Paylaş
Her yılın aralık ayında illa ki bir yazı, çağdaş Türk resminin önemli isimlerinden Yalçın Gökçebağ’a ayrılır. Bunun nedeni Gökçebağ’ın yaz aylarındaki rehavetten kurtulmak istercesine sonbaharla birlikte şövalenin başına oturup, yıl sonu sergisine hazırlanmasıdır.
Tuvale işlenen kompozisyonlarda en ince ayrıntısına kadar hassasiyet gösterildiği için, Yalçın hocanın resimleri öyle çabuk bitmez. Ciddi bir emek vardır resimlerinde.
Daha önceleri olduğu gibi, mesai sonrası yanına uğradığım Gökçebağ’ın, bugün yıllardan beri birlikte çalıştığı Armoni Sanat Galerisi’nde (Yıldızevler) sergilenmeye başlanan eserlerin büyük bir çoğunluğunun yapımına şahit oldum. En küçüğü 50X60 cm. ebatında olan resimlerin nasıl yapıldıklarını çok iyi biliyorum.
Hocanın boş tuvali özel odasından alıp, kendi tabiriyle tuvalden davuldan çıkmışcasına ses alana kadar köşelerini çakıp gerdirmesi... Şövaleye yerleştirip, şöyle bir geri çekilerek kafasında kurduğu kompozisyonun önce kaba desenini çizmeye başlaması... Sonra tekrar geriye yaslanıp, perspektif, denge ayarının istediği gibi olup olmadığını tartması... Tuvale ilk dokuyu atması... Kimi zaman arzuladığı renge ulaşamayınca “Hay Allah” deyip, en kısa süre içinde kafasında canlandırdığı rengi bulmak için yoğun bir arayışa girmesi... Kimi zaman bir iki dakika önce elinde tuttuğu fırçayı, nereye koyduğunu unutup, hep birlikte fırçayı aramaya başlayışımız... Fırça bulunduktan sonra, “Bunların bir çoğunu atmam gerekiyor ama kıyamıyorum işte” diye mırıldanmaları... Yurt dışından özel olarak getirttiği kağıt paletinin yırtılması halinde, onu kullanmaya devam etmek için yamayışı... Artık bir efsane halini almış figürleri-ki bana göre insanı çıldırtacak sabırla-resme yerleştirmesi... Onun vazgeçilmez klasikleri olmuş çay tarlası veya tepeden bakış hasat resimleri için fırçayı, çok sevdiği hocası Turan Erol’un deyişiyle “pıtpıt” tuvale vurması... Hele bir çoğunu kendisinin yaptığı fırçadan iyi sonuç almaya başlamışsa, keyfinin yerine gelmesi...Bir diğer Gökçebağ efsanesi olmuş “ışık” ve “gölge” hesaplarını yapıp, tuvali adeta dantel gibi örmeye başlaması... (Bu arada Gökçebağ’ın resimde ışık konusunda artık Hürriyet-Ankara’da bir yazı yazması gerektiğini düşünüyorum) Resim bittikten sonra tuval üzerinde nereye imza atacağını, denge bozulmasın diye en az 5-10 dakika düşünmesi... Sanatsevere ayıp olmasın, görgüsüzlük olarak algılanmasın diye imzayı saklamak için çabalaması... Ve sonunda her şey bitip içine sindikten sonra resmi “Hooop...Hadi bakalım sen de langırt köy sandığına” diyerek, şövaleden indirmesi... Bugün muhtemel hemen hepsinde “satıldı” anlamına gelen kırmızı nokta göreceğiniz resimlerin en özet haliyle yapılışı böyle. Yukarıda yazdıklarımdan birisine özellikle dikkat çekmek isterim. O da “Bir çoğunu kendisinin yaptığı fırçalar” ifadesidir. Bu sanırım Gökçebağ’ı taklit etmek veya sahtesini yapmaya yeltenenlerin en zorlandığı konu.
Diyeceğim şu: Gökçebağ, tuvalde kimi zaman dalga dalga, kimi zaman kıvrak bir nehir gibi akıttığı çay tarlalarını ya da yakından baktığınızda her sapını ve başağını fark ettiğiniz tepeden bakışlı tarlaları, fırçaların fabrikadan çıktığı haliyle yapıyor diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Her eserde neredeyse her bir yerin, her bir figürün fırçası ayrı bir Gökçebağ yapımı. Nasıl yapıldığı da bir sır. Onun için taklitçilerin ve sahtecilerin işi zor.
Evet, gelelim sergide yer alan eserlere. Gökçebağ klasikleri süslemeye devam ediyor bu yıl da Armoni’nin duvarlarını. Tepeden bakışlı hasat, çay tarlası, kış, kara tren, portakal toplayanlar, Bodrum’dan peyzajlar vs...
En iyisi bugünden itibaren 14 Ocak’a kadar sürecek sergiyi içinize sindirerek gezin. Biliyorum tabloların yanındaki kırmızı noktalardan dolayı içinizi çekeceksiniz, ama ne yapalım bu da bir Gökçebağ klasiği. Kolay sahip olunulmuyor.
Ancak, Armoni’deki sergide resim bulamayanlar için bir fırsat daha var. Yarın Peker Sanat’ta (Yıldız) açılacak olan “Desen sergisi”nde Gökçebağ’ın pastel desenlerine sahip olabilirsiniz. Sadece Gökçebağ’ın değil, Zafer Gençaydın, Hasan Pekmezci, Hayati Misman, Habip Aydoğdu, Ekrem Kadak, Hakan Esmer ve Sertap Yeğin’in desenleri de Peker Sanat’ta sergilenecek.
KENTTE NE VAR?
Ankara’daki birçok galeride yeni yıl hediyesi amacıyla “küçük boyutlu” resimlerden oluşan kama sergiler var. Diğer bazı etkinlikler de şöyle: Ankara Sanat Buluşması-28 Aralık’a kadar (Çağdaş Sanatlar Merkezi/Çankaya), Raif Kalyoncu-31 Aralık’a kadar (Gözde Sanat/A.Ayrancı), Canan Atalay-23 Ocak’a kadar (Atlas Sanat/Çankaya), Mahmut Karatoprak-6 Ocak’a kadar (Nurol Sanat/Güvenevler), Merih Ateşoğlu-5 Ocak’a kadar (Ziraat Kuğulu), Karma natürmort sergisi-26 Ocak’a kadar (Stillife/Yıldızevler).
Paylaş