başlamıştı ama sakatlık sonrası yüksek ritimde döndü. Maçın başında iki kritik hücum kesti, iyi oyununu bir asistle de süsledi.

JAILSON TERCİHİ DOĞRUYDU

Yazının Devamını Oku

Bunun adı iflas

22 Aralık 2019
Dün İzmir’de dakikalar 61’i gösteriyordu. Galatasaray’ın Ömer Bayram’la kullandığı frikik sonrası Göztepe hızlı hücuma çıktı.

Topu taşıyan Halil, yanında koşan Belhanda idi. Belhanda kaleye 60 metre varken Halil’le yan yanaydı. Faul yapmayı tercih etmedi. Oyuncunun seçimidir bu, diyecek bir şey yok. Ancak orada faul yapıp kart görmeyi göze alamayan ve golü seyreden Belhanda, bir dakika sonra kaptırdığı topun ardından Soner’e, iki dakika sonra da çift dalmak suretiyle Halil’e faul yapmayı denedi. Bu 3 dakikalık bölüm, Galatasaray’ın özeti gibi. Sarı kırmızılarda soyunma odasının nizamı yok. Sahada bir başıboşluk hakim.

SİVASSPOR'A BAKIN

Galatasaray'daki tek problem elbette disiplin zafiyeti değil. Evet, Galatasaray’ın çok sakatı var, kadrosu dört dörtlük sayılmaz. Ancak ligin lideri Sivasspor da, o basamağı sadece mükemmel kadro mühendisliği dolayısıyla işgal etmiyor. Rıza Çalımbay, Beşiktaş’ın beşinci stoperi konumundaki kiralık Fatih aksoy’dan ön libero olarak faydalanıyor. Yedek sol bek Ziya, Fenerbahçe’ye karşı orta sahada oynuyor, Emre’yi zor durumlara düşürüyor.

OYUN PLANINIZ VAR MI?

Santrforu Yatabare, Karabük senin Konya benim dolaşmış, ligin sıradan 9 numaralarından biri. Ama futbolda demek ki tek mesele oyuncu kalitesi değil. Bir oyun planınız, bir kurgunuz var mı? Sahayı doğru parselliyor, yardımlaşıyor musunuz? Fiziksel olarak en iyi seviyede misiniz? Şu anda Galatasaray için bu soruların herhangi birine evet demek mümkün değil. Cevaplanması gereken en temel sorulardan biri de şu: terim, Galatasaray kadrosundan en iyi verimi alıyor mu? Çıkarılabilecek en iyi 11 ve diziliş bu mu?

3-5-2'DEN NİYE VAZGEÇİLDİ?

Galatasaray'ın bu yıl en doğru oynadığı iki maç, Gaziantep-Başakşehir süreciydi. Sanki o 3-5-2, Galatasaray’ın oyuncu listesine uymuş, elbise daha iyi oturmuştu kadronun üstüne. adem ikinci santrfor olarak çalışkanlığıyla katkı yapmış, Emre Taşdemir yüz metreyi iyi oynamıştı. Savunma üçlüsünden biri (genelde Marcao) oyun kurmak için çıksa bile, defansın dengesi bozulmamıştı. En önemlisi de, orta üçlünün içinde Feghouli ve Ömer çok daha faydalılardı. Böylece takımın orta üçlüde Belhanda-Seri-lemina-Selçuk’tan ikisini oynatma bağımlılığı kalmamıştı.

YÖNLERİNİ KAYBETMİŞLER

Yazının Devamını Oku

Caner ve Muriç'i Durduran Kazanır

21 Aralık 2019
Uğur Meleke yazıyor...

Derbinin Fütz (fırsatlar, üstünlükler, tehditler, zayıflıklar) analizi yapıldığında ön plana çıkanlar enteresan: Beşiktaş, Caner ağırlıklı duran toplarla bulduğu gollerle lig lideri. Ama kontrataktan sıfır golleri var. Fenerahçe, topu Vedat Muriç’le buluşturduğunda hücumda renkli.

Ama geriden çıkarken Altay’ın yaptığı hataların bedeli ağır olabiliyor. Beşiktaş ilk golü attığında oyunu tutabiliyor. Ama yerse geri dönemiyor. Emre’yi bir devre durdurabilirseniz, ikinci devre orta saha size geçebiliyor. Üstünlüklerin değil, zafiyetlerin ön plana çıktığı bir derbi bu.

DERBİNİN KARE ASI

CANER: Beşiktaş bu sezon ligde soldan en fazla hücum eden takım (%41’le). Sanırım bunun sebebini söylemeye gerek yok. Son haftalarda Beşiktaş’ın kalbi o.

EMRE: Tolga Kuru yakalamış, Emre’nin son 8 haftada 90 dakikayı tamamladığı tek bir maç var. İlk devre maçın kader adamı olabilir. Ama ikinci yarılarda vitesi düşüyor.

ZANKA: Sivas’ta Sadık sakatlandığında Zanka’nın yavaş hazırlanması enteresandı. Girer girmez kolay bir çalım yedi. Konsantrasyonu istikrarsız.

LJAJIC: Bu sezon 29 şutu var, 14’ü ceza alanı dışından. “Tehlike anında camı kırın ve Ljajic’in şutunu bekleyin” gibi bir durum var Beşiktaş’ta.

RAKAMLARLA ANALİZ

Yazının Devamını Oku