Paylaş
“Yıl sonuna oranla enflasyonda 1.7 puanlık bir düşüş var, daha fazla düşüş bekliyorduk, biz lirada bu kadar hızlı değer kaybı öngörmüyorduk. Burada temel sorun lira. Liradaki hızlı değer kaybı enflasyonun tek haneye inmesini en azından geciktirdi, öteledi.”
Sorunun tam da ana damarı burası; enflasyon hedefini yüzde 5 olarak koyan ve vatandaşa bu hedefi gösterirken yeterli politika oluşturmayan, ama hedefe değil de “tek haneye” düşmeyince bahanelere sarılan, para politikası yeterince sıkı olmayan ve yurttaş nezdinde güven kaybeden, bu yüzden yurttaşın ve şirketlerin dövize yönelmesi sonucunda “biz lirada bu kadar değer kaybı beklemiyorduk” diye açıklama yapan politika yürütücüleri. Bakan Şimşek, politikaya atılmayıp hala bir analist olarak uluslararası bir yatırım şirketinde çalışıyor olsaydı bu açıklamaya yaklaşımı da tam olarak böyle olurdu.
İşte bu söyleşinin sonlarına doğru, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın İstanbul’daki Enflasyon Raporu sunumu başladı.
Ocak ayında “Enflasyonu düşürmeye odaklı ve sıkı bir politika duruşu altında, enflasyonun yüzde 5’lik hedefe kademeli olarak yakınsayacağı; 2018 yıl sonunda orta noktasının yüzde 7.9 olarak gerçekleşeceği” tahminini paylaşan Merkez Bankası, dün açıklanan tahminlerde 2018 yıl sonunda yüzde 8.4 olarak veriyor. Hani sıkıydınız? Hedeften o kadar uzak ki; “sıkı olduğu” sadece bir şehir efsanesi. Kimse inanmıyor; en yakın beklenti “hedefin iki katı enflasyon”. Bankanın kendi derlediği Beklenti Anketi’nde yılsonuna yüzde 10.07, bir yıl sonrasına yüzde 9.62, 24 ay sonrasına yüzde 8.63’lük enflasyon beklentisi vardı. Eğer tahvil piyasasına bakarsanız iki yıllık faizler yüzde 14.30’da; 0.75 puanlık faiz artışına da bu tahminlere de prim verilmiyor.
Sıkı olmayan ama “sıkı durduğunu” söyleyerek buna inanacağımızı düşünen bir merkez bankası, enflasyondaki başarısızlığı ile durmadan anlattığı hikayeleri kaybediyor.
Dünkü yeni hikâye, daha doğrusu yeni “havuç” da “sadeleşmenin” yakında gerçekleşeceği idi. Toplantıya katılanlar sadeleşmenin ayrıntılarını talep edince, “çok yakında” ama çerçevesinin ne olduğuna karar verilmemiş bir sadeleşme olduğu görülüyor. Geçmiş sadeleşme adımının faiz düşürme odaklı olduğu hatırlanırsa normalleşme yerine bunun da aynı yolda ilerleyeceği ve kredibilitesi yok. Başkan Çetinkaya, “Operasyonel çerçeve tartışıldığı zaman merkez bankaları açısından sadeleşme dediğimiz hemen tek bir adım, nihai adım ve bu çerçeveye dair net bir bilgi bekliyorsunuz. Ancak burada operasyonel çerçeveye ilişkin merkez bankalarının farklı uygulamaları var” diyerek, işte bu “havucu” gömüyor. “Yapılacak şey belli” ama “operasyonel çerçevenin”, olması gerektiği gibi değil, seyreltilerek yapılmasına imkan veren bir “kaçış rampası” olacağı açık.
SADELEŞTİRME NASIL YAPILMALI?
Sadeleştirmenin, mevcut faiz seviyesinde olması gereken nihai formatı şu; Merkez Bankası piyasaya verdiği paranın tamamını şu anda yüzde 13.50 ile Geç Likidite Penceresi’nden veriyor. Oysa bunu hali hazırda faizi yüzde 8’de olan kullanılmayan haftalık repo penceresinden yapması gerekiyor; faizini de güncelleyip yüzde 13.50’ye çekerek. Mevcut faiz ve çerçevede sadeleşme yapılırsa bankacılığın likidite ihtiyacının bir hafta vadeli repo ile yüzde 13.5’den karşılanıyor olması, ilave hallerde ve arızi durumlarda bankalararası para piyasasından gecelik olarak karşılanması gerekiyor. Bu pencerenin faizi de haftalık repo faizinin üzerinde olmalı. Mevcudu yüzde 9.25’te, yeni hali de en az yüzde 14.50’ye çekilmeli. Bunun da üzerinde, Geç Likidite Penceresi olur; bunun oranı da yüzde 16.5 gibi yüksek bir orana çekilmeli ki bu pencerenin “alarm zillerini çaldıracak” bir pencere olmasından dolayı. Merkez Bankası, gün sonunda elinde likidite kalan bankalardan borç alma faizini de bugünkü yüzde 7.25’ten 12.50’ye çekerek, TL’nin istikrarı için bir taban faiz çeker. Böylece bir yandan da yüzde 13.50’den swap işlemi ile para çekme tiyatrosuna da son verilir. Gecelik 12.50-14.50 arası bantta, haftalık olarak da yüzde 13.50 ile piyasaya gereken likiditeyi verir. Bu oranlar mevcut temel göstergelere göre sıkı olmasa da veri fonlama faizi çerçevesinde sadeleşmenin nasıl yapılacağına örnek olarak verildi.
Paylaş