Paylaş
Taşkıran bu sergisinde de İstanbul manzaralarının yanısıra zor şartlarda geçirdiği çocukluk yaşamından yansıyanları sanatseverlerle buluşturuyor. Bir diğer İstanbul sevdalısı olan ressam Kadir Ablak, Taşkıran’ın bu sergisiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulunmuş:
“Adıyaman’da çok düşük gelirli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen sanatçı, ilk resimlerini, kardeşim dediği yetiştirme yurdunda kalan diğer akranlarının portrelerini yaparak deneyimlemiş. Taşkıran’ın en eski medeniyetlerin ve kültürel birikimlerin olduğu bir coğrafyada yetişmiş olması, tarihle, kültürle, folklorik yapıyla olan bağlarını güçlendirmiş. Yurtta portrelerle başlayan resimsel serüveni, sonraları yurt çocuklarını, köy hayatını ve kırsal yaşamı konu alan kompozisyonlara dönüşmüş. 80’li yılların başlarından itibaren İstanbul’a ara ara çalışmak için gelen sanatçı, sanatsal çalışmalarını sürdürebilmek ve sanatını yaşam biçimine dönüştürmek adına, 1987’de İstanbul’a yerleşir. İstanbul her sanatçı gibi Remzi Taşkıran’ı da büyüleyici etkisi altına almış, tarihi dokusu, sokakları, yalıları, çeşmeleri, çarşıları, Boğazı ve tarihi yarım adasıyla sanatçının birbirinden güzel yüzlerce eserine konu olmuş. Modernizmin getirdiği yenilikçi fantazilere kucak açan çağdaşlarının aksine, yöresel unsurlardan hareketle resmin evrensel dilini kullanarak, özentisiz bir sadelikle tuvallerinde tüm zamanları kapsayan devamlılığı aramış. Tüm sanat yaşamı boyunca içinde bulunduğu toplumsal yaşam sahnelerini ve olayları doğal bir yaklaşımla ele alan sanatçı, sanatsal bilgi ve birikimlerini Anadolu folklorüne ve kültürüne olan hayranlığıyla harmanlamış. Figüre ve doğa gerçekciliğine olan bağlılığı resimlerinin temel taşlarını oluşturmaktadır. Doğayı ve figürü betimlerken, adeta toplumsal bir sorumluluk disiplini içerisinde hareket eden Taşkıran’ın resimlerinde genellikle kapalı kompozisyon anlayışının hakim olduğu görülmektedir. Resimlerini oluşturan ögeleri konturlarla sınırlandırmamış, renklerle ifade etme yoluna gitmiştir. Vurgulamak istediği asıl konuyu ışığın yardımıyla izleyiciye sunmakta, diğer alanları ise bunu destekleyici unsurlar olarak değerlendirmektedir. Öyle ki, bazen bu alanlar, soyut alanlara dönüşmektedir. Bunu büyük bir ustalıkla başaran sanatçı, izleyiciye, resmin merkezinden başlayarak tamamını izleme olanağı sağlamaktadır. Koyu tonların yoğun olduğu resimlerde dahi ustalıkla yerleştirilmiş coşkulu renklerin varlığı, yaşama sevincinin ve insan sevgisinin göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Resimlerindeki fırçanın devinimi ve hızı teknolojinin ve sanayileşmenin getirdiği kaosu hatırlatırken, gerek figürlerin, gerekse konunun ele alınış biçimi ve renk tercihleri, inadına huzur, sadelik ve dinginlik hissi yaratır izleyicide. Konu geçmişle, kültürle ve folklorik yapıyla olan bağlantımızı kurmamızı sağlarken, resmin pentür yapısı, kentleşmenin ve sanayileşmenin getirdiği bu yeni yaşam biçimini hatırlatırcasına savurgandır. Bir anlamda sanatçı, kendi iç isyanına bizi ortak etmek ister.”
KEDİLER DE ÖKSÜZ KALDI
Armoni Sanat Galerisi, sık sık bu köşeye konu olmuştur. Özellikle de yıllardan beri bu galeriyle birlikte çalışan Yalçın Gökçebağ sergi açacağı zaman. Geçen hafta Armoni Sanat’ın kurucu ortağı Aynur Pehlivanlı’yı kaybettik. Gökçebağ hocayı ziyaret ettikçe Aynur hanım ve ortağı Zerrin hanımla hem sanat, hem de memleket meseleleri üzerine sohbetler ederdik. Çoğunlukla sanatın ekonomik boyutuyla ilgili fikir ayrılığına düştüğümüzde birbirimizi kırmadan, Aynur hanımla didişirdik de. Keskin, taviz vermez bir Atatürk’çü, yılmaz bir Cumhuriyet savunucusuydu. Aynur hanımın bir anda galeride yürümede zorlanmasına ve daha sonra yatağa düşmesine ne yazik ki şahit oldum. Anlaşılan o lanet hastalık yeniden nüksetmişti. Aynur hanım galericiliğin yanısıra ressamdı da. Geçen yıl Nisan ayında kaybettiğimiz Kayıhan Keskinok hocanın atölyesinde yetişmişti. Özellikle kedilere duyduğu sevgiyi tuvale de yansıtırdı. Aynur hanımın aramızdan zamansız ayrılışıyla sadece Ankara sanat dünyası değil, kediler de öksüz kaldı. Güle güle Aynur hanım, ışığın bol olsun.
KENTTE NE VAR?
Mehmet Pesen- 26 Ocak’ta açılacak (Galeri Valör/Yıldızevler), Ardan Özmenoğlu-Siyah Beyaz Sanat (Çankaya), Antonio Saura-27 Şubat’a kadar (Galeri Nev/GOP), Feyzi Çelikten-Didem Eğlenen-Hasan Akdaş-18 Şubat’a kadar (Peker Sanat/Yıldız), Serdar Leblebici-Özden Gezer Yarımca-Ömer İnan-Sefa Karakuş-29 Ocak’ta açılacak (Galeri Soyut/Yıldızevler), Zeki Çetinkaya-28 Ocak’a kadar (Fırça Sanat/Hilal Mah.), Zehra Başaran-13 Şubat’a kadar (Galeri Akdeniz/Yıldızevler), Sema Sanal-29 Ocak’a kadar (Galeri Sanat Yapım/Şenyuva), Rıdvan Coşkun-27 Ocak’a kadar (Stillife/Yıldızevler), Arzu Karcı-16 Şubat’a kadar (Sepa Sanat/Ümitköy), Turhan Ekici-11 Şubat’a kadar (Emin Antik/Kale), Teymur Ağalıoğlu-29 Ocak’a kadar (TAD Sergi Salonu/Cinnah Cad.), “Tutunmak” isimli seramik sergisi -5 Şubat’a kadar (Ziraat Kuğulu).
Paylaş